Yaklaşık 150 adet terimden oluşan sigorta sözlüğünü kullanarak merak ettiğiniz tüm içerikler hakkında bilgi alabilirsiniz.

Konşimento, bir taşıyıcı tarafından bir göndericiye verilen ve taşınan malların türünü, miktarını ve varış yerini detaylandıran yasal bir taşıma belgesidir. Taşıyıcı, malları önceden belirlenmiş bir varış noktasına teslim ettiğinde, konşimento aynı zamanda bir sevkiyat makbuzu görevi görür ve belgenin ibraz edilmesiyle malların alıcısına teslim edilmesini sağlar.

Konşimento Nedir?

Konşimento ya da taşıma senedi, gönderici ve taşıyıcı arasında yapılan ve gönderiyi doğru bir şekilde işlemek için gerekli tüm ayrıntıları sağlayan, yasal olarak bağlayıcı bir belgedir. Konşimentonun; belgede tanımlanan malların mülkiyet belgesi olmak, makbuz bilgilerini taşımak ve malların taşınması için kararlaştırılan hüküm ve koşulları temsil etmek gibi önemli işlevleri vardır. Bir konşimento yasal olarak taşınan malların türünü, miktarını, varış yerini, nasıl faturalandırıldığını ve nasıl taşınması gerektiğini ayrıntılarıyla açıklar. Sevk edilen mallara eşlik eder ve tarafların yasal temsilcileri tarafından imzalanır.

Deniz Konşimentosu Nedir?

Deniz konşimentosu, gemiyle taşınan malların uluslararası sularda nakliyesi için gerekli bir belgedir. Kıymetli bir evrak olarak gönderici, alıcı ve taşıyıcı arasında yasal olarak bağlayıcı bir sözleşme niteliğine sahiptir. Bu belge veya sözleşme, malların nereye sevk edileceğinin yanı sıra malzeme miktarı, özellikleri ve gönderenle ilgili önemli ayrıntıları sağlar. Sözleşmede belirtilen diğer bilgiler, sevk edilen malların değerini ve nakliye sırasında kullanılan ambalaj türü gibi ek bilgileri içerebilir.

Konşimento hem gönderici hem de taşıyıcı tarafından imzalanır ve sevkiyat tamamlandıktan sonra yine imza karşılığında alıcıya verilir. Her biri benzersiz şartlara ve koşullara sahip farklı türde konşimentolar vardır. Örneğin, mallar önce karadan taşınacaksa sadece kara yolu ile malların kıyıya ulaşmasına izin veren özel konşimentolar düzenlenebilir. Deniz konşimentoları nama, emre ya da hamiline yazılı olmak üzere farklı şekillerde düzenlenebilir. Örneğin nama yazılı konşimentoda, mallar varış limanına vardığında bunlar üzerinde hak iddia edebilecek tek kişi, faturada adı geçen kişidir.

Hava Yolu Konşimentosu Nedir?

Hava konşimentosu (AWB), gönderi hakkında ayrıntılı takip ve bilgi sağlamak ve için hava yolu şirketi tarafından gönderilen mallara eşlik eden bir belgedir. Faturanın birden fazla kopyası vardır ve böylece sevkiyata dâhil olan tüm taraflar nakliyeyi belgeleyebilir. Taraflara daha az koruma sunmak gibi bazı farklılıkları olmakla birlikte bir AWB, deniz konşimentolarına benzer bir işleve sahiptir.

Hava yolu konşimentosunda göndericinin adı ve adresi, alıcının adı ve adresi, üç harfli menşe havaalanı kodu, üç harfli varış havaalanı kodu, gümrük için beyan edilen sevkiyat değeri, parça sayısı, brüt ağırlık, malların açıklaması ve varsa özel taşıma talimatları yer alır. Bir AWB ayrıca, taşıyıcının sorumluluk sınırları, talep prosedürleri, malların tanımı ve geçerli ücretler gibi hüküm ve koşullarını açıklayan sözleşme koşullarını da içerir. AWB'ler, diğer konşimentolardan farklı olarak gönderinin hangi uçuşta gönderileceğini veya varış noktasına ne zaman ulaşacağını belirtmez.

Kelime anlamı “sıcaklık” olan suhunet, sigorta poliçelerinde sıklıkla geçen terimlerden biridir. Aslen Arapça bir tabir olan ve havanın doğal sıcaklığını tanımlayan “suhunet” ifadesi, çeşitli kaza sigortalarında koşulları belirlemek için kullanılır. Ferdi kaza sigortalarında, eşya ve nakliye sigortalarında bahsi geçen “suhunet” ifadesi, sigortalının yükümlülüklerinin belirlenmesine de yardımcı olur.

Suhunet Nedir?

Sigorta poliçelerini inceleyen kişilerin sıklıkla karşılaştığı ifadelerden biri, “suhunet” kelimesidir. Anlamı genellikle bilinmeyen ve bu yüzden de sigorta ettirenlerin çeşitli kafa karışıklıkları yaşamasına yol açan “suhunet” ifadesi, esasında güneş sebebiyle oluşan doğal sıcaklık demektir. “Suhunet” ifadesinin sigorta sözleşmelerinde yer almasının sebebi ise sigorta içeriğinde sıcaklıktan doğan durumlarla ilgili hüküm ve koşullar bulunmasıdır. “Suhunet”, doğal sıcaklık olması sebebiyle kaza konulu sigorta poliçelerinde teminat dışı kabul edilir ve tazminat ödenmeyecek durumlar arasında yer alır. Sorumluluk ve sağlık sigortalarında ise suhunet kaynaklı zararlar, ağırlıklı olarak teminat kapsamında değerlendirilir.

Suhunet İfadesi Hangi Sigorta Poliçelerinde Yer Alır?

Suhunet ifadesi; ferdi kaza sigortası, sağlık sigortası, sorumluluk sigortası gibi sigorta türlerinde bulunur. Havanın doğal sebeplerden ötürü sıcak olması anlamına gelen suhunet kelimesi, bu sigorta türlerindeki maddelerin ve hükümlerin net bir şekilde tanımlanabilmesini sağlar. Suhunet kavramının sigorta içeriğindeki etkisi ise şu şekildedir.

  • Ferdi kaza sigortalarında “suhunet” kaynaklı sağlık sorunları ve maddi kayıplar, ağırlıklı olarak sigorta kapsamı dışında tutulur. Suhunet, yani havanın doğal şekilde sıcak olması, sigortanın konusu olan “kaza” kavramını karşılamaz. Hava sıcaklığının “kaza” olarak değerlendirilememesi de suhunet kaynaklı güneş çarpması, tansiyon düşmesi, cilt yanığı gibi sorunların kaza kapsamında yer almaması sonucunu doğurur.
  • Suhunet kavramının sağlık sigortalarında değerlendirilmesi, sigorta türüne göre değişiklik gösterir. Geniş kapsamlı sağlık sigortaları, suhunetten kaynaklanan sağlık sorunlarını teminat altında tutar ve bu tarz durumlarda oluşacak tedavi masraflarını karşılamayı taahhüt eder. Kaza ya da hastalık gibi spesifik durumları tanımlayan ve yalnızca belirli sağlık sorunlarında geçerli olan sigorta seçenekleri ise suhunet kaynaklı sağlık problemlerinden doğan masrafları ödemez. Sigortanın bu masrafı ödeyip ödemeyeceği, poliçede net bir şekilde belirtilir.
  • Sorumluluk sigortalarında “suhunet” kavramı ağırlıklı olarak kapsam dahilinde değerlendirilir. Suhulet, yani hava sıcaklığı, kişilerin tedbir alması gereken konular arasında yer alır ve bu durum da sigortalıyı suhunetten sorumlu hâle getirir. Sigortalının ihmali ya da tedbirsizliği sebebiyle kendisine emanet edilmiş ürünlerin ya da birlikte çalıştığı kişilerin sıcaklıktan zarar görmesi de sigortalının sorumluluk alanında değerlendirilir. Bu gibi durumlarda sigortalının üçüncü kişilere ödemek zorunda kalacağı tazminat, sigorta şirketi tarafından karşılanır.

Ayb-ı zati, nakliyat ve sorumluluk sigortalarında kullanılan bir değerlendirme kriteridir. Nakliyat süresince zarar gören bir malın nakliye işlemlerindeki hatalar sebebiyle değil, kendi özellikleri nedeniyle zarar görmesini tanımlayan “ayb-ı zati” kavramı, hasarın sorumlusunun belirlenmesi ve sigorta kapsamında tazminat ödenip ödenmeyeceğine karar verilmesi açısından büyük önem taşır.

Ayb-ı Zati Nedir?

Ayb-ı zati, taşınan malın nakliyecinin kusurundan ve hatalarından dolayı değil, kendi kusurundan dolayı zarar gördüğü anlamına gelir. Ayb-ı zati durumunun ispatlanması durumunda, nakliye işlemleri esnasında mallar zarar görse dahi nakliyeci tarafı hatalı bulunmaz ve karşı tarafa herhangi bir tazminat ödemek zorunda kalmaz. Ayb-ı zati durumunu oluşturabilecek koşullar ise şunlardır:

  • Taşınacak ürünlerin nakliyeciye taahhüt edilenden daha zayıf, güçsüz ve dayanıksız bir şekilde imal edilmiş olması
  • Paketlemenin kötü, eksik ve zayıf şekilde yapılması sebebiyle paket içindeki malların zarar görmesi
  • Nakliye ettiren tarafın nakliyeciye malın ve kolilerin mahiyeti hakkında yanlış bilgi vermesi ve bu bilgi yanlışlığı yüzünden malların yanlış şekilde taşınarak hasar alması.

Ayb-ı Zati Durumunda Neler Olur?

Ayb-ı zati, hem nakliyat hem de sorumluluk sigortalarında teminat dışı olarak değerlendirilen bir kusurdur. Nakliye ettiren tarafın sorumluluğu ve hatası olarak kabul edilen ayb-ı zati durumunun tespit edilmesi durumunda, sigorta teminatları geçerli olmaz ve herhangi bir tazminat ödemesi yapılmaz. Ayb-ı zati olarak değerlendirilen ürünlere imza atan taraf, kendi sigorta şirketine karşı taahhütlerini yerine getirmemiş sayılır ve kapsam dışı değerlendirilir. Nakliyat şirketleri de herhangi bir sorumsuzluk ve tedbirsizlik göstermedikleri için, ayb-ı zati durumundaki malların gördüğü hasardan sorumlu tutulmaz. Bu durumda nakliye ettirenin herhangi bir tazminat hakkı doğmadığı için, sorumluluk sigortaları da malların zararını tazmin etmez.

Hem Nakliye Kusuru Hem Ayb-ı Zatı Olursa Ne Yapılır?

Kimi durumlarda hem nakliye eden hem de nakliye ettiren taraf kusurlu davranabilir. Nakliye ettiren taraf, ayb-ı zati durumundaki malları nakliyeciye taşıtabilir ve nakliyeci de taşıma esnasında kusurlu davranışlar göstererek malların zarar görmesine yol açabilir. Bu noktada çıkacak ihtilaf, sigorta şirketlerinin eksper raporlarıyla çözüme kavuşturulur. Her iki tarafın da sigortacısı, kendi uzmanıyla inceleme yapar ve kusurun hangi tarafta olduğunun tespit edilme süreci başlar. Eksper analizleri sonrasında sigorta şirketlerinin anlaşmaya varması durumunda, üzerinde fikir birliğine varılan şekilde işlem gerçekleştirilir. Kimi durumlarda ise eksper raporları sorunun çözülmesi için yeterli olmaz ve daha detaylı bir inceleme gerekir. Bu tarz durumlar ise yargı yoluyla çözüme kavuşturulur.

Rezerv zaptı, nakliye işlemlerinde düzenlenen bir evraktır. Nakliye edilen malların zarar ve hasar görmesi durumunda zararın sigorta tarafından karşılanabilmesini sağlayan rezerv zaptı; nakliyat hacminin, içeriğinin ve nakil esnasında zarar gören malların tutanağından oluşur. Nakliyat sigortaları kapsamında tazminat alabilmek için sigorta şirketine mutlaka sunulması gereken evraklar arasında yer alan rezerv zaptı, her türlü taşıma yönteminde oluşturulabilir.

Rezerv Zaptı Nedir?

Deniz, hava ve kara taşımacılık sistemleri, geniş hacimli nakliye işlemlerinin gerçekleştirildiği son derece gelişmiş uygulamalardır. Yüksek hacimli nakliye işlemleri esnasında oluşan aksilik ve kaza durumlarında ise taşınan malların önemli bir bölümü zarar görebilir. Rezerv zaptı, hasar gören malların tutanağının tutulması ve taşınan ürünlerin sahibine bildirilmesiyle gerçekleştirilen bir işlemdir. Nakliye işlemleri esnasında tutulan rezerv zaptı, sigortalı tarafından sigorta şirketine iletilir ve yasal işlem başlatılır. Yapılan araştırma ve inceleme sonucunda rezerv zaptında hasar gördüğü belirtilen malların sigorta kapsamında değerlendirilmesine karar verilirse, tazminat ödemesi gerçekleştirilir. Rezerv zaptını değerlendirecek olan sigortalı, nakliye eden ya da ettiren olabilir. Nakliye edenin rezerv zaptından yararlanması için sorumluluk sigortası poliçesi bulunması gerekir. Nakliye ettirenin rezerv zaptı aracılığıyla tazminat kazanması için ise geçerli bir nakliye ya da iş sigortası poliçesi sahibi olması beklenir.

Rezerv Zaptı Hangi Durumlarda Tutulur?

Taşınan mallar, nakliyat sürecinin herhangi bir noktasında zarar görebilir. Bu nedenle rezerv zaptının ne zaman tutulacağı da büyük önem taşır. Rezerv zaptının tutulması gereken durumlar ve noktalar şu şekilde ifade edilir.

  • Mallar, hasarsız şekilde yüklendikleri araçtan hasarlı bir biçimde inerse zararın araç içinde oluştuğu belirlenir ve bu durumda mallar taşıttan iner inmez zabıt tutulur. Araçta oluşan hasarların zaptında aracı kullanan yetkilinin de imzasının bulunması gerekir. Kara taşıtlarında kamyon şoförü, tren taşımacılığında demir yolu idaresi, deniz taşımacılığında kaptan ve hava taşımacılığında pilot ya da kabin amiri, rezerv zaptına imza atmak zorundadır.
  • Taşınan ürünler, kimi durumlarda gümrükte de zarar görebilir. Bu durumun tespit edilmesi durumunda sorumlu, gümrük yetkilileridir ve rezerv zaptının araçlar gümrükten ayrılmadan tutulması gerekir. Gümrükte oluşacak hasarlarda gümrük sorumlularının da rezerv zaptını imzalaması zorunludur.
  • Malların hangi noktada zarar gördüğü tespit edilememişse, rezerv zaptı hasarın fark edildiği anda tutulur ve hasarın nerede oluştuğunun bilinmediği bilgisi de zapta eklenir. Bu noktada oluşturulan rezerv zaptında, malların başında bulunan tüm sorumlu ve yetkili kişilerin ve malların taşındığı aracı kullanan kişilerin ıslak imzasının bulunması gerekir.

“Matbu” ifadesi, kelime olarak “basılmış kâğıt” anlamına gelir. Köken olarak “matbaa” kelimesinden gelen ve matbaada ya da yazıcıda basılmış evrakları tanımlamak için kullanılan “matbu” kelimesi, sigortacılık açısından da büyük önem taşır. Sigortacılıkta kullanılacak evrakların resmi nitelik taşıması için “matbu” özellikte olması, yani basılmış olması gerekir. Elle yazılmış evraklar ya da ıslak imzalı versiyonu bulunmayan dijital ortamda hazırlanmış belgeler, sigorta poliçelerinin geçersiz olmasına yol açar.

Matbu Nedir?

Üzerindeki yazı ve bilgiler herhangi bir baskı cihazı aracılığıyla yazılan tüm kâğıtlar, “matbu” olarak değerlendirilir. Matbu evraklar, resmi işlemler açısından son derece büyük önem taşır. Bunun en önemli sebebi de resmi evraklarda mutlaka ıslak imza kullanılması zorunluluğudur. Islak imzanın bulunmadığı evraklar, istisnai durumlar haricinde resmi açıdan geçersiz kabul edilir. Bu durumun temel sebebi de kişinin maddi yükümlülüklerini kabul ettiği evraklarda başkası tarafından taklit edilemez ve kişi tarafından inkâr edilemez kişisel bir iz bırakmasının kanunen zorunlu olmasıdır.

Sigorta işlemlerinde kullanılan evraklar, sigorta ettiren kişinin prim ödemelerini üstlendiğini kabul ettiği borçlanma belgeleridir. Sigorta evraklarında ayrıca sigorta şirketleri de sigortalıya yönelik çeşitli taahhütlerde bulunur. Her iki tarafın da birbirlerine verdikleri sözleri ve kabul ettikleri yükümlülükleri yasal merciler karşısında geçerli bir hâle getirebilmeleri için, matbu evraklar kullanmaları ve bu belgeleri bizzat imzalamaları gerekir. Sigorta poliçelerinin ve evraklarının matbu olmasının bir diğer sebebi de anlaşılan detayların her iki tarafta da yazılı şekilde bulunması zorunluluğudur. Olası bir ihtilaf hâline çözüm ararken kullanılacak olan bu iki versiyonun sonradan değiştirilmediğinden emin olunması için matbu şekilde basılmış olması gerekir.

Sigortacılıkta Hangi Evrakların Matbu Olması Gerekir?

Sigortacılıkta matbu olması gereken evraklar şunlardır:

  • Sigorta başvuru formu
  • Sigorta poliçesinin aslı
  • Sigorta ettirenin sigortacıya sunduğu kimliğin fotokopisi
  • Sigortada ek durumlar ve ek teminatlar yer alıyorsa bunların bildirildiği ek belge
  • Sigortaya resmi nitelik kazandıracak damga resmi


Evrakların Matbu Olmaması Durumunda Ne Olur?

Son yıllarda hızla gelişen teknoloji, resmi işlemlerin bir bölümünün dijital alana taşınmasını sağlasa da matbu evraklar hâlen son derece önemlidir. Matbu evrak kullanılmaması durumunda, evrakta sahtecilik riski artabilir ya da taraflar, sözleşmeyle üstlendikleri sorumlulukları reddedebilir. Olası anlaşmazlıklar durumunda taraflar, karşı tarafın yükümlülüklerini ispatlamakta zorluk yaşayarak mağdur duruma düşebilir. Evrakların matbu olmaması durumunda, olası ihtilaf durumlarında kimin haklı kimin haksız olduğunun tespiti zorlaşır ve bu durum sigortacılık işlemlerinin aksamasına neden olabilir. Bu yüzden matbu evrak kullanımı hakların ve sorumlulukların tespiti açısından son derece önemlidir.

Navlun; malları kara yolu, intermodal taşımacılık (demir yolu ve kara yolu), gemi veya hava yoluyla taşınması için nakliye şirketine ödenen ücrettir. Navlun maliyetleri; seçilen nakliye yöntemi, başlangıç ve varış noktası, boyut, ağırlık ve varsa özel işlem gerektiren (soğutma ya da tehlikeli madde) teslimatlar da dahil olmak üzere çeşitli faktörlere göre değişiklik gösterir.

Sigortacılıkta Navlun Nedir?

Navlun sigortası, nakliye sırasında müşterilerin mallarında meydana gelen hasar ve ya kayıplar için nakliye şirketinin sorumluluğunu kapsar. Bu tür hasar ya da kayıpların sigorta kapsamında değerlendirilebilmesi ve tazminat talebinin ödenebilmesi için nakliye şirketinin ihmalinden kaynaklanması gerekir. Nakliye şirketinin sorumluluk koşulları, seçilen taşıma şekline bağlı olarak değişen sözleşmelerle belirtilir. Navlun sigortası, nakliye komisyoncusu ücretlerinin bir yüzdesi olarak hesaplanır. Sigorta masrafları nakliye şirketi tarafından ödenebilir ve müşteriye, nakliye şirketinin hizmet teklifine dahil edilen bir maliyet olarak iletilir.

Incoterms Teslim Şekilleri ve Navlun

Göndericilerin sorumlulukları da dahil olmak üzere dünya çapında mal satışına ilişkin kurallar, genellikle incoterms olarak adlandırılan 2020 Uluslararası Ticaret Koşulları'na tabidir. Uluslararası Ticaret Odası, dünya çapında ticareti kolaylaştırmak için resmi olarak uluslararası ticari terimler olarak da bilinen bir dizi incoterm yayımlar. Küresel olarak tanınan bu terimler, alıcıların ve satıcıların yükümlülüklerini netleştirerek dış ticaret sözleşmelerindeki karışıklığı önler.

Yurt içi ve yurt dışı ticaretle uğraşan taraflar, incoterm’leri iş düzenlemelerinin kesin şartlarını anlamaya yardımcı olmak için genellikle bir tür kısaltma olarak kullanır. Bazı incoterm’ler herhangi bir ulaşım aracı için geçerliyken bazıları ise sadece deniz taşımacılığına özgüdür. Incoterms ile ilgili dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, iki iş ortağından hangisinin malların riskinden ve dolayısıyla sigortasından sorumlu olduğu ve riskin bir taraftan diğerine ne zaman geçeceğidir.

EXW, FOB ve CIF Kapsamında Navlun

Uluslararası satış sözleşmelerine, mal ve nakliye masraflarına ilişkin en sık uygulanan üç incoterm EXW, FOB ve CIF’tir.

  • EXW (Ex Works) incoterm kapsamında, alıcı, ihracat gümrükleme aşamasından malların teslim alınmasına kadar olan risk ve sigorta masraflarını üstlenir.
  • FOB (Free On Board) satıcı, mallar kargo gemisine veya uçağa yüklenene kadar risk ve maliyetten sorumludur. Bu noktada risk ve maliyet alıcıya aktarılır.
  • CIF (Maliyet, Sigorta ve Navlun) kapsamında gerçekleştirilen bir satışta satıcı, malların kargo gemisine veya uçağa yüklendiği noktaya kadar riski kabul eder. Satıcı, mallar tahliye limanına ulaşana kadar sigorta bedelini de öder. Alıcı, maliyeti boşaltma limanında paylaşır ve o andan itibaren maliyet ve risk için tek sorumlu haline gelir.

Muvakkat, Türkçe Sözlük’te “geçici” anlamına gelen bir kelimedir. Arapçadan dilimize geçmiş olan bu kelime, günümüzde pek sık kullanılmasa da kullanıldığı belli başlı alanlar vardır. Bunlardan biri sigortacılıktır. Muvakkat, sigortacılıkta bir tür poliçedir. Muvakkat poliçe adı verilen bu poliçe türü, geçici poliçe veya flotan poliçe olarak da adlandırılabilir. Muvakkat poliçe, bir kişinin belli bir süreliğine sigortalanması işlemidir. Normal poliçeden farkı, süresinin kısa ve geçici olmasıdır. Muvakkat poliçenin belli şartları, gereklilikleri vardır ve her durumda uygulanmaz. Muvakkat poliçe, süresi dolduğunda kendiliğinden iptal olur. Yenilenmesi için de bazı durumlar, beyanlar ve talepler gerebilir.

Muvakkat Nedir?

Geçici, belli bir süresi bulunan, kalıcı olmayan gibi şekillerde tanımlanabilen muvakkat, günümüzde günlük dilde sıkça kullanılmaz, ancak sigortacılık gibi bazı dallarda bir terim olarak kullanılabilir.

Sigortacılıkta muvakkat terimi, bir poliçe türü için kullanılır. Muvakkat poliçe, nakliyat şirketleri için sıklıkla tercih edilir. Diğer şirketler ve gerçek kişiler için muvakkat poliçe genellikle kullanılmaz. Sigortalıları teminatsız bırakmamak adına gerçekleştirilen muvakkat poliçe işlemi, sevkiyatı güvence altına alır. Bu güvence işlemi, bazı teminatlar ve hususlar doğrultusunda gerçekleştirilir.

Belli bir süre zarfı sonunda geçerliliği sona eren muvakkat poliçe, “Flotan poliçe” şeklinde de sıklıkla adlandırılabilir. Muvakkat poliçenin kati poliçeye dönüştürülmesi de mümkündür. Bu işlem için de bazı durumların gerçekleştirilmesi büyük önem arz eder.

Muvakkat Poliçe Nedir? Ne İşe Yarar?

Flotan veya muvakkat poliçe, iyi niyetinden emin olunan bir sigortalıyı teminatsız bırakmamak adına yapılan bir tür sigorta işlemidir. Bir nakliye seferini sigortalama olarak da bilinen bu işlemde, söz konusu seferde yer alan malların miktarının, cinsinin bilinmesi önemlidir ancak sefer tarihinin bilinmesine gerek yoktur.

Daha önceden mutabık kalınan hükümler ve yükümlülükler çerçevesinde sigortalanan nakliyat seferi, herhangi bir sorunla karşılaşıldığında sigorta şirketinin güvencesi altına alınır. Bu sigortadan prim almak için nakliyat seferi tarihinin ve diğer eksik bilgilerin belirlenmesi ve bu sayede muvakkat poliçenin kati poliçeye çevrilmesi gereklidir. Yine de muvakkat poliçe düzenlendiğinde ve kati poliçeye çevrilmeden önce standart poliçe ücreti alınır.

Muvakkat poliçenin geçerlilik süresi bir yıldır ve sefer bu bir yıl içinde gerçekleşmezse muvakkat poliçe iptal olur. Sigorta riski, seferin başladığı gün itibarıyla yürürlüğe girer. Bu nedenle muvakkat sigortanın, detaylara dikkat edilerek hazırlanması ve nakliyat seferine göre düzenlenmesi önemlidir. Kısacası muvakkat sigorta, bir nakliyat seferini güvence altına alan, kısa süreli ve geçici bir sigorta türüdür.

Mutabakat, poliçe imzalanma safhasında sigorta ettirenle sigorta eden tarafların anlaşmaya varması anlamına gelir. Gayrimenkul, konut, araç ve ürün gibi varlıkların sigortalanması esnasında mutabakata varılırsa, imzalanan poliçeye “mutabakatlı poliçe” ismi verilir. Mutabakatlı poliçe imzalanması durumunda sigortalanan mal ya da aracın tam ziyaya uğraması, yani kullanılamaz hâle gelmesi durumu da sigorta teminatı altına alınır.

Mutabakat Nedir?

“Anlaşma” anlamına gelen mutabakat ifadesi, sigortacılıkta poliçeleri güçlendiren ve teminat kapsamını genişleten anlaşma işlemini tanımlamak için kullanılır. Mutabakatlı poliçe imzalanması durumunda sigorta paketi sigortalıya daha geniş haklar ve avantajlar sağlar. Taraflar arasında mutabakata varılması için, ilk olarak sigortalanacak ürünün mutabakat değerinin ve tam ziya koşullarının belirlenmesi gerekir. Mutabakat değerinin belirlenmesi için, aşağıdaki adımlar atılır:

  • Sigortalanacak ürün, uzmanlar tarafından incelenir ve sigorta yapıldığı tarihteki değeri saptanır.
  • Sigortacı ve sigortalı, ürünün sigorta başlangıç tarihindeki değeri üzerinde görüş birliğine varmalıdır. İki taraftan birinin mutabakat değerini onaylamaması durumunda değer tespit işlemlerine geri dönülür.
  • Her iki tarafın da sigortalanacak ürünün değeri hakkında hemfikir olması durumunda mutabakat sağlanır ve sigorta poliçesi hazırlanır.

Tam ziya durumunun koşulları ise şöyledir:

  • Sigortalanan ürünün tamamen zarar görmesi ve tam değer kaybına uğraması
  • Sigortalı ürün içindeki diğer değerli varlıkların zarar görmesi
  • Sigortalının bu zararlar sebebiyle maddi kayba uğraması

Mutabakatın Avantajları Nelerdir?

Mutabakat işlemi, sigortalı tarafın haklarını ve avantajlarını genişletir ve sigortalanan ürünün daha etkili bir şekilde korunmasını sağlar. Mutabakatlı poliçeler sayesinde sigortalılar aşağıdaki avantajlardan yararlanabilir.

  • Nakliyat sigortalarında mutabakatlı poliçeye başvurulması, hem nakliye işleminin gerçekleştirildiği aracı hem de taşınan ürünleri korur ve bu sayede olası zarar durumlarında nakliyeci tarafın maddi kayıp yaşamasını önler.
  • Mutabakatlı sigorta, piyasa koşullarından olumsuz yönde etkilenilmesini engeller. Sigortalattığınız ürünler, zamanla değer kaybetse bile zarar durumunda ilk günkü değerlerinden işlem görür.
  • Konut sigortanızı mutabakatlı yapmanız durumunda yangın, yıkılma gibi büyük etkili durumlarda hem evinizin hem de eşyalarınızın maddi değeri kadar tazminat elde etme şansınız bulunur.
  • Mutabakatlı sigortalar, kayıp riskini de karşıladığı için ticari işlemleriniz esnasında mallarınızın çalınması, kaçırılması, kaybolması gibi durumlar yaşamanız hâlinde sigortanızdan tazminat alabilmenize yardımcı olur.
  • Tam ziya durumunda sigortalıya ödenecek tazminatın en baştan belirlenmesi, proporsiyonla karşılaşmanızın önüne geçer ve tazminat kesintisi yaşamanızı engeller.
  • Mutabakatlı poliçe işlemi, sigorta sahtekârlıklarının önlenmesi ve kötü niyetli işlemlerin durdurulması açısından da etkilidir. Hem sigortacının hem de sigortalının haklarını koruyan işlem, tarafların birbirine olan güvenini de artırır.

Ticari işlemlerde kullanılan ödeme yöntemlerinden biri olan akreditif, daha çok dış ticaret işlemlerinde tercih edilir. Bankaların aracılık ettiği akreditif işlemlerinde, ithalatçının akreditifi açan finans kurumunda kredi limitinin bulunması gerekir.

Akreditif Nedir?

Alıcı ve satıcının birbirini tanımadığı, karşılıklı ilk kez ticaret yaptığı durumlarda tercih edilen bir ödeme yöntemi olan akreditif, tarafların birbirlerine olan yükümlülüklerini bankalar aracılığı ile resmileştirdiği kredi belgesidir. “Kredi mektubu” olarak Türkçeye çevrilebilecek olan “Letter of Credit” işlemleri kredi limiti gerektirir. Büyük miktarlarda ödemelerin söz konusu olduğu veya uzun vadeli işlemlerde de tercih edilen akreditifler, peşin veya vadeli olarak açılabilir.

Akreditif Ne Demektir?

Dış ticaret işlemleri, ithalatçı ve ihracatçı açısından bazı riskler taşır. Akreditifli işlemler, her iki tarafın taşıdığı riskleri kendi lehlerine minimuma indirdiği yöntemdir. Açılan akreditif metninde ithalatçı, ihracatçıya hangi belgeleri ne zamana kadar ibraz etmesi halinde ödeme yapacağını bildirir. Bunun karşılığında ise ihracatçı, yüklemeyi istenen koşullarda ve belirtilen tarihe kadar yaptığı takdirde ödemesini alacağını bilir. İthalatçı ise istediği koşullarda ve kalitedeki malın gecikmeksizin yükleneceğinden emin olur.

Akreditif işlemlerinde taraflar;

  • Lehtar; ihracatçı
  • Amir; ithalatçı
  • Amir banka; ithalatçının bankası, akreditifi açar
  • İhbar bankası; ihracatçının ülkesindeki banka, akreditifi ihracatçıya bildirir
  • Teyit bankası; akreditif teyitli açıldıysa ihracatçının ülkesinde akreditife teyit veren banka, çoğu zaman ihbar ve teyit bankası aynı banka olmakla birlikte, bankaların da birbirleri ile kredi limitlerinin bulunması gerektiğinden bazı durumlarda ihbar ve teyit bankası farklı olabilir.

Uluslararası ticarette kullanılan ödeme yöntemleri ile ilgili düzenlemeler ICC (International Chamber of Commerce) tarafından yapılır. Aynı kurum tarafından yayımlanmış olan UCP 600 (Uniform Customs & Practice for Documentary Credits) broşürü, akreditifli işlemlerde takip edilmesi gereken süreçleri izah eden dokümandır. Akreditifli işlemlere aracılık eden bankalar için oldukça önemli olan bu doküman, akreditif açılışlarında referans gösterilerek hangi kuralların geçerli olacağını karşı bankaya bildirilir.

Akreditif Çeşitleri Nelerdir?

Akreditifler ödeme koşulları, şekil şartları ve verdikleri güvenceler bakımından üçe ayrılır. Buna göre;

  • Peşin, vadeli ve kabul kredili olmak üzere üç farklı ödeme yöntemi bulunan akreditif işlemlerinde, vadeli ve kabul kredili akreditiflerin birbirlerinden tek farkı kabul kredili işlemlerde poliçe düzenleniyor olmasıdır.
  • Şekil şartları bakımından ikiye ayrılan akreditifler, dönülemez (irrevocable) veya dönülebilir (revocable) olarak düzenlenir. Revocable akreditifler, lehdara haber vermeden değişiklik yapılabilmesini mümkün kıldığı için son UCP 600 broşüründe devre dışı bırakılmıştır.
  • Akreditifler teyitli ve teyitsiz olmak üzere ikiye ayrılır. Teyitli akreditifler ihracatçı açısından en güvenilir ödeme yöntemidir. Evraklarını eksiksiz teslim ettiği anda, teyit veren banka, amir bankanın onayını beklemeden ihracatçıya ödeme yapar. Teyitsiz akreditiflerde ise, evraklar amir bankaya gönderilerek onun ödeme yapması beklenir.


Prim hesaplama uygulamaları başta olmak üzere indikatif sigorta teklifleri, çeşitli sigorta türleri için ortalama bir fiyat aralığı sunar. Genellikle benzer poliçelerin maliyetleri üzerinden hazırlanan indikatif teklifler, başvuru sahiplerinin sigorta maliyetleri hakkında yaklaşık bir fikir edinmesine ve farklı poliçeleri fiyat açısından karşılaştırmasına yardımcı olur. Gösterge niteliğinde bir fiyat teklifi, talep üzerine sağlanan bir poliçe fiyatının makul bir tahminidir ve bağlayıcılığı yoktur.

İndikatif Sigorta Teklifi Nedir?

İndikatif teklif, sigorta şirketlerinin ya da acentelerinin müşterilerine gösterge niteliğinde sunduğu, bağlayıcılığı olmayan ve maliyetler açısından referans olması amacıyla oluşturulmuş bir teklif formudur. Teminat seçenekleri ve hasar geçmişi gibi başvuru sahibinin verdiği yanıtlara dayalı olarak tahmini şekilde oluşturulan teklif gösterge niteliğinde olup poliçe fiyatının makul bir tahminidir. Örneğin, bir acente ya da online poliçe hesaplama aracı gösterge niteliğinde bir fiyat teklifi verdiğinde, karşı taraf işlem yapmayı seçerse, acente teklifte belirtilen fiyatı uygulamak zorunda değildir.

Risk basamağına göre oluşturulan indikatif tekliflerin tutarı, beyan edilen bilgilere bağlı olarak belgelerin sunulması ya da ek bilgi sağlanmasına bağlı olarak değişiklik gösterir. Nihai teklif ise kişiye özgü olarak tüm risklerin değerlendirilmesi sonucunda, resmi bir başvuru ile sağlanan bilgilere dayanan nihai prim tutarını içerir. İndikatif teklif ve nihai teklif arasındaki en önemli fark, nihai teklifin sigorta şirketi ve sigortalı açısından bağlayıcı olmasıdır. Nihai bir teklif kabul edilirse, ödeme koşulunun yerine getirilmesine bağlı olarak bir sigorta sözleşmesi yapılır.

Nihai Sigorta Teklifleri Nasıl Oluşturulur?

Sigorta primi; sağlık, araç, konut, hayat ve değerli eşyaları kapsayan sigorta poliçeleri için ödenen ücrettir. Sigorta primleri yaşa, teminat türüne, teminat miktarına, başvuru sahibinin sigorta geçmişine ve diğer faktörlere bağlı olarak değişir. Sigorta şirketleri satın alınan sigorta türüne bağlı olarak sürüş sicili, hasar geçmişi, cinsiyet, medeni durum, kredi geçmişi, yaşam tarzı, ailenin tıbbi geçmişi, sağlık durumu, sigara ve alkol kullanımı ve hobiler gibi kişiye özel bilgilerle risk analizi yaparak teklif oluşturur.

Sigortalının yaşı, sigortayı kullanma olasılığını tahmin etmek için önemli bir kriter olduğu için prim hesaplanırken yaş en önemli risk faktörüdür. Örneğin, sağlık sigortası söz konusu olduğunda gençlerin tıbbi bakıma ihtiyaç duyma olasılığı daha düşüktür, bu nedenle primleri genellikle daha düşüktür. Sağlık sigortası primleri, insanlar yaşlandıkça daha fazla tıbbi hizmete ihtiyaç duyma olasılığı arttığı için, yaşa bağlı olarak artış gösterir. Kapsam açısından bir sigorta poliçesi satın alırken ne kadar kapsamlı teminat seçilirse prim ödemeleri o kadar yüksek olur.

İngilizce kökenli "lock-out" kelimesinin Türkçeye evrilmiş hali olan lokavt pek çok iş yerinde görülebilecek bir kavramdır. Kanun ile tespit edilmiş kuralları, yasakları, unsurları ve özellikleri mevcuttur.

Lokavt Nedir?

Toplu İş Sözleşmesi'nde yer alan ilgili kanunun 26. maddesine göre lokavt; işverenin, işçiler ile yaşadığı anlaşmazlıklar sonucu işçileri süresiz olarak işten uzaklaştırmasıdır. Lokavtın geçerli olabilmesi için üç ana unsur gözetilir:

1. İşçilerin toplu şekilde işten uzaklaştırılmaları

2. İş yerindeki faaliyetlerin tamamen durması

3. İşverenin kendisi ya da işveren sendikası kararına uyarak harekete geçmesi

Lokavtın Yasak Olduğu Haller

1982 Anayasası'nın 54. Maddesi'ne göre, lokavt şartları ve sınırları düzenlenmiştir. İlgili düzenlemeye göre, iş yerinde lokavt uygulanması sırasında kamu malına zarar vermek yasaktır. Ayrıca lokavt sırasında işçiler, iş yerine maddî zarar verirse bağlı olunan sendika oluşan zararı iş yerine tazmin etmekle yükümlüdür. Bunların yanı sıra bazı kurum ve kuruluşlarda lokavt ve grev faaliyeti yasaklanmıştır. Hayatî öneme sahip ve vatandaşların daimî ihtiyaç duydukları bu birimler şöyle sıralanabilir:

  • Cenaze işleri ile ilgilenen birimler
  • Eczane, hastane ve sağlık klinikleri gibi iş yerleri
  • İnsan hayatını ve malını kurtarmakla görevli kurumlar
  • Huzurevleri, çocuk ıslah evleri, eğitim veren okul ve kuruluşlar
  • Vatandaşın savunma ihtiyacına yönelik çalışan askerî birimler ile bakanlıklar
  • Su, elektrik, petrol, gaz işleri gibi normal hayatı doğrudan etkileyen kurumlar

Bunların yanı sıra ülke genelinde seferberlik ilân edilmişse ya da savaş durumu mevcut ise lokavt ve grev yasaktır.

Lokavt Çeşitleri

Genel olarak ele alındığında lokavt ikiye ayrılır. Bunlar, kanunî lokavt ve kanun dışı lokavttır. İş veren ile işçiler arasında meydana gelen uyuşmazlık sonucunda, işveren kanuna uygun şekilde lokavt uygularsa buna kanunî lokavt adı verilir. Buna karşın işverenin kanunî uygulama yöntemlerini takip etmemesi, yani kanun maddelerini çiğneyerek işçileri uzaklaştırması kanun dışı lokavt anlamına gelir. Örnek vermek gerekirse, dayanışma lokavtı ya da siyasî maksatlı lokavt türleri kanun dışı lokavtlardır.

Lokavtın İlân Edilmesi

İşveren, lokavta karar verdiği tarihten itibaren 6 (altı) iş günü içerisinde karşı tarafa tebliğ etmek üzere, notere ve görevli makama kararın bir örneğini iletir. İlgili karar, iş yerinde hiç bekletmeden ilan edilir. Tebligatın ise 7201 sayılı Tebligat Kanunu'na uygun olarak yapılması gerekir. Tebligat yapılan gün cumartesi ise taraflar için iş günü sayılırken resmî kurumlar için iş günü niteliği taşımaz.

Kararı alınmış ve uygulamaya konulan bir lokavtın süresiz olacağı düşünülemez. Bu nedenle lokavt, işveren veya sendika tarafından alınan bir başka kararla kaldırılabilir. Ayrıca işçi sendikasının kapatılması ve işveren ile işçilerin anlaşması lokavtı sonlandırır.

Toplu iş sözleşmelerinin hazırlanması ve düzenlemesi sırasında her iki tarafın sosyal ve ekonomik çıkarlarını korumak için lokavt gereklidir. Ancak lokavtın, kanunda belirtilen usul ve esaslara uygun olması koşulu ile uygulanması gerekir. Kısacası lokavt, toplu çıkar uyuşmazlıklarının çözümünde sürecin ayrılmaz bir parçasıdır.


Mebde ifadesi, Arapçada “başlangıç” anlamına gelir. Hukuk dilinden sigortacılığa geçmiş kavramlar arasında yer alan “mebdei” ifadesi ise “başlangıcı, başladığı tarih” anlamında kullanılır. Sigorta poliçelerinin başlangıç tarihlerini ifade etmek için kullanılan “mebdei” bilgisi, sigorta işlemlerinin doğru yapılabilmesi ve tazminat kazanımlarının sağlıklı bir şekilde hesaplanabilmesi açısından büyük önem taşır.

Mebdei Nedir?

Mebdei ifadesi, sigorta poliçesi üzerine yazıldığında “poliçenin başladığı tarih” anlamına gelir. Sigortanın başlangıç tarihinin net olarak belirlenmesi, tazminatların hesaplanması ve sigorta kapsamında doğacak hakların saptanması için son derece önemlidir. Mebdei, yani başlangıcı belirtilmemiş poliçeler, eksik düzenlenmiş kabul edilir ve bu durum da çeşitli yasal problemler doğurur. Başlangıç tarihi belirtilmemiş sigorta sözleşmeleri, hem sigortalı hem de sigortacı açısından çeşitli sorunlara yol açar ve kanunlar karşısında çözülmeye çalışır.

Mebdei Bilgisi Ne İşe Yarar?

Sigorta poliçelerinde “mebdei” bilgisinin bulunması, aşağıdaki faydaları sağlayarak sigorta poliçesinin takip edilmesini kolaylaştırır.

  • Sözleşmelerde yer alan “mebdei” bilgisi, sigorta ettiren kişinin sigorta prim ödemelerini hangi tarihlerde yapacağının belirlenmesini sağlar.
  • “Mebdei” bilgisi, sigorta süresinin ne zaman dolacağını da ortaya koyar. Örneğin bir yıllık sigorta poliçesinin sona erdiği tarihin saptanması için, orijinal sözleşmede “mebdei” bilgisinin net olarak bulunması gerekir.
  • Sigorta anlaşmalarında bulunan “mebdei” ifadesi, sigortalının teminat kapsamına giren zararlarının sigorta tarafından karşılanıp karşılanmayacağının anlaşılmasını da kolaylaştırır. Sigorta poliçeleri, süreleri dolduktan sonra geçersiz hâle gelir ve teminat altındaki bir zarar yaşansa dahi sigorta şirketinin sorumluluğu sona erdiği için herhangi bir ödeme yapılmaz. Mebdei bilgisi, bu noktada devreye girer ve sigorta şirketinin yükümlü olup olmadığının anlaşılmasında kullanılır.
  • Bazı sigorta poliçeleri, uzatılmaları durumunda sigortalıya çeşitli avantajlar ve indirimler sunar. Mebdei bilgisi, bu avantajları kullanma zamanının gelip gelmediğinin anlaşılmasında da fayda sağlar.

Mebdei Bilgisi Olmazsa Ne Yapılır?

Sigorta poliçelerinde “mebdei”, yani “başlangıcı” bilgisinin olması yasal bir zorunluluktur. Bu bilginin resmi evraklara işlenmemesi, sigortacının ciddi bir kusur işlediği ve hata yaptığı anlamına gelir. Mebdei bilgisinin unutulması çok nadir rastlanan bir durum olsa da kanunda karşılığı bulunan bir olumsuzluktur. Sözleşmelerde bu bilginin olmaması, her iki tarafın da yükümlülüklerinin ve haklarının ortadan kalktığı anlamına gelmez. Sözleşmenin ıslak imzalı olması ve tarihi hakkındaki hükümlerin geçerliliğini koruması, başlangıç tarihiyle ilgili ihtilafların kanunlar karşısında ve yasal merciler tarafından çözülmesini zorunlu hâle getirir. Yasal işlemler sonucunda sözleşme için başlangıç tarihi belirlenir ve her iki tarafın hak ve yükümlülükleri bu tarihe göre uygulanır.

Beher, sigortacılık işlemlerinde en çok kullanılan kavramlardan biridir. “Her bir” anlamına gelen beher ifadesi, sigorta poliçelerinde belirsizlik yaşanmasının önüne geçer ve sigorta şirketlerinin sigortalılara karşı yükümlülüklerinin net bir şekilde tanımlanmasını sağlar. Pek çok sigorta türünde kullanılabilen beher ifadesi, sigortalı ve sigortacı arasında anlaşmazlık oluşmasını önlerken sigorta poliçelerinin güvenilirliğini de artırır.

Beher Nedir?

Beher, doğrudan sigortacılıkla ilgili olmayan ancak sigorta poliçelerinde sıkça kullanılan kavramlardan biridir. “Her bir” anlamına gelmesi sebebiyle hukuki belgelerde, resmi evraklarda ve günlük yaşamda sıklıkla kullanılabilen beher ifadesi, sigorta poliçelerinde doğru tanımlamalar yapılabilmesi açısından büyük önem taşır. Özellikle sigortalının kazanacağı tazminatların hangi durumlarda ve hangi oranlarda ödeneceği bilgisini içeren maddelerde kullanılan beher ifadesi, bu sayede tazminat hesaplamalarının kolayca yapılabilmesine olanak tanır. 

Beher ifadesinin kullanıldığı başlıca sigorta çeşitleri şunlardır:

  • Hayat sigortalarında sigortalının kazandığı tazminatın sınırlarının belirlenmesinde “beher” ifadesinden yararlanılır.
  • İş yeri sigortalarında karşılanacak zararın miktarının belirtilmesinde “beher” ifadesine başvurulur.
  • Sağlık sigortası çeşitlerinde sigortalının sağlık masrafları, “beher” ifadesiyle birimlere ayrılır.
  • Sorumluluk sigortalarında sigortalının yükümlü olduğu tazminat, “beher” kelimesiyle kademelere bölünür.
  • Araç sigortalarında sigorta şirketi tarafından karşılanacak maddi zararlar, “beher” ifadesiyle gruplandırılır.
  • Ferdi kaza sigortalarında sigortalının kazanacağı haklar, “beher” ifadesiyle birbirinden ayrılır.
  • Konut sigortalarında ödenecek zarar tazminatları ve tam hasarlı olarak değerlendirilecek eşyalar, “beher” ifadesiyle belirtilir.
  • Nakliyat sigortası çeşitlerinde zararı karşılanacak ürünler, “beher” ifadesiyle netleştirilir.

Beher İfadesi Poliçelerde Nasıl Kullanılır?

Beher ifadesi, poliçelerin maddi değerinin belirlenmesi için önemli bir rol oynar. Beher ifadesinin sigorta sözleşmelerindeki net yeri, poliçenin karşılayacağı olası zararların tanımlandığı maddelerdir. Bu maddelerde, sigortalının kazanacağı hakların sınırları, “beher” ifadesiyle netliğe kavuşturulur. Örneğin sigortalı, uğradığı maddi hasarın “10.000” liralık her bir dilimi için sigorta şirketinden ayrı bir tazminat alacaksa, bu durum “beher” kelimesiyle netleştirilir.

Beher ifadesi, sigorta poliçeleri sebebiyle hukuki anlaşmazlık yaşanmaması açısından büyük önem taşır. Sigorta sözleşmelerinde belirsiz, yoruma açık ya da muğlak ifadelerin kalması, çeşitli durumlarda sigortalıyla sigortacı arasında anlaşmazlık doğmasına yol açabilir ve sigorta poliçeleri yargıya intikal edebilir. Yargı sürecinin sonuçlanması uzun bir süre alacağı için, hem sigortalı hem de sigortacı bu durumda çeşitli mağduriyetler yaşayabilir. Bu tarz anlaşmazlıklar ve yasal uyuşmazlıklar yaşanmasının önüne geçmek için kullanılan netleştirme ifadelerinden olan “beher”, sigorta işlemlerinin hızlı bir şekilde gerçekleştirilebilmesini sağlar. Sigortalının kazanacağı tazminatı net bir şekilde öğrenmesini ve kendi başına hesaplayabilmesini sağlayan beher ifadesi, bu sayede sigorta poliçesi üzerinde anlaşmazlık yaşanma ihtimalini en aza indirir.


Tenezzüh TeknesiTenezzüh teknesi, denizcilikte günübirlik geziler yapan tekneleri tanımlamak için kullanılan bir ifadedir. Gezinti teknesi ismiyle de bilinen tenezzüh tekneleri, sigortacılık işlemlerinde büyük önem taşır. Tenezzüh tekneleri için düzenlenen sigortalar, bir yandan araçların mekanik yapılarını korurken öte yandan araç sahiplerinin yolculara karşı doğabilecek sorumluluklarını da güvence altına alır.

Tenezzüh Teknesi Nedir?

Tenezzüh tekneleri, günübirlik tur düzenlenen küçük, orta ve büyük boyutlu tekne çeşitleridir. Hem turistik amaçla kullanılan hem de günlük şehir içi ulaşımında önemli bir yer tutan teknelerin, tenezzüh teknesi olarak kabul edilebilmesi için aşağıdaki şartları yerine getirmesi gerekir:

  • 12 yolcudan daha azını taşıyan tekneler, tenezzüh teknesi kabul edilmez. Tenezzüh teknelerinin en az 12 kişilik yolcu kapasitesi bulunması gerekir.
  • Belirli bir güzergâhı ve rotası bulunmayan tekneler, yolcu taşısalar dahi tenezzüh teknesi olarak değerlendirilmez. Tenezzüh teknelerinin mutlaka sabit bir rotaları olmalıdır. Tenezzüh tekneleri her seferlerinde aynı limanlara ve güzergâhlara uğramalı ve bu rota yolcuları tarafından bilinmelidir.
  • Tenezzüh teknelerini diğer teknelerden ayıran bir diğer özellik de tekneyle yapılan seferlerin tek günde bitme zorunluluğudur. Kimi tekneler birkaç günlük, haftalık ya da aylık turlar düzenleyebilir. Bir teknenin tenezzüh teknesi olarak kabul edilebilmesi için ise seferini başladığı gün içinde tamamlaması gerekir.

Tenezzüh Tekneleri Nasıl Sigortalanır?

Tenezzüh teknelerinin sigorta işlemleri, diğer tekne ve yat türlerinden farklıdır. Klasik yat ve tekne sigortaları, ağırlıklı olarak aracın görebileceği maddi zararlara odaklanır. Tenezzüh tekneleri ise insan taşımacılığında kullanılmaları sebebiyle sorumluluk açısından da sigortalanır. Tenezzüh teknesine sigorta yaptıran bir sigortalı, aşağıdaki avantajlardan yararlanır.

  • Tenezzüh teknesinin tüm açık ve kapalı alanlarında oluşabilecek küçük ve büyük çaplı hasarlar, sigorta kapsamında değerlendirilir.
  • Tenezzüh teknesinin olumsuz hava koşulları, yağmur, kar, fırtına, dolu yağışı gibi durumlardan göreceği zararlar, sigorta tarafından karşılanır.
  • Teknenin aşırı dalga yüzünden alabora olması, devrilmesi, yan yatması ya da karaya oturması durumlarında oluşabilecek zararlar sigorta kapsamında yer alır.
  • Tenezzül teknesinin kullanım hatası sebebiyle sabit noktalara ya da başka deniz taşıtlarına çarpması durumunda doğacak mali sorumluluklar, sigorta tarafından ödenir.
  • Tenezzül teknesinin gördüğü zarar ve hasar sebebiyle yolcuların tekne sahibine karşı tazminat hakkı kazanması durumunda, ilgili tazminat sigorta kapsamına girer.
  • Çeşitli kazalar sebebiyle tekne mürettebatının ya da yolcularının yaralanması durumunda doğacak sağlık ve tedavi masrafları, poliçe sınırları dahilinde sigorta şirketi tarafından üstlenilir.
  • Tekne sahibinin ihmali durumunda oluşabilecek hukuki durumlarda sigorta şirketi sigortalıya hukuk desteğinde bulunur.

Hükmi tam ziya terimi, sigorta şirketi ve sigortalı arasında meydana gelen ve gelebilecek bazı durumları ifade etmek için kullanılır. Hükmi tam ziya kavramının ne olduğu ve ne işe yaradığı gibi sorulara, aşağıda yer alan yazımızda yanıt bulabilirsiniz.

Hükmi Tam Ziya Nedir?

Sigorta şirketi sigortalıya herhangi bir zararın gerçekleşmesi halinde bir teminat sunar. Bu teminat ile sigorta dahilinde olan şeyin kısmen veya tamamen hasar alması sonucu, sigortalıya belli şartlar altında garanti sunulur. Bu garanti, sigortalının genel prensipleri ve sigorta poliçesinin şartları dahilinde tazmin edilir. Sigortalı ve sigorta şirketi arasında sağlanan sigorta teminatının içerdiği tehlikelerden biri gerçekleşirse farklı işlemler uygulanması gerekir. Sigorta şirketi ve sigortalı arasında zarar gören sigorta konusu şeyin hasarını önlemek veya tamirini gerçekleştirmek için bir tahmini masraf belirlenir. Bu tahmini masrafın ekonomik maliyet sınırını aşması durumunda hükmi tam ziya söz konusu olur. Hükmi tam ziyaya sebep olan durumlar genellikle nakliyat sigortalarında gerçekleşir. Ancak bir sigorta terimi olan hükmi ziya, farklı durumlar için de geçerli olabilir.

Hükmi Tam Ziya Ne Demektir?

Hükmi tam ziya; sigortalı, sigorta şirketi ve olası durumlar sonucu oluşan bir sigorta terimidir. Genellikle nakliyat sigortalarında ortaya çıkan bu terim, nakliye aracı veya yükün uğradığı kaza sonucu harcanacak masraflar ile ilgilidir. Nakliye aracı ve aracın taşıdığı yük herhangi bir kaza ile karşılaştığında kurtarma işlemi için yapılacak masrafların toplamı ve kurtarılacak değerin değerini aşma durumunda sigorta işlemlerinde hükmi tam ziya söz konusu olur. Hükmi tam ziya söz konusu olduğunda sigorta konusu olan şeyin tamamen ortadan kalkmadığı, ancak belirli bir hasara uğradığı bilinir. Bu gibi durumlarda sigorta konusu olan mal ve araçlar tamamen hasara uğrayıp yok olursa hakiki, yani gerçek tam ziya meydana gelir. Hakiki (gerçek) tam ziya durumunda sigortalı ve sigorta şirketi arasında imzalanan sigortanın fiziki varlığı ortadan kalkar. Sigortanın fiziki varlığı ortadan kalktığı için bu durumda tazminat söz konusu olabilir. Gerçek tam ziya halinin kaçınılmaz olduğu yani düzeltme imkanının bulunmadığı durumlarda sigortalı ve sigorta şirketi arasında hükmi tam ziya devam eder. Dolayısıyla, meydana gelen zarar ile kurtarma, tamir, yerine ulaştırma gibi gerekli masraflar hükmi tam ziya kapsamında yer alır. Öte yandan, kurtarma ve tamir etme değerlerinin aşılması gibi durumlar da hükmi tam ziya kapsamında ele alınan unsurlar arasındadır.

Deniz hukukunda ve sigortası uygulamalarında sıkça kullanılan "avarya" terimi, gemide ya da yükte meydana gelen hasar ile ilişkilendirilir. Sigortacılık açısından farklı tarafların çıkarları her zaman örtüşmediğinden, deniz taşımacılığında riskin gerçekleşmesi sonucunda meydana gelen zararlar taraflar arasında paylaşılır. Taraflar, kendilerini belirli tehlikelerden korumak için, seyahat politikası olarak da bilinen bir deniz kargo poliçesi satın alır. Kargo kayıplarının nasıl karşılanacağı, poliçenin "avarya" kapsamını nasıl ele aldığına bağlıdır ve daha geniş kapsam, daha yüksek prim anlamına gelir. Bazı durumlarda, sigorta şirketleri kısmi olarak zararlardan sorumludur. Zararın nasıl karşılanacağına ilişkin hususi ve müşterek olmak üzere iki tip avarya söz konusudur. Müşterek avarya ve kurtarma bedelleri dışında, sigortalı olan şeyin güvenliği veya korunması için sigortalı tarafından veya sigortalı adına yapılan harcamalara hususi avarya adı verilir.

Hususi Avarya Nedir?

Avarya, deniz kazalarında geminin ve kargonun hasar görmesi nedeniyle meydana gelen zarardır. Deniz olayının nasıl meydana geldiğine bağlı olarak, avarya hususi ya da müşterek olmak üzere sigorta açısından farklı koşullar doğurur. Hususi avarya, bir gemi veya kargosundaki, yalnızca gemi sahibini veya bir kargo sahibini etkileyen, sigorta edilen şeyin kısmi kaybı veya hasarıdır. Müşterek avarya ise York Antwerp kuralları ile belirlenen koşulların oluşması durumunda meydana gelen deniz olayından gemiyi ve kargosunu koruma masrafının genellikle armatör, kargo sahibi ve diğer ilgili taraflar arasında orantılı olarak paylaşılmasıdır.

Müşterek avarya beyan edildiğinde, kargodaki kayıp veya hasardan yalnızca gemi sahipleri değil, aynı zamanda her kargo sahibi, kısmen başkalarının kargosundan ve geminin kendisinden sorumludur.Müşterek avaryanın klasik bir örneği, karaya oturmuş bir gemiyi hafifletmek için yükün veya geminin malzeme, ekipman veya depolarının denize atılmasıdır. Diğer örnekler arasında karaya oturma, yangın ve çarpışma gibi kargoya zarar verebilecek diğer riskler bulunur. Müşterek avaryada tüm katılımcılar, meydana gelen kayıpların telafi edilmesine belirlenen oranlarda katkıda bulunur. Müşterek avarya hesaplamaları normalde o kadar karmaşıktır ki, kayıp miktarını belirlemek için genellikle alanında uzman bir dispeççi tutulur. Deniz hukuku ve sigortasında eksper pozisyonunda olan dispeççi, riskin gerçekleşmesi sonucunda oluşan hasarı taraflar arasında bölüştürür.

Hususi Avarya ve Müşterek Avarya Arasındaki Fark Nedir?

Müşterek avaryanın gerçekleşebilmesi için belirli şartlar gerekir. Aşağıdaki koşulların sağlanamaması durumunda meydana gelen tüm hasarlar hususi avarya olarak değerlendirilir. Sigorta kapsamı dışında kalan ilgili taraf tarafından ödenir.

  • Tüm yolculuğun tehlikede olması
  • Tehlikenin gerçek ve yakın olması
  • Eylemin kasıtlı ve gönüllü olması
  • Hareketin makul ve ihtiyatlı olması
  • Fedakarlığın veya harcamanın doğası gereği olağanüstü olması
Ordino

Bir poliçenin, ciro edilen kişiye ödenmesi amacıyla yazılan emir olan ordino, dış ticarette de belli anlamlara gelir. Dış ticarette ordino, bir tüccarın gümrükteki mallarını teslim alabilmesi için taşıyıcı firmadan aldığı havaledir. Bu havale yük konşimentosu karşılığında alınır.

Ordino Nedir?

Ordino kelimesi İtalyancadan dilimize gelmiştir ve Türkçe sözlükte 3 farklı anlamda kullanılır. Birinci anlamı “Bir poliçenin, arkasına ciro edilen kişiye ödenmesi amacıyla yazılan bir havale emri”dir. “Tüccarın, gelen malını gümrükten çekebilmesi için vakur kumpanyasından yük konşimentosu karşılığında verilen havale” ordinonun ikinci sözlük anlamıdır. Kelimenin üçüncü anlamı ise denizcilikle ilgili bir terimdir ve “Gemi adamlarını gemiye atama belgesi” şeklinde tanımlanır.

Yani ordino, hem denizcilik hem de sigortacılıkla ilgili bir terimdir. Sigortacılıkta ordino işlemi, tanımlara bakıldığında yalnızca deniz yollarıyla yapılan gümrükleme işlemlerini kapsar gibi görünür. Bu doğru değildir. Ordino, hem kara hem hava hem de deniz yollarıyla başka bir ülkeye giden malların gümrüklerden çekilmesi için hazırlanan bir poliçedir.

Ordino Verilince Ne Olur?

Ordino için öncelikle bir konşimentonun bulunması gerekir. Konşimento, teslim edilen mala karşılık olarak verilen bir alındı belgesidir. Konşimentoda yazılı malların tüccar tarafından gümrükten çekilmesi gerekir. Tüccar, bunun için öncelikle bir ordinoya ihtiyaç duyar. Bu malların çekilebilmesi için bir emir veya tebligat hazırlanır. Bu belgeye ordino adı verilir.

Ordino hazırlanınca tüccar, ordinosuyla birlikte gümrükten mallarını çekebilir. Ordinonun hazırlanması nakliye acentelerinin görevidir. Hazırlanan ordino kaptana, malı getiren kişiye veya sorumluya verilir. Teslim emri de denen ordino sayesinde mal sahibi, işlemlerinin tamamlanması için adım atar. Tüccar, gümrükteki mallarını eksiksiz bir şekilde yükledikten sonra mal sahibine konşimentosunu verir. Böylece alındı işlemleri tamamlanır.

Konşimentonun İbrazı

Ordino, 1615 sayılı Eski Gümrük Kanununa göre, konşimentoya karşılık eşyanın çekilmesini sağlayan belge veya talimattır, ancak 2000 yılında yeni bir kanun yürürlüğe girmiştir. 4458 sayılı Türk Gümrük Mevzuatına göre ordino kaldırılmıştır. Ordino kelimesi yerine “Konşimentonun ibrazı” esasına dayanan bir sistem getirilmiştir.

Kısacası ordino, gümrük işlemlerinde tüccarın veya mal sahibinin mallarını konşimentoda yazana göre alabilmesini sağlayan bir tür yazılı emirdir.

Hamule senedi, nakliyecilik işlemlerinde kullanılan ve nakliye edilecek malların ne şekilde taşınabileceğine, ne zaman ve nereye teslim edileceğine dair bilgilerin yer aldığı resmi bir evraktır. Nakliye şirketiyle müşteri arasında düzenlenen hamule senedi, nakliye araçlarının işleme başlayabilmesi için ihtiyaç duyulan unsurlar arasında yer alır. Mali sorumluluk sigortaları açısından da büyük önem taşıyan hamule senedi, nakliye sigortalarında oluşabilecek maddi kayıplar sonucunda sigortalının tazminat alabilmesini mümkün hâle getirir.

Hamule Senedi Nedir?

Hamule senedi, hem yurt içi hem de yurt dışı nakliye işlemlerinde kullanılan bir evraktır. Ağırlıklı olarak trenle mal taşıma amacıyla düzenlenen hamule senedi, aynı zamanda kamyonla ve tırla gerçekleştirilecek nakliye işlemlerinde de kullanılır. Nakliye ya da taşıma senedi olarak da bilinen hamule senedinde aşağıdaki bilgiler yer alır.

  • Gönderilecek malın cinsi
  • Malın göndericisi
  • Gönderilecek malın miktarı, hacmi
  • Malların hangi yöntemle nakliye edileceği
  • Nakliye işlemleri esnasında malların hangi aktarmalara tabi tutulacağı
  • Malların ne zaman nereye teslim edileceği

Hamule Senedi Ne İşe Yarar?

Hamule senedi, nakliye işlemlerinin resmi bir nitelik kazanması açısından son derece önemlidir. Nakliye sürecinde hamule senedi düzenlenerek elde edilen avantajlar şöyledir:

  • Hamule senedi sayesinde nakliye işlemleri kayıt altında tutulur ve güvenli bir nitelik kazanır.
  • Gönderilen ve teslim edilen malların tutarlılığı, hamule senetleri ile kontrol edilir ve nakliye kazalarında yaşanabilecek kayıplar bu sayede tespit edilir.
  • Güvenlik ve kolluk kuvvetlerinin yapacağı durdurma, arama ve inceleme çalışmalarında hamule senedi de kontrol edilir. Hamule senedi, kolluk kuvvetlerine nakliye işleminin yasal olduğunu ispatlamanızı kolaylaştırır.
  • Nakliyeci ve nakliye ettiren tarafların birbirlerine karşı haklarını korumaları da hamule senediyle gerçekleşir. Hamule senedi, iki taraftan birinin nakliye işlemlerine art niyet karıştırması durumunda diğer tarafın kanuni haklarını korur.
  • Nakliye edilecek ürünlerin güvence altına alınması için düzenlenen mali sorumluluk sigortalarının ödemeleri de hamule senetleri aracılığıyla gerçekleştirilir.

Hamule Senedi Sigortacılıkta Nasıl Kullanılır?

Hamule senetleri, sorumluluk sigortalarında ödenecek tazminatın belirlenmesi açısından büyük önem taşır. Nakliye şirketlerine yönelik sorumluluk sigortalarında, sigortalının tazminat hakkı kazanabilmesi için, hamule senedinin aşağıdaki gibi kullanılması gerekir.

  • Sorumluluk sigortası bulunan nakliye şirketinin taşıdığı mallarda herhangi bir zarar oluşması durumunda ilk olarak zararın ispatlanması gerekir. Hamule senedi, nakliye şirketinin zarar gören malları taşımakla yükümlü olduğunu sigortacıya karşı ispatlamasını sağlar.
  • Sorumluluk sigortalarında tazminat oranının belirlenmesi için, zarar gören malların tespit edilmesi de son derece önemlidir. Hamule senedi, zarar gören malların miktarının ve toplam nakliyata olan oranının belirlenmesini kolaylaştırır.

Sedan şirket, bir sigorta poliçesiyle ilişkili riskin bir kısmını veya tamamını başka bir sigortacıya geçiren bir sigorta şirketidir. Reasürans ya da koreasürans yoluyla devir işlemi, riski aşan sedan şirket açısından istenmeyen kayıplara karşı korunma sağladığından, sigorta şirketleri için yararlı bir uygulamadır. Sigorta şirketleri sadece risk paylaşımı değil, yeni poliçelere teminat olarak tutması gereken sermaye miktarını kontrol etmek için reasürans da kullanabilir.

Sedan Şirket Nedir?

Bazen bir sigorta şirketi, portföyündeki bazı poliçeler için bir sigorta tazminat talebi ödeme riskini azaltmak isteyebilir. Sigortacılar, poliçeyi, söz konusu poliçe için tazminat talebi ödeme riskini üstlenmeye istekli olan başka bir sigorta şirketine devredebilir. Bu işleme reasürans adı verilir. Bir reasürans sözleşmesinde riski paylaşan tarafa reasürör, sigorta şirketine ise sedan şirketi denir.

Sedan şirket, reasüröre devredilen herhangi bir poliçe için sigortalıların ödediği primlerin çoğunu genellikle kaybeder. Reasürör, primleri poliçe sahiplerinden alır ve bir kısmını sedan şirketine geri öder. Sedan, reasürans edilen poliçeler için sorumluluğu elinde tutar. Bu nedenle taleplerin reasürans şirketi tarafından geri ödenmesi gerekmesine rağmen, şirket temerrüde düşerse, sedan şirketinin reasüre edilmiş poliçe riskleri için ödeme yapması gerekebilir. Sigorta şirketleri, operasyonlarını kontrol etmede daha fazla özgürlük sağlamak için reasüransı kullanabilir. Örneğin, sedanın kapsamlı bir tarım sigortası poliçesinde belirli zararlardan kaynaklanan riskleri taşımak istemediği durumlarda, bu riskler reasüre edilebilir. Sedan ayrıca teminat olarak tutması gereken sermaye miktarını kontrol etmek için de reasüransa başvurabilir.

Sedan Şirketin Sorumluluğuna Göre Reasürans Türleri

Sedan şirketlerin, reasürans devri için kullandığı çeşitli reasürans sözleşmesi türleri vardır. Fakültatif ya da isteğe bağlı reasürans, sedan sigorta şirketini belirli bir kişi ya da belirli bir risk veya sözleşme için korur. İsteğe bağlı reasürans için dikkate alınan riskler veya sözleşmeler ayrıca müzakere edilir. Reasürör, ihtiyari reasürans teklifinin tamamını veya bir kısmını kabul etme veya reddetme hakkına sahiptir. Anlaşma reasüransı, risk başına veya sözleşme esasına göre geniş bir parametre kümesi için etkilidir. Başka bir deyişle, reasürör önceden belirlenmiş bir poliçe sınıfının belirli bir süre boyunca risklerini kabul eder. Reasürör, sedan bir sigorta şirketinin maruz kalabileceği risklerin tamamını veya bir kısmını karşılar. Orantılı reasürans durumunda ise reasürör, sedan tarafından satılan tüm poliçe primlerinin orantılı bir payını alır ve zararların bir kısmını önceden müzakere edilmiş bir paya göre karşılar. Orantısız reasürans sözleşmesinde reasürör, sedanın zararlarının belirli bir miktarı aşması durumunda riskten sorumludur. Sonuç olarak reasürör, sedan sigortacının prim ve zararlarında orantılı bir paya sahip değildir.

“Seyrüsefer sahası” sigortacılık işlemlerinde en çok dikkat edilmesi gereken detaylardan biridir. Aslen bir ulaşım terimi olan “seyrüsefer sahası”; havacılıkta, denizcilikte ya da kara yolculuklarında araçların hareket alanını tanımlar. Sigortacılıkta kullanılan “seyrüsefer sahası” ifadesi ise benzer bir anlama sahiptir. Sigortanın geçerli olacağı coğrafi sınırların belirlenmesinde kullanılan ifade, sigortacı ve sigortalının ortak kararıyla her türlü poliçede kullanılabilir.

Seyrüsefer Sahası Nedir?

Seyrüsefer sahası, sigorta poliçesinin sınırlarını ve koşullarını belirlemek için kullanılan kriterlerden biridir. Sigorta edilen kişinin ya da aracın hangi coğrafi sınırlar dahilinde sigorta kapsamında değerlendirileceğini belirten seyrüsefer sahası ifadesi, her türlü taşıt sigortasında mutlaka kullanılması gereken bir bilgidir. Kara taşıtlarının, hava taşıtlarının ve deniz taşıtlarının risk alınarak güvenli olmayan bölgelere sürülmesi ve bu bölgelerde yüksek risk teşkil eden tehlikeler sonucunda zarar görmesi gibi durumlarda tazminat ödenmesini önleyen seyrüsefer sahası, ihtiyaç durumunda bireysel sigorta türlerine de eklenebilir.

Seyrüsefer Sahası Ne İşe Yarar?

Seyrüsefer sahası, sigortalının sorumluluklarını ve yükümlülüklerini tanımlarken kullanılan bilgilerden biridir. Örneğin, yat sigortası yaptıran bir sigortalının, aracını yasal olarak gitme hakkı bulunmadığı sulara sürmesi, seyrüsefer sahasının dışına çıkmak olarak değerlendirilir. Bu durumda yaşanacak olumsuz durumların yol açacağı bedensel ya da maddi zararlar da sigorta kapsamının dışında kalır ve tazminat ödemesi yapılmaz. Sigorta poliçesinde belirtilen seyrüsefer sahasının dışına çıkmamak, sigortalının sorumlulukları arasındadır. Bu yüzden tüm sigortalıların, seyrüsefer sahası bilgisine dikkat etmesinde yarar bulunur.

Seyrüsefer Sahası Uygulamasının Avantajları Nelerdir?

Seyrüsefer sahası uygulaması, hem sigortacı hem de sigortalı açısından çeşitli avantajlar sağlar. Bu avantajlardan bazıları şu şekildedir:

  • Seyrüsefer sahası uygulaması sayesinde, yüksek risk teşkil eden coğrafi bölgeler ve bu bölgelerde yaşanabilecek olumsuz durumlar kolayca saptanabilir. Bu sayede sigortalının güvenlik seviyesi artarken sigortacı da yüksek risk içeren durumlarda tazminat ödemekten korunur.
  • Seyrüsefer sahası sınırlaması sayesinde sigortalının bilmeden ülkeler arası sınırları aşması ve ciddi hukuki sonuçlar doğurabilecek tehlikelerle karşılaşması önlenir.
  • Seyrüsefer sahası, sigorta poliçesinin primlerinin belirlenmesinde de etkili olur. Tekneniz ya da yatınız için sigorta yaptırırken yalnızca ziyaret edeceğiniz suları kapsayan sigorta paketlerini seçebilir ve böylece daha avantajlı fiyatlardan yararlanabilirsiniz.
  • Seyrüsefer sahası bilgisi, sigorta poliçesinin detaylarının netleştirilmesini sağlar ve bu sayede sigortalıyla sigortacı arasında çeşitli durumlarda ihtilaf doğmasının önüne geçer. Sigorta sisteminin daha etkili ve sağlıklı bir şekilde yürütülmesine olanak tanıyan seyrüsefer sahası sınırlaması, her iki tarafın da yükümlülüklerini daha net bir şekilde anlamasını kolaylaştırır.

Kelime anlamı “kısaltma, özet” olan “icmal” ifadesi, sigortacılıkta kullanılan en önemli evraklardan birinin ismidir. İşlemlerin özetini taşıyan evraklardan oluşan icmaller, sigorta işlemlerinin kısa sürede analiz edilebilmesini sağlar ve sigorta poliçelerinin mali açıdan değerlendirilebilmesini kolaylaştırır.

İcmal Nedir?

İcmal, sigortacıların düzenli olarak çıkarttığı ve uyguladıkları işlemlerin mali detaylarına yer verdiği resmi belgeler arasında yer alır. Aylık ve yıllık gibi farklı çeşitleri bulunan icmaller, Aylık Sigorta Bildirgesi’nde yer alan bilgilerin doğruluğunun kontrol edilmesini ve SGDP bordrolarındaki bilgilerin teyidini sağlar. Sigorta şirketlerinin mali denetimlerini kolaylaştıran icmaller, farklı sahalardaki bilgilere aynı anda yer vermeleri sayesinde, sigorta şirketlerinin kendi denetim süreçlerini hızlandırır ve yasal denetimleri de kolaylaştırır.

İcmallerde Hangi Bilgiler Bulunur?

İcmaller, sigorta şirketlerinin kendi iç işleyişlerini özetledikleri resmi belgelerdir ve bu yüzden icmaller üzerinde sigortacıların gelirlerine ve giderlerine yönelik mali hesaplamalar bulunur. “Özet”, “kapanış”, “ekstre” gibi isimlerle de anılabilen icmallerde sigorta şirketinin kasasına giren ve kasasından çıkan meblağlar, kullanım alanlarıyla birlikte not edilir ve bu sayede sigorta şirketinin hesaplarında herhangi bir sorun olup olmadığı kolayca denetlenebilir.

Sigorta şirketleri, finans kuruluşları olmaları ve topluma karşı sorumluluk taşımaları sebebiyle hem yasalar aracılığıyla çeşitli kurallara tabi tutulur hem de düzenli olarak denetlenir. Bu sebeple de sigorta şirketlerinin iç işleyişlerinde ve mali akışlarında problem olmaması, şirketin varlığını sürdürebilmesi açısından büyük önem taşır. Düzenli olarak hazırlanan icmaller, denetimleri kolaylaştırır ve olası problemlerin erkenden tespit edilebilmesini sağlar.

İcmal Kullanımının Avantajları Nelerdir?

İcmal kullanımı, e-bildirge kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte zorunlu olmaktan çıksa da hâlen pek çok sigortacı tarafından tercih edilir. Son derece yüksek avantajlar sağlayan icmaller, sigorta şirketinin işleyişini hızlandırması ve güvenlik seviyesini artırması sayesinde sigortalılara da büyük avantajlar sağlar. İcmal kullanımının en önemli avantajları ise şöyledir:

  • İcmaller, sigorta şirketlerinde kötü niyetli hesap hareketi olmasını engeller ve böylece sigorta şirketini tamamen güvenli hâle getirir.
  • Sigorta şirketinde kötü niyet olmaksızın yaşanan mali hatalar, icmaller sayesinde kolayca ortaya çıkar ve şirketin uzun süre boyunca para kaybetmesinin önüne geçilir.
  • İcmaller, sigorta şirketi yetkililerinin ve yasal denetleyicilerin işlemlerini daha kısa sürede ve daha sağlıklı bir şekilde tamamlayabilmesini sağlar ve hata payını en alt seviyeye düşürür. Bu sayede şirket işleyişini hızlandıran icmaller, sigorta şirketini sigortalı açısından daha verimli hâle getirir.
  • İcmaller, olası art niyetli kişilerin sigorta şirketlerinde görev almasının önüne geçer ve sigorta sektörünün daha sağlıklı bir şekilde çalışmasını kolaylaştırır.

Dispeç, müşterek avarya ve deniz sigortası hukuku kapsamındaki zararların paylaştırılması işlemidir. Bu işlemi yapan kişilere dispeççi denir. Dispeççiler, genellikle deniz araçlarının ya da yüklerinin kayıp veya hasarı içeren deniz ve nakliyat sigortası poliçeleri kapsamında talepler hazırlar. Ayrıca üçüncü şahıslara karşı dava dilekçesi hazırlamaları ve üçüncü şahısların geri kazanımlarının paylaştırılmasıyla ilgilenmeleri de istenebilir.

Dispeç Nedir?

Dispeç, müşterek avaryayla ilgili bir uzmanlık alanıdır ve denizcilik sektörüne özgüdür. Genel bir tanım olarak, bir deniz kazası ile mülk (gemi, kargo, bunker, navlun vb.) tehlikede olduğunda, bu mülkü kurtarmak için gönüllü ve makul şekilde yapılan herhangi bir olağanüstü fedakarlık veya harcamanın tanımlanmasıdır. Gemi ve taşınan kargo, örneğin yangın gibi ortak tehlikeye maruz kaldığında ve gemiyi ve malları ortak tehlikeden kurtarmak için çaba gösterildiğinde, bu durum genellikle müşterek avarya olarak nitelendirilir. Örneğin, gemi sahibi gemiyi ve kargoyu ortak bir tehlikeden kurtarmak için harcama yaparsa bu şekilde oluşan maliyetler taraflar arasında paylaştırılır. Söz konusu maliyetin müşterek avarya beyanında paylaştırılmasını sağlayan kişi dispeççidir.

Dispeççi Nedir?

Dispeççi, bir geminin hasar (hasar), arıza, örneğin yangın, çarpışma veya karaya oturması gibi durumlarını inceleyen ve araştıran bir profesyoneldir. Genel Avarya Beyanı, Uluslararası York-Anvers Kuralları uyarınca dispeççi tarafından hazırlanır. Buna ek olarak, dispeççi, gemi sigortası da dâhil olmak üzere nakliye sigortası gibi durumlarda da ayarlamalar yapar. Ayrıca Deniz Hukuku ile ilgili sorularla bağlantılı olarak hukuki danışmanlığa yardımcı olur. Dispeççi, olaya dâhil olan herhangi bir taraf tarafından atanabilir. Bununla birlikte, atayan tarafın kimliğine bakılmaksızın tarafsız ve bağımsız bir şekilde hareket etmek zorundadır.

Neden Dispeçe İhtiyaç Duyulur?

Gemiler, kazaların da meydana gelebileceği çok zorlu bir ortamda çalışır. Gemi ve taşınan yük ile birlikte düşünüldüğünde olayın tarafları genellikle farklı ülkelerin vatandaşlarıdır. Böyle bir durumda her bir kazazedenin zararını karşılamak için ortak bir yasal ve teknik sisteme ihtiyaç duyulur. Armatörler ve sigorta şirketleri açısından hem deniz olaylarının karmaşıklığı hem de tarafların farklı mevzuatlara tabi olabilmesi, alanında uzman bir kişi tarafından dispeç işlemini zorunlu hale getirir.

Büyük ya da küçük olması fark etmeksizin her türden hak iddiası dispeççi tarafından ele alınır. Dispeççi tarafından hazırlanan bir rapor, yasal olarak bağlayıcı değildir; ancak bağımsız bir uzman tarafından hazırlandığı için sigorta şirketleri tarafından kolaylıkla kabul edilebilir. Raporlarına mahkemelerde nadiren itiraz edilir. Dispeççiler genellikle armatörler tarafından tayin edilmekle birlikte, ücretler sigorta şirketi tarafından ödenir ve talebin bir parçasını oluşturur. Ücretler sigortacı tarafından ödenmesine rağmen dispeççiler tarafsızlığını korur.


Birçok alanda olduğu gibi, ticaret alanında da kendini gösteren sigorta sektörü, ticarete atılmış olan ya da yıllardır bu işlerin içinde olan insanlara muhtemel kayıplar için güvence imkânı sunar. Sözleşmenin kapsamına göre ticari bir aracın, eşyanın ya da farklı varlıkların konu olabileceği sigorta hizmetlerinden faydalanan sigorta ettiren taraf, böylelikle iş hayatının olumsuz sürprizlerine karşı hazırlıklı olur. Deniz ticareti, sıklıkla sigorta sözleşmelerine başvurulan en büyük sektörler arasında yer alır. Kullanılan ticaret yöntemleri ve koşullar göz önünde bulundurulduğu zaman deniz ticareti, tehlikelerle karşılaşma ihtimali bir hayli yüksek bir alan sayılabilir. Denizlerdeki hava koşullarının ani ve kimi zaman beklenmedik değişimler göstermesi bunun en önemli sebepleri arasında yer alır. Ayrıca gemilerin taşıdığı yükün, kapasiteleri itibarıyla fazla olması da ağır kayıpların yaşanmasına sebep olabilir. Deniz ticaretinde gemiye ya da yüke gelen zarara da sigorta sözlüğünde avarya denir. Avarya, müşterek avarya ve hususi avarya olmak üzere ikiye ayrılsa da, sigorta sözleşmeleri müşterek avaryayı kapsar.

Müşterek Avarya Nedir?

Olası bir tehlikede çok daha büyük zararlara yol açmaması için yüklerden fedakarlık edilebilir. Örneğin, büyük bir fırtınada gemiden makul seviyede yükün denize atılması müşterek avarya sayılır. Yapılan bu hareketin giderleri ve zararları, sigorta şirketi tarafından sözleşme kapsamında karşılanır. Müşterek avarya kapsamına giren bir fedakarlık yapmamak adına farklı giderler ortaya çıktıysa, bu giderler de müşterek avarya hareketiyle paralel olarak sigorta şirketi tarafından ödenir.

Müşterek avaryanın kapsamı, eğer taraflarca istisnai maddeler eklenmediyse Milletlerarası Denizcilik Komitesi tarafından hazırlanır. Komite, bu sözleşmeleri York-Anvers Kuralları'na tabi olarak hazırlanır. En son yayımlanan York-Anvers Kuralları'nın Türkçeye çevrilmiş haline bağlı kalınır. Bu kuralların çevirisi ise Sigortacılık Genel Müdürlüğü ile Denizcilik Müsteşarlığı'nın oluşturduğu bir komite tarafından yapılarak Resmî Gazete'de yayımlanır. Herhangi bir değişiklik yapılacağı zaman da yine aynı süreç işleyerek değişiklikler Resmî Gazete aracılığı ile duyurulur.

Müşterek Avaryanın Oluşması için Gereken Şartlar

Karşılaşılan her tehlike karşısında gemiye ya da yüke kasten zarar vermek müşterek avarya sayılmayabilir. Müşterek avarya hareketi kapsamına girmesi için, yapılan işlemlerin bazı şartları gerçekleştirmiş olması gerekir. Karşılaşılan tehlikeden kurtulmak amacıyla gemiyi karaya oturtmak ya da yük atmak gibi eylemlere başvurulduğunda bu eylemler işe yaramış olmalıdır. Yani verilen zarar, tehlike karşısında gemiyi kurtardıysa müşterek avarya sayılır. Bir diğer husus ise tehlikeden kurtulmak için müşterek avarya uygulamanın kaçınılmaz olmasıdır. Kurtulmak için başka yollar varken gemi ya da yüke kasten zarar verildiyse müşterek avarya gerçekleşmez. Son olarak ise bütün gemi ve yükün tehlike altında olduğu durumlarda kısmi bir hasar verilerek bütün korunmuş olmalıdır. Bu şartlar gerçekleştiğine müşterek avarya devreye girer.

Nakliye sigortaları branşında kullanılan flotan poliçe tipi, karşılıklı güven esasına dayalı olarak düzenlenen sigorta poliçeleri arasında yer alır. Geçici süreli poliçeler olarak da adlandırılan bu tip poliçeler, özellikle bürokratik işlemlerin uzun sürebildiği dış ticaret uygulamalarında önemli bir yere sahiptir.

Flotan Poliçe Nedir?

Dış ticarete bağlı uluslararası nakliye işlemlerinde sıklıkla başvurulan bir tür geçici sigorta poliçesi olan flotan sigortalar, yüklenme aşamasına geldiği halde nakliye yapacak taşıtın plakası ve/veya ismi bilinmediği için, malların sigortasız kaldığı dönemde geçici bir çözüm sunmayı hedefler.

Flotan Poliçe Ne Demektir?

Flotan poliçeler, nakliye sektöründe yaşanan gecikmelere özel çözümler sunan sigorta tipidir. Özellikle dış ticaret uygulamalarında ayrı bir yeri ve önemi olan flotan sigorta, yaşanan gecikmeler esnasında yükleme bekleyen veya yükleme gerçekleştikten sonra taşıt bilgisi bekleyen malların rizikosunu üstlenen sözleşmelerdir. Sigorta sektöründe, sigortalayan açısından karşılıklı güvene dayalı olarak düzenlenen geçici (flotan) poliçeler, sigortalıyı teminatsız bırakmamak adına yapılır. Süreç esnasında miktarı, değeri ve cinsi belli olan mallar, sevkiyata dair tarih ve plaka gibi bilgiler henüz netleşmemiş olduğu halde önceden belirlenen hükümler dahilinde sigorta kapsamına alınır. Emtia sigortaları kapsamında değerlendirilen flotan poliçelerin süresi maksimum bir yıldır. Bir yıl içerisinde gerçekleşmeyen nakliye işlemlerine bağlı olarak düzenlenen flotan poliçeler, verilen süre sonunda geçerliliğini otomatik olarak yitirir.

Flotan Poliçe Neden Önemlidir?

Flotan poliçeler sağladıkları geçici teminat güvencesi sayesinde gecikmelerden dolayı yaşanabilecek mali kayıp ve hasarları önlemeye yarar. Emtia sigortalarının doğası gereği seferi başlayan mallara güvence verilemez. Bu nedenle sigortanın sefer başladığı andan itibaren devreye girmesi gerekir.

Dış ticaret işlemlerinin en kesin hatlarla şekil şartlarının çizildiği akreditifli işlemler başta olmak üzere, ihracat ve ithalat uygulamalarında sigorta detayı oldukça önemlidir. Akreditif açıldıktan sonra evrakların tıpatıp istenen biçimde hazırlanıp bankaya ibraz edilmesi gerekir. Bu yüzden akreditif açılışından sonra flotan sözleşmenin bir an evvel düzenlenmesi önem kazanır. Geçici poliçe düzenlendikten sonra sevkiyat tarihi ve diğer bilgiler tamamlanır tamamlanmaz kati poliçeye dönülür. Poliçe primi tahsilatı ise bilgilere dair zeyilname düzenlenmesi veya kati poliçe kesilmesinden sonra tahsil edilir. Geçici poliçe ilk kez kesildiğinde ödenen standart poliçe ücreti ise karşılıklı olarak mutabık kalınan durumlarda nihai primden düşülebilir.

Flotan poliçe ile güvence altına alınan mallar, tek seferde veya birden fazla seferde nakliye edilebilir. Kuvertür geçici poliçeye bağlı olarak sağlanmış olacağı için, kısmi yükleme yapılan malların sigortası kati poliçeye dönüşerek sorun çıkması önlenir. Geçici poliçeler birden fazla türde malın sigortalanmasına imkan tanımaz. Her mal tipi için ayrı flotan poliçe düzenlenmesi gerekir.

Sigorta sektörü, hayatın her alanda karşılaşma ihtimali olan olumsuz durumlara karşı her geçen gün kapsamını artırmaktadır. Bunun sonucu olarak farklı sigorta çeşitleri, geleceğini güvence almak isteyenler için hizmete sunulur. Sigorta çeşitleri sağlık, konut ve emeklilik gibi kişisel konular üzerine olabileceği gibi, ticari hayatta da kullanışlı alternatifler sunar. İş sahibi olanlar, yaptıkları iş konusunu ya da iş yaptıkları araçları farklı tehlikelere karşı korumak, oluşabilecek hasarlardan olabildiğince az kayıpla çıkabilmek adına sigortalama işlemlerine başvurabilir. İhracat ve ithalat yaparken sıklıkla başvurulan gemi taşımacılığı, sigorta şirketlerinin yoğun bir hizmet sunduğu ticari alanlar arasındadır. Deniz ticareti, tahmin edilemeyen birbirinden farklı tehlikeler içerdiğinden dolayı ticareti gerçekleştiren firma sahipleri, gemileri ve yükleri sigortalatarak iş hayatında karşılarına çıkabilecek riskleri en aza indirmeyi amaçlar. Deniz ticaretini kapsayan sigorta işlemlerinde ise en önemli kavramlardan bir tanesi avaryadır.

Avarya Nedir?

Deniz ticaretinde yapılan sigorta sözleşmelerinin püf noktası olan avarya, gemi ya da yüke gelen zararlar ile bu zararların karşılanması adına sigorta şirketi tarafından sigorta ettiren tarafa ödenecek olan miktara verilen isimdir. Avarya, farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Her ne kadar günümüzde hava tahminleri konusunda büyük bir doğruluk payı olsa da, kimi zaman öngörülemeyen durumlar ya da beklenen hava tahmininde umulmadık zararlar meydana gelebilir. Bu durum avaryaya yol açar. Bunun yanında yoğun ticaretin gerçekleştiği alanlarda gemi trafiğinden kaynaklanan kazalar meydana gelebilir. Gemiye ya da yüke zarar verebilecek bu kazalar da yine avarya kavramının kapsamındadır. Ayrıca avarya yükü gemiye yüklerken, gemiyi boşaltırken ve bunun gibi daha birçok yolla ortaya çıkabilir. Deniz ticareti konusunda etkin bir faaliyet gösteren ve ticari hayatını tehlikelerden korumak isteyen iş sahipleri için avarya, sigorta poliçelerinde fazlasıyla kilit bir role sahiptir.

Avarya Çeşitleri Nelerdir?

Avarya, müşterek avarya ve hususi avarya olarak ikiye ayrılır. Kimi zaman gemilerin taşıdığı yük gemiler için tehlike oluşturur. Özellikle fırtına gibi şiddetli doğa olaylarında karşılaşılan bu sorundan kurtulmanın yolu, yükleri gemiden atmaktır. Gemiyi daha iyi kontrol etme imkânı sunan bu yöntem, gemicilerin zorda kaldığında başvurdukları bir yöntemdir. Bu duruma müşterek avarya adı verilir. Yüklerin atılması zorunlu bir duruma bağlı olduğundan ve hayati önem taşıdığından, nakliyat ya da tekne sigortası gibi gemi ticaretinde kullanılan sigorta türlerine sahip olan iş sahipleri, uğradıkları zararı sigorta şirketi aracılığı ile karşılayabilir. Gemiye ya da yüke zarar verebilecek bu kazalar da yine avarya kavramının kapsamındadır. Ayrıca avarya yükü gemiye yüklerken, gemiyi boşaltırken ve bunun gibi daha birçok yolla ortaya çıkabilir. Deniz ticareti konusunda etkin bir faaliyet gösteren ve ticari hayatını tehlikelerden korumak isteyen iş sahipleri için avarya, sigorta poliçelerinde fazlasıyla kilit bir role sahiptir. Bu durumun dışında kalan, zorunlu olmayan durumlarda yüke verilen zararlara ise hususi avarya denir.

Tam ziya ya da toplam zarar olarak da bilinen pertotal, sigortalı bir malın artık kullanılamayacak kadar hasar görmüş olduğunu anlatmak için kullanılan bir sigortacılık terimidir. Hasar gören malın bu kapsamda değerlendirilmesi için, öncelikle sigorta eksperine başvurulması ve rapor edilmesi gerekmektedir. Bu raporun usule uygun olarak düzenlenmesinden sonra, gerekli ek raporlar da alınarak pertotal süreci tamamlanır ve hasara uğrayan tarafa piyasa raicine göre ödeme yapılır.

 Pertotal Nedir?

Bir sigorta kapsamında teminat verilen herhangi bir malın ya da değerin, sigorta anlaşmasında belirtilen tehlikelerden birine maruz kalması sonucu kullanılamayacak hale gelmesi, yok olması ya da ekonomik değerini büyük oranda kaybetmesiyle ortaya çıkan duruma pertotal (perte totale) denir.

Sigortalanmış malın ya da değerin bu kapsama girebilmesi için şartların mutlaka önceden belirlenmiş olması ve poliçede yer alması gerekmektedir. Genellikle araç sigortalarında sıklıkla kullanılan pertotal hizmetinden yararlanılabilmesi için kaskosu bulunan aracın, görevlendirilmiş bir sigorta eksperince incelenmesi gerekmektedir. Bu inceleme sonrasında aracın hasar durumu ile ilgili tespit raporu tutulur ve hasar miktarı belirlenir.

1 Nisan 2013 tarihinde yapılan bir değişiklikle, kasko poliçelerinde araç bedeli yazılmasından vazgeçilmiştir. Bunun yerine eklenen maddede ise, aracın kaza tarihindeki piyasa değerinin esas alınacağı belirtilmektedir. Hasarın gerçekleşmesinde incelemesini tamamlayan eksper, aracın piyasa değerini de saptayarak bir rapor hazırlar. Kaskonun işleyişi açısından, bu ekspertiz raporunun sonucu oldukça önemlidir. Çünkü ağır hasarlı her araç pertotal kapsamına girmez.

Pertotal Şartları Nelerdir?

Sigorta poliçesinde belirtilen rizikolardan herhangi birinin gerçekleşmesi durumunda, hasara uğrayan aracın pertotal kapsamında değerlendirilebilmesi onarılamaz durumda olması gerekir. Onarım masraflarının, aracın piyasa değerinin üzerinde olması da yine pertotal kapsamında değerlendirilir.

Tam hasar durumunda, araç hurdaya ayrılır ve ilgili mevzuata göre düzenlenmiş hurda tescil belgesi düzenlenir. Hurda tescil belgesi, sigorta şirketine ibraz edilmeden pertotal tazminatı almak mümkün değildir. Hurda raporu dışında, araç onarım bedeli, aracın piyasa değerini aşsa da aşmasa da, eğer araç eksper tarafından ağır hasarlı olarak nitelendirilmiş ise, “Trafikten çekilmiştir.” kaşeli tescil belgesi de olmalıdır.

Bu durumda, aracın ilgili mevzuat doğrultusunda hurdaya ayrıldığına dair hurda tescil belgesi sigorta şirketine ibraz edilmeden araç sahibine sigorta tazminatı ödenmez. Hasar gören aracın onarım masrafları, rizikonun gerçekleştiği tarihteki piyasa değerini aşsın veya aşmasın, araç onarımının mümkün olduğu tespit edilmiş ise ilgili mevzuat doğrultusunda trafikten çekildiğine dair “Trafikten çekilmiştir.” kaşeli tescil belgesi düzenlenmelidir. Bu trafik belgesi yine sigorta şirketine ibraz edilmelidir. Aksi durumda araç sahibine sigorta tazminatı ödenmez.

Özellikle kasko sigortalarında sıklıkla karşınıza çıkabilen sovtaj, hasar görmüş malın sigortalının onayı alınarak satılması işlemine verilen addır. Bu işlemde sigorta şirketinin giderleri, kaybı azaltılır. İki farklı şekilde elde edilen sovtaj bedeli sayesinde ya sigorta şirketinin ödemesi gereken tazminat düşer ya da ödemesi gereken tazminatın bir kısmını sovtaj bedeli olarak elde eder. Sigorta şirketleri için son derece önemli olan sovtaj bedeli hesaplanırken bazı durumların göz önünde bulundurulması, sigortalının haklarının bilinmesi ve bedele eklenmesi gerekir.

Sovtaj Bedeli Nedir?

Sigortacılık işlemlerinde hasara uğramış bir kıymetin satılması ve bu sayede sigorta şirketinin giderinin ve kayıplarının azaltılması anlamına gelen sovtaj, sigorta şirketleri için son derece önemli konulardan biridir. Bir kıymetin satılması için öncelikle sigortalının onayının alınması gerekir. Sigortalı onay verince hasarlı kıymet sigorta şirketinin üzerine geçer, denilebilir. Şirket, hasarlı malın satılması süreciyle ilgilenir. Kıymet satıldığında ise sigorta şirketi ve sigortalı arasında gerekli ödemeler için görüşmeler başlar.

Hasarlı kıymetin değer kaybetmemiş olan bölümleri satıldığında sigorta şirketi bir gelir elde eder. Sigorta şirketi bu geliri, sigortalıya ödemesi gereken tazminat bedelinden düşürür. Düşürülen bu bedel sovtaj bedeli olarak kayıtlara geçer. Sovtaj bedeli hesaplanırken hasarlı malın en baştaki fiyatı, değeri ve satış sonucunda elde kalan tüm bedeller hesaba dahil edilir.

Sovtaj Süreci Nasıl İşler?

Sovtaj bedelinin belirlenmesinden önce hasar görmüş malın pert halinin ekonomik olduğuna karar verilmesi gerekir. Pert hâli ekonomik olarak görülen malın satışı için sigortalıdan onay alınır. Ardından piyasa değerleri analiz edilir. Bu süreçte eğer aracınızın hurdasını almak isterseniz sovtaj bedeli size ödenecek olan tazminattan düşürülür. Bu sürecin ardından sigorta şirketi size ödeme yapar.

Eğer sigortalı perti ekonomik görülmüş malın satışını isterse aracın tüm hakları sigorta şirketine devredilir ve sigorta şirketi aracın satışını gerçekleştirir. Bu sürecin sonunda, sigorta şirketi elde ettiği gelirle birlikte size ödemesi gereken tazminat bedelini öder. Yani sovtaj bedeli bu iki şekilde, sigortalının kararlarına göre gerçekleşir.

Sovtaj Bedeli Nasıl Hesaplanır?

Sigortalının seçimleri sonucunda satılan veya perti sigortalıya verilen hasarlı kıymetten elde edilen sovtaj bedeli, ekspertiz raporuyla belirlenir. Eksper raporuyla belirlenen bedel, sigorta şirketi tarafından sigortalıya ödenir. Bu şekilde sigorta şirketi her iki şekilde de kâr eder. Eğer sigortalı aracı elinde bulundurmak isterse sigorta şirketinin ödemesi gereken tazminat azalacaktır. Eğer sigortalı aracın satışına onay verirse de sigorta şirketi ödemesi gereken tazminatın belli bir kısmını sovtaj bedeli olarak elde edecektir.

Sigorta sektöründe sigorta yaptırılan mallarla alakalı en önemli hususlardan birisi, o malın değeridir. Sigorta sözleşmesinin temellerinden bir tanesi olan mal değeri, sigorta ettiren tarafından ödenen primlerin yanı sıra hasar durumunda sigorta şirketinin ödeyeceği miktarın belirlenmesine kadar etki alanına sahiptir. Sigorta sektöründe bir malın kendi piyasasındaki değerine ise rayiç denir. İşte, rayiç ile alakalı detaylar...

Rayiç Nedir?

Rayiç, sigortası yaptırılan malın piyasa değerine denir. Rayiç değeri, genellikle arsa ve konut sigortalarında öne çıkar. Araç piyasasında da kullanılan rayiç bedeli, bir malın değerinin belirlenerek bu değere bağlı işlemlerin yapılabilmesini sağlar. Rayiç bedeli her sene değişiklik gösterebilir. Bu değişiklik genellikle arz-talep dengesine göre gerçekleşir. Rayiç bedeli alım-satım yaparken fazlasıyla önem taşır.

Rayiç Bedeli Neye Göre Hesaplanır?

Rayiç bedeli hesaplanırken taşınmaz malın her özelliği göz önüne alınır. Bunların başında konutun yer aldığı il, ilçe, mahalle ve bunun gibi lokasyon bilgileri gelir. Malın değerini etkileyen bir başka değişken ise metrekaredir. Son olarak da piyasadaki arz-talep dengesi, rayiç bedelini oluşturan faktörler arasında yer alır. Rayiç bedeli, çoğu zaman piyasada oluşan değer ve emlak vergisine göre değer olarak iki alanda ele alınır. Piyasada oluşan değer, malın piyasa değerini gösterirken emlak vergisine göre değer, mülkün minimum değerini ortaya çıkarır. Gayrimenkul hesaplamalarında aynı lokasyonda bulunan 3 ev baz alınır. Bu evlerin fiyatlarının toplamı, metrekarelerinin toplamına bölünerek bir metrekarenin ortalama fiyatını bulunur. Ardından rayiç bedeli, hesaplanmak istenen evin metrekaresi ile çarpılır.Eve ait ekstra özellikler varsa buna da bağlı olarak fiyatta artış yapılabilir. Bulunan değer, malın en yakın değeridir.

Araçlarda rayiç bedeli hesaplanırken önceden Türkiye Sigorta Birliği tarafından hazırlanan değer listesine bakılırdı. Artık bu listeyle beraber farklı yöntemler de ortaya çıktı. İkinci el alım-satım yapılan siteler, araç rayiç bedeli belirlenirken en sık kullanılan platformlar arasında gösterilebilir. Bir aracın rayiç bedeli ise aracın yaşı, üretim yılı ve modeli başta olmak üzere diğer özelliklerine bağlı olarak da değişir. Özellikle aracın hasar kaydının olması ya da halihazırda bir hasarının olması değeri etkileyen önemli bir faktördür. Bunun yanında kimi zaman sahipleri, araçlarına farklı modifiye uygulamaları yapar. Bu uygulamalar da aracın orijinalliğini bozduğu için rayiç değerini olumsuz etkileyebileceği gibi, orijinal bir görünüm sevenler açısından olumlu da karşılanabilir. Son olarak, rayiç bedeli sorgulamak için, E-devlet sitesinden belediye hizmetleri sekmesine gelerek rayiç bedelini sorgulamak istediğiniz bölgenin belediyesinden bu hizmeti alabilirsiniz.


Muallak, herhangi bir sonuca bağlanmayan, bir diğer ifadeyle sürüncemede kalan durumlarda kullanılan bir ifadedir. Bilinmeyen durumlarda günlük hayatta kullanılır. Muallak, çeşitli işlemler için söz konusu olduğu gibi, sigortacılık işlemleri için de söz konusu olan bir terimdir. Sigortacılık işlemlerinde henüz belirlenmemiş, sonuca ulaşılmamış durumlarda muallak ifadesi kullanılır.

Muallak hasar karşılığı ve muallak tazminat karşılığı ifadeleri sigortacılık işlemleri için son derece önemlidir. Sigortacıların belli durumlar için ayırdığı ve ayırmayı düşündüğü bu bütçeler, sigortalıların mağdur olmasını engeller. Böylece sigortacı ve sigortalı arasında güven bağı da kurulur.

Muallak Hasar Karşılığı Nedir?

Bir sigorta şirketi, ödeme ihtimalinin bulunduğu veya ödemeyi düşündüğü ancak henüz ödemediği hasarları için bir teknik karşılık ayırabilir. Buna muallak hasar karşılığı adı verilir. Muallak hasar karşılığı, sigortalının bir hasar ihbarını vermesiyle işleme koyulur. Sigortacı hasar ihbarını alınca herhangi bir incelemede bulunmadan önce hasarın getirdiği maddi boyutun tahmininde bulunur. Tahmin ettiği tutarı muallak hasar karşılığı olarak ayıran sigorta şirketi, bu tutarı bilanço dönemlerinde kârdan düşürür.

Kârdan düşürülen muallak hasar karşılığı sayesinde sigorta şirketinin sahip olduğu kârın, olduğundan daha yüksek görünmesi önlenmiş olur. Aynı zamanda bilanço hesaplanırken daha önceki dönemden devredilen muallak hasar karşılıkları da kâra eklenir. Zincir merdiven yöntemi, ayırma yöntemi ve ihbar başına düşen hasar yöntemi muallak hasar karşılığının hesaplanmasında sıklıkla kullanılan üç istatistiksel yöntemdir.

Muallak Tazminat Karşılığı Nedir?

Muallak tazminat karşılığı hem kayda geçen ancak ödenmeyen tutarlar için hem de ödemesi gerçekleşen ancak henüz kayda geçmeyen tutarlar için kullanılan ifadedir. Burada tahmini tazminat tutarıyla bu tazminat için yapılan gerçek ödeme arasındaki fark göz önünde bulundurulur. Giderlerin ve tutarın yetersiz kalması durumunda yeterlilik için bazı esaslar çerçevesinde ek karşılıklar alınabilir. Bu ek karşılıklar müsteşarlıkça belirlenebilir. Kısacası muallak kelimesi, sigortacılık işlemleri için önemli olan ve sigortalı ile sigortacı arasındaki çeşitli ilişkilerde kullanılan bir kavramdır.

Rücu, kişinin yükümlülüklerinden caymasını ifade eder. Tüzel ya da özel kişiler için geçerli olan bu kavram sigorta şirketlerini de kapsar. Sigorta şirketinin sözleşme ile belirlenen görevlerinden vazgeçebilmesi için rücu talebinde bulunması gerekir. Siz de rücu hakkınızı talep etmek isterseniz gerekli durumlarda mahkemeye başvurabilirsiniz.

Rücu Etmek Nedir?

Sigorta şirketinin sorumluluklarından vazgeçmek için mahkemeye başvurması ile oluşturulan rücu talebi, sigortacılıkta sıklıkla kullanılan önemli kavramlar arasında yer alır. Kasko sigortası hizmetinden yararlanmak istiyorsanız rücu talebi hakkında bilgi sahibi olmak sizin için son derece yararlı olur. Kazalarda ortaya çıkan hasarların tespit edilmesi ve zararın karşılanması, çalıştığınız sigorta şirketinin rücu talebinde bulunması sonucunda gerçekleşir. Sigorta şirketleri, aynı zamanda sigortalı kişilere de rücu talebinde bulunabilir.

Sigorta şirketlerinin rücu edebilmesi için hizmet verdikleri kişiye poliçe üzerinde belirtilen tutarı ödemesi gerekir. Aksi halde sigorta şirketi rücu hakkından faydalanamaz. Rücu hakkını kullanabilmek için sorumlu sigorta şirketinin halefiyet ilkesini sağlaması temel esaslar arasında yer alır.

Rücu davaları, durum incelendikten sonra genellikle davayı açan özel ya da tüzel kişinin lehine alınan ve mağduriyetleri gidermeyi amaçlayan bir kararla sonuçlanır. Kasko sigortası kapsamında rücu etme hakkınızı kullanmak istiyorsanız dava açabilmek için gerekli olan tüm evraklara sahip olduğunuzdan ve temel ilkeleri yerine getirdiğinizden emin olmalısınız.

Rücu Hakkından Nasıl Yararlanılır?

Halefiyet ilkesi, sigorta şirketi tarafından sigorta sahibine hasar tazminatı ödenmesi anlamına gelir. Burada öncelik, sigorta sahibinin mağduriyetini ifade eden halefi sürecin çözümlenmesi olur. Sigortalanan kişinin halefi süreci çözüme kavuşturulduktan sonra, sigorta şirketi bu kişinin yerine dava açma hakkını kullanabilir. Sigorta şirketinizin sizin yerinize dava açabilmesi için, kusurlu taraf olmamanız ve diğer tüm şartları yerine getirmiş olmanız gerekir.

Rücu ederek sorumluluklarından vazgeçen sigorta şirketleri, halefi sürecinde ödedikleri miktarı davalı üçüncü kişilerden geri alma hakkı kazanır. Rücu davalarında öncelikle kusurlu taraflar belirlenir. Durumun sonucunda ağır kusurlu bulunan tarafa sigorta şirketiniz tarafından dava açılabilir. Tüm sigorta türlerinde geçerli olan rücu ederek dava açma hakkı sigorta şirketlerince sıklıkla kullanılır.

Sigorta şirketleri, ağır kusurlu durumda olmanız halinde size dava açarak rücu edebilir. Ancak sigorta şirketiniz halefi süreciniz boyunca size gereken tazminatı ödemediyse dava açma hakkını kaybeder. Kasko sigortasında sık sık karşılaşılan davalar arasında yer alan rücu davaları çoğunlukla üçüncü taraf adına açılsa da, sizin sigorta kapsamındaki yasal haklarınızı bilmeniz, lehinize sonuçlar elde edebilmenizi sağlar.

Attığımız her adımda bizi bekleyen tehlikeler, kimi zaman hayatımızda ağır sonuçlara yol açabilir. Bu ağır sonuçların altından daha rahat bir şekilde kalkabilmek için ise sigorta yaptırmak en sık başvurulan yöntemlerden bir tanesidir. Oluşan hasar ve kayıplar, eğer maddi bir durum söz konusu ise daha önceden öngörülerek yaptırılan sigortalar sayesinde azaltılabilir, ortadan tamamen kaldırılabilir ya da onarılabilir. Onarım işlemi özellikle araç sigortaları konusunda sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Kaza geçiren ve sigorta kapsamına giren araç, bakım ve onarım amacıyla sahibinden alınarak tamire verilir. Ancak kimi zaman bu tamir işlemi sözleşmede geçen süreyi aşabilir. Bu gibi durumlarda sigorta ettiren kişiye sigortalı araçla aynı özellikte başka bir araç, bir süreliğine temin edilir.

İkame Nedir?

İkame, kelime anlamı olarak "yerine koyma, yerine kullanma" anlamı taşır. Sigorta sektöründe de bu kelime aynı anlamda kullanılıyor sayılabilir. Sigorta ettiren kişinin aracı trafiğe çıkamayacak kadar hasarlı bir durumdaysa, sözleşme şartları kapsamında belirli bir süre geçtikten sonra sigortalı araçla aynı özellikleri taşıyan bir araç, sigorta ettiren tarafa verilir. Bu duruma da sigorta jargonunda "ikame" denir. Verilen araca ise "ikame araç" denir.

İkameden Yararlanmak için Gereken Şartlar

Yapılan sigorta sözleşmesinin maddelerinde ikame araç temin edilebileceğine dair bir ibarenin geçmesi, ikameden yararlanmak için gereken şartların başında gelir. Kaza yapılan araç, trafiğe çıkamayacak kadar hasarlı ise ve tamir süresi de sözleşmede belirtilen süreyi aştıysa ikame araç temini gerçekleştirilir. Ayrıca gerçekleşen hasar, sigorta sözleşmesi kapsamında olmalıdır. Bu şartlar sağlanmadıysa ikame araç hizmetinden yararlanılamaz.

İkame Araçla Yapılan Kazalarda Ne Yapılır?

Bu gibi durumlarda fazlasıyla dikkatli ve titiz davranılmalıdır. Kaza yapıldıktan sonra kesinlikle tutanak tutulmalı, kazanın her detayı eksiksiz bir şekilde yazılmalıdır. Yapılan incelemeler sonucu suçlu taraf belirlenir. Eğer suçlu kişi ikame araç verilen sigorta ettiren taraf ise bütün hasar masraflarını sigorta ettiren öder. Ancak kusur karşı tarafta ise sigorta ettiren herhangi bir ödeme yapmaz. İkame araçlar sigorta şirketinin anlaşmalı olduğu araç kiralama şirketleri tarafından temin edilir. Aracın, ait olduğu şirket tarafından sigortalı olmasına da dikkat edilmelidir.

İkame Araç Alırken Dikkat Edilmesi Gerekenler ve İade

İkame araçların emanet olduğunu unutmayın. Aracı ilk aldığınızda ilerleyen zamanlarda bir sıkıntı ile karşılaşmamak adına aracın durumunu kontrol edin. Özelliklerini sorarak yolda işinize yarayacak tüyolar alın. İçinde, yiyecek / içecek tüketiminin yanında herhangi bir zarar gelmemesi açısından sigara da içmeyin. Riskli sürüş tekniklerinden kaçının. İkame araç kullanma şartlarını okuyun. İade sırasında da depoyu dolu bir şekilde iade edin. Bu şartlar, hem yasal hem de etik olarak uyulması gereken genel kurallardır.

Sigortacılık sektöründe, sigorta türüne göre farklı şekillerde sunulabilen teminatlar arasında yer alan asistans hizmetleri, sigortalının sağladığı faydaları zenginleştiren bir teminat türüdür. Sigorta ürününe göre, sigortalıya çeşitli ilave hakları kullanabilme imkânı sağlar. Bazı poliçelerde standart olarak bulunan asistans hizmeti, bazen de talep edilmesi halinde ilave primlerle sigorta sözleşmelerine dahil edilebilir. Asistans hizmetlerinde genel yönelim, sigortalıların poliçe süresince sigorta konusuyla ilgili daha kapsamlı hizmet almasını sağlamak ve sunulan güvencelerin niteliğini artırmaktır.

Asistans Hizmeti Ne Demektir?

Asistans hizmetlerinin kapsamı ve sigortalıya sunulan faydalar, sigorta konusuna ve poliçe türüne göre farklılık gösterebilir. Asistans hizmetleri araç, konut ve sağlık sigortaları, emeklilik ve hayat ürünleri başta olmak üzere birçok sigorta ürününde teminat ve ek faydalar olarak yer alır. Asistans hizmetlerinde, çeşitli risklerin gerçekleştiği durumlarda sigortalının yaşayabileceği muhtemel mağduriyetlerin ve maddi kayıpların azaltılması amaçlanır. Risklerden bağımsız olarak, asistans hizmetleri ile poliçelerin sigortalıya sağlayacağı faydaların sayısı artırılabilir. Böylece poliçeler, birtakım risklere karşı güvence sağlamasının yanı sıra detaylı hizmetlerin yer aldığı ürünlere dönüştürülebilir.

Asistans Hizmetlerinin Kapsamı Nedir?

Türkiye’de sigorta şirketlerince geliştirilen sigorta ürünlerinde, asistans hizmetler sigorta konusuyla ilgili olarak ayrı ayrı tanımlanır. Bu hizmetlerin özellikleri ve şartları, şirketlere, şirketlerin geliştirdiği sigorta ürünlerine göre farklılık gösterebilir. KASKO ürünlerinde, riskin gerçekleştiği durumlarda sigortalının yaşayacağı mağduriyeti azaltacak önemli hizmetler sunulabilir. Bunlar, kaza veya arıza anında yol yardımı ve çekici hizmeti gibi müşteriyi o anki zor durumdan kurtarabilecek nitelikte hizmetlerdir. Tamir sürecinde sigortalının araç ihtiyacına çözümler sunan ikame araç temini ya da kaza anında ihtiyaç halinde olay yerine ambulans ve uzman sağlık ekibi gönderilmesi, mini onarım ve gezici servis imkanı, yine talep halinde sigortalıya nakit avans sağlanması gibi çeşitli şekillerde sağlanan faydalardır.

Sağlık sigortalarında ise ücretsiz check-up, acil tıbbi yardım hizmeti, diş hekimi, diyetisyen psikolojik danışmanlık gibi standart sağlık sigortalarında yer almayan hizmetler şeklinde alternatif teminatlar olarak poliçelere eklenebilir. Ayrıca konut sigortalarında çilingir hizmeti, mobilya, zemin bakım ve onarımı, cam kırılması gibi mini onarım paketleri olarak müşterilere sunulan hizmetlerdir. Asistans hizmetleri, bazı poliçelerde ilave primlerle ek teminat olarak sunulabilir iken bazı poliçelerde ise mevcut teminatlar içerisinde yer alan ücretsiz hizmetler şeklinde karşınıza çıkabilir.

Asistans hizmetleri hakkında detaylı bilgi sahibi olmak, mevcut veya satın almayı düşündüğünüz poliçerlerinizdeki asistan hizmet teminatları ve hizmetleriyle ilgili olarak sigorta şirketi ya da acentenize danışmalısınız.

Risklere karşı maddi kayıpları minimuma indirmek için satın alınan sigorta poliçeleri, riziko gerçekleştiğinde sigortalıya tazmin talebinde bulunma hakkı verir. Tazminat talebi olarak bilinen tazmin hakkı, sigorta poliçelerinin doğası gereği riziko gerçekleştiğinde ortaya çıkar.

Tazminat Talebi Nedir?

Hangi branş altında düzenlenirse düzenlensin, tüm sigorta poliçelerinin birleştiği ortak özellikleri vardır. Bunlardan en belirgin olanları, her poliçenin bir vadesinin olması ve riziko gerçekleştiğinde tazminat hakkı doğmasıdır. Poliçede belirlenen koşullar çerçevesinde sigortalının sigorta şirketine başvurması ile başlayan tazminat süreci, istenen evrakların tamamlanması ve akabinde sigorta şirketinin incelemelerini tamamlaması ile sonuçlandırılır.

Tazminat Talebi Ne Demektir?

Sigorta şirketlerinin düzenledikleri poliçelerden dolayı yerine getirmek zorunda oldukları yükümlülükleri ifade eden tazminat talebi, sigortalının poliçeden doğan haklarını temsil eder. Her bir sigorta poliçesi, sigorta ettiren ve sigorta şirketi arasındaki ikili anlaşmayı içerir. Riskin transferi anlamına gelen sigorta poliçeleri karşılığında sigorta şirketleri, belirli risklerin gerçekleşmesi halinde karşı tarafın maddi kayıp ve hasarlarını, sözleşmede belirlenen çerçeve dahilinde nakden ve defaten ödeyeceğini taahhüt eder.

Sigortadan doğan alacak hakları sözleşmenin içeriğine göre hesaplanır. Tazminat hakkının sınırları her poliçede önceden belirlenerek çizilir. Kasko, konut, sağlık sigortası ve hayat sigortalarında riskin gerçekleşmesi durumunda ödenecek tutarlar poliçe üzerinde kalem kalem belirtilir. Bazı durumlarda tüm ödemelerin toplamının geçemeyeceği bir üst limit tanımlanması da mümkündür.

Tazminat Talebi Süreci Nasıl İşler?

Sigorta branşlarına göre farklılık gösteren evrak bürokrasisine rağmen işleyişin ortak özellikleri daha fazladır. Bunlar;

  • Riziko gerçekleştiği andan itibaren vakit kaybetmeden resmi kanallar aracılığı ile sigorta şirketine ulaşılarak bilgi verilmesi gerekir.
  • Resmi kanallar çoğu zaman; acente, çağrı merkezi ve çevrim içi yardım merkezidir.
  • Sigorta şirketi tarafından bildirimi yapılan yönlendirmeler doğrultusunda hareket etmek sigortalının yükümlülüğüdür.
  • İstenen evrakları zamanında ve eksiksiz bir biçimde temin ederek posta, kurye, online veya elden sigorta şirketine ulaştırmak gene sigortalının yükümlülüğü olarak kabul edilir.
  • Evraklar sigorta şirketine ulaştıktan sonra gerekli incelemeleri başlatarak poliçede beyan edilen süreler dahilinde tazminat talebini neticelendirmek ise sigorta şirketinin yükümlülüğüdür.
  • Uyuşmazlıkların yaşandığı durumlarda tahkim yolu açık olup sigortalı gerekli şartlar oluştuktan sonra Tahkim Komisyonu’na başvurabilir.
  • Tazminat talebinin sigorta şirketi tarafından reddedilmemesi için primlerin zamanında ve eksiksiz ödenmesi gerekir. Aksi durumlarda sigorta poliçesi geçerliliğini yitirmiş olacağından tazminat hakkı da doğmamış kabul edilir.
  • Sahte evrak, üzerinde oynanmış belge ve dokümanlar sigortalının tazminat talebinin reddedilmesine neden olur.

Sigorta şirketlerinin internet sayfalarında sağlık sigortası, kasko sigortası, konut sigortası ve diğer branşların tazminat talep formlarına ulaşabilir, istenen evraklar konusunda bilgi edinerek işlemlerinizi hızlandırabilirsiniz.

Eksper kelimesi dilimize, aslı Fransızca “expert” olan ve bilirkişi anlamına gelen yabancı menşeli isimden türetilerek yerleşmiştir. Herhangi bir konuda uzmanlığına başvurulan, bağımsız ve tarafsız kişilere teknik olarak bilirkişi/eksper unvanı verilmesi ise kanunlara ve yönetmeliklere dayandırılarak gerçekleşir.

Sigorta Eksperi Nedir?

Ülkemizde sigorta şirketlerinin, bilirkişi sıfatı ile uzmanlığına başvurarak çeşitli konularda değerlendirme raporları talep ettiği kişilere verilen unvan “sigorta eksperi” olarak geçer. Sigorta şirketleri, ana faaliyet konuları gereği, ödenen prim karşılığında taşınan riskleri iki taraflı sözleşmelere istinaden üstlenir. Müşteri ile aralarında yaptıkları ve risk transferinin gerçekleştiği sözleşmeler ise sigorta türlerinin aslını oluşturan sigorta poliçeleridir. Sigorta eksperlerine duyulan ihtiyaç, işin doğası gereği poliçe düzenlenmeden önce olabileceği gibi, poliçe düzenlenip riziko gerçekleştikten sonra da olabilir.

Sigorta Eksperi Ne Demektir?

Sigorta eksperleri, taşıdıkları riskler itibarıyla maddi karşılığı korunmak istenen menkul ve gayrimenkul kıymetlerin değerlerini tespit eden, bu değere atıfta bulunarak risk gerçekleştiğinde hasar tespiti yapmakla görevlendirilen kişilerdir. Sigorta eksperlerinin en önemli özellikleri bağımsız ve tarafsız olmalarıdır. Sigorta eksperlerinin değer tespit çalışmaları;

  • Gayrimenkul ekspertizi,
  • Resim ve heykel gibi sanatsal objelerin değer tespiti,
  • Mücevher ve benzeri eşyaların ekspertizi,
  • Antika eşya ve objelerin kıymet tespitini kapsar.

Sigorta eksperi, yukarıda sayılan konularda ön ekspertiz yaparak mutabakatlı kıymet tespit raporları, diğer bir deyişle ekspertiz raporları hazırlar. Ülkemizde ekspertiz raporlarına en sık başvurulan durumlar konut sigortalarını kapsar.

Sigorta eksperlerinin risk oluştuktan sonra yaptıkları risk ve hasar tespit çalışmaları ise;

  • Hasar ve kayıp miktarının tespiti,
  • Nedenlerin değerlendirilmesi,
  • Hasarın niteliklerinin belirlenmesi,
  • Elde edilen bilgilere ve tespitlere göre kıymet kaybının tespitinin yapılması,
  • Hasar gözetimi sonucu değerlendirme raporunun tamamlanmasını kapsar.

Risk gerçekleştikten sonra hasar tespiti yapılması gereken en yaygın durumlar daha çok  kasko ve konut sigortalarında ortaya çıkar.

Sigorta Eksperi Nasıl Olunur?

Ülkemizde sigorta eksperi olabilmek için, Hazine Müsteşarlığının açtığı eksperlik kurslarına katılmak ve kursu başarı ile tamamlamak gerekir. Üç ay süren kursu tamamlayan ve başarılı bulunan kursiyerler, başvurdukları branşta eksperlik sertifikası almaya hak kazanır. Eksperlik kurslarına kabul edilmek için aşağıda sıralanan şartları taşımak zorunludur.

  • İflas etmemiş olmamak,
  • Konkordato ilan etmemiş olmamak,
  • Kara yolları taşıt araçları eksperliği için minimum iki yıllık yükseköğretim kurumu mezunu,
  • Diğer branşlarda eksperlik yapabilmek içinse minimum dört yıllık yükseköğretim kurumu mezunu olma şartı aranır.

Kazalar başta olmak üzere deprem, yangın ve benzeri doğal afetlerden dolayı hasar gören, sigortalattığınız gayrimenkul, menkul ve diğer kıymetlerinizi vakit kaybetmeden sigorta şirketine bildirmeniz gerekir.

Maluliyet; kaza, hastalık, saldırı, doğal afet gibi sebeplerden ötürü vücudun bir kısmının ya da tamamının kullanılamaz hâle gelmesine verilen isimdir. Ferdi Kaza Sigortası, Hayat Sigortası, Sağlık Sigortası gibi pek çok sigorta türü, tam ya da kısmi maluliyet durumlarını güvence altına alır ve poliçe kapsamına giren durumlar sonucunda oluşan maluliyetlerde sigortalının zararını ve tedavi masraflarını karşılar.

Maluliyet Nedir, Çeşitleri Nelerdir?

Maluliyet kavramı kelime anlamı olarak “sakatlık” demektir. Sigorta poliçelerinde bahsedilen maluliyet ifadesi ise sigortalının, sigorta süresi devam ederken yaşadığı olumsuz durumlar sonucunda bedensel zarara uğraması ve beden bütünlüğünün geçici ya da kalıcı olarak bozulması durumlarını karşılar. Maluliyet; tam, kısmi, geçici ve kalıcı olmak üzere dört türe ayrılır.

  • Tam Maluliyet: Tam maluliyet durumunda kaza, hastalık, doğal afet, terör saldırısı gibi durumlar sonucunda kişinin vücut bütünlüğü bozulur, vücut fonksiyonları kendi başına yerine getirilemez hâle gelir ve kişi ekonomik bağımsızlığını sürdürmek için çalışabilecek temel niteliklerini yitirir.
  • Kısmi Maluliyet: Kısmi maluliyet, yaşanan olumsuz durum sonucunda vücudun bir ya da birkaç noktasında işlev bozukluğu oluşması durumlarını tanımlar. Kemiklerde kırılma, organlarda kopma, ezilme nedeniyle kol, bacak, el ya da ayak gibi uzuvların kaybedilmesi, kısmi maluliyet olarak değerlendirilir.
  • Geçici Maluliyet: Geçici maluliyet durumlarında kişi, tedavi edilebilir ve atlatılabilir bir şekilde malul hâle gelir. Ameliyat olma, alçıya alınma, tıbbi sargı yapılması gibi medikal yöntemler, kişinin vücut bütünlüğünü geçici şekilde ve tamamen ya da kısmen bozabilir.
  • Kalıcı Maluliyet: Kalıcı maluliyet, yaşanan kaza, saldırı, afet ya da hastalık sonucunda kişinin vücuduna ömür boyu sürecek bir zarar gelmesi durumlarını tanımlar. Kalıcı maluliyet kısmi ya da tam olarak oluşabilir.

Hangi Sigorta Paketleri Maluliyet Durumlarını Kapsar?

Maluliyet, pek çok sigorta poliçesinde güvence kapsamı içinde tutulan durumlardan biridir. Maluliyet içeren temel sigorta türleri ve kapsamları ise şu şekildedir:

  • Hayat Sigortası: Hayat Sigortası yaptıran bir kişi, sigorta süresi devam ederken çeşitli sebeplerden dolayı tam ya da kısmi maluliyet durumuyla karşılaşırsa, tedavi masrafları ve yaşamsal ihtiyaçları sigorta paketi kapsamında karşılanır.
  • Ferdi Kaza Sigortası: Ferdi Kaza Sigortası sahibi bir kişi, trafik kazası sonucunda maluliyet durumu yaşarsa tedavi masrafları ve temel ihtiyaçları sigorta kapsamında değerlendirilir.
  • Sorumluluk Sigortaları: Sorumluluk Sigortası yaptırmış bir kişinin ihmali ya da tedbirsizliği sonucu üçüncü şahıslar malul duruma gelirse, sigortalının üçüncü şahsa ödemesi gereken maddi tazminat sorumluluk sigortası tarafından ödenir.

Mini onarım hizmeti, sigorta kuruluşlarının bazılarında ek teminatlar arasında yer alır ve bu hizmete sahip olmak için poliçenize ek ücret yansıtılır. Bazı kuruluşlarda ise bu hizmet ücretsiz olarak verilir ve kasko sigortanızın ana teminat maddeleri kapsamındadır. Mini onarım hizmeti sayesinde kısa ya da uzun yolculuklarınızın yanı sıra, aracınız park halindeyken meydana gelen küçük hasarların tamamı ücretsiz olarak karşılanır.

Kasko poliçeniz süresince geçerli olan bu hizmeti, sigorta poliçenizin başlangıç ve bitiş tarihleri arasında kullanabilirsiniz. AkSigorta ile mini onarım hizmeti için ekstra bir bedel ödemeniz gerekmez. Bu sigorta hizmetini aldığınızda aracınızın hasarsızlık indirimi de bozulmaz. Aracınız hiç hasar almamış gibi indirim seçeneklerinden yararlanmaya devam edebilirsiniz. Küçük çapta olan tüm hasarlarınızı bu hizmet aracılığıyla giderebilirsiniz.

Mini Onarım Ne Demektir?

Mini onarım hizmeti AUTO KING servis istasyonları aracılığıyla sağlanır. Aracınızın hasarını gidermek için ekspertiz, tutanak gibi işlemler yaptırmanız gerekmez. AUTO KING servislerine aracınızı götürerek arıza ya da hasar noktasını sözlü olarak belirtmeniz yeterlidir. Bu sayede gereksiz zaman kayıplarını ve uzun bekleme süresi oluşumlarını önleyebilir, hızlı bir şekilde yardım alarak mağduriyetlerinizi giderebilirsiniz.

Mini Onarım Neleri Kapsar?

Aracınızda oluşan küçük hasar ve arızalar, mini onarım hizmeti sayesinde sigorta şirketinizin mevcut servis ağı aracılığıyla giderilir. Mini onarım hizmetleri ile alacağınız ücretsiz hasar giderme işlemleri limitler dahilinde gerçekleşir. Limitler ve hasar hizmetleri aşağıdaki gibidir.

  • Boyasız kaporta göçük düzeltme: Aracınızın dışarıdan aldığı darbelere bağlı olarak boya hasarı almadan gerçekleşen kaporta göçükleri, 5 cm’ye kadar düzeltilir. 5 cm’yi aşmış durumda olan göçükler ise teknik olarak onarılabilir durumdaysa özel aletlerle aracınızın orijinalliğinin korunması hedeflenerek boyama yapılmadan düzeltilir.
  • Boya hasarlı kaporta göçük düzeltme:10 cm çap oranına sahip olan boya hasarı almış olan göçükler, ezikler ve vurulmuş bölgelerde özel tekniklerle düzeltme hedeflenir.
  • Boya tamiri (mini yama): 30 cm’ye kadar kaporta sıyrık ve çizikleri, 20 cm çap oranına kadar oluşan tampon sıyrık ve çizikleri ve pütürlü plastik kaplama işlemleri gerçekleştirilir.
  • Ön cam tamiri
  • İç döşeme tamiri
  • Plastik tampon tamiri

Halk arasında motorlu araçlarla ilgili kullanılan kavramlardan bir tanesi de 'pert, perte çıkma' ifadeleridir. Fransızca kökenli bir kelime olan 'pert', Türk Dil Kurumu'na göre değersizleşme, zarar görme şeklinde tanımlanır. Günümüzde bir aracın, trafik kazası ya da herhangi bir olay sonrasında kullanılamaz hale gelmesini tanımlamak için kullanılır.

Pert Ne Demektir? Pert Kaydı Nedir?

Sigortacılıkta kullanılan terimler arasında pert ifadesi bulunmazken bu durumlar 'ağır hasarlı' ve 'tam hasarlı' kelimeleri ile ifade edilir. Türkiye’de yürürlükte olan mevzuatlara göre, ağır hasarlı araçların trafikten çekilmesini sağlayan 'çekme belgesi' düzenlenir. Trafikten çekme belgesi düzenlenen araç, gerekli onarımın yapılmasının ardından yeniden trafiğe çıkabilir. Tam hasarlı olan araçlar için ise 'hurda belgesi' düzenlenir ve bu araçlar bir daha asla trafiğe çıkamaz, doğrudan hurdaya gönderilir. Halk arasında bu iki durum için de 'Perte çıktı.' ifadesinin kullanımı yaygındır. Ancak perte çıkma hususu, sigortacılık sektöründe ve özellikle de KASKO poliçelerinde farklı ve detaylı şekillerde tanımlanır.

Ağır Hasarlı Araçlar İçin KASKO Süreçleri Nasıl İşler?

KASKO ürünlerinde ağır hasarlı tanımı, trafik kazası ya da poliçede belirtilen diğer riskler doğrultusunda, bir araçta meydana gelen hasarın onarımının, aracın o günkü değerini aşması ya da aracın onarımının mümkün olmadığı durumlar olarak ifade edilir. Bu durumlarda KASKO poliçesini düzenleyen sigorta şirketi, sigortalı tarafından araca ilişkin trafikten çekilme belgesinin kendisine ibraz edildiği andan itibaren, yasal süreler içerisinde aracın o günkü değerini poliçe sahibine öder. Riskin gerçekleşmesinin ardından, araçtaki hasar seviyesi ve aracın yeniden onarılmaz olduğu sigorta şirketinin eksperlerince hazırlanan raporla belgelenir. Türkiye'de Sigortacılık Kanunu’nda, araçların ağır hasarıyla ilgili belirli bir oran sınırı ya da şartı bulunmaz. Ancak sigorta şirketlerince geliştirilen KASKO ürünlerinde, çeşitli risklerin gerçekleşmesi ile araçta oluşan hasar oranına göre çeşitli teminatlar belirlenebilir.

Bir Aracın Hasar Durumu Nasıl Sorgulanır?

Bir aracın geçmişinde pert kaydı olarak bilinen 'trafikte çekme belgesi' ya da 'hurda belgesi' olup olmadığının sorgulaması kolaylıkla yapılabilir. E-devlet portalı ya da TRAMER (Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi) üzerinden internet aracılığıyla yapılabilen sorgulamalarla aracın pert kaydının olup olmadığı öğrenilebilir. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli detay, araçların plakası değiştirilebildiği için sorgulamaların mümkünse şasi numarası üzerinden yapılmasıdır. Bir kaza sonucu aldığı ağır hasar nedeniyle trafikten ‘çekme belgesi’ düzenlenen araçlar, gerekli onarım yapıldıktan sonra Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi’ndeki bu kayıtlarını sildirebilir.

Otomobilinizi gönül rahatlığıyla kullanmak ve aracınızın başına gelebilecek olan kazalardan zararlı çıkmamak için tercih edeceğiniz kasko poliçeleri, sizin için büyük bir güven sağlar. Ayrıca standart kasko poliçelerinde yer alan bütün teminatlardan yararlanmak istemezseniz başka özel teminatlardan yararlanarak bir anlamda kişiselleştirilmiş bir kasko poliçesi tercihi yapabilir ve dar kasko poliçelerinden faydalanabilirsiniz.

Dar Kasko Nedir?

Dar kasko, standart bir kasko paketinde yer alan ana teminat maddelerinin yalnızca bir kısmını içeren, tabiri caizse mini bir kasko sigorta türüdür. Kasko için düzenlenen genel ve standart şartlardan herhangi bir tanesi paketten çıkarılırsa o durumda ortaya çıkan poliçe türü, dar kaskonun cevabı olarak tanımlanabilir. Dar kasko poliçesinin en dikkat çekici noktası, fiyat anlamında standart kasko paketlerine göre daha uygun seçenekler sunmasıdır.

Standart Kasko ile Dar Kasko Arasındaki Farklar Nelerdir?

Bir kaskonun ana talimatları arasında kasko poliçesine sahip olan aracın kara yolunda ya da demir yolunda, motorlu ya da motorsuz taşıtlarla yaptığı kazalar neticesinde ortaya çıkan hasarların neredeyse tamamını örnek göstermek mümkündür. Hatta araç hareketteyken olduğu gibi, durduğu sırada yaşadığı kazalar ve araç sahibi dışında başka faktörlerin neden olduğu, herhangi bir cismin aracın üstüne düşerek ya da araca bir şekilde çarparak verdiği zararlar bile, standart kasko poliçelerine dahildir.

Aynı zamanda, ikinci ya da üçüncü şahısların bilerek ya da bilmeyerek verdiği bütün hasarlar, fiili ehliyeti olmayan kişilerin yol açtığı hasarlar, aracın ne şekilde olursa olsun yanması, aracın ya da araca ait herhangi bir parçanın çalınması ya da hırsızlığa teşebbüse maruz kalması gibi akla gelebilecek bütün zararlar, standart kargo poliçesinin imzalandığı sigorta şirketi tarafından karşılanır. Dar kasko ise ana teminatlar olarak nitelendirebileceğimiz bu maddelerin bir veya birkaç tanesiyle oluşturulduğu için standart kaskoda yer alan ana teminatların tamamını kapsamaz ve farkı buradan kaynaklanır. Ayrıca dar kaskoya, ana teminatlardan farklı bazı ek teminatlar da ilave edilebilir. Yani dar kasko, bir anlamda tercihlerinize göre özelleştirilebilen bir tür pakettir.

Dar Kaskonun Avantajları Nelerdir?

Dar kaskonun her şeyden önemli olarak en ciddi avantajı, uygun fiyatlı olmasıdır. Çünkü paketin içeriğini müşteri olarak siz belirleyebildiğiniz için standart kaskolarda yer alan bütün ana teminatların bedellerini ödemek zorunda kalmazsınız. Dar kasko poliçesi uygulayacağınız araç, eğer hasarsız ise bu durumda uygulanacak olan hasarsızlık indirimi de bir diğer büyük avantajdır. Ayrıca dar kasko paketlerine dahil edilebilen ek talimatlar da bir takım avantajlar sunar. Örneğin aracınızda küçük hasarlar oluşursa, mini tamir servis hizmeti en kısa sürede devreye girerek onarım masrafını üstlenir ve bu durumlarda herhangi bir evrak talep etmez.

Ayrıca poliçeye dahil edilebilen acil sağlık hizmeti, 24 saat boyunca tıbbi danışmanlık hizmeti verir. Bu hizmet dahilinde kişinin yatarak tedavisi ve hastane masrafları da karşılanır. Kısacası, planlamanıza göre belirleyebileceğiniz paketler halinde tercih edebileceğiniz dar kasko, hem uygun fiyatıyla bütçeniz doğrultusunda hizmet sunar hem de aracınızı belirlemiş olduğunuz çerçevede güvence altına alarak gözünüzün arkada kalmasını önler.

Aksigorta Tamamlayıcı Trafik Paketleri ürününü incelemek için tıklayınız.


İhtarname, bir kişinin hukuksal boyutu olan her türlü durum için, muhatabı olduğu karşı tarafa sözleşme, kanunlar, gelenek ve görenek ile doğan hak ve taleplerinin yazılı olarak sunulmasına denir. Kişinin hak ve talepleri ile ilgili karşı tarafa haber verilmesi olarak da nitelendirilir. Genel anlamda hukuksal bir kavram olarak kullanılan ihtarnamenin, hukukun her dalında işlevselliği bulunur. Bazı durumlarda ihtarname çekmek zorunlu değildir. Ancak sağladığı kolaylıklar göz önünde bulundurulduğunda ihtarname çekmek kimi durumlarda hayat kurtarır.

İhtarname Nedir, Ne İşe Yarar?

Kısaca, bir tarafın bir konuyla ilgili diğer tarafın dikkatini çekmesi olarak tabir edilen ihtarname, hukuksal bir kavram olarak sıklıkla kullanılır. İhtarname, kişinin amacını anlatamayacak kadar kısa ya da detaylara yoğunlaşacak kadar uzun olmamalıdır. Belirtilen konu belirgin, net ve tartışmaya mahal vermeyecek şekilde dile getirilmelidir. İhtarname, birçok durumda çekilebilir ve taraf için birçok avantaj sağlar. Fayda sağladığı birkaç konu şu şekildedir;

  • İşçi, işverene sunacağı ihtarname ile fazla mesai alacağı, hafta tatili, ücret alacağı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı gibi haklarını talep edebilir.
  • İşçi, emeklilik, evlilik, askerlik, maaşların ödenmemesi gibi nedenlerle iş yeriyle olan ilişkisini sonlandırırken sebebini ve taleplerini bildirmek için ihtarname çekebilir.
  • Haksız yere iş sözleşmesi feshedilen işçi, gerekli şartları taşıyorsa işe iade için ihtarname çekebilir. • İhtarname aracılığıyla borçlu temerrüde düşürülebilir. İhtarname gönderilmesi ile faizin başladığı hallerde ihtarnamenin karşı tarafın eline geçmesiyle faiz işlemeye başlar.
  • Ev sahibi, kiracının kira bedelini ödemediği durumlarda ihtarname göndererek 30 gün içinde kira bedelinin ödenmesi için süre tanır.

İhtarname Çekerken Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar Nelerdir?

  • İhtarname, kişinin hak ve taleplerini belirten önemli bir basamak olduğu halde, çekerken bazı noktalara dikkat etmek iki taraf için de önem taşır. İhtarname, hakların zayi olmaması ve ihtarname ispatı olması için mümkünse noter aracılığıyla çekilmelidir.
  • İhtarnamede; talep eden kişinin ve ihtar edilecek kişinin ismi, soyismi, ikamet edilen açık adresleri, ihtarnameye neden olan konunun özeti ve konu hakkında net bilgi, talepte bulunan kişinin imzası, noter imzası, tebliğ şerhi, mühür ve tarih bilgileri yer almalıdır.
  • Alacaklı taraf ya da haksızlığa uğramış olan taraf, mağduriyetinin giderilmesi için ilk olarak ihtarname çekerek işleme başlamalıdır. İhtarname işleminin gerçekleşmesi için karşı tarafın tebliğ edilmesi de gerekir. Yasal sürecin başlamasına neden olan tebliğ edilme aşaması olmadan hiçbir ihtarnamenin yasal dayanağı bulunmaz.
  • Alacaklının karşı tarafa çektiği ihtarname alındığı andan itibaren borca ait faiz işlemeye başlar. Ancak alacaklı, karşı tarafa ihtarname çekmemişse ve 3 yıl kadar bekledikten sonra dava açmış ise faiz isteme hakkı söz konusu olamaz.

Tazminat, belirli bir sınıra kadar belirli ya da beklenmedik hasarları veya kayıpları (genellikle zararın kendisinin miktarını) tazmin eden bir ödemedir. Sigorta şirketleri, sigortalılar tarafından ödenen primler karşılığında teminat sağlar. Bir sigorta bağlamında tazminat, bir tarafın, diğer tarafın zarar görmesi durumunda sözleşmeye dayalı ödeme yapma yükümlülüğünü ifade eder.

Tazminat Nedir?

Tazminat ve sigorta bazı benzerliklerine rağmen aynı değildir. Sigorta ve tazminat tamamen ayrı varlıklardır ve temel fark, bir sigorta poliçesi olmadan da tazminat alabilmenizdir (örneğin, birçok iş sözleşmesi tazminat maddelerini içerir.), ancak tam tersi geçerli değildir. Tazminat, kayıplara ilişkin sorumluluğun bir sözleşme ilişkisi içinde açıkça devredildiği bir süreçtir. Sigorta açısından, sigorta poliçesi olmadan tazmin yükümlülüğün tesis edilmesi mümkün değildir. Tazminat alan, zararlarla ilgili tazminat sorumluluğundan muaf olan taraftır. Tazminat veren, kayıp veya zararlardan sorumlu taraftır. Bir aksaklık, kaza veya kayıplara yol açabilecek başka bir sorun olması durumunda, mali ve yasal sorumluluğu tazminat veren üstlenir. Bir sigorta sözleşmesinde bu genellikle sigortacıdır.

Tazminat Talebi Nedir?

Sigorta poliçesi, poliçeyle kapsanan kayıplar veya devam eden hasarlar için teminat ve tazminat sağlar. Tazminat talebi, sigortalı bir kişi tarafından poliçe sağlayıcısına yapılan resmi bir ödeme talebidir. Örneğin, doğal afet, ev yangını veya araba kazası gibi sigorta poliçesi kapsamına giren bir olay meydana geldikten sonra tazminat talebi yapılır. Sigorta tazminat talebinden elde edilen ödeme ile sigorta poliçesi kapsamındaki mülkü değiştirme, onarma veya kişileri tıbbi olarak tedavi etme amacı güdülür.

Sigorta Tazminatı Nasıl Alınır?

Tazminat taleplerinin nasıl yapılacağı poliçeden poliçeye farklılık gösterir. Bu süreç tespit tutanakları ya da hastane raporları gibi olaya ilişkin belge hazırlama, bu belgeleri sigorta şirketine gönderme, sigorta temsilcisi çağırma, sigorta şirketinin uygulamasını kullanma veya bunun gibi bir dizi eylem içerebilir. Tüm belgelerin hazırlanması, gönderilmesi ve belirtilen diğer adımların eksiksiz yerine getirilmesinden sonra tazminat için inceleme süreci başlar ve belirlenen yasal süre içerisinde talep sonuçlandırılır. Örneğin trafik sigortası için tazminat talebinin eksiksiz olarak yapılmasından sonra ödeme süresi 8 iş günüdür. Sigorta tazminat süreci, muafiyetlere ve riskin gerçekleşmesiyle meydana gelen gerçek kaybın ne olduğuna bağlıdır. Bu bilgiler ve sigortanın kapsamı, poliçenin ilgili bölümlerinde detaylarıyla yer alır. Sahip olunan teminat türü, bir hak talebinde ne kadar ödeme alınacağı üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Örneğin, bir hasar sigortası poliçesinde tazminat tutarı sigortalının kusur oranına bağlı olarak fiyatlandırılabilir.

Kelime anlamı “teminat” olan kuvertür, sigortalıyla sigortacı arasındaki sözlü anlaşma sonrasında yürürlüğe giren bir güvencedir. Tarafların bir sigorta paketi üzerinde karar birliğine varmasıyla sigorta poliçesinin hazırlanıp imzalanması arasında geçen süreyi kapsayan kuvertür, poliçe imzalanmadan önce sigorta konusu olan gayrimenkul, araç ya da eşyanın zarar görmesi durumunda sigortalıya tazminat ödenmesini sağlar.

Kuvertür Nedir?

Kuvertür, sigortacılıkta en çok kullanılan kavramlardan biridir. Kimi durumlarda sigorta ettiren ve sigortacı arasında poliçe koşulları üzerinde sözlü mutabakata varılsa da sigorta edilecek nesnenin maddi değerinin hesaplanması, poliçe detaylarının belirlenmesi ve ödenecek primlerin tespit edilmesi gibi detaylar vakit alabilir. Bu vakit sebebiyle poliçenin hazırlanıp imzalanması da ileri bir tarihe kalır. Bu süre zarfında sigorta konusu olan araç, yapı ya da eşyanın herhangi bir zarara uğraması, sigortalının mağduriyet yaşamasına yol açabilir. Bu mağduriyeti engellemek amacıyla başvurulan kuvertür, sigortalıyla sigortacı arasında anlaşmaya varılmasıyla poliçenin imzalanması arasında geçen sürede, sigorta konusu olan varlığın zarar görmesi durumunda sigortalının tazminat almasını sağlar ve böylece sigortalının haklarını korur.

Kuvertür Hangi Durumlarda Geçerlidir?

Kuvertür, üzerinde anlaşılan sigorta poliçesine göre belirlenir ve bu sebeple de sigorta poliçesindeki şartlara bağlıdır. Bir diğer deyişle sigortalının kuvertür hakkıyla tazminat alabilmesi için, sigorta sözleşmesinde belirtilen tazminat şartlarının oluşması gerekir. Sigorta ettirenle sigortacının karşılıklı anlaşmaya vardığı andan itibaren, sigorta poliçesi henüz tanzim edilmemiş olsa dahi sigortanın hangi durumları kapsayacağı ve hangi teminatları içerdiği belli olur. Kuvertür, bu belirlenen esaslara göre geçerlilik kazanır ve sigortanın kapsayacağı durumlardan herhangi birinde sigortalıya tazminat hakkı doğması durumunda devreye girer.

Kuvertürle İlgili Dikkat Edilmesi Gerekenler Nelerdir?

Aşağıdaki durumlara dikkat ederek kuvertür hakkınızı maksimum verimlilikle kullanabilirsiniz.

  • Sigorta poliçesi yaptırırken kuvertür konusunu sigortacınızla ayrıca görüşmeniz önerilir. Bu sayede poliçe imzalanmadan önce zarar durumu oluşması durumunda, mağduriyet yaşama ihtimalinizi tamamen ortadan kaldırabilirsiniz.
  • Kuvertür hakkı ve limitleri, sigorta şirketlerine ve poliçelerde yer alan maddelere göre değişiklik gösterebilir. Poliçe üzerinde sigortacınızla kesin anlaşmaya varmadan önce kuvertür şartlarını ve sınırlarını gözden geçirmenizde yarar bulunur.

Poliçe hazırlanana kadar taraflar, üzerinde anlaşılan sigorta paketinin şartlarını ve rizikoyu inceleyebilir ve belirli maddelerde değişiklik talep edilebilir. Bu süre zarfında sigorta ettirilecek gayrimenkul, araç, iş makinesi ya da nesne herhangi bir zarara uğramaz ve kuvertür hakkı kullanılmazsa poliçede değişiklik yapılabilir. Kuvertür hakkının kullanılması durumunda ise, poliçe ilk anlaşıldığı hâliyle geçerli kabul edilir ve madde değişiklikleri için yeni işlem yapılması gerekir.

Kısmi hasar, sigorta kapsamında yer alan bir gayrimenkul, mal ya da taşıtın sigorta poliçesinde belirtilen koşullar dahilinde onarılabilecek seviyede hasar görmesi durumunu tanımlar. Kısmi hasar durumlarında sigorta konusu olan mal, araç, eşya ya da gayrimenkul, ekonomik değerini tamamen yitirmez ve onarım masrafları sigorta poliçesinde belirlenen teminatlardan düşük olursa tamirat yoluna gidilir.

Kısmi Hasar Nedir?

Kısmi hasar, maddi değeri bulunan ve bu yüzden sigortalanan gayrimenkul, mal, eşya ya da aracın çeşitli durumlar sebebiyle zarar görmesiyle oluşur. Kısmi hasar durumlarında sigortalanan nesne tamamen kullanılamaz hâle gelmez. Trafik kazası sonucunda otomobilde tamiratla giderilebilecek kadar hasar oluşması, deprem sonucunda bir binanın yüzeyinde çatlaklar ve dökülmeler oluşması gibi durumlar, kısmi hasar kapsamına girer. Kısmi hasar içeren sigorta türleri ise şöyledir:

  • Ferdi kaza sigortası
  • Ev sigortası
  • Eşya sigortası
  • Nakliyat sigortası
  • Sorumluluk sigortası

Kısmi Hasar Nasıl Belirlenir?

Sigorta kapsamında bulunan bina, taşıt, eşya ya da malın bir kaza sonucunda zarar görmesi durumunda hasar tespit çalışması yapılır. Bu çalışmada sigortalı nesnenin tam mı yoksa kısmen mi hasar gördüğü konusuna özen gösterilir. Sigortalı nesneye kısmi hasar raporu verilebilmesi için, tamirat işlemleri için doğan masrafın sigorta poliçesinde belirtilen tamirat karşılama sınırlarının altında olması gerekir. Tamirat işlemlerine dair masrafların bu sınırların üstünde çıkması durumunda ise sigortalı gayrimenkul, araç, eşya ya da ürüne tam hasarlı raporu verilebilir.

Kısmi Hasar Teminatı Hangi Durumlarda Ödenir?

Kısmi hasar oluşması durumlarında sigortalı, sigorta şirketinden tazminat alma hakkı kazanır. Bu hakkın doğması için, sigorta poliçesi kapsamında belirtilen şartların yerine gelmiş olması beklenir. Örneğin Ferdi Kaza Sigortası kapsamında değerlendirilecek hasarın, sigorta şartlarında belirtilmiş bir kaza türü sonucunda doğması gerekir. Sorumluluk sigortası kapsamında incelenecek hasarın ise sigortalının bilmeden yol açtığı bir durum sebebiyle gerçekleşmiş olması zorunludur. Aşağıdaki hallerde ise sigortalı ürünlerde kısmi hasar oluşsa bile sigorta şirketi tarafından herhangi bir tazminat ödemesi yapılmaz.

  • Sigortalının kanuni eylemler içindeyken sigortalı ürün üzerinde kısmi hasara yol açması
  • Sigortalı nesnede oluşan hasarın sigorta kapsamına girmeyen bir kaza ya da eylem sonucunda oluşması
  • Sigortalının sigorta edilmiş olan ürüne tazminat kazanma amacıyla bile isteye hasar vermesi
  • Kısmi hasarın sigorta poliçesinde belirtilmiş olan yüksek riskli durumlar ya da istisnai eylemler sonucunda oluşması

Eğer sigortalı ürününüz sigorta poliçesinde geçerli sayılan durumlar sonucunda hasar gördüyse acentenize başvurarak kısmi hasar tespiti yaptırabilir ve poliçenizde belirtilen tazminat ödemesini kısa sürede alabilirsiniz.

Bir malın alım satım işlemi öncesinde o malın değerine ya da sigorta süreçlerinde oluşan hasarların tespitine ilişkin yapılan değerleme işlemine ekspertiz denir. Birçok sektörde kullanılan bu terim, günümüzde emlak ve otomotiv sektöründe yaygın olarak karşımıza çıkar. İhtiyaçlar ve talepler doğrultusunda alanında uzman, bağımsız kişiler ya da kuruluşlar tarafından yapılan incelemeler ve analizler sonucunda hazırlanan belgeye ise ekspertiz raporu denir.

Gayrimenkul Sektöründe Ekspertiz Raporu Ne Demektir?

Özellikle ikinci el konut alışverişinde ihtiyaç duyulan finansman için zaman zaman söz konusu taşınmazın değerinin belirlenmesi gerekebilir. Yaygın olarak konut kredilerinde ekspertiz raporu, alıcının ve satıcının üzerinde anlaştığı fiyatın uygunluğunun saptanabilmesi için krediyi verecek olan finans kuruluşunca talep edilen belgeler arasındadır. Bankacılık Kanunu'na göre, kredi süreçlerinde müşterilerden talep edilebilecek hukuki belgeler arasında da yer alır. Bağımsız gayrimenkul değerleme kuruluşları ya da gayrimenkul değerleme uzmanları tarafından, konum, binanın yaşı, nitelikleri, emsal incelemesi gibi belirli kriterlere göre hazırlanan ekspertiz raporu doğrultusunda gayrimenkulün doğru fiyatının belirlenmesini sağlar.

Otomotiv Sektöründe Ekspertiz Raporu Nedir?

İkinci el araç alım satım işlemlerinde, aracın yaşı, aracın geçmişi, motor ve mekanik aksamların durumu, araç üzerindeki mevcut hasarlar gibi risklerin önceden belirlenerek alışverişin güvenli bir şekilde gerçekleştirilebilmesi tercih edilen bir belgedir. Kanuni olarak, 2019 öncesinde oto ekspertiz raporu zorunlu değilken bu yıldan itibaren Ticaret Bakanlığı tarafından yapılan mevzuat değişikliği ile birlikte 2. el otomobil alım satımı öncesinde oto ekspertiz raporu zorunlu hale getirilmiştir. Son değişiklikle birlikte 8 yaş ve 160 bin kilometrenin altındaki araçların satışında oto ekspertiz raporu alınması zorunludur. Oto ekspertiz raporu sayesinde alışveriş sonrasında hem alıcının hem de satıcının yaşayabileceği mağduriyetler ortadan kaldırılabilir.

Sigortacılık Sektöründe Ekspertiz Raporu Nedir?

Sigortacılık sektöründeki birçok sigorta ürününde, oluşan hasarın tespiti aşamasında teminatların ödenebilmesi için ekspertiz raporuna başvurulur. Araç sigortaları, konut sigortalarının yanı sıra ticari ve finansal sigorta ürünlerinde risklerin gerçekleşmesi durumunda sigorta şirketi tarafından poliçe şartlarına uygun bir şekilde ödenecek teminatların belirlenmesinde ekspertiz raporları büyük önem taşır. Örneğin, trafik kazalarında araçlarda oluşan hasarın belirlenmesi ve bu hasara uygun şekilde teminat ödenebilmesi için uzmanlar tarafından hasar tespit çalışması neticesinde hazırlanan ekspertiz raporu hasar dosyasına eklenir. Bu raporlar risklerin gerçekleştiği sigorta süreçlerinin işleyebilmesi için gerekli olan hukuki evraklar arasındadır.

Ekspertiz raporu, bu üç sektör dışında da ticari hayatın farklı alanlarında kullanılabilir.

Sigorta poliçesi oluşturup sözleşme imzalarken karşınıza çeşitli terimler çıkabilir. Bu terimler, sözleşmenizi anlamak ve anlamlandırabilmek için önemlidir. Bu nedenle bu tür sözcüklerin anlamını bilmeli, karşınıza çıkabilecek tüm durumlardan haberdar olmalısınız. “Rücu” terimi de sigorta süreciniz boyunca karşınıza çıkması muhtemel sözcüklerden biridir. Rücu; özetle vazgeçmek, caymak veya sözünden dönmek şekillerinde tanımlanabilir. Bu özel veya tüzel kişilerin sözleşmelerini feshetmeleri olarak adlandırılır. Rücu hakkının çeşitli detayları ve gereklilikleri vardır.

Rücu Nedir? Rücu Ne Demektir?

Sözlükte, caymak şeklinde tanımlanan rücu, sigorta süreci boyunca önemli kavramlar arasındadır. Rücu hakkı, sigorta şirketinin sahip olduğu bir haktır.Sigorta şirketi rücu hakkını kullanarak sorumluluklarından, yükümlü olduğu durumlardan vazgeçtiğini beyan eder ancak sigorta şirketinin bu hakkı kullanması için mahkemeye başvurması ve bazı sorumluluklarını yerine getirmesi gerekir.

Sigorta şirketi sigortalının bir hasar durumunda hakkı olan tazminatı ödemeyerek rücu hakkından yararlanamaz. Öncelikle sigortalı için gereken tüm ödemelerin yapılması ve ardından mahkemeye başvurulması gerekir.

Bütün sigorta türleri için geçerli olabilen rücu hakkı, en çok kasko sigortasında kullanılır. Yaygın bir şekilde kullanılmayan bu hakkın mahkemelerce zaman aşım süresi 10 yıl olarak net bir şekilde belirlenmiştir. Yani sigorta şirketi 10 yıllık bir sürenin ardından rücu hakkını kullanarak dava açabilir.

Rücu Hakkı Nasıl Kullanılır?

Özellikle kasko sigortalarında önem taşıyan rücu hakkı, hasarlı bir kaza olduğu durumda sıklıkla karşınıza çıkabilir. Hasarın sebebi olan taraftan talep edilen sigorta ücretinin sigorta şirketinin sahip olduğu haklar üzerinden kazanılması durumunda rücu hakkı söz konusu olur. Böyle bir durumla karşılaşıldığı zaman çoğunlukla sigortadan yararlanan kişinin lehine bir sonuç ortaya çıkar. Bu tür davalarda her iki tarafın da ekstra zarara uğramasının önüne geçilir.

Rücu davaları yalnızca sigorta şirketi ve sigortalı arasında değil üçüncü taraflara da açılabilen davalardır. Sigorta şirketinin rücu hakkından yararlanabilmesi için öncelikle ödemesi gereken tazminatı sigortalıya ödemesi gerekir. Sigortalanan kişinin halefi durumu bittikten sonra sigorta şirketi bu kişinin yerine dava açma hakkına sahip olur.

Bu tür bir durumda sigorta hizmetlerinden yararlanmakta bulunan kişilerin ağır bir kusur meydana getirmiş olmaması önem arz eder. Rücu davasıyla birlikte sigorta şirketi, sigortalıya karşı tüm yükümlülüklerinden vazgeçer ve hatalı olan üçüncü kişilerden ödemelerini, tazminatlarını ve diğer kayıpları söz konusu indirimleri de göz önünde bulundurarak talep edebilir.

Sigorta şirketleri için önemli olan rücu, sigortalıların ve diğer üçüncü taraf kişilerin de göz önünde bulundurması gereken haklardandır.

Hasar, maddi ve manevi zararı kapsayan geniş bir terimdir. Maddi hasar en basit anlamıyla fiziki zararı temsil eder. Manevi zarar ise bedeni zarar dışında kalan zararı kapsar. Sigortacılıkta farklı alanlarda “hasar”dan bahsedilebilir. Ferdi kaza sigortaları, yangın sigortaları, araç sigortaları, 3. şahıs sorumluluk sigortaları, hırsızlık sigortaları gibi birçok sigorta çeşidinde “hasar” tanımı özel olarak yapılır.

Hasar Nedir?

Hasar, sigorta poliçesi ile güvence altına alınan varlıklarda meydana gelen zarardır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken hasarın yine poliçede belirtilen riziko kapsamında ortaya çıkmış olması gerektiğidir. Hasarın meydana gelmesinden sonra sigortalı taraf, sigorta şirketine bildirimde bulunur ve poliçe kapsamında ise hasarının karşılanmasını talep eder. Buna hasar ihbarı adı verilir. Hasar ihbarı ile başlayan süreç, sigorta şirketinin hasar tespiti amacıyla eksper tayin etmesi ile devam eder. Sigorta şirketinin tayin ettiği eksper, sigortalının bildirdiği hasar hakkında değerlendirme yapar. Bazı durumlarda sigorta şirketi eksper tayin etmeye gerek duymaz. Bu aşama hasar dosyasının açılması olarak adlandırılır. Eksper ya da sigorta şirketi tarafından bildirilen hasar kaydına ilişkin değerlendirme işleminin sonuçlanması için sigortalı kişinin gerekli belgeleri ve evrakları ekspere ya da eksper atanmamışsa sigorta şirketine ulaştırması gerekir. İnceleme işlemleri bittiğinde hasar tespit edilir ve onay işleminin sonrasında sigortalının uğradığı zarar poliçe limitleri dahilinde karşılanır.

Hasar İhbarında Gerekli Evraklar

Hasar meydana geldiğinde sigortalının, sigorta şirketine hasar ihbarı yapması gerekir. Hasar dosyası için ise aşağıdaki bilgi ve evraklar da gecikmeden iletilmelidir.

  • Sigorta poliçesi numarası
  • Sİgortalının isim/unvanı, TC Kimlik No.su/Vergi No.su • Hasar tarihi, saati, yeri
  • Hasar hakkında özet bilgi, hasar nedeni, tahmini hasar tutarı
  • Başvuru sahiplerinin adı soyadı ve irtibat numarası
  • Ekspertiz yapılacak yerin açık adresi, eksperin irtibat kuracağı kişiye ait iletişim bilgileri

Hasar İhbarı Yaparken Dikkat Edilecekler

Sigortalı, sigorta poliçesi kapsamındaki rizikolardan birinin gerçekleşmesi durumunda, hasarı öğrenmesinden itibaren en geç beş gün içinde sigorta şirketine bildirimde bulunmalıdır. Ayrıca sigortalının hasarı öğrendikten itibaren hasarı azaltıcı tüm tedbirleri alması gerekir.

Hasarın sigorta şirketi tarafından karşılanması için sigorta poliçesinin kapsamı en önemli unsurdur. Sigorta poliçe kapsamında yer almayan hasarlar karşılanmaz. Örneğin kasko sigortası poliçesinde, hangi limitlere kadar hangi şartlarda oluşan hasarların karşılanacağı belirtilmiştir. Aracın rutin bakımlarının yapılmaması nedeniyle oluşan paslanma ya da çürümeden kaynaklanan hasarlar kasko teminatının dışında kalır. Dolayısıyla bu durumda sigorta şirketi oluşan hasar için ödeme yapmaz.

Genellikle gayrimenkul sektöründe adı sıkça duyulan rayiç bedel, kısaca bir şeyin pazar değeri olarak da adlandırılabilir. Günümüz şartları baz alınarak oluşturulan bu değer gayrimenkul sektörünün yanı sıra belediye faaliyetleri, arsa ve araç gibi kategorilerde de göz önüne alınır.

Rayiç Bedeli Nedir?

Rayiç bedeli, temelde arz ve talep dengesinin getirdiği bir sonuçtur. Böylece herhangi bir malın sahip olduğu piyasa değerine rayiç bedel adı verilir. Bu bedel tespit edilirken, satın alınacak olan arsa ya da evin yer aldığı bölgenin sosyal imkânları ve taşınmazın şehir merkezine olan uzaklığı belirleyici kriterlerdir. Kanun çerçevesinde de adı sıkça geçen rayiç bedel, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'nda, 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ile Katma Değer Vergisi Kanunu'nda tespit ve takdir edilen bedel olarak da geçer.

Rayiç Bedel Tespitini Etkileyen Durumlar Nelerdir?

Konutların rayiç bedelleri, o bölgede bulunan diğer evlerin rayiç bedelleri ile doğru orantılıdır. Ancak evin kendi çevresinde yer alan diğer faktörler de fiyat üzerinde etkili olur. Örnek vermek gerekirse, evin tam olarak lokasyonu, çevresinde bulunan sağlık merkezleri, alışveriş merkezi, okul ya da toplu taşımaya olan mesafesi gibi faktörler evin rayiç bedel tespitinde etkilidir. Ayrıca satın alınmak istenen evin bulunduğu yerin tarihi özellikleri ile doğal güzellikleri de önemlidir.

Arsa Rayiç Bedeli Nedir?

Arsa alım satımlarında tapu işlemi yapılacağı zaman her iki tarafında ödediği tapu harçları üzerinden rayiç bedel hesaplaması yapılır. Taşınmazın değerini belirleyen en önemli unsurlardan biri olan rayiç bedel, aynı zamanda belediyeye ödenmesi gereken emlak vergisinin belirlenmesinde de etkilidir. Bu nedenle, tapuda belirlenen rayiç bedel, evin gerçek değerinin altında olmamalıdır.

Araç Rayiç Bedeli Nedir?

Araçlar için tespit edilen rayiç bedel, araçların yıldan yıla değişen modelleri ve özellikleri ile o günkü koşulların sahip olduğu piyasa değeridir. Rayiç bedellerinin belirlenmesi için yeni yasalara göre ikinci el araç satan internet sitelerinden referans alınır. Araç rayiç bedeli, kasko bedeli ile hasar durumlarında sıkça göz önüne alınır. Aracın herhangi bir kazaya karışması durumunda, poliçe üzerinde yazan tutar üzerinden hesaplama yapılır ve hesaplama sırasında da rayiç bedel göz önünde tutulur. Böylece sigortalı kişi, aracın günlük değeri üzerinden zararını karşılayabilir.

Rayiç Bedel Nasıl Öğrenilir?

Gayrimenkuller için geçerli olan rayiç bedel sorgulamaları için, ilgili belediyeden daha önce belirlenen bedeller yardımıyla öğrenilebilir. Arsa için belirlenen rayiç bedel sorgulaması ise gayrimenkulun tapu bilgilerinden veya bağlı bulunduğu belediyeden telefon aracılığı ile sorgulanabilir. Sorgulama esnasında, tapu üzerinde belirtilen ada ve parsel numarası ile ad soyad bilgilerinin verilmesi yeterlidir.

Otomotiv sektöründe rayiç bedel sorgulaması için yıllar önce Türkiye Sigorta Birliği'nin düzenlediği kasko değer listesi göz önüne alınırken, günümüzde aracın yaşı, üretim yılı, motor gücü ile her yıl değişen model aralığı gibi faktörler dikkate alınarak hesaplanabilir.

Rayiç bedel hesaplama ve sorgulama işlemleri ve daha fazlası için Aksigorta uzmanlığından yardım alabilir, alım-satım işlemlerinizde tasarruf edebilirsiniz. Ayrıca Aksigorta tarafından sunulan kasko, konut sigortası ve zorunlu trafik sigortası gibi farklı sigorta seçenekleri de sizi sigorta altına alan ve büyük avantaj sağlayan işlemlerdir.

Sigorta şirketlerinde poliçe yaptırırken karşınıza birtakım terimler, farklı sözcükler çıkabilir. Bu sözcüklerin ne anlama geldiklerini bilmek sigortalı olduğunuz süre boyunca tüm süreçlerde daha aktif olmanızı, süreçlerin de daha anlamlı olmasını sağlar. Bu terimlerden biri “beyan”dır. Beyan, aslında sizin sigorta isteme durumunuz olarak özetlenebilir ancak olay bu kadar da basit değildir. Beyanınızın doğru olması, poliçenizin doğruluğu, size sağlayacağı yarar gibi çeşitli durumlar açısında önemlidir.

Beyan Nedir? Beyan Ne Demektir?

Beyan kelimesi sözlükte bildirme anlamıyla yer alır. Bu sizin sigorta şirketine sigorta isteğinizi bildirmeniz olarak tanımlanabilir.

Bir sigorta poliçesi yaptırmak için gereken bazı durumlar vardır. Bunlar sigortalanacak bir mal veya hizmet, bir sigortalı ve bir de sigorta şirketidir. Sigortalının beyanı ise bu üç durumu meydana getiren, bu durumları birleştiren yani birbirine bağlayan en önemli hususlardan biridir.

Sigorta şirketi, sizin başvurunuz ve beyanınız sonucunda sizin için gerekli teminatları belirler. Ardından sizin için bir sözleşme oluşturulur ve poliçeniz de bunların sonucunda hazırlanır. Kısacası, sizin beyanınız olmadan teminat, sözleşme ve poliçe hazırlama gibi durumların hiçbiri gerçekleşmez. Bu nedenle beyan, sigorta süreci için en önemli kavramdır.

Beyan Türleri

Sigorta işlemlerinde beyan üç farklı durumda alınır. Bunlar sigorta öncesinde, sigorta yapılması sırasında ve hasar durumu söz konusu olursa hasar sonrasında alınan beyanlardır.

Verdiğiniz beyanların eksiksiz ve doğru olması sigorta süreciniz boyunca yaşayacağınız olumsuzlukları engeller. Örneğin, sigorta poliçeniz hazırlanırken eksik bir durum belirtirseniz herhangi bir hasar, kaza sonucunda mağdur olma ihtimaliniz ortadan kalkar.

Sağlık sigortası, hayat sigortası gibi önemli ve hayati sigorta poliçelerinizde bir sağlık probleminizin olup olmadığını, rahatsızlıklarınızı belirtmeniz bu hastalıklar veya rahatsızlıklar sonucunda oluşabilecek sağlık sorunlarınızda veya vefat etme gibi durumlarda sizin ve sevdiklerinizin mağdur olması engellenir. Aksi takdirde bu durumlar sigorta şirketinin sorumluluğunda olmayabilir.

Tüm bu nedenlerden dolayı süreçlerin en başında belirttiğiniz beyanınızın eksiksiz olmasına dikkat etmelisiniz. Eğer sigorta poliçenizi oluşturduktan sonra herhangi bir rahatsızlık, hastalık veya sigorta poliçenizde belirtmeniz gereken bir durum meydana gelirse bu konuyla ilgili de sigorta şirketinizi bilgilendirmeli, sigorta poliçenizi bu duruma bağlı olarak düzenlemelisiniz.

Herhangi bir hasar durumu söz konusu olduğunda ise hasarla ilgili tüm durumları sigorta şirketinize beyan etmelisiniz. Aksi takdirde sizin için önem arz eden ancak beyan edilmemiş bir konu poliçe kapsamı dışında kalabilir.

Kısacası, sigorta beyanlarınızda tüm durumları göz önünde bulundurmalı, ilerleyen süreçlerde mağduriyet yaşamamak için tam ve doğru beyanlar vermelisiniz.

Sovtaj, sigorta şirketlerinin giderlerinin azaltılması amacıyla hasara uğrayan kıymetlerin satılması şeklinde tanımlanabilir. Sigorta şirketleri, sigortalının hasar gören malının veya bu malın hasar görmeyen kısımlarının sigortalı onayı ile satılmasını sağlar. Satılan ve gelir olarak geri gelen bu malın değerli kısmı sigorta şirketler tarafından sigortalıya bırakılır. Bırakılan bu miktar ise sigortalının şirketten alacağı tutardan ve tazminatından düşer. Sigortalı ile sigorta şirketi arasında oluşan bu durumda ortaya çıkan miktarlar sigorta dosyasına sovtaj olarak eklenir.

E-sovtaj ise hasar görmüş malların online olarak satılması anlamına gelir. Online ihale olarak da tanımlanabilen e-sovtaj ile kişiler hasarlı araçlarını ve diğer mallarını satabilir.

Sigortalarda Sovtaj Bedeli Nasıl Belirlenir?

Sovtaj bedelinin belirlenmesi için öncelikle hasarlı malın incelenmesi gerekir. Özellikle kasko sigortalarında öne çıkan sovtaj bedeli, hasarlı aracın durumuna göre belirlenir. Bu aşamada aracın veya diğer hasarlı malların piyasa değeri belirlenir. Piyasa değeri analizinin ardından pert kararı alınabilir. Bu aşamada sigortalıya aracın hurdasının kime kalacağı konusunda danışılır. Sigortalıya bu aşamada seçimlik haklarından yararlanma imkanı sunulur.

Seçimlik hakkınızda aracın hurdasını almayı tercih ettiğinizde tazminat tutarından sovtaj bedeli mahsup edilir. Bu bedelin sigorta şirket tarafından mahsup edilmesinin ardından şirket tarafınıza gerekli ödemeyi yapar. Bu aşamada sovta bedelinin belirlenmesi ekspertiz tarafından gerçekleşir.

Bu işlemlerin tamamlanması için aracınızın veya malınızın pert durumunun ekonomik olarak belirlenmesi gerekir.

Sovtaj İşleminin Hukuki Boyutu

Sovtaj işlemleri özellikle sigorta şirketleri açısından son derece yararlıdır. Sigorta şirketinin giderini azaltan sovtaj bedeli, hasar azaltıcı bir sigortacılık işlemidir. Normal şartlarda sigortalı kişi bir kaza durumunda sigorta şirketinden tazminatını talep ettiğinde sigorta şirketi bunu öder. Sigorta şirketinin ödemesinin ardından şirket hukuki açıdan sigortalı yerine geçer. Bu detay sigortacılıkta yer alan halefiyet ilkesinden doğar.

Bu açıdan düşünüldüğünde sovtaj bedeli sigorta şirketi için hem tasarruftur hem de gider azaltıcıdır. Bu sebeple sigortacılık işlemlerinden elde edilen sovtaj gelirleri mevzuat hükümleri uyarınca BSMV'ye yani Banka Sigorta Muamele Vergisine tabi tutulur.

Sovtaj Bedeli Kim Tarafından Ödenir?

Eksper tarafından yapılan incelemeler sonucunda belirlenen sovtaj bedeli sigorta şirketlerine ödenir. Sigorta şirketlerinin kendi eksperleri tarafından bedel belirlendikten sonra sovtaja dair yasal süreç başlatılır.

Hasarlı malın perte çıkmış veya kullanılabilir durumda olan parçaları satıldığında elde edilen gelir sigorta şirketine kalır. Şirket, geliri aldıktan sonra sigortalıya ödemesi gereken tutarları öder. Yani hem satış işlemleri hem de sigortalıya ödenmesi gereken tutar sigorta şirketinin sorumluluğundadır.

Çalışanlar için sunulan bir izin türü olan refakat, herhangi bir sağlık sorununun bulunduğu durumlarda kullanılır. Bu sağlık sorunu çalışanın kendisinde değil, birinci dereceden yakınında olmalıdır. Refakat iznini memurlar da özel sektör çalışanları da kullanabilir. Refakatçi izni, hem devlet memurlarına hem de özel sektör çalışanlarına belli bir süreye kadar ücretli olarak verilir. Özellikle son derece hayati durumlarda kullanılan refakat izni, üç aya kadar alınabilir. Bu iznin 4857 sayılı İş Kanunu maddelerinde de yeri ve hükmü vardır.

Refakat Nedir?

Refakat sözlükte “eşlik etme, birlikte bulunma” şeklinde tanımlanır. Çoğunlukla hastanelerde refakatçi şeklinde bir adlandırma bulunur. Bu, hastaya refakat eden, ona yardımcı olan kişidir. Çalışma hayatında da refakat izni bulunur. Bu izin, çalışanların birinci dereceden yakınlarının yanında bulunabilmeleri için verilir. Birinci dereceden yakınların geçirdiği ağır ve zorlu bir hastalık refakat izni almak için yeterlidir. İşçilere ve memurlara verilebilen bir izin türü olan refakat izni, kısa veya uzun süreli olabilir. Bu uzun süre üç aya kadar uzayabilmektedir. Bu izinde çalışanın yakının bir kaza geçirmiş olması, kendine bakamayacak durumda olması gereklidir.

Refakat İzni Kimlere Verilir?

Devlet memurlarına ve işçilere verilen refakat izni her iki çalışma şekli için farklı hükümlerle yapılabilir. Refakat izni her çalışan için yıl sonu tatili izninden kesilen süreyi kapsar. Devlet memurları için 4857 sayılı İş Kanunu’nda refakat izniyle ilgili herhangi bir hüküm yer almaz. Bu nedenle refakat izni devlet memuru için çalıştığı kurum ve kuruluşun yapısına göre değişiklik gösterebilir. Özel sektörde devlet memurlarından farklı olarak refakat izni İş Kanunu’nda kendine yer edinir. İşçinin işverenine göre değişiklik gösterebilse de refakat iznine ayrılan bir işçinin izin süreci hafta tatili ücretlerinden kesilir.

Refakat İzni Süresi Ne Kadardır?

Devlette veya özel sektörde çalışanların yakınlarına yardımcı olabilmeleri amacıyla verilen bir izin olan refakat izni, maksimum üç ay kullanılabilir. Çalışan, üç ay süresi dolduktan sonra işverenine bildirmek kaydıyla bu süreyi uzatabilir. Refakat izni uzatılırken birinci dereceden yakının rahatsızlığının belgelendirilmesi gerekebilir. Refakat izni olan devlet memurlarının sigortaları ödenir. Özel sektörde çalışan işçilerin de sigortalarının ödenmesi gerekir ancak bu durum çalışanın, çalıştığı kuruma ve işverenine göre değişiklik gösterebilir.

Kısacası refakat, çalışanlar ve onların birinci dereceden yakını olan aileleri için sağlanan özel bir izin türüdür ve her durumda, her hastalıkta kullanılması mümkün değildir.

Birikimli sigorta türleri gibi nakit değere sahip sigortalar, sigortalının çeşitli nakit ihtiyaçlarını karşılamak için hızlı ve kolay bir yol sağlar. Prim ödemeleri karşılığında borç ödeme esasına dayanan poliçe kredilerinde, sigorta şirketi poliçeyi kredinin teminatı olarak kullanır. Borcun, aylık ödemeleri için tahakkuk eden bakiyesine güncel faizi ekler.

İkraz Nedir?

Tüm birikimli sigortaların, nominal değer veya ölüm yardımı ve bir tasarruf hesabı işlevi gören nakit değer olmak üzere temelde iki değeri vardır. Sigortalının, uzun süreli ve belirli sigorta türlerinde geçerli olmak üzere, ödediği primlerden oluşan birikimlerini belirli bir faiz karşılığında borç alabilmesine ikraz adı verilir. Teminat süresi üzerinde belirli bir zaman sınırı olan ve nakit değeri biriktirmeyen sigorta türlerinden farklı olarak, birikimli hayat sigortalarının nakit bileşeni kredi aracı olarak kullanılabilir. Bu sigortalarda poliçenin ilk yıllarında, primin çoğu tazminat ödeneğinin finanse edilmesine gider. Prim ödeme süreleri uzadıkça poliçenin nakit değeri de artar. Sigortalının yatırdığı primlerle belirli bir nakit değere ulaşan sigortalar, vergiden muaf nakit değeri karşılığında (%95) sigorta şirketi tarafından faiziyle birlikte ödenmek üzere borç olarak verilebilir. İkraz söz konusu olduğunda poliçe kredisi vefat ödeneğinden alınmaz. Borç, ödeneğe karşı ödünç verilir ve sigorta şirketi poliçeyi kredi için teminat olarak kullanır.

İkrazın Sigortalıya Sağladığı Temel Avantajlar

Bir banka kredisi veya kredi kartının aksine, poliçe kredilerinde sigortalı kendi hesabından borç aldığı için, herhangi bir standart onay süreci veya kredi kontrolü yoktur. Poliçeden borç alınırken, paranın nasıl kullanılacağına dair bir sınırlama bulunmaz. Bu sayede poliçeden alınan borç, faturalardan tatil harcamalarına ve finansal acil durumlara kadar her şey için kullanılabilir. Borç tutarına uygulanan faiz oranları genellikle bir banka kredisi veya kredi kartından çok daha düşüktür. Bazı poliçeler, nakit çekildiğinde bile güvence sağlar, ancak bu farkı karşılamak için sigortalıdan daha fazla prim ödemesi talep edilebilir.

İkrazın Geri Ödenmesi

Sigorta şirketleri, sigortalılardan prim ödemelerine bağlı kalmasını ve belirli bir düzeyde nakit biriktirmesini bekler. Düşük faiz oranları ve esnek bir geri ödeme planıyla bile, kredinin zamanında geri ödenmesi önemlidir. Ödemelerin yapılmaması durumunda sigortalının bakiyesine faiz eklenir ve ödemenin aylık olarak ödenip ödenmemesine bakılmaksızın, faizli bedel otomatik olarak tahakkuk ettirilir. Bu durum devam ettiğinde, kredi poliçenin nakit değerini aşma riskine girer ve poliçenin geçersiz olmasına neden olur. Sigorta şirketleri genellikle krediyi güncel tutmak ve kredi kaybını önlemek için birçok fırsat sunar. Birikimli hayat sigortası poliçesinden para çekmek, geride kalanlar ödeneğini azaltabilir. Sigortalı kişinin ölümünden önce kredi geri ödenmezse, kredi tutarının artı borçlu olunan faizleri lehtarların vefat ödeneğinden alacakları tutardan düşülür.

Halefiyet, kelime anlamı olarak bir başkasının yerine geçme şeklinde tanımlanabilir. Esasında bir hukuk terimi olmakla birlikte borçlar hukukunun konusudur. Genellikle üçlü hukuki ilişkilerin söz konusu olduğu durumlarda geçerlidir. Daha basit bir tabirle, iki kişi arasındaki sözleşmeden doğan hakların, borçların ve yükümlülüklerin üçüncü kişi tarafından ifa edilmesi gerektiği durumları açıklar.

Sigortacılık Sektöründe Halefiyet Nedir?

Türk Borçlar Kanunu'nun 127. maddesinde kapsamlı bir şekilde açıklanan halefiyet kavramı, sigortacılık mevzuatında da söz konusu olabilir. Halefiyet kavramının sigortacılık sektöründe yer aldığı hususlar, genellikle zarar ve sorumluluk sigortaları kapsamındadır. Sigorta konusunun, sigorta ettirenin ya da sigortalının üçüncü kişilere verdiği zararlar olduğu sigorta türlerinde, borç ifa yükümlülüğü sigorta şirketine devredilir. Bu gibi durumlarda zarara uğrayan kişi, zarara sebebiyet veren kişinin sigorta poliçesine dayanarak zararın karşılanmasını sigorta şirketinden talep edebilir. Yani, üçüncü kişinin tazminat talepleri, poliçede sigortalı taraf olan kişinin ya da kurumun teminatlarından karşılanır. Bir başka deyişle, sigorta şirketi üçüncü kişinin zararlarının karşılanması hususunda sigortalının halefi olur.

Sigorta hukuku, borçlar hukuku ve ticaret hukukunun ortak çalıştırıldığı bir konu olan zarar sigortalarında alacağın devri söz konusudur. Zarar sigortalarının hizmet alanı olan bu durumlarda, sigortalılar satın aldıkları poliçelerle, üçüncü kişilere karşı ilgili risklerin gerçekleşmesi durumunda doğacak olan borçlarını ve sorumluluklarını teminatlar kapsamında sigorta şirketine devreder. Bu açıdan bakıldığında sigorta ettirenler, halefiyet kavramıyla birlikte üçüncü kişilerin çıkarını poliçeler ve sigorta şirketleri aracılığıyla korumuş olur. Hukuki literatüre göre, bazı sigorta ürünleri üçüncü kişilerin yararına düzenlenen sözleşme örneği olarak da gösterilebilir.

Zarar ve Sorumluluk Sigortalarında Halefiyet Örnekleri

Birçok sigorta ürününde, üçüncü kişilere karşı sorumluluklar teminat altına alınabilir. Bazı poliçelerde ise sigorta konusu, sadece üçüncü kişilere karşı mesuliyetleri içerebilir. Özel durum sigortalarında da bu tür teminatlar mevcuttur. Üçüncü kişilere sorumlulukları içeren teminatların varlığında risklerin gerçekleşmesiyle birlikte halefiyet kavramı devreye girer. Örneğin KASKO ürününde, kişinin üçüncü kişilere vereceği her türlü bedeni ve maddi zarar verme riski bu teminatlar kapsamında yer alır. Bir trafik kazasında bedenen zarar gören kişinin tedavi masrafları, vefatı durumunda ise vefat teminatları poliçeden doğan sorumluluklar gereği sigorta şirketine devredilir.

Sorumluluk sigortaları kapsamında yer alan birçok sigorta türünde halefiyet kavramı söz konusudur. Zorunlu hekim sorumluluk sigortaları ile hekimler, meslek faaliyetlerinde üçüncü kişilere karşı doğabilecek çeşitli tazminatları güvence altına alabilir. İşveren sorumluluk sigortalarında, işverenler çalışanlarına ya da diğer kimselere karşı yükümlülüklerini sigortalatabilir. Sigortacılık sektöründe yer alan detaylı özel sigorta ürünlerinde de halefiyet uygulamasından bahsetmek mümkündür.

İbraname, sözlük anlamına göre kişiler arasında herhangi bir alacak ya da verecek kalmadığını gösteren belgedir. Bu kelime aynı zamanda maddi olarak aklanma, temize çıkma anlamlarına da gelebilir. Aklama belgesi adıyla da anılan ibranamelerin sigortacılıkta da çok önemli bir işlevi ve yeri vardır. Sigortalı kişiler ve sigorta şirketleri arasında imzalanan ibraname, bir sigortalının hak doğması durumunda sigorta şirketinden tüm haklarını aldığını ve başka alacağı kalmadığını onaylayan belgedir.

İbraname Nedir?

Sigorta kuruluşlarının her biri tarafından sigortalı kişilere imzalatılan ibraname, bir kaza ya da teminat kapsamındaki herhangi bir durumun gerçekleşmesi sonucu doğan hakların tamamının tahsil edildiğini ve başka bir alacak ya da verecek kalmadığını onaylayan belgedir. Sigorta şirketlerini ve sigortalıları olası evrak karışıklıklarından, kötü amaçlı kişilerden ve gerçekliği olmayan hak beyanlarından koruyan ibranameler, bu yönleriyle hayati önem taşıyan belgelerdir. Sigorta sözleşmesinde yer alan teminat maddelerinden herhangi birinin gerçekleşmesi sonucunda olay özelinde imzalanan ibranameler, mağdurların tazminat haklarının tamamını aldığını yazılı olarak beyan eder. İbranameler, bir zarar için tazminat alındıktan sonra, aynı zarardan ikinci kez tazminat alınmasının önüne geçer. Sigorta şirketi tarafından tazminat ödemesi verildikten sonra ibraname imzalandığında, sigortalı kişi sigorta şirketini ibra etmiş olur. İbraname imzalayan sigortalı kişi, başka bir hakkının kalmadığını beyan etmekle birlikte kabul ve taahhüt etmiş sayılır.

İbranamelerin Kapsamları Nelerdir?

İbranamelerin geniş kapsamlı olarak tanımlanan ve çok sayıda madde içeren versiyonları bulunabilir. Bu maddelerin çeşitliliği, sigorta şirketlerinin özel politika ve yaptırımlarına göre değişiklik gösterebilir. Esasında sigortanın güvencesi ile sınırlı olan ibranamelerin, mağdur kişilerin kalan haklarını isteme yetkilerini ortadan kaldırmadığı da bilinir. İbranamelerin Türkiye Sigortalar Birliği’nin de uyarıları dikkate alındığında alacak tahsili yapılmadan imzalanması doğru değildir. Zarar sahibi mağdurlar, öncelikle tazminat haklarını aldıktan sonra ibraname imzalamalıdır. İbranamelerin önceden imzalanması ile mağdurların alacaklarını isteme hakları ortadan kalkabilir.

Yargıtay açıklamalarına göre ise sigorta kuruluşundan tazminat alan bir mağdur, ibraname imzalamış olsa dahi zararın kalan kısmını sigorta kuruluşundan ve sürücüden isteme hakkına sahiptir. İbranamelerin hukuksal nitelikleri incelendiğinde, sigorta şirketi tarafından ödenen tutarı temsil eden bir ‘’makbuz’’ görevi üstlendikleri söylenebilir. Mağdur kişiler, haklarının yeterince karşılanmadığını düşünerek hukuksal yollara başvurduklarında, mahkeme kararıyla ibranamelerin iptal edilmesini sağlayabilir. İbranamelerin iptal edilmesi için ayrıca dava açılması gerekmez. Ödeneklerin yeterli olup olmadığı ise yine hukuk yoluyla belirlenir ve varsa kalan hakların tahsil edilmesi sağlanabilir.

Fransızca “traité” kelimesinden türeyerek Türkçeye yerleşen terete ifadesi, anlaşma demektir. Sigortacılıkta reasürans işlemleri kapsamında kullanılan terete terimi, teknik olarak reasürör ve sedan şirket (sigorta şirketi) arasındaki risk devir prosedürlerini belirleyen reasürans anlaşmalarına verilen genel isimdir.

Trete Nedir?

Sigorta şirketleri düzenledikleri poliçeler nispetinde rizikolar taşır. Mali güçleri oranında risk üstlenmesi gereken sigorta şirketlerinin, üzerlerinde taşıdıkları bir kısım riskleri devretmeleri reasürans işlemleri sayesinde gerçekleşir. Reasürans terimleri sözlüğünde sigorta şirketi sedan, reasürans şirketi ise reasürör olarak anılır. Tarafların karşılıklı risk ve prim devrine dair yaptıkları anlaşmalar ise terete, reasürans anlaşmaları olarak anılır.

Trete Ne Demektir?

Reasürans işlemleri iki türlü olabilir. İhtiyati ve otomatik olarak sınıflandırılan uygulamalardan ilkinde, sedan ve reasürör paylaşım konusunda serbesttir. Aralarında önceden mutabık kalınmış bir anlaşma olmadığı için mecburiyet yoktur. Otomatik reasürans işlemlerinde ise karşılıklı anlaşmalar devreye girer. Yapılan teretenin niteliğine göre sedan devredeceği riskleri belirler. Otomatik reasürans işlemlerinde sedan devretmek, reasürör ise kabul etmek mecburiyetindedir.

Devir edilecek risklerin nasıl pay edileceği ise teretenin şekline göre farklı biçimlerde hesaplanır. Taraflar karşılıklı varmış oldukları mutabakat gereği yükümlülüklerini yerine getirmek zorundadırlar. Reasürans anlaşmaları neticesinde, riskler ve primler sedan ile reasürör arasında paylaşılır.

Terete Tipleri Nelerdir?

Tereteler bölüşmeli ve bölüşmesiz olmak üzere ikiye ayrılır. Bölüşmeli anlaşmalar arasında en yaygın olanlar; eksedan (surplus, aşkın bedel), ihtiyari zorunlu (open-cover, facob) ve kotpar (belirli pay) olarak sınıflandırılan türlerdir. Bölüşmesiz anlaşmalar arasında ise hasar fazlası (excess of loss) ve stop-loss türleri en sık kullanılan terete tipleridir.

Bölüşmeli anlaşmalar adından anlaşılacağı üzere, rizikonun ve primlerin karşılıklı anlaşılan terminler gereği paylaşılmasından ibarettir. Kotpar anlaşmalarında sedan kestiği her poliçeden belirli miktarda bir primi reasüröre devrederken reasürör de hasarlara aynı oranda katkı yapar. Eksadan anlaşmalarında ise konservasyon adı verilen ve Türkçe karşılığı saklama payı olan miktar, sedan tarafından belirlenerek bu miktara denk gelen riskler ve primler devredilmez. Konservasyonu aşan riskler ise reasüröre devredilir. Bu terete tipinin en önemli özelliği sedanın hangi riskleri daha çok devredeceğine serbestçe karar verebilmesidir. Böylece reasüröre devredilen prim miktarı poliçeden poliçeye değişiklik gösterir.

Bölüşmesiz anlaşmalar, bölüşmeli anlaşmalar neticesinde hesaplanan saklama paylarını teminat altına alma amacı taşıyan reasürans işlemleridir. Sedan üzerinde kalan saklama payları nedeniyle aynı anda sigorta şirketinin yüklenemeyeceğinden daha fazla hasar talebinin gelmesi ile devreye girer. Deprem ve benzeri doğal afetlerde saklama paylarına teminat güvencesi sağlayan hasar fazlası ve kuraklık-sel-fırtına gibi durumlardan oldukça etkilenen tarım sigortalarını güvence altına alan stop-loss anlaşmaları, sigorta sektörünün sürdürülebilirliğini garanti altına alır.

Küresel ekonominin etkileri başta olmak üzere, sigorta şirketleri de belirli durumlarda müşterilerine sundukları gibi bir finansal korumaya ihtiyaç duyar. Reasürans, sigorta şirketleri arasında risk transferi ve risk paylaşımı uygulamasıdır. Reasürans şirketleri, özellikle küresel mali krizler gibi katastrofik risklerle ilgili kayıplar başta olmak üzere, sigorta şirketlerine zarara karşı sigorta sağlar.

Reasürör Nedir?

Reasürans konusunda faaliyet gösteren şirketlere veya bu alandaki uzman kişilere reasürör, sigorta şirketine ise sedan şirket adı verilir. Reasürör ve sedan şirket arasında yapılan reasürans anlaşması, sigorta şirketinin tüm poliçelerini kapsayan özel ve geniş bir kapsam satın almasını içerir. Reasürörler, öncelikle sigorta sistemindeki en büyük ve en karmaşık risklerle ilgilenir. Bunlar, standart sigorta şirketlerinin istemediği veya içselleştiremediği risk türleridir. Bu tür riskler, doğası gereği savaş, şiddetli durgunluk veya emtia piyasalarındaki sorunlar gibi uluslararası olma eğilimindedir. Bu nedenle reasürans şirketleri küresel bir varlığa sahip olma eğilimindedir.

Küresel mevcudiyet, reasürörün riski daha geniş alanlara yaymasına da izin verir. Diğer herhangi bir sigorta türü gibi reasürörler de sedanın poliçe teminatına uygun olarak gelecekteki alacaklarını ödeme taahhüdü karşılığında, sigorta müşterisinden belirli bir prim tahsil ettiği bir sisteme indirgenir. Bu süreçte standart sigorta şirketlerinin yaptığı gibi, sözleşmelerini fiyatlandırmak için risk yöneticileri ve modelleyiciler kullanılır. Reasürans şirketleri yalnızca diğer sigortacılarla çalışmaz. Birçoğu ayrıca finansal aracılar, çok uluslu şirketler veya bankalar için de reasürans faaliyetlerinde bulunur. Ancak, reasürans müşterilerinin çoğu birincil sigorta şirketleridir.

Trete, Fakültatif, Orantılı ve Orantısız Reasürans

Reasürörler karmaşık risklerle ilgilenir ve tipik olarak iki tür ürün sunar. Birincisi, reasürörün tüm poliçeleri veya henüz yazılmamış olanlar da dahil olmak üzere, bütün bir poliçe sınıfını kabul etmek zorunda olduğu bir sözleşme türü olan trete reasüranstır. İkinci tür ise çok daha spesifik olan fakültatif ya da isteğe bağlı reasüranstır. Fakültatif reasürans tek tek poliçeleri veya bir araya toplanan birkaç poliçenin farklı bölümlerini kapsayabilir.Bu kategorilere ek olarak, reasürans orantılı veya orantısız olarak da kabul edilebilir. Orantılı reasürans kapsamında reasürör, sedan şirket tarafından satılan tüm poliçe primleri üzerinden orantılı bir pay alır. Bir talep için zararın bir kısmını önceden müzakere edilmiş yüzdeye göre üstlenir.

Orantılı olmayan reasürans ile reasürör, sedan şirketin zararlarından, öncelik veya saklama limiti olarak bilinen belirli bir miktarı aşması durumunda sorumludur. Sonuç olarak reasürör, sigorta şirketinin prim ve zararlarında orantılı bir paya sahip değildir. Öncelik veya saklama limiti, bir risk türüne veya bütün bir risk kategorisine bağlıdır. Hasar fazlası reasürans, reasürörün sigortacının elinde tuttuğu limiti aşan zararları karşıladığı, orantısız bir teminat türüdür. Bu sözleşme tipik olarak afet olaylarında uygulanır ve sigortacıyı olay başında veya belirli bir dönem içindeki kümülatif zararlar için kapsar.

Eksedan anlaşmaları, reasürör ile sedan şirket arasında yapılan ve risklerin karşılıklı olarak bölüşülmesini ifade eden otomatik bölüşmeli reasürans anlaşmaları arasında yer alır. En yaygın reasürans yöntemlerinden biri olan eksedan metodunda, reasürörün de her bir riske iştirak etmesi gerekmez.

Eksedan Nedir?

Reasürans işlemleri, sigorta şirketlerinin düzenledikleri poliçeler nedeni ile üstlendikleri riskleri bir başka sigorta şirketine sigortalattırmasıdır. Üzerlerinde taşıdıkları risklerin bir kısmını reasürans işlemleri sayesinde reasürörlere devreden sigorta şirketleri, mali açıdan yeni poliçeler kesebilmek için esneklik kazanmış olurlar. Karşılığında ise ürettikleri primlerin bir kısmını reasürans şirketleri ile paylaşmak zorunda kalırlar. Eksedan yöntemi, reasürör ve sedan arasında kullanılan sigortalama yöntemlerinden bir tanesidir. Sigorta şirketi (sedan) rizikolarının ağırlığına bağlı olarak farklı tiplerde saklama payları belirler. Sedan, bu yöntemde hesaplamalarını tamamen kendi mali gücü ve teknik anlayışına bağlı olarak yapar. Belirlediği saklama paylarından fazlasını ise anlaşmalı olduğu reasüröre otomatik olarak devreder.

Eksedan Ne Demektir?

Eksedan anlaşmalarında, reasüröre sadece önceden belirlenen saklama paylarını aşan kısımlar devredilir. Buna karşılık, reasürör söz konusu devirleri geri çeviremez. Karşılıklı yapılan anlaşma gereği reasürör, saklama paylarından artan kısımları otomatik olarak kabul eder. Eksedan anlaşmalarında sigorta şirketinin üzerinde tuttuğu saklama paylarına dilim veya lime denir. Sedanların üzerinde farklı kapasitelere sahip dilimler bulunur. Sigorta şirketleri bu dilimlerin miktarına kendi teknik anlayışları doğrultusunda karar verir. Ancak uygulamada; en yüksek hacimli dilim düşük riskler için, en düşük hacimli dilim ise yüksek riskler için ayrılır.

Eksedan anlaşması paylarının belirlenmesi ise farklı yöntemler ile yapılır. Bunlar;

  • Sigorta bedeli veya
  • Olası azami hasar üzerindendir.

Eksedan anlaşmaları sedan şirketler için en uygun anlaşmalar arasında yer alır. Devredeceği riskleri diğer yöntemlere göre daha serbest bir şekilde ayarlama yetkisine sahip olan sigorta şirketleri, böylece daha çok primin kendi üstlerinde kalmasını da sağlar.

Eksedan Anlaşmaları Neden Gereklidir?

Sigortacılık, güvene dayalı anlaşmaların yapıldığı sektörler arasında yer alır. Sigorta ettirenler ve lehtarların, riskin üstlenilmesi karşılığında prim ödediği sigorta şirketlerinin finansal kapasitelerinin, tazminat taleplerini karşılayabilecek güçte olması beklenir. Sektörde şeffaflığı ve taşınan risklerin mali anlamda kontrollü bir şekilde yönetilmesini sağlayan reasürans kurumunun, sigorta şirketlerinin iş yapabilme kapasitesini artırıcı yöntemler ile çalışması, toplamda sigorta hacmini de büyütmeye yaramaktadır. Otomatik bölüşmeli diğer reasürans yöntemleri arasında en yaygın metotlardan biri olan eksedan anlaşmaları, sigorta şirketlerine ihtiyaç duydukları esnekliği verir. Bir yandan taşıdıkları riskleri reasüröre devretmenin finansal anlamda gücünü yaşayan firmalar, diğer yandan ürettikleri primleri de kendi mali güçlerine göre paylaşma yoluna gidebilmektedir.

Tretin veya trete, sigortacılık işlemlerinden birine verilen addır. Trete, reasürans anlaşması olarak da sıklıkla karşınıza çıkabilir. Sigorta şirketleriyle reasürörler arasındaki çeşitli riskleri, devirleri ve bunların esaslarını belirleyen reasürans anlaşması çeşitli şekillerde yapılır. Bölüşmeli ve bölüşmesiz olması, bir devredeninin bulunması gibi çeşitli şekillerde ve alt başlıklarda incelenir. Sigortacılık işlemleri için büyük bir önemi bulunan reasürans, trete veya tretinde iki taraf bulunur. Bunlar sigorta şirketi ve reasürördür.

Tretin Nedir?

Reasürans anlaşması olarak da bilinen bu kavram sözlükte “ikili sigorta” olarak tanımlanır. Bu sigorta, sigorta şirketi ve reasürör arasında yapılır. İki tarafı bağlayan reasürans anlaşması, risk devri konusu üzerinedir. Burada sigortacı devreden konumunda olur. Risk devrini sigortacı yapar ve reasürör de bu aşamada sigortacının tüm şartlarını, tüm risklerini ve anlaşmada yer alan tanımları ve açıklamaları kabul ederek devri alır. Sigortacının devreden olması ve reasürörün tüm devir işlemlerini kabul etmesi durumu söz konusu olduğundan, bu anlaşmaya zorunlu reasürans adı de verilir.

Zorunlu reasüransın yanı sıra riskin farklı paylaşım yöntemleri, çeşitli devir şekilleri de bulunabilir. Kendi içinde farklı gruplara ayrılan tretin, trete veya reasürans anlaşması, hasar fazlası olması veya stop-loss durumu söz konusu olması gibi yönlerle de yakından ilgilidir.

Reasürans Anlaşması Türleri

Reasürans anlaşması kendi içinde, bölüşmeli anlaşma ve bölüşmesiz anlaşma şeklinde ikiye ayrılır. Bu türler de kendi içlerinde çeşitli şartlara göre bölünür.

Bölüşmeli Reasürans Anlaşmaları

Bölüşmeli reasürans anlaşmalarında sigorta primleri, hasarlar ve riskler sigortacı ve reasürör arasında pay edilir. Bu da sonuçta her iki tarafın risklerden elde edeceklerinin birbirine yakın veya eşit olması demektir. Bu anlaşmalar belirli paylı ve aşkın bedel şeklinde ikiye ayrılır.

  • Belirli Paylı: Diğer ismiyle kotpar anlaşmalarda sigortacı daha önceden üretmiş olduğu her poliçeden belli bir payı reasüröre devreder.
  • Aşkın Bedel: Diğer isimleriyle eksedan veya surplus anlaşmalarda, sigorta şirketinin saklama payı için belli bir tutar belirtilir. Bu tutarın üstüne çıkılması durumunda elde edilen bedeller reasüröre devredilir.

Bölüşmesiz Reasürans Anlaşmaları

Bölüşmesiz reasürans anlaşmalarında sigortacının, zararının belirlenen bir tutarı geçmesi göz önünde bulundurulur. Sigortacı bu aşamada sadece aşan kısmı ödemekle yükümlü tutulur. Bu tür anlaşmalar hasar fazlası ve stop-loss gibi şekilleriyle de bilinir.

  • Hasar Fazlası: Bu anlaşmalar herhangi bir doğal afetten dolayı oluşan hasardan gelen zararın belli bir tutarı aşmasına dayanır. Burada reasürör, aşan kısım için devreye girer.
  • Stop Loss: Bu anlaşmalarda olay sayısına bakılmaz. Bir yıllık süre zarfında saklama payı tutarının belli bir miktarı geçmesi durumunda stop-loss kullanılır.

Reasürans anlaşmalarının zorunlu ve ihtiyari anlaşmayı bir araya getiren zorunlu-ihtiyari şekli de bulunur.

Fransızca bir terim olan “réassurance” kelimesinin Türkçeleştirilmiş hali olan reasürans, TDK sözlüğüne göre “ikili sigorta” anlamı taşır. Sigortacılığın temel unsurlarından biri olan ve ana omurgasını teşkil eden reasürans işlemleri, en basit tanımı ile bir sigorta şirketinin taşıdığı riskleri reasürör kimliği taşıyan bir başka sigorta şirketine satmasıdır.

Reasürans Nedir?

Reasürans, sigorta şirketlerinin taşıdığı poliçe risklerini başka bir sigorta şirketine sigortalatmasına denir. Her sigorta şirketi reasürör kimliği taşımaz. Reasürans işlemleri, oldukça yüksek teknik bilgi ve birikim gerektirdiği gibi, ciddi anlamda da finansal şeffaflık ve sermaye tabanı açısından mali güç gerektirir. Sigortacıların sigorta şirketi olarak tanımlanabilecek reasürans şirketleri, konusunda uzmanlaşmış ekiplerden oluşur. Reasürans işlemlerine başvuran sigortacılar, kendilerini güvence altına aldıkları gibi, mali güçlerini aşan durumlarda kapasitelerinin üstündeki risklere de teminat verebilecek duruma gelirler.

Reasürans Ne Demektir?

Sigorta sektörü için oldukça mühim olan reasürans kavramı, kurumsal ve ticari anlamda risklerin paylaşılması ve güven ortamının korunması amacını taşır. Üzerlerinde taşıdıkları riskleri sigorta ettiren şirketlere mali açıdan güç veren reasürans kurumu, aynı zamanda sigorta sektörünün büyümesine ve daha geniş çapta çalışmasına da zemin hazırlar. Reasürans işlemleri söz konusu olduğunda bir tarafta reasürör olarak geçen reasürans şirketi, diğer tarafta ise sigorta yaptıran ve sedan olarak anılan sigorta şirketi bulunur. Türkiye’de sigortacılık sektörü belirli kanun ve kararnamelere uygun olarak hareket eder. Her bir sigorta şirketinin faaliyet alanları ve sermaye yeterliliği tıpkı dünyanın diğer ülkelerinde olduğu gibi, belirli rasyolarla ölçümlenir. Sigorta şirketleri, kanunlar gereği ve denetçi şirketlerin uyarısı ile sermaye tabanlarını güçlü tutmak için, yıllık anlaşmalar yaparak reasürans işlemlerine başvurur. Sigortacılar açısından mali şeffaflık gereği reasürans işlemleri ve anlaşmaları rutindir. Kasko, sağlık sigortası, konut poliçeleri ve diğer branşlar özelinde tüketicileri doğrudan ilgilendirmeyen bu teknik konu, bir sigorta şirketinin sürekliliğini ve kestiği poliçe miktarını artırarak daha çok prim yaratmasına katkıda bulunur.

Reasürans Nasıl İşler?

Sigorta ve reasürans şirketleri arasındaki işlemler özelliklerine göre farklı yapılara sahiptir. Sigorta şirketi risklerini toptan devredebileceği gibi, işlem özelinde de reasürans şirketine başvurabilir. Buna göre;

  • Sigorta şirketleri risklerinin bir kısmını reasürans şirketlerine devreder. Reasürans kapsamına alınmayan ve sigorta şirketinin üstünde kalan riske saklama payı denir.
  • Sigorta şirketi reasürans şirketine devrettiği risk özelinde, belirlenen miktarda prim öder.
  • Riskin gerçekleştiği durumlarda, hasar tazmini reasürans şirketi tarafından karşılanarak sigorta şirketine ödeme yapılır.
  • Reasürans anlaşmaları tiplerine göre; bölüşmeli, kotpar, eksedan, bölüşmeli olmayan, hasar fazlası ve toplam hasar fazlası olmak üzere 6 farklı yapıya sahiptir.

Tam karşılığı saklama payı olan konservasyon, reasürans işlemlerinde kullanılan teknik bir terimdir. Eksedan işlemlerinde sedan olarak anılan sigorta şirketi, kendisinde kalacak sigorta paylarını hesaplayarak kalanı reasüröre devreder. Sigorta şirketi üzerinde kalan paylara konservasyon denir.

Konservasyon Nedir?

Sigorta şirketleri düzenledikleri her poliçe ile birlikte bir riziko üstlenir. Düzenlenen poliçeler karşılığında risk gerçekleştiğinde ise hasar ödemesi yapılması gerekir. Herhangi bir sigorta şirketinin farklı branşlarda binlerce poliçe düzenlediği ve riskler üstlendiği düşünüldüğünde, taşınan riskler mali açıdan bilançolara yük bindirir. Reasürans işlemleri bu anlamda sigorta şirketlerinin üzerindeki risk yükünü hafifletmek ve sektörün devamlılığını sağlamak açısından kullanılır. Eksedan anlaşmalarda uygulanan konservasyon metodu sedan ile reasürör arasındaki bölüşümlü risk ve prim paylaşımının temelini oluşturur.

Konservasyon Ne Demektir?

Sigorta işlemlerinin sigortası anlamına gelen reasürans anlaşmaları, bölüşümlü ve bölüşümsüz olarak ikiye ayrılır. Bölüşümlü anlaşmalar içerisinde en yaygın kabul gören anlaşmalardan biri olan eksedan sözleşmelerinde paylaşımlar ise, konservasyon payları esasına göre yapılır.

Konservasyon, risklerini devretmek isteyen sedan tarafından kendi mali gücü ve teknik anlayışına göre belirlenir. Konservasyonun üstünde kalan riskler ise reasüröre devredilir. Reasürör kendisine devredilen riskleri kabul etmek zorundadır. Bu nedenle eksedan sözleşmeler daha çok otomatik sözleşmeler olarak adlandırılır.

Konservasyonların hesaplanması ile birlikte sigorta şirketi üzerinde kalacak saklama payları ya da diğer bir terim ile “plen” veya “lime” denen dilimler ortaya çıkar. Eksedan anlaşmalarının kapasitesi ise konservasyonların katları ile ifade edilir. Sigorta şirketleri için konservasyonların nasıl hesaplanacağı ve hangi risk türlerine ağırlık verileceği stratejik açıdan oldukça önemlidir.

Risk paylaşımı prim paylaşımını da beraberinde getirdiği için, konservasyonların dağılımı sigorta şirketlerinin daha avantajlı olduğu bir durumun ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu yüzden çoğu sedan, yüksek riskli poliçelerine daha az konservasyon ayırırken düşük riskli poliçelerine ise daha yüksek konservasyon ayırmayı tercih eder.

Konservasyon Süreçleri Nasıl İşler?

Eksedan sözleşmeleri her sene yenilenir. Sedan, konservasyon miktarlarını bir tablo halinde sözleşmeye ekler. Bazı anlaşmalarda konservasyonlar için azami ve asgari limit uygulamasına gidilebilir. Böylece limit konulmaksızın işleyen eksedan işlemlerinde tamamen sedanın lehine çalışan sistem, reasürans şirketinin de lehine olacak şekilde çalışmaya başlar. Konservasyonlar, poliçe bazında değil, toplu olarak hesaplanır. Risk sınıflandırmalarına göre ayrılan poliçe grupları dilimlere bölünerek konservasyonu aşan miktarlar, reasüröre primleri ile birlikte devredilir. Sigortacılık sektörünün sürdürülebilirliği açısından oldukça önemli olan reasürans işlemleri, sigorta şirketlerinin yeni poliçeler keserek prim üretmesini sağladığı gibi, sektörün büyümesini ve güvenilirliğini artırmasını da garanti eder.

Sigorta sektörünün temel ilkesi, bir tarafın meydana gelebilecek belirli kayıpları ve sorumluluğu devretmek için diğerine ödeme yapmasına dayanan risk transferidir. Riskler bireyler arasında, bireylerden sigorta şirketlerine veya sigortacılardan reasürörlere aktarılabilir.

Sesyon Nedir?

Sigortacılık sektörünün temel iş modeli, riskin kabulü ve yönetimidir. Sigorta satın alırken, sigortacı ödeme karşılığında belirli bir kayıp veya kayıp için belirli bir tutara kadar poliçe hamilini tazmin etmeyi kabul eder. Bununla birlikte bazı riskler, sigorta şirketlerinin tek başına kaldıramayacağı kadar büyüktür. Reasürans burada devreye girer. Sigorta şirketleri çok fazla risk üstlenmekten kaçındıklarında, fazla riski reasürans şirketlerine devreder. Reasürans, sigorta şirketlerinin büyük ve yıkıcı olaylardan kaynaklanan hasarlarla ilişkili riskleri yönetmesine yardımcı olduğu için, genellikle "sigorta şirketleri için sigorta" olarak adlandırılır. Sesyon ya da devir, belirli bir ödeme karşılığında sigorta şirketinin ( sedan şirket) üstlendiği risk ve kayıpların sorumluluğunun reasüröre aktarılmasıdır. Örneğin, bir sigorta şirketi rutin olarak maksimum yükümlülüğünü 10 milyon TL ile sınırlayan poliçeler yazabilir. Ancak, daha yüksek maksimum tutarlar gerektiren poliçeler üstlenebilir ve ardından 10 milyon TL’yi aşan riskin geri kalanını bir reasüröre aktarabilir. Bu alt sözleşme genellikle büyük bir kayıp meydana gelirse devreye girer.

Sınırlı Reasürans Nedir?

Sınırlı reasürans, reasüröre sınırlı miktarda risk aktaran bir reasürans kategorisidir. Sigortacı, reasüröre daha az risk aktararak potansiyel talepleri için geleneksel reasüransa göre daha düşük bir maliyetle teminat alır. Riskin azaltılması, muhasebe veya finansal yöntemlerin yanı sıra riskin başka bir şirkete fiilen aktarılmasıyla sağlanır.

Sigorta şirketleri, sigorta poliçelerini yazarken üstlendikleri riski yaymak için sınırlı reasürans kullanır. Bir reasürans poliçesi, sigorta şirketinin bu riskin bir kısmını reasüröre devretmesine izin verir. Ancak, çoğu reasürans sözleşmesinin aksine, sınırlı bir reasürans sözleşmesi riski belirli bir zaman dilimine, genellikle birkaç yıla yayar. Sonlu reasürans satın alan sigorta şirketlerinin temel avantajı, gelecekteki potansiyel talepler için nispeten düşük bir maliyetle teminat almasıdır.

Sınırlı reasürans, birincil sigortacının veya sedan şirketin reasürörden veya üstlenici sigortacıdan satın aldığı reasüranstır. Reasürans, yalnızca belirli riskleri ve belirli koşulları kapsadığında sınırlı olur. Bu durumda reasürör, belirtilen koşullar karşılanmazsa birincil sigortacıya ödeme yapmaz. Örneğin sigorta şirketleri, sağlık, kaza, hayat ve seyahat sağlık sigortası gibi poliçe kapsamındaki tazminat taleplerinin belirli bir yüzdesine karşılık gelen bir talep rezervi ayırır. Ayrılan miktar ödemeleri yeterince karşılamadığında reasürör riski karşılar. Bu hüküm, reasürör için potansiyel riski sınırlar ve düşük risk, sedan şirket için daha uygun maliyetli bir reasürans politikası anlamına gelir.

Reasürans anlaşma tiplerinden biri olan kotpar sözleşmeleri, bölüşümlü tereteler arasında sınıflandırılır. Sedan şirketin anlaşma gereği üstlendiği poliçe risklerinin ve primlerinin bir kısmını reasüröre devrettiği kotpar, aynı zamanda belirli paylı sözleşme olarak da anılır.

Kotpar Nedir?

Sigorta şirketleri, düzenledikleri poliçeler gereği belirli oranlarda riskler üstlenir. Mali yapılarının izin verdiği ölçüde poliçe üretmek zorunda olan sigorta şirketleri, yeni poliçe üretebilmek için üzerlerindeki risklerin bir kısmını reasürör olarak adlandırılan sigorta şirketlerine devreder. Reasürans işlemleri kapsamında yapılan prim ve risk devri, standart anlaşmalar ile yapılabildiği gibi, arada rutin bir anlaşma olmadan da gerçekleşebilir. Kotpar sözleşmeleri, reasürör ve sedan olarak adlandırılan sigorta şirketi arasında her yıl yenilenen risk ve prim devir anlaşmasıdır.

Kotpar Ne Demektir?

Kotpar tipi anlaşmaların doğası gereği sedan, düzenlediği her poliçeden reasüröre bir pay ayırır. Oranları önceden belirlenmiş bu paylaşım esnasında poliçeye ait primin aynı orandaki kısmı reasüröre geçer. Reasürör ise riziko gerçekleştiğinde hasar ödemesine aynı oranda katkı yapar.

Kotpar anlaşmalarının bağlayıcılığı vardır. Önceden üzerinde mutabık kalınmış olmaları nedeni ile sedanın devretmeme, reasürörünse kabul etmeme gibi bir şansı yoktur. Bu tip sözleşmelerde sedanın eksedan anlaşmalarında yapabildiği gibi risk seçebilme şansı yoktur. Kestiği her poliçeden reasüröre pay ayırmak zorunda olduğu için, karşılıklı tarafların risk ve kar paylaşımı birbirine paralel olur.

Kotpar anlaşmalarının bir diğer özelliği ise poliçe başına azami limit konulmasıdır. Poliçelerin beher değerleri limiti aştığı durumlarda reasürör, aralarındaki kotpar anlaşması gereği sadece limite kadar olan kısımdan kendi payını alarak riski üstlenir. Sigorta şirketleri, bu tip durumlarla karşılaştıklarında ihtiyati reasürans anlaşmaları yapabilir.

Uygulamada çoğu sigorta şirketi, bölüşümlü ve bölüşümsüz sigorta uygulamalarını bir arada kullanır. Bunun dışında ekstra teminat alabilmek için, bölüşümlü anlaşmalar ile ihtiyati reasürans işlemlerinin bir arada kullanıldığı zorunlu-ihtiyarı (facob) sözleşmeleri de yapılabilir.

Kotpar Anlaşmalarının Avantaj ve Dezavanajları Nedir?

Reasürans işlemlerinin ana amacı, sigorta şirketi üzerindeki risk yükünün azaltılmasıdır. Riskini reasürans şirketleri ile paylaşan sigorta şirketleri, sermaye tabanlarını rahatlatarak yeni riskler üstlenebileceği poliçeler keserek prim üretmeye devam ederler. Sistemin işleyiş mantığı doğrultusunda risklere ortak olan reasürörler ise primden pay alır.

Kotpar işlemlerinde sigorta şirketi hangi riskleri devredeceği konusunda seçim yapma hakkına sahip değildir. Her poliçeyi, az veya çok riskli olsun tüm işlerinden gelen primleri reasürör ile paylaşır. Bu ise karlılık açısından değerlendirildiğinde avantajlı bir durum değildir. Yıl içinde değişmeyen devir oranları, karlı dönemlerde ve branşlarda prim paylaşımını reasürör lehine döndürür. Azami limitlerin belirlenmesi ise sedanı kümüle risklere karşı korumaz. Bu nedenle ilave anlaşmaların yapılması veya olağanüstü durumlarda ihtiyati reasürans için markete çıkılması gerekir. Zamanla yarışılan teklif aşamalarında sigorta şirketi için bu durum pazar payı ve karlılık açısından dezavantaj yaratabilir.

Reasürör ya da reasürans şirketi, sigorta şirketlerine finansal koruma sağlayan ve şirketlerin tek başlarına başa çıkamayacakları kadar büyük risklerine ortak olan şirkettir. Birden fazla reasürörün bir reasürans sözleşmesine katılmasına koasürans adı verilir. Bu durumda reasürans şirketleri, sigorta şirketinin bir poliçe ile devraldığı riskin karşılanmasını sağlamak için birlikte hareket eder. Şirketler arasındaki risk üstlenme sürecini yöneten tarafa ise jeran şirket adı verilir.

Koasürans Nedir?

Sigorta şirketleri, riskin gerçekleşmesi durumunda sorumluluklarını sınırlandırmak için, reasürans şirketleri ya da reasürans sunan diğer sigorta şirketleriyle birlikte çalışır. Sigorta şirketleri, bu işlemi sigorta primlerinin bir kısmına sahip olan reasüröre poliçeler yazarak, riskinin bir kısmını ya da tamamını transfer ederek yapar. Reasürans sözleşmeleri sigorta şirketi ile reasürör arasındaki ilişkiyi kurar ve reasürörün tazmin edeceği riskleri ve sedan sigortacının teminat için ödemek zorunda olduğu ücreti ana hatlarıyla belirtir. Bazı durumlarda, birden çok reasürans şirketi reasürans sözleşmesine katılır. Toplam riski paylaştıran birden fazla reasürör, tek bir reasürörün iflas etmesi nedeniyle sigortacının yükümlülüklerinin karşılanamama olasılığını azalttığından, şirketler, sigortacıdan devralınan risk miktarının karşılanabilmesini sağlamak için koasürans oluşturur. Koasüransa katılan reasürörler genellikle küçük reasürans şirketleridir ve sözleşmenin gerektirdiği kadar riski tek başlarına üstelenmeleri zordur. Ayrıca bu reasürörler belirli bir risk türü hakkında yeterli deneyime sahip olmadığı için, daha fazla deneyim kazanana kadar riskin büyük bir kısmını üstlenmek istemeyebilir ve koasürans havuzu oluşturacak şekilde diğer şirketlerle ortaklık kurabilir.

Jeran Nedir?

Koasürans anlaşmaları, genellikle sedan şirket olarak bilinen sigorta şirketi ile jeran şirket arasında müzakere edilir. Sedan şirket, sigorta poliçesindeki risklerinin bir bölümünü ya da tamamını reasürans şirketine geçiren sigorta şirketidir. Jeran şirket ise koasürans sözleşmelerine katılan, diğer reasürans şirketleri adına kararlar veren ve sözleşmenin şartlarını ve oranlarını müzakere etmekten sorumlu ana reasürördür. Jeran, sözleşmenin müzakeresinden sorumlu olmasına karşın, her zaman en büyük risk payını alması gerekli değildir.

Jeran seçimi genellikle şirketin uzmanlık ve deneyim seviyesine bağlıdır. Koasürans sözleşmesi ile her reasürörün sorumlu olduğu zarar miktarı genellikle orantılı olarak hesaplanır ve sözleşmede daha büyük bir paya sahip reasürörler daha fazla tazminat talebinden sorumlu tutulur. Kayıplarda orantılı bir paya sahip olmanın yanı sıra ortak reasürörlerin riski üstlendikleri için aldıkları primlerde de orantılı bir payı vardır. Bazı durumlarda koasürans orantılı değildir ve reasürans şirketleri yalnızca, sedan şirketin önceden belirlenmiş bir dönemde maruz kaldığı toplam hasar belirli bir miktarı aştığında ödeme yapar.

Türkiye’nin deprem kuşağında yer alması, mal ve can kaybına dair önemli risklerle her an içiçe yaşamayı gerektirir. 1999 yılı Ağustos ayında Gölcük ve çevresinde yaşanan felaket, ülkemizde çok uzun süre göz ardı edilen deprem riskini yeniden gözler önüne sermesi nedeni ile bir mihenk taşı olarak kabul edilir. 27 Aralık 1999 tarihinde TC Resmi Gazete’de yayınlanması ile devreye giren DASK ya da bilinen diğer adı ile zorunlu deprem sigortası ise bu farkındalığın ürünüdür.

DASK Ne Demektir?

Kısa yazılışı DASK olan terimin açılımı Doğal Afet Sigortaları Kurumu’dur. DASK’ın başlıca görevi, devletin özel sigorta şirketleri ile işbirliği yaparak oluşturduğu deprem teminat sistemini düzenlemek ve denetlemektir. Türkiye’de tüm gayrimenkul sahiplerinin yaptırmak mecburiyetinde olduğu, zorunlu deprem sigortası olarak da bilinen DASK poliçesi ise diğer konut sigortaları ile birbirini tamamlayıcı özelliğe sahiptir.

DASK Nedir?

Zorunlu deprem sigortası olarak bilinen DASK sisteminin ana amacı, sahibi olduğunuz binada deprem sebebi ile oluşacak maddi hasarları güvence altına almaktır. DASK’ın yapısal karakteri ise aşağıdaki gibidir.

  • DASK poliçesi devlet tarafından yapılması mecburi kılınan bir sigorta türüdür. Her yıl yenilenmesi mecburidir.
  • Gayrimenkulünüzü kiraya vermek, doğalgaz, su ve elektrik bağlatmak için düzenli olarak yaptırmanız ve primlerini ödemeniz gerekir.
  • DASK poliçesi sadece binaya gelecek zararları karşılar, eşyaların ve bina içindeki diğer değerlerin hasar riskini üstlenmez.
  • DASK poliçesi, deprem nedeni ile oluşan zararları karşılar. Bunlara deprem kaynaklı; yangın, yer kayması, infilak ve tsunami dahildir.
  • DASK poliçesinde konutun teminat değeri her yıl düzenli olarak açıklanan metrekare birim fiyatına göre hesaplanır.
  • Konutların azami teminat değeri ya da risk oluştuğu takdirde alınacak en yüksek tazminat bedeli tavan değer ile sınırlandırılır.
  • Primlerin hesaplanması ise her yıl DASK tarafından ilan edilen bölgesel katsayılara göre hesaplanır.

DASK Hakkında Bilmeniz Gerekenler

Zorunlu deprem sigortası, yaşadığımız coğrafya itibari ile tüm gayrimenkul sahiplerini devlet güvencesi altına alan şemsiye sigorta sistemidir. DASK’a ek olarak yaptıracağınız konut sigortası ise riskin oluşması halinde DASK poliçeniz tarafından sınırlandırılan azami teminat değerini artırdığı gibi poliçenizin içeriğine ve ek teminatlarına göre kapsamını da genişletir. DASK yaptırdığınız da bilmeniz gereken diğer hususlar ise şu şekildedir:

  • Aynı gayrimenkul için iki farklı DASK poliçesi düzenlenmez.
  • Hasar tazminatları ekspertiz işlemlerini takiben Doğal Afetler Sigorta Kurumu tarafından ödenir.
  • Binanın bulunduğu bölgenin risk değeri, bina yaşı ve metrekaresi ödeyeceğiniz primi belirleyen faktörlerdir.
  • Sigorta poliçesi kesilmiş olsa bile prim ödenmediği takdirde başlamış sayılmayacağı için risk oluştuğu durumlarda ödeme alamazsınız.

DASK adres kodu, taşınmazınız için devlet tarafından atanan 10 haneli kimlik numarasıdır.

TARSİM devlet destekli tarım sigortasıdır. TARSİM’in açılımı “Tarım Sigortaları Havuzu”dur. 14/06/2005 tarihli 5363 sayılı "Tarım Sigortaları Kanunu" kapsamında kurulan Tarım Sigortaları Havuz İşletmesi A.Ş. çiftçilerin ürünlerini oluşabilecek hasarlara karşı güvence alınmasını amaçlar. TARSİM tarım sigortası anlaşmalı acenteler aracılığıyla yapılır. Havuz sistemi tüm işlemlerin tek bir elden ve bir standarta bağlı olarak yapılabilmesini sağladığı gibi güvenilirlik ve devamlılık açısından da önemlidir.

TARSİM Ne İşe Yarar?

TARSİM nedir sorusunun tam karşılığı çiftçilerin tarımsal faaliyet sürecinde olası risk ve hasarlara karşı ürün, hayvan ve emeklerini güvenceye almayı sağlayan bir sigorta türüdür. Tarım ve hayvancılığın sürdürülebilmesi ve geliştirilebilmesi için desteklenen tarım sigortalarında bu amaçla yapılan sigorta kapmasına göre poliçelerin ödemesi belirli oranlarda devlet tarafından karşılanır. Bu miktarlar her yıl Cumhurbaşkanlığı tarafından belirlenir. TARSİM tarım sigortası çiftçi ve hayvancılık üreticilerin gelirlerinde afetler sebebiyle oluşabilecek zararların karşılanması ile üretimlerinde devamlılığı sağlar. Düzenli gelire sahip olan ve ürünlerinde zarara karşı güvencesi olan tarım üreticileri böylece iş koşullarında iyileştirme, geliştirme ve modernleşme için daha kolay yatırım yapabilir hale gelir. Doğaya ve doğal afetlere müdahale etmek mümkün olmadığı için tarımsal üretimdeki risklere karşı önlem alma imkanı bulunmadığından devlet destekli tarım sigortası TARSİM, bu tip zararların yükünü hafifletici bir çözümdür.

TARSİM Neleri Kapsar? TARSİM ile tarım ürünleri, hayvanlar, seralar, arı kovanları, tarımsal yapılar, tarım aletleri ve makineleri sigorta ile güvence altına alınır. Dolu, fırtına, don, fırtına, hortum, sel, heyelan, taban altı baskını ve deprem, kar ağırlığı (ağaç ve fidanlarda) gibi doğal afetlerin yanı sıra yangın gibi doğal yoldan veya kaza ile oluşan durumlar, zararlılar ve hayvanlarda meydana gelebilen salgın hastalık ve zehirlenmeler sonucu oluşan zararlar TARSİM kapsamındadır. Bunun yanı sıra kuru tarım ürünlerinde (arpa, buğday, çavdar ve bakliyat) ilçe bazlı kuraklık verim sigortası yapılır. İsteğe bağlı ürüne ve üretim yapılan alanın koşullarına göre ek teminatlar talep edilebilir. Yaban domuzu, taşıt çarpması, don ve yağmur riskine bağlı ürün veriminde azalma, hayvanlarda hırsızlık ve terör riskleri gibi üreticinin isteğine göre kapsam genişlemesi yapılabilir.

TARSİM Tarım Sigortasından Nasıl Yararlanılır?

TARSİM tarım sigortasından isteyen her tarım üreticisi belirli prosedürleri yerine getirerek yararlanabilir. İlk olarak yapılması gereken TC Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı kayıt sistemine üretim yapılan alana göre kayıt yaptırılmasıdır. Tarım sigortaları prim desteğinden yararlanabilmek için bu kayıtların ürün bazında yıllık olarak güncel tutulması zorunludur. Üretim türüne göre sistem üzerinde ayrılan ilgili bölüme kayıt yaptırılır. Bu bölümler aşağıdaki gibidir.

  • Bitkisel ürünler için Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS)
  • Seralar için Örtü Altı Kayıt Sistemi (ÖKS)
  • Su ürünleri için Su Ürünleri Kayıt Sistemi (SKS)
  • Büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar ile kümes hayvanları için Hayvancılık Bilgi Sistemi (HAYBİS)
  • Arıcılıkta kovan için Hayvancılık Bilgi Sistemi (HAYBİS) ve arıcılık için Arıcılık Kayıt Sistemi (AKS) olmak üzere iki sisteme kayıt yaptırılır.


Seyahat Sigortası Nedir?

Bilinen sağlık sigortalarından farklı olarak Seyahat Sigortası, yurt dışı ve dilerseniz yurt içi seyahatlerinizde devreye girer ve ihtiyacınız olan durumlarda acil şekilde size tedavi ve nakil imkanı sağlar. Seyahat öncesinde, esnasında ve sonrasında devreye giren Seyahat Sigortası ile sağlığınız, eşyalarınız ve bütçeniz Aksigorta güvencesi altında olur. Başınıza gelebilecek her türden olumsuz duruma karşı güvende hissetmenizi sağlayan ve sizi koruyan Seyahat Sigortası’yla tanışmak için Aksigorta’nın avantajlı dünyasını hemen ziyaret edebilirsiniz.

Seyahat Sigortası ile Sağlığınız, Eşyalarınız ve Bütçeniz Güvence Altında

Seyahat Sigortası, sağlığınızı güvence altında tutar. Seyahatleriniz esnasında yaşayacağınız olası sağlık sorunlarınıza ve yaralanmalara karşı alacağınız sağlık hizmetlerini seyahat sigortanız karşılar. Sağlığınızla ilgili olarak göreceğiniz tedavi ve alacağınız ilaçlar için seyahat sigortanız sayesinde herhangi bir bedel ödemezsiniz. Seyahat sigortanız sayesinde eşyalarınız da güvence altında olur. Seyahat için yanınıza aldığınız valizleriniz ve kişisel eşyalarınız seyahat sigortanız tarafından sigortalanır. Herhangi bir kayıp ya da çalınma durumunda tüm masraflar, belli limitler ölçüsünde, seyahat sigortanız kapsamında değerlendirilir. Bütçeniz de seyahat sigortanız tarafından güvence altına kalemler arasında yer alır. Seyahatiniz esnasında oluşabilecek beklenmedik durumlarda seyahat sigortanız sayesinde nakit avans çekebilir, bu avantaj sayesinde borç bulmak derdinden kurtulabilirsiniz. Ayrıca, sizin elinizde olmayan zorunluluklar nedeniyle havaalanında beklemek durumunda kalmanız halinde, belli bir sürenin ardından yapacağınız harcamalar da seyahat sigortanız kapsamında değerlendirilir ve sigortanız tarafından karşılanır.

Seyahat Sigortası Teminatları Nelerdir?

Seyahat sigortanız ile seyahatiniz süresince başınıza gelebilecek olası aksiliklere, yaralanmalara ve hastalıklara karşı güvene altında olursunuz. Bu süreçte seyahat sigortanız kapsamına giren aşağıdaki durumlar teminat altına alınmıştır.

  • Sağlık

Seyahatinizde yaşayacağınız olası sağlık sorunlarınızda hastane, tedavi, ilaç ve ameliyat masraflarınızı karşılamanın yanı sıra, sağlığınızla ilgili endişe ettiğiniz konularda anlaşmalı tıbbi ekip ve uzmanlarla istediğiniz her an iletişime geçme fırsatı sağlar. Para kazanma amacı gütmeden, sadece hobi olarak yapacağınız kayak sporu esnasında yaşanabilecek olası yaralanma ve tedavi masrafları da seyahat sigortası kapsamında değerlendirilir.

  • Taburcu ve nakil desteği

Tedavi ya da vefat sonrası yurt içine taburcu olma ya da nakledilme işlemleriniz, sınırsız olarak seyahat sigortanız kapsamındadır.

  • Uçağı kaçırma

Seyahatlerin olmazsa olmazı aksilikler de seyahat sigortanızın güvencesi altındadır. Uçuşunuzu kaçırmanız halinde bilet masrafınızın büyük bölümünü karşılayan sigortanız, aktarma nedeniyle kaçırılan uçaklar için de belli bir miktara kadar ödeme yapar.

  • Zarar gören ve çalınan eşyalarınız

Bagajlarınız seyahatlerinizin olmazsa olmazıdır. Seyahat sigortanız ile zarar gören ya da kaybolan bagajlarınız güvence altına alınır. Ayrıca, bagaj teslim esnasında yaşanan olası vakit kayıpları için, belli bir saatten sonra yapacağınız harcamalar da seyahat sigortanız tarafından karşılanır. Bagajlarınızın yanı sıra pasaport ya da uçak biletinizi kaybetmeniz halinde de, yeni bir pasaport çıkarmak ve uçak bileti almak için yapacağını masrafların bir bölümü seyahat sigortanızın güvencesi altındadır.

  • Seyahat süresinin uzaması ya da iptali

Vefat ya da sağlık sorunları gibi özel nedenlerle seyahatini iptal etmek durumdan kaldığınız takdirde, iadesi alınamayan ve ödenmiş masraflarınız için belli bir miktara kadar ödeme yapılır. Bu durum seyahat süresince yaşayacağınız olası sağlık sorunları nedeniyle seyahat sürenizi uzatmanız halinde de geçerlidir. Doktor tarafından belgelediğiniz durumlar için konaklama masraflarınız belli bir güne kadar seyahat sigortanız tarafından karşılanır.

  • Danışma ve bilgi alma

Yurt dışına yapacağınız seyahatlerde kendini savunmanız gereken hukuki sorunlar yaşadığınız takdirde ihtiyaç duyduğunuz konuda avukat önerilir ve iletişime geçmeniz sağlanır. Seyahat sigortaları ayrıca seyahatiniz ile ilgili olarak gerekli olabilecek acente, vize ve pasaport temini gibi konularda da bilgilendirme ve yönlendirme hizmeti sağlar. Sigortalı olarak, seyahat sigortanızla ilgili olarak teminat kapsamına giren her konuda acil mesaj iletebilirsiniz. Seyahat sigortanız kapsamına giren avantajlar, teminatlar ve diğer detaylar için Aksigorta sayesinde hemen teklif alabilir, kendinizi güvende hissederek tatilinizin keyfini çıkarabilirsiniz.

Ülkemizde uygulanan en eski sigorta branşlarından biri olan hayat sigortası; isminden de anlaşılacağı üzere beklenmedik durumlar ile karşılaşıldığında sigorta edilen kişiye veya mirasçılarına maddi destek sağlamak üzere düzenlenen poliçe türleri kapsamında yer alır.

Hayat Sigortası Ne Demektir?

Daha çok bankalardan kullanılan krediler nedeni ile bilinirliği artan hayat sigortası poliçeleri, geniş teminat kapsamına sahip olmalarına rağmen bireysel emeklilik veya sağlık sigortası kapsamında değerlendirilmez. Bir tür birikim sigortası olarak da tanımlanan hayat poliçeleri; vefat, geçici iş kaybı, sakatlık, kaza ve hastalıklar nedeni ile oluşabilecek maddi kayıpları telafi etmeye yaradıkları gibi eğer poliçede belirtildiyse sözleşme süresinin dolması ile toplu ödeme de alınabilen finansal enstrümanlar arasında yer alır.

Hayat Sigortası Nedir?

Hayat sigortası poliçeleri sigorta şirketleri tarafından belirli bir prim karşılığında düzenlenir. Her poliçenin sözleşme ile belirlenen yasal bir süresi vardır. Bu süre içerisinde gerçekleşme olasılığı bulunan bir dizi riski teminat kapsamına alır. Ülkemizde düzenlenen hayat sigortaları farklı özelliklere sahip olmakla birlikte, poliçelerin kapsayabileceği teminatlar;

  • Kaza, hastalık veya doğal yollardan vefat durumunda toplu ödeme,
  • Kaza, hastalık, sakatlık vb. durumlarda iş kaybı nedeni ile oluşacak maddi zararları telafi etme,
  • Kaza ve hastalıklar esnasında tıbbi giderlerin bir kısmının karşılanması,
  • İstem dışı işsizlik durumunda kredi, kredi kartı vb. borçların ödenmesi,
  • Kritik hastalıklara karşı maddi güvence ve tedavilerin karşılanması,
  • Kaza, hastalık ve istem dışı işsizlik gibi durumlarda gündelik tazminat ödenmesi
  • Poliçede belirtilen süre sonunda olası risklerin gerçekleşmemesi üzerine birikimlerin toplu olarak ödenmesidir.

Kimler Hayat Sigortası Yaptırabilir?

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı herkes hayat sigortası yaptırabilir. Birikimli hayat sigortası, ferdi kaza sigortası, kritik hastalıklar sigortası ve istem dışı işsizlik sigortası gibi farklı alt branşları olan hayat sigortaları, teminatların kapsamına göre ön koşullar içerebilir. Yaş sınırı ve sağlık durumu bunlar arasında en yaygın olan koşullardır.

Hayat Sigortası Hakkında Bilmeniz Gerekenler

Hayat sigortası poliçeleri hakkında bilmeniz gereken diğer hususlar ise aşağıdaki gibidir;

  • Arzu ettiğiniz herkese hayat sigortası yaptırabilirsiniz. Lehdarın sigortalattığı kişi ile maddi ve manevi çıkarının olması aranan şartlar arasında yer alır.
  • İstediğiniz sayıda hayat sigortası poliçesine sahip olabilirsiniz. Bazı özel durumlarda birden fazla sigortaya sahip olmak tedavi masraflarının karşılanması ile ilgili teminatları kapsam dışı bırakabilir.
  • Hayat sigortaları, kapsamlarına bağlı olarak riskin gerçekleşmesi sonucunda sona erer. Tek istisnası birikimli sigortalar olup, başlangıçta belirlenen sürenin sonunda risk gerçekleşmese bile lehdara toplu ödeme yapılarak poliçe sona erdirilir.
  • Hayat sigortaları deprem, yanardağ patlaması, terör hareketleri, savaş ve intihar gibi durumları kapsamaz.


Sorumluluk sigortası; sigortalıyı, sigortalının aile bireylerini ya da çalışanlarını çeşitli ihmal durumlarında doğabilecek maddi ve bedensel zararlara karşı güvence altına alan bir sigorta türüdür. Farklı çeşitleri bulunan sorumluluk sigortalarının kapsamları imzalanan poliçelerde belirlenir ve sigortalı kişinin sorumlu olduğu olumsuz durumlar sonucunda tazminat hakkı doğan kişilerin karşılaştıkları zarar, poliçe sınırları dahilinde ödenir.

Sorumluluk Sigortası Nedir?

Sorumluluk sigortaları, iş yerlerinde oluşabilecek iş kazalarından, ticari ürünlerin görebileceği hasarlardan, mesleki koşullardan doğabilecek sorumluluklardan zarar görülmemesi amacıyla düzenlenir. Sorumluluk sigortaları iki ana grupta incelenir. Bu gruplar şöyledir:

  • Kişisel sorumluluk sigortaları
  • İş yeri sorumluluk sigortaları

Kişisel sorumluluk sigortaları bireyler tarafından yapılır ve bireysel sorumluluk alanlarını kapsar. Yaşam alanınızda yaptığınız yanlış dekorasyonun komşularınıza zarar vermesi, evinizde çalışan görevlinin misafirlerinizi yanlışlıkla yaralaması, çocukların istemsiz bir şekilde üçüncü şahıslarda bedensel ya da maddi kayıp oluşturması gibi durumlar, kişisel sorumluluk sigortaları kapsamında değerlendirilir.

İş yeri sorumluluk sigortaları ise iş yerinde ihmal ve tedbirsizlik sonucunda oluşabilecek kaza ve olumsuz durumların doğuracağı maddi yükümlülüğü karşılamayı taahhüt eder. İş yerleri için yapılan sorumluluk sigortalarının türleri ise şunlardır:

  • İşveren Hukuki Sorumluluk Sigortası: İş yerinde oluşabilecek kazalarda zarar gören çalışanlara karşı işverenin hukuki masraflarını karşılamak amacıyla düzenlenir.
  • Ürün Sorumluluk Sigortası: Sigortalıya ait iş yerinde üretilen ürünlerin kullanımı esnasında üçüncü şahısların zarar görmesi durumunda oluşabilecek masrafları güvence altına alır.
  • Mesleki Sorumluluk Sigortası: Avukat, mali müşavir, doktor, iş güvenlik uzmanı, mimar, mühendis gibi meslek erbaplarının mesleki hataları ya da ihmalleri sebebiyle oluşabilecek üçüncü şahıs tazminatlarını karşılar.
  • Üçüncü Şahıs Hukuki Sorumluluk Sigortası: Sigortalının iş yerinde kaza, ihmal ya da sorumsuz davranma sebebiyle bedensel ya da maddi açıdan zarar vermesi durumunda doğan hukuki prosedürlerin ve tazminat haklarının güvence altına alınmasını sağlar.

Sorumluluk Sigortasından Nasıl Yararlanılır?

Sorumluluk sigortası türlerinden yararlanabilmeniz için, birlikte çalıştığınız sigorta acentesine başvurmanız ve size sunulan poliçe seçenekleri arasından tercihte bulunmanız yeterlidir. Acentenizin düzenlediği poliçeyi imzalayarak ve anlaşılan ödeme planına sadık kalarak sigortadan faydalanabilirsiniz. Sorumluluk sigortasından ödeme almanız için ise, yaptırdığınız sigorta kapsamında değerlendirilebilecek bir olumsuz durum gelişmesi ve bu durum sonucunda yasal sorumluluğunuzun doğması gerekir.

Çalışanlarınızın ya da diğer üçüncü şahısların sizin ihmalinizden doğan kazalar sonucu maddi ya da bedensel zarar gördüğünün tespit edilmesi durumunda sigortanız devreye girer ve poliçenizde belirlenen üst sınırdan ödeme yapılır. Sorumluluk sigortaları, poliçe içinde belirtilmesi durumunda sigortalılara hukuki destek, tıbbi destek, hasta nakil işlemi, araç çekme gibi ek hizmetler de sunabilir.

Havacılık sigortası; balon, uçak ve helikopter gibi hava taşıtlarını, bu araçların üretiminde, yedek parça tedariğinde ve bakımında çalışan firmaları, hangarlama gibi sektörün bütün alanlarını kapsar.

Havacılık Sigortaları Nedir?

Havacılık alanında faaliyet gösteren kuruluşlar, uçuş esnasında personel hatasından kaynaklanan problemler ya da beklenmedik kazaların sonucunda ortaya çıkan durumların sorumluluğunu üstlenmelidir. Havacılık sigortaları, bu durumlarda ortaya çıkan hasarın firmanıza ekonomik yük olmadan karşılanmasını sağlar. Havacılık sigortaları; gövde, sorumluluk ve ferdi kaza sigortası olmak üzere 3 ana başlıkta incelenebilir.

Gövde Sigortaları

Gövde sigortaları, havacılık alanında en sık tercih edilen sigorta çeşitlerinden biridir. Hava taşıtları tekne sigortaları olarak da anılan bu poliçe; uçak, helikopter, balon gibi araçların, uçuş esnasında, iniş, kalkış ya da yer değiştirme için pist üzerinde hareket ederken (taksi hali) ya da durduğu sırada meydana gelebilecek durumlardan kaynaklanan hasarları kapsar. Hava taşıtının sahibi, işletmeni iseniz ya da kullanım hakkınız varsa bu sigortayı yaptırabilirsiniz. 

Hava Araçları Sorumluluk Sigortaları

Hava taşıtından kaynaklanan ve üçüncü kişilerin maddi hasara uğramasına sebep olan durumlarda oluşan zararı kapsar. Sigorta kapsamında yolcular, taşınan yük ve postalar, havaalanı işletmecisinin uğradığı hasar tazmin edilir.

  • Yolcu sorumluluk sigortaları: Uçuş esnasında oluşabilecek kaza durumlarında, ölüm ya da yaralanma halinde, zararı yasal sorumluluklarınız doğrultusunda karşılar.
  • Yük ve posta sorumluluk sigortaları: Uçakla nakledilen bütün yük ve postalarda, uçuş sırasında oluşabilecek maddi hasarı karşılar.
  • Havaalanı işleticisi sorumluluk sigortası: Havaalanlarında oluşabilecek hasarlı her durumu, devlet, yerel ya da özel fark etmeksizin, havaalanı işleticisi üstlenmelidir. Bu poliçe, sorumluluklarınızdan doğan hasarı işletmeniz yerine karşılayarak, zarar etmenizi engeller.

Ferdi Kaza Sigortaları

Ölüm ya da kalıcı yaralanma ile sonuçlanan kazalarda, kendilerine ya da yasal varislerine ödenen tazminat bedelini karşılar. Büyük hasarlı kazalar sırasında dahi, uğradığınız maddi zararı karşılayarak, firmanızın sıkıntıya düşmesini engeller.

  • Yolcu ve uçuş personeli koltuk ferdi kaza sigortası: Uçağın hareket anından, tamamen tahliye edildiği ana kadar (bütün yolculuk boyunca) yolcu ya da personelin fiziksel hasara uğradığı ya da hayatını kaybettiği durumlarda, hastane masrafları gibi ihtiyaçları karşılar.
  • Lisans kaybı sigortası: Sigortanın başladığı tarihte, geçerlilik belgesi ve lisansı olan bir pilotun, fiziksel yaralanma ve hastalık gibi sebeplerden kaynaklanan lisans kaybı sonucunda oluşan zararı karşılar.

Havacılık sektöründe, oluşabilecek her türlü aksiliğin firmanıza zarar vermesini engellemek için Aksigorta ile iletişime geçebilirsiniz. Online kanal üzerinden ihtiyaçlarınıza en uygun sigorta planını öğrenerek teklif alabilirsiniz.

Üçüncü Şahıs Mali Sorumluluk Sigortası, sigortalıların ihmal ya da tedbirsizlik sebebiyle üçüncü kişilere maddi ya da bedensel zarar vermesi durumlarını güvence altına alır. Sigortalının sorumluluk alanında oluşan kazalar sebebiyle üçüncü şahısların vefat etmesi, bedenen zarar görmesi ya da maddi varlıklarının hasar görmesi durumunda oluşabilecek tazminatlar, Üçüncü Şahıs Mali Sorumluluk Sigortası kapsamında sigorta şirketi tarafından karşılanır.

Üçüncü Şahıs Mali Sorumluluk Sigortası Nedir?

Üçüncü Şahıs Mali Sorumluluk Sigortası, sigortalının bilmeden ve kazayla üçüncü kişilere zarar vermesi durumlarında geçerli olan bir sigorta türüdür. Sorumluluk sigortaları kapsamında yer alan Üçüncü Şahıs Mali Sorumluluk Sigortası, sigortalıyı haksız suçlamalara ya da kusur sebebiyle oluşacak tazminat haklarında karşılaşılabilecek aşırı seviyedeki taleplere karşı da korur.

Üçüncü Şahıs Mali Sorumluluk Sigortası Neleri Kapsar?

Üçüncü Şahıs Mali Sorumluluk Sigortası, sigortalının sorumlu olduğu mesleki alanda ya da şahsi yaşamında farkında olmadan yaptığı tedbirsiz davranışlar sebebiyle üçüncü kişilere zarar verme durumunu kapsar. Sigorta paketinin karşıladığı zarar örnekleri şöyledir:

  • Sigortalının sorumlu olduğu bir tedbirin alınmaması sebebiyle üçüncü bir şahsın vefat etmesi
  • Sigortalının tedbirsizliği yüzünden üçüncü bir şansın yaralanması
  • Üçüncü şahısların sigortalının sorumluluk alanındaki bir kaza sebebiyle tam veya kısmet maluliyet yaşaması
  • İhmal sonucu oluşabilecek bir kaza sebebiyle üçüncü şahısların mallarının zarar görmesi
  • Tedbirsizlik ve sorumsuz davranış sebebiyle yaşanan kaza sonucunda üçüncü şahsın yaşam kalitesini etkileyecek oranda psikolojik travma yaşaması

Yukarıdaki durumlar tespit edildiğinde ve üçüncü şahıs ya da varisleri için tazminat hakkı doğduğunda Üçüncü Şahıs Mali Sorumluluk Sigortası devreye girer ve sigortalının ödemesi gereken maddi tazminatı poliçe sınırları dahilinde karşılar.

Sigorta Kapsamı Dışında Kalan Haller Nelerdir?

Üçüncü Şahıs Mali Sorumluluk Sigortası, sigortalının bilmeden ve ihmal sonucuyla sebep olduğu maddi zararları tazmin eder. Aşağıdaki haller, sigorta kapsamında değerlendirilmez.

  • Sigortalının karşı tarafa bilerek ve isteyerek verdiği bedensel ya da maddi zararlar
  • Yapılmış bir sözleşmeye dayalı olan ya da sigortalının sorumluluk alanını aşan anlaşmazlıklar
  • Savaş, toplumsal infial, halk hareketi, terör eylemi gibi durumlardan doğan bedensel ya da maddi kayıplar
  • İhtilaf konusu olan araç ya da eşyada rutubet ve çürüme sebebiyle oluşmuş hasarlar
  • Sözleşmede aksi belirtilmediği sürece deprem, yangın, su baskını, sel, çığ, heyelan gibi durumların yol açtığı yıkımlar

Üçüncü Şahıs Mali Sorumluluk Sigortanızın süresi devam ederken poliçe kapsamında değerlendirilebilecek durumlar yaşamanız hâlinde, sigortayı yaptırdığınız acenteyle iletişim kurabilir ve üçüncü kişilere karşı doğan mali sorumluluğunuzun tazmini için yasal süreci başlatabilirsiniz.

Topluma sağlık hizmeti sunulmasında oldukça önemli bir rol üstlenen hekimler, meslek hayatları boyunca tıp ve meslek etiği kurallarına uygun şekilde hareket etmekle yükümlüdür. Hekimler her hastayı mutlak surette iyileştiremeyebilir. Ancak uyguladıkları tüm tedavi metotlarının ve müdahalelerin, tıp bilimi standartlarına uygun şekilde ve iyileştirme amacıyla gerçekleşmesi gerekir. Söz konusu koşullarda uygulanan müdahale ve tedaviler sonucunda hastalarda kaçınılmaz olarak meydana gelen zararlar ve komplikasyonlar, izin verilen risk kapsamında değerlendirilerek hekime zararın tazmini açısından bir sorumluluk atfetmez. Ancak hekim bir komplikasyonu zamanında fark edemez ya da fark ettiği halde standart tıbbi girişim olarak değerlendirilmeyen bir önlem alırsa zararın tazmini yoluna gidilebilir. Hekimlik mesleğinin diğer meslek gruplarına kıyasla daha fazla risk taşıması, Zorunlu Hekim Sorumluluk Sigortası’na ihtiyaç doğmasına neden olmuştur. Peki, Zorunlu Hekim Sorumluluk Sigortası nedir?

Zorunlu Hekim Sorumluluk Sigortası Nedir?

Zorunlu Hekim Sorumluluk Sigortası;

  • Kamu ya da özel sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan hekimler,
  • Serbest çalışan hekimler,
  • Diş hekimleri,
  • Tıpta uzmanlık mevzuatı çerçevesinde uzman olan hekimler için geçerli bir sigorta türüdür.

Zorunlu Hekim Sorumluluk Sigortası’nın tam ismi, Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’dır. Bu sigorta, hekimlerin poliçe süresi içinde ya da sözleşme tarihinden önceki on yıllık süre boyunca sürdürdüğü mesleki faaliyetler sonucunda verdiği zararlara bağlı olarak, sigorta poliçesi içinde geçerli tazminat taleplerine teminat sağlar.

Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nda bir sözleşme dönemi boyunca ödenebilecek maksimum tutar 1.800.000 TL ile sınırlıdır. Her olay için belirlenen azami teminat tutarı ise 400.000 TL’dir. Sözleşmede geçerli olan on yıllık sürenin başlangıcı, 30 Temmuz 2009 tarihini geçemez.

Zorunlu Hekim Sorumluluk Sigortası’nda Tarafların Yükümlülükleri Nelerdir?

Zorunlu Hekim Sorumluluk Sigortası’nda sigortacı şirketin yükümlülükleri sigorta himayesini sağlamak, tehlikenin gerçekleşmesi halinde sigortalıya poliçede yer alan bedeli ödemek, sigortalının ticari meslek sırlarını saklı tutmak ve sigortalıyı sözleşmeye ilişkin detaylı şekilde bilgilendirmektir. Sigortalının yükümlülükleri ise sigorta primlerini düzenli olarak ödemek, ihbar mükellefiyeti bağlamına uyarak sigorta şirketine doğru bilgi vermek, değişen riziko koşullarını ve rizikonun gerçekleştiğini sigorta şirketine bildirmektir. Öte yandan, sigortalı zararı önlemek veya azaltmak için gerekli tüm tedbirleri almakla, zarar olayının aydınlatmasına yardım etmekle ve ödeme/ikrar/sulh sözleşmesinden kaçınmakla da yükümlüdür. Kısacası, Zorunlu Hekim Sorumluluk Sigortası, hekimlerin mesleki faaliyetlerini sigortanın sağladığı teminatlar sayesinde oluşan güven duygusuyla daha iyi şekilde ifa edebilmelerini amaçlar. Bu sayede sağlık hizmeti topluma daha etkin ve verimli bir şekilde sunulabilir. 

Günlük yaşantınızda her an başınıza gelebilecek beklenmedik bir kaza sonucu hayatınız riske girebileceği gibi, sakatlıklar ve yaralanmalar bedeninizde kalıcı hasarlar bırakabilir. Ferdi kaza sigortası ile herhangi bir kaza sonucu yaşamınızı yitirmeniz durumunda ailenizin ve sevdiklerinizin maddi sıkıntılar yaşamansının önüne geçebilirsiniz. Ölümle sonuçlanmayan kazalarda ise olay sonrası tedavi masraflarınızı karşılayabilirsiniz. Kazaya bağlı olarak maluliyetten ötürü çalışamaz duruma gelmeniz durumunda, yaşayabileceğiniz maddi kayıpları da çeşitli şekillerde teminat altına alabilirsiniz.

Ferdi Kaza Sigortası Nedir, Hangi Olaylar Kaza Olarak Değerlendirilir?

Ferdi kaza sigortalarında kaza olarak nitelendirilen olaylar, kanunlar çerçevesinde Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartları düzenlemesi ile belirlenmiştir. Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartlarına göre, sigortalı kişinin iradesi dışında ani ve beklenmedik bir şekilde meydana gelen olaylar olarak ifade edilir. Trafik kazaları, düşme, yanma, haşere sokması, hayvanlar tarafından ısırılma, zehirli gazların solunması gibi geniş kapsamlı bir şekilde tanımlanmıştır. Bu kazalara bağlı olarak ölümler, bedeninizde meydana gelen zararlar ve buna bağlı olarak tedavi masraflarınız, kısmi ya da tam maluliyet nedeniyle yaşayabileceğiniz maddi kayıplar ferdi kaza sigortaları ile güvence altına alınabilir.

Bu kazalarda esas kriterler, kişinin iradesi dışında meydana gelmesi ve sigortalının bedeninde cismani bir arızanın oluşmasıdır. Bir başka deyişle; kişinin kazada bir kusuru bulunmamalıdır. Sigorta şirketlerinden satın alacağınız poliçelerde bu tanımlamalar ve kazaya bağlı olarak teminat altına alınan riskler açıkça belirtilmiş olmalıdır. Satın alınan ferdi kaza sigortası poliçelerinin içeriğine göre, sigorta kapsamı ve kapsam dahilindeki teminatlar da detaylı bir şekilde açıklanır.

Ferdi Kaza Sigortalarında Teminatlar Nelerdir?

Ferdi kaza sigortası ürünlerinde poliçe dahilindeki teminatlar farklılık gösterebilir. Ancak genel bir ifadeyle, sigortalının vefatı durumunda poliçede belirlenen vefat teminatı, poliçede belirlenen kişilere ya da sigortalının kanuni varislerine ödenir. Kazanın vefatla sonuçlanmaması halinde ise poliçedeki şartlara göre, çeşitli tedavi masrafları teminatlandırılabilir. Kazaya bağlı olarak poliçede belirlenen süreler içerisinde oluşan kısmi ya da tam maluliyet durumunda ise kanunlar çerçevesinde belirlenen maluliyet oranlarına uygun bir şekilde, sigortalının hayatının kalanında iş göremezlik nedeniyle yaşayabileceği maddi kayıplar gündelik tazminatlar ile güvence altına alınabilir.

Hayat Sigortası ile Ferdi Kaza Sigortası Arasındaki Fark Nedir?

Genel tanımlar itibarıyla, hayat sigortasında vefat teminatı, sigortalının her türlü ölümünde kişiye ödenirken ferdi kaza sigortalarında ise poliçede tanımlanan kaza unsurları sonucu ölümün gerçekleşmesi şartı aranır. Ancak satın alacağınız poliçede riskler ve teminatlar farklılık gösterebilir.

Zorunlu sigorta çeşitleri, özellikle kamu güvenliğini kontrol altına almak, kişilerin ve üçüncü şahısların emniyetini sağlamak gibi amaçlarla kamu kuruluşları tarafından satın alınması zorunlu hale getirilen sigortalardır. Yasal olarak mecburi olduğu öne sürülen bu sigorta çeşitlerinin satın alınmaması durumunda, devlet kuruluşları tarafından belirli yaptırımlar uygulanabilir. Özellikle üçüncü şahıslara verebileceğiniz herhangi bir zarar durumunda korunmanızı sağlayan ve gerçekleşecek kaza durumlarına karşı bütçenizi koruyan zorunlu sigortalar, bir kaza sonucunda karşı tarafa vereceğiniz zararların teminat altına alınmasını sağlar.

Zorunlu Sigorta Nedir?

Dünyanın çok sayıda ülkesinde olduğu gibi, Türkiye’de de zorunlu sigorta yaptırımları bulunur. Zorunlu trafik sigortası da bu sigorta türlerinden biridir. Zorunlu trafik sigortalarının yaptırılmasındaki amaç, sürücülerin kaza durumunda üçüncü şahıslara ve onların araçlarına verebileceği hasarların telafi edilmesini sağlamaktır. Zorunlu trafik sigortaları, kendi aracınızda meydana gelen hasarları karşılamaz. Kendi aracınızdaki hasarların giderilmesi için kasko sigortalarını değerlendirebilir, hem kendi aracınızı hem de sağlık giderlerinizi teminat altına alabilirsiniz. Zorunlu trafik sigortalarının teminat bedelleri ise Hazine Müsteşarlığı tarafından belirlenen rakamlar dahilinde sunulur.

Zorunlu Sigorta Çeşitleri Nelerdir?

Zorunlu sigorta, tüm motorlu araçlara yapılan trafik sigortasının dışında çok sayıda alanda uygulanabilir. Zorunlu sigortalar, çok sayıda risk, kaza, afet karşısında koruma altında olmanızı sağlayan sigorta türleridir. Yalnızca bireysel güvenliğin değil, toplumsal güvenliğin de kontrol altında tutulmasını sağlayan zorunlu sigortalar, tamamen kamusal güvenlik ve koruma amacıyla ortaya çıkan yaptırımlardır. Zorunlu olarak yaptırılması gereken sigortaları yaptırmamanız durumunda ise bazı yasal düzenlemeler devreye girer.

Sigorta çeşitlerinin kapsamı, genişliği ve teminat maddeleri ise sigorta yaptıracağınız kuruluşun politikalarına göre değişiklik gösterebilir. Teminatlar dışında ihtiyaç duymanız halinde özel maddeler ve ek teminatlar ekleyebilir, poliçenizin daha geniş teminatlar sunmasını sağlayabilirsiniz. Ancak belirleyeceğiniz ek teminatlar, hizmetler ve özel maddeler için belirli bir ücret ödemeniz gerekebilir. Kuruluşların her birinde bu maddeler ve teminatlar arasında farklılıklar olabileceği gibi, ücret konusunda da değişiklikler görülebilir. Türkiye’de zorunlu olarak uygulanan sigorta çeşitleri aşağıdaki gibidir. Bu sigorta çeşitleri, sizi ve üçüncü şahısları, olası kazalara ve afetlere karşı koruma altına alır.

  • Kara Yolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası
  • Zorunlu Deprem Sigortası(DASK)
  • Yeşil Kart Sigortası
  • Kıyı Tesisleri Deniz Kirliliği Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası
  • Özel Güvenlik Mali Sorumluluk Sigortası
  • Kara Yolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası
  • Tüpgaz Zorunlu Sorumluluk Sigortası
  • Tıbbı Kötü Uygulamaya Karşı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası
  • Tehlikeli Maddeler ve Tehlikeli Atıklar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası

Kaza sigortaları, kapsamları sigorta şirketleri tarafından belirlenen ve sigortalıları beklenmedik hastane, bakım, nakil ve maluliyet masraflarına karşı güvence altına alan özel paketlerdir. Ferdi kaza sigortası seçenekleri kapsamında kaza olarak değerlendirilen durumlardan en önemlileri şöyledir:

  • Trafik kazası
  • Merdivenden yuvarlanma
  • Zehirli ya da zararlı gaz soluma
  • Vahşi hayvan saldırısına uğrama
  • Zararlı hayvanlar tarafından sokulma ya da ısırılma
  • Deprem ya da doğal afetler sebebiyle oluşabilecek durumlarda yaralanma

Kaza Sigortaları Hangi Durumları Kapsamaz?

Kaza sigortalarında sigortalıya ödeme yapılabilmesi için yaşanan olumsuz durumun “kaza” kavramını karşılaması beklenir. Sigortalının kendi iradesiyle dahil olduğu riskli durumlarda yaşadığı kayıplar ve gördüğü zararlar, kaza kapsamında değerlendirilmez. Ayrıca sigortalının yasadışı eylemlerde bulunurken gördüğü zararlar da sigorta kapsamı dışında kabul edilir. Ferdi kaza sigortalarının dışında kalan en önemli durumlar şunlardır;

  • Başka şahıslara fiziksel saldırıda bulunurken yara almak,
  • Poliçede aksi belirtilmediği sürece motosiklet ya da motorlu bisiklet kullanırken kaza yapmak,
  • Bir hava taşıtında yolcu sıfatından başka bir sıfatla ya da kaçak olarak bulunurken zarar görmek,
  • Toplumsal olaylara, kavgalara ve terör eylemlerine fiili biçimde katılırken yaralanmak,
  • Vahşi hayvan avcılığı esnasında ya da yüksek rakımlı dağlarda avlanırken fiziksel zararla sonuçlanan aksilikler yaşamak,
  • Rızayla girilen suda yüzerken boğulmak ya da boğulma tehlikesi yaşamak.

Ferdi Kaza Sigortası Teminatı Kimlere Ödenir?

Ferdi kaza sigortası teminatlarının ödenmesi için yaşanan kazanın tespit ve ispat edilmesi, ardından gerekli evrakların eksiksiz şekilde sigorta şirketine sunulması gerekir. Ferdi kaza sigortasından teminat ödemesi almak için oluşması gereken şartlar şöyledir:

  • Sigortalının kaza sebebiyle vefat etmesi,
  • Sigortalının kaza yüzünden tam ya da kısmen maluliyet yaşaması,
  • Hastane ve tedavi masrafları doğması,
  • Günlük rutin pansuman ve muayene masrafları oluşması

Ferdi kaza sigortaları, imzalanan poliçede belirtilen detaylara bağlı olarak aşağıdaki giderleri de karşılayabilir.

  • Poliçe hayat sigortası da içeriyorsa kaza sonucu vefat eden kişinin varislerine tazminat ödenmesi,
  • Sigortalının vefat etmesi durumunda cenazenin tıbbi açıdan doğru şekilde defnedilmesi,
  • Tedavi devam ederken gereken ambulans ve nakil hizmetleri,
  • Hastanede yatış sürecinde refakat eden kişinin masrafları,
  • Tedavi tamamlandıktan sonra ikâmet adresine dönüş giderleri.

Eğer ferdi kaza sigortanız varsa, kaza sonucu yukarıdaki masraflarla karşılaşmanız durumunda sigorta acentenizle irtibat kurabilir ve yasal süreci kolayca başlatabilirsiniz.

Günümüzde yoğun trafik ve zorlu hayat koşulları dikkate alındığında araçlarınızı güvence altına almak için KASKO poliçeleri en önemli sigorta ürünlerinin başında gelir. KASKO poliçeleri, araçlarınızda meydana gelebilecek her türlü hasarın yanı sıra hırsızlık, yangın gibi durumlarda doğacak maddi zararların da karşılanmasını sağlar. Sigorta şirketleri tarafından sunulan her bir KASKO ürünü, farklı risk grupları için ayrı ayrı teminatlar içerir. Bu teminatlarda doğacak maddi hasarların karşılanma oranları da farklılık gösterebilir. Bu gibi durumları daha net bir şekilde açıklayabilmek için KASKO ürünleri, poliçelerin kapsamına göre farklı isimlerle karşınıza çıkabilir. Geniş KASKO ya da genişletilmiş KASKO olarak bilinen KASKO türü de bunlardan bir tanesidir.

Geniş KASKO nedir?

KASKO poliçeleri aracınızda meydana gelebilecek trafik kazaları, çarpma, çarpılma, çalınma, yangın, doğal afetler, terör olayları, yurt dışı teminatları ve buna benzer temel risklere karşı koruma sağlar. Trafik kazalarından doğan hasarlar, hırsızlık ve yangın gibi olaylar birçok KASKO poliçesinde ortak olarak yer alan teminat türleridir. Bu temel risklere ek olarak ilave teminatlar içeren KASKO poliçeleri için geniş KASKO ifadesi kullanılır. Poliçelerinizde yer alan teminatların sayısı ve kapsamı arttıkça daha fazla riske karşı güvence satın almış olursunuz.

Geniş KASKO Poliçelerinde Hangi Teminatlar Yer Alabilir?

Aracınızda meydana gelebilecek her türlü riske karşı koruma sağlayabilmek adına KASKO poliçelerinin içeriği detaylı bir şekilde araştırılmalıdır. Bunun için de aracınızın, sizin ve aracınızda taşıyacağınız sevdiklerinizin başına gelebilecek riskler hususunda bilinçli bir şekilde hareket etmeniz gerekir. Standart KASKO poliçelerinde yer alan çarpma, çarpılma, hırsızlık gibi temel risklerin dışındaki teminatlara da ihtiyacınız olabilir. Geniş KASKO poliçeleri bu ihtiyaçlarınız da göz önünde bulundurularak hazırlanır.

Geniş KASKO ile üçüncü kişilere vereceğiniz maddi ve bedeni zararlar, yol yardım hizmetleri, mini onarım hizmetleri, doğal afetler, terör olayları gibi günlük yaşantınızda karşılaşabileceğiniz riskleri de güvence altına alırsınız. Koltuk ferdi kaza teminatı ile aracınızla yolculuk esnasında meydana gelebilecek kazalar sonucu vefat teminatı, tedavi masraflarının karşılanması gibi hizmetlerden de faydalanabilirsiniz. Bunlara ek olarak, başınıza gelebilecek ve ciddi maddi kayıplar yaşatabilecek riskler de geniş KASKO ürününüzde teminatlarınız arasına eklenebilir. Örneğin anahtar kaybı, yanlış akaryakıt dolumu, aracınızın içerisindeki eşyaların kaybı, kemirgen hayvanların aracınıza verebileceği zararlar bu teminatlar arasındadır.

KASKO poliçeniz hangi türden olursa olsun, sigorta ürününü satın almadan önce risklerin kapsamı, teminatlarınız ve sahip olduğunuz haklar konusunda bilinçli hareket etmelisiniz. Ödeyeceğiniz primler kadar teminatlar hakkında da muhakkak bilgi sahibi olmalısınız.

Cam yüzeyler hassas yapıları nedeniyle bazı özel risklere maruz kalır. Bu risklerin sonucunda meydana gelebilecek kayıplar sigorta poliçesi teminatları ile koruma altına alınabilir. Cam kırılma sigortası; özel kaplamaları, boyutları, konumları ya da hasarın neden olduğu etkiler sonucunda meydana gelen maliyetli cam değişim ya da onarım masraflarına karşı sigortalıya eşsiz bir mali güvence sağlar.

Cam Kırılması Sigortası Nedir?

Cam kırılması sigortası, cam yüzeylerin hasar görmesine neden olabilecek hemen hemen tüm tehlikelere karşı güvence sağlayan özel bir teminattır. Sigorta ile hasar görmüş camın değiştirilmesi ve onarılması ile ortaya çıkan masrafların tazmin edilmesini sağlanır. Poliçedeki özel şartlarla, sigortalı nesnenin kaybı ile aynı olaydan kaynaklanmak koşulu ile bina ya da diğer eşyalarda meydana gelebilecek hasarlar da tazmin edilebilir. Cam, genellikle pencere ve kapılar şeklinde mülklerin bir parçası olduğundan, cam kırılma sigortası genellikle konut ya da İş Yeri Paket Sigortası gibi diğer sigorta poliçelerinin içinde isteğe bağlı bir teminat olarak sunulur.

Cam Kırılması Sigortası Primleri

Cam kırılması sigortaları genellikle pencere, kapı, ayna, duşakabin, reklam panosu, akvaryum ve vitrin gibi camdan yapılmış yapıları kapsar. Prim miktarı, sigortalı camın türü, kalınlığı, kırılmaya karşı korunmalı olup olmadığı, montaj yöntemi, konumu ve toplam sigorta bedeli gibi çeşitli faktörlere bağlı olarak değerlendirilir. Sigorta bedeli, riskin ortaya çıkması durumunda ödenecek maksimum tazminat olarak sigortalı nesnenin tam değeri olarak ifade edilebilir ya da olası zarar miktarına bağlanabilir. Poliçe koşullarına göre değişiklik göstermekle birlikte riskin gerçekleşmesi durumunda yeni bir camın veya aynı tip ve kalitedeki başka bir nesnenin sabitlenmesi ya da cam yüzey üzerine yeni bir resim, tabela ya da dekorasyon yapılması için kararlaştırılan tutarı geçmeyecek şekilde tazminat ödenebilir. Ayrıca tazminat, geçici maliyetlerin geri ödenmesini ya da zararın ortadan kaldırılması ve hafifletilmesi ile ilgili diğer masrafları da kapsayacak şekilde genişletilebilir.

Cam Kırılma Sigortası Kapsamı

Ayrı bir sigorta ile teminat altına alınmamış olmak şartıyla aşağıdaki durumlar sigorta kapsamında değerlendirilmez:

  • Yangın, yıldırım, patlama ve kurtarma faaliyetleri sonucunda meydana gelen kayıp ve hasarlar
  • İnşaat ve tadilat nedeniyle meydana gelen hasar ve kayıplar
  • Sigortalanan camın üzerindekilerin zarar görmesinden meydana gelen hasar ve kayıplar
  • Toplumsal hareketler (grev, lokavt, kargaşa) ve bu hareketlere kolluk kuvvetleri tarafından yapılan müdahaleler sonucunda meydana gelen hasar ve kayıplar
  • Terör faaliyetleri ve bu faaliyetleri önlemek amacıyla yetkili merciler tarafından yapılan müdahaleler sonucunda meydana gelen hasar ve kayıplar

Kloz, Fransızca “clause” kelimesinin Türkçeleşerek kloz halini alması ile ortaya çıkmış hukuki terimdir. Sözleşmeler açısından bakıldığında şart, koşul anlamına gelen kloz, sigorta poliçelerinde özel şartları bildiren ek maddeler anlamına gelir.

Kloz Nedir?

İki taraflı bir sözleşme olan sigorta poliçelerinin standart maddelerinin yanı sıra sözleşmeye sonradan eklenen özel maddeleri de bulanabilir. Kloz olarak da adlandırılan ve daha çok ek teminatlar ile ilişkilendirilen klozlar, sözleşmenin kapsamını genişletebileceği gibi, daraltma ihtimali de bulunur. Sözleşme hukuku açısından bakıldığında karşılıklı akitlere konulmasında bir sakınca bulunmayan klozlar, tarafların karşılıklı rıza göstermesi halinde değiştirilebilir, kaldırılabilir veya yenileri eklenebilir.

Kloz Ne Demektir?

Sigortalı ve sigortalayan açısından oldukça mühim olan ve bir kontrat tipi olan sigorta poliçelerinin özel şartlarının sınırlarını çizen klozlar, her branşa ait poliçede farklı kimlikler kazanır. Kloz çeşitlerinin farklılıkları, sigorta poliçelerinin türleri dışında sigorta şirketlerinin çalışma prensiplerine göre de değişebilir. Yaygın sigorta tiplerinde hemen hemen aynı olan çoğu kloz, zaman zaman pazarlama stratejisi olarak sigorta türünü daha cazip hale getirmek için değişkenlik gösterebilir.

Kloz Çeşitleri Nelerdir?

Farklı sigorta branşlarına ait sigorta poliçelerinde, sıklıkla aynı tipte klozlara rastlanır. Hemen hemen tüm sigorta şirketi tarafından benimsenen yaygın klozlar, bazı şartlar altında kamu otoritesinin mecbur kıldığı koşullara bağlı olarak da kullanılıyor olabilir. Yaygınlık açısından örnekleme yapılabilecek klozlar, aşağıda kapsamları açıklanan maddelerden bazılarını içerir. 

  • Kasko poliçelerinde sıklıkla karşılaşılan klozlardan bir tanesi, cam klozudur. Sürücünün kaza yapması durumunda kırılan camın hangi koşullar altında değiştirilmesi gerektiğini, hangi şartlar oluşmamış ise değiştirilme maliyetlerinin karşılanmayacağını belirten bu madde, araç sigortalarının kapsamını etkileyen önemli klozlardan bir tanesidir.
  • Kasko poliçelerinde sıklıkla kullanılan bir diğer kloz ise hasarsızlık indirimi ile ilgili olandır. Sigortalının poliçesini yenilemek istediğinde hangi durumlarda hasarsızlık indirimi alacağını belirleyen bu maddenin, sigortalı lehine olmasına rağmen dikkatle okunması gerekir. Sigortanın kapsadığı hasarlar ve hangi hasarların indirimi etkilediği bu madde çerçevesinde belirlenir.
  • Grev, lokavt, halk hareketleri ve terör klozu ise kasko, konut sigortası ve sağlık sigortaları kapsamında sıklıkla başvurulan bir diğer özel şarttır. Halk hareketleri, terör ve iç kargaşa gibi durumların neler olduğunu açıklayan kloz, sigortalının karşı karşıya kaldığı maddi hasarların hangi şartlar altında tazmin edileceğini veya edilmeyeceğini açıklar.
  • Deprem ve yanardağ püskürmesi, sel veya su baskını ve yer kayması klozları ise konut sigortalarında karşınıza çıkabilecek diğer önemli klozlar arasında yer alır. Birbiri ile bağlantılı olan bu klozlardan birinin varlığı bir diğerinin teminat niteliğini etkileyebileceği için sözleşmede dikkatle okunması gerekir.

Çeşitli nedenlerle belirli topluluklar ya da gruplar arasında gerçekleşen ölüm oranlarının hesaplanmasına ihtiyaç duyulabilir. Bu hesaplamalar için bazı gelişmiş tablolardan ve tekniklerden yararlanmak gerekebilir. Günümüzde ölüm oranlarını tespit etmek amacıyla kullanılan tablolardan biri de mortalite tablolarıdır.

Mortalite Tabloları Nedir?

Mortalite tabloları, belirli zaman dilimi içerisinde hedef popülasyon için ölüm oranını gösteren diyagramdır. Başka bir adı ile aktüeryal tablo olarak da bilinen mortalite tabloları, sigorta şirketleri tarafından aktif şekilde kullanılır. Sigorta yapılacak bireylerin ürünlerini ve planlarını fiyatlandırmak için tercih edilir. Bu tablolar belirli bir nüfusun hayatta kalma oranlarını ortaya koyan, karmaşık matematiksel modeller geliştirmek amacıyla da kullanılabilir. Tıp ya da biyoloji gibi bazı sağlık bilimlerinde de kullanılabilen mortalite tabloları, kişilerin sürdürmesi gereken tedavi türü ile birtakım ilaçların kullanımı için olası teşhis kriterlerinin geliştirilmesi konusunda yardımcı olabilir.

Mortalite Tablolarının Özellikleri Nelerdir?

Mortalite tabloları, birtakım değişkenler kullanılarak farklı yaşlardaki bireylerin bir sonraki doğum gününden önce ölme olasılığını öngörmeye çalışan karmaşık istatikleri içerir. Yaş ve cinsiyet gibi belirli kriterleri kullanan mortalite tabloları, belirli bir yıl içinde ölmesi tahmin edilen 1.000 kişilik bir gruptaki insan sayısına ya da daha fazla kişiye göre ölüm olasılıklarını ortaya koyar. Genellikle doğumdan 100 yaşına kadar yıllık artışlarla hesaplanan bu tablolara göre, ölüm olasılığı da yaşla birlikte artar. Cinsiyetler arası yaşam süresi farklılıkları sebebiyle, mortalite tabloları erkekler ve kadınlar için ayrı ayrı düzenlenir.


Mortalite Tablolarının Çeşitleri Nelerdir?

Mortalite tabloları dönemsel yaşam tablosu ve kohort yaşam tablosu olarak ikiye ayrılır.

1. Dönemsel Yaşam Tablosu

Dönemsel yaşam tablosu, tek bir yıl ya da belirli yıllar arasında hedef kitle içerisinde gerçekleşen ölüm oranlarını belirler. Dönemsel yaşam tabloları, belirli bir dönemde ve belirli bir coğrafyadaki ölüm oranlarının ölçülmesinde büyük bir katkı sağlar.

2. Kohort Yaşam Tablosu

Kohort, ortak bir özelliğe sahip olan grupları ya da daha büyük kitleleri ifade eder. Diğer bir deyişle, bu tablolar, aynı yıl içerisinde doğan belirli bir grup insanın genel ölüm oranını gösterir. Aynı doğum yılına sahip olanlar burada bir kohort oluşturur. Kohort yaşam tablosu, geçmiş yıllarda gerçekleşen ölüm oranı verilerinin gelecekte de benzer şekilde gerçekleşeceğini öngörerek oluşturulur.

Sigorta şirketleri, mevcut sigorta ürünlerine ait fiyatları belirlemek amacıyla mortalite tabloları kullanır. Aynı zamanda bu tablolar sakatlanma, hastalık ve ölüm gibi gelecekte olabilecek muhtemel riskleri öngörmek isteyen kişi veya kurumlar tarafından da tercih edilir.


Sigorta primi ödemelerinin aksatılması; sigortalının ciddi maliyetlerle sonuçlanabilecek hasarları kendi olanakları ile karşılaması, sigortasız kalma, gelecekteki sigorta primlerinde artma ve kredi puanın düşmesi gibi hem kısa hem de uzun vadede önemli etkilere sahip olabilir. Meriyete alma gerçekleşse bile sigortalı eski poliçesinin kapsamından ya da avantajlarından yararlanamayabilir.

Meriyet Nedir?

Sigorta primi, sigortadan yararlanmak için ödenen poliçe bedelidir. Sigorta primlerini ödemenin birçok yolu olmakla birlikte, ödeme seçenekleri çoğunlukla aylık ödeme emri ve taksitler şeklindedir. Çoğu şirket, aylık ödeme yapmak yerine yıllık primlerini tek seferde ödeyen müşteriler için indirimli fiyatlar sunar. Herhangi bir nedenle primlerin belirtilen vade tarihinde ve gecikme halinde ek süreler içinde ödenmemesi, çok hızlı bir şekilde sigorta poliçesinin iptali ile sonuçlanır. Sigortanın türüne bağlı olarak, poliçeyi eski haline getirmek zor olabilir veya bunun için daha yüksek primlerin ödenmesi gerekebilir. Sigorta poliçesi iptal edildikten sonra, sigortalının belirtilen süre içinde sigorta şirketine başvurarak poliçesinin aktif hale getirmesi ya da yeniden yürürlüğe girmesine ‘’meriyet’’ adı verilir. Sigortanın yeniden yürürlüğe girmesi durumunda, sigorta şirketleri sigortalıdan ek işlemler talep edebilir. Örneğin bir sağlık sigortası söz konusu olduğunda yeniden muayene, yeni tetkikler ve ek prim ödemeleri söz konusu olabilir.

Prim Ödemeleri Zamanında Yapılmazsa Ne Olur?

Prim ödeme sorunlarında sigorta şirketinin atacağı ilk adım, genellikle sigorta kapsamının iptal edebileceği konusunda sigortalıyı uyarmak ve dönem priminin ödenmesi için sigortalıya ek süre tanımaktır. Yapılan bildirimde, belirtilen süre içinde, prim ödemesinin yapılmaması halinde oluşabilecek zararların karşılanamayacağını belirtilir ve poliçe iptal edilir. Meriyet kapsamında poliçenin tekrar yürürlüğe alınması için başvuru yapıldığında, ödeme düzensizlikleri sigortalının aleyhine olacak şekilde dikkate alınır. Sigorta geçmişinin sorgulanması ve ödemelerin aksatılması sigorta şirketleri için risk kapsamına girer ve bu durum primlerin yükselmesine neden olur. Tek bir prim ödemesini bile kaçırmak risk oranını artırdığı için, sigortalı açısından gelecekteki sigorta maliyetlerini olumsuz etkiler. Sigorta ödemelerini tutarlı bir şekilde sürdürmek primi düşük tutmanın en iyi yoludur.

Meriyet Başvurusu Ne Zaman ve Nasıl Yapılır?

Poliçe iptali ve meriyet ile ilgili bilgiler, sigorta poliçelerinin özel şartlar bölümünde ayrıntılarıyla yer alır. Meriyet başvurusu, poliçede tanınan yasal sürenin sonuna kadar primlerin ödenmemesi sonucunda poliçe iptal edildikten sonra yapılır. Bu süre, aksi belirtilmediği sürece 30 gündür. Sigortalı 30 gün içerisinde meriyet formu ve istenilen ek belgelerle birlikte sigorta şirketine başvurarak poliçenin yeniden yürürlüğe alınmasını talep edebilir.

Tahkim ya da Sigorta Tahkim Komisyonu, sigorta şirketleri ile sigortalı arasında meydana gelen anlaşmazlıkların giderilmesi için kurulan, faaliyetleri kanunlar ile belirlenmiş bir komisyondur. Tahkime sigorta ettiren ya da sigorta sözleşmesi ile fayda sağlayan kişiler başvurabilir.

Tahkim Nedir?

Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği bünyesinde kurulan Sigorta Tahkim Komisyonu; bir müsteşarlık, iki birlik, bir tüketici derneği ve bir akademisyen hukukçunun katılımından oluşur. Komisyona gelen anlaşmazlıklar ilk olarak raportörlere iletilir. Anlaşmazlığın raportör aşamasında sonuçlandırılamaması durumunda, başvuru bağımsız sigorta hakemlerine yönlendirilir.

Kimler Tahkim Başvurusunda Bulunabilir?

Tahkime başvurabilmek için öncelikle anlaşmazlığa neden olan konunun mahkeme, Tüketici Hakem Heyeti ya da kanundaki haller nedeniyle tahkime intikal etmemiş olması zorunludur. Bu hallerin dışında sigorta ettiren kişiler ya da sigortadan fayda sağlayan gerçek ya da tüzel kişi ya da kişiler, üye sigorta şirketleri hakkında tahkim başvurusunda bulunabilir. Başvurular sigorta sözleşmesi ile ortaya çıkan anlaşmazlıklar için yapılabilir. Aynı zamanda Güvence Hesabı ile ilgili talepler de başvuru konusu kapsamında değerlendirilir.

Tahkim Başvurusu Nasıl Yapılır?

Tahkime başvuru yapabilmek için, sigortalının önceden sigorta şirketine yazılı olarak başvurması, şirketin başvuruya olumsuz yanıt vermesi ya da 15 iş günü içinde yanıt vermemesi gerekir. Sigorta şirketine anlaşmazlıkla ilgili başvuruda bulunmadan önce Tahkim Komisyonu’na anlaşmazlığın giderilmesi için başvuruda bulunulamaz. Başvuru koşullarına ek olarak anlaşmazlığa neden olan zarara uğrama riskinin, sigorta şirketinin komisyona üye olduktan sonraki bir tarihte meydana gelmesi şartı aranır. Başvuruların incelenebilmesi için, başvuru sahiplerinin anlaşmazlık yaşadıkları sigorta şirketinin komisyona üye olma tarihlerini incelemeleri önemlidir. Bu tarihlerden önce meydana gelen riskler için komisyona yapılan başvurular dikkate alınmaz. Bu kural isteğe bağlı sigortalar için geçerli olup zorunlu sigortalar konusunda meydana gelen anlaşmazlıklarda, üyelik tarihi dikkate alınmaksızın, 18.04.2013’ten sonra meydana gelen anlaşmazlıklar için Tahkim Komisyonu’na başvuru yapılabilir.

Tahkim Başvurusunda Gereken Belgeler Nelerdir?

Tahkim başvurusunda bulunmak için gereken temel belgeler tahkim başvuru formu, sigorta şirketinin sigorta talebine ilişkin olumsuz yanıtı içeren cevap yazısına ve sigorta şirketine yapılan başvuruya 15 gün içinde dönüş yapılmamışsa bu durumu ispatlayan belgedir. Bu belgelere ek olarak komisyon ek belgeler talep edebilir. Ayrıca sigortalının iddiasını ispatlamak için sunacağı diğer belgeler de komisyona sunulabilir. Tahkim başvurusunu sigortalı yapabileceği gibi, sigortalının resmi bir vekalet ile atadığı baro kaydına sahip bir avukat da yapılabilir. Komisyon, her türlü anlaşmazlığı harici bir uzman gerektirmeyecek şekilde oluşturduğundan, başvuru ve devam eden süreçlerde hukuki destek almak için genellikle avukata ihtiyaç duyulmaz.

Sigorta ürünlerinde belirlenen teminatlar karşılığında sigorta ettirenler bir prim ödemesi yapar. Sigorta türlerine göre değişiklik göstermekle birlikte, çeşitli gerekçelerle mevcut prim bedeline ek olarak sigorta şirketlerince talep edilen ilave ödemelere sürprim adı verilir.

Sürprim nedir? Sürprim Hangi Durumlarda Uygulanır?

Sigorta şirketleri, sektördeki ortalamalara göre sigorta ürünleri tasarlama ve standart primler belirleme eğilimindedir. Ancak sigortalıya göre değişiklik gösterebilen faktörler devreye girdiğinde farklı prim bedelleri ortaya çıkabilir. Bazı durumlarda ise sigorta şirketleri, teminatlara dahil edilmeyen riskleri sürprim uygulamasıyla ek primler talep ederek teminat kapsamına ekleyebilir.

Sürprim, çeşitli sigorta türlerinde farklı gerekçelerle ve oranlarla uygulanabilir. Genellikle zorunlu sigorta ürünlerinde, mevcut sigorta poliçesinin zamanında yenilenmediği durumlarda sürprim söz konusu olabilir. Bir diğer uygulamada ise sigorta poliçelerinde kapsam dışı olan teminatlar karşılığında talep edilen bedeller, sürprim olarak karşınıza çıkabilir. Yani, standart poliçelerde sigorta edilemeyen teminatların sözleşmeye eklenmesi ile yeniden prim hesaplaması yapılır ve sürprim bedelleri belirlenir. Birçok farklı sigorta ürününde kullanılmasına karşın zorunlu trafik sigortaları, DASK, KASKO, konut, sağlık ve hayat sigortalarında yaygın olarak kullanılan bir uygulamadır.

Zorunlu Sigortalarda Sürprim Nedir? Nasıl hesaplanır?

Türkiye'de yürürlükteki sigortacılık mevzuatlarına göre, araç sahipleri için trafik sigortaları, konut sahipleri için de DASK zorunlu sigorta ürünleridir. Yıllık olarak düzenlenen bu tür sigorta poliçelerinde, süre aşımlarında gecikme yaşanan her ay için yeniden prim hesaplaması yapılır. Sürprim uygulamasının söz konusu olduğu bu durumlarda yansıtılacak olan prim artışları kanunlarca belirlenmiştir. Örneğin, trafik sigortalarında sürenin dolmasının ardından poliçenin yenilenmediği her ay için yüzde 5, toplamda ise bir önceki yıla ait prim tutarının yüzde 50'sini geçmeyecek şekilde sürprim bedeli hesaplanabilir. Süresi dolan bir trafik sigortasında, yaşanan gecikmeler dikkate alınarak sürprim hesaplamasına gidilir. Hasarsızlık gibi çeşitli indirimler varsa belirlenecek sürprim bedeli üzerinden uygulanır.

Sağlık ve Hayat Sigortalarında Sürprim nedir?

Sürprim kavramı, her sigorta poliçesi için farklı sebeplerle karşınıza çıkabilir. Sağlık sigortaları ve hayat sigortaları sürprim uygulamasının en fazla yaşandığı poliçe türleri olarak sayılabilir. Standart bir sağlık sigortası prim bedeline ek olarak sigortalının hastalık geçmişi, genetik hastalık riskleri, geçmiş sağlık sigortalarında hangi teminatlardan ne sıklıkla yararlandığı sürprim oranının belirlenmesinde önemli bir rol oynar. Sigorta şirketlerinin risk analiz sistemleri ve yöntemleri ile hesaplanan ilave primler sonrası teklifler sürprim oranıyla hazırlanır. Benzer uygulamalar hayat sigortaları için de geçerlidir. Sigortalının yaşı, hastalık geçmişi, geçirdiği ameliyatlar, genetik yatkınlıklar dikkate alınarak sürprim uygulaması yapılabilir.

Sigorta Primi Ne Demektir?

Sigorta şirketlerinin sunduğu hizmet, karşılıklı risk transferini yasal hale getiren sigorta poliçelerinin düzenlenmesini kapsar. Sigorta şirketi ve sigorta yaptıran arasındaki ikili sözleşme belirli teminatları kapsar. Poliçelerin kapsayıcılığı, taşınan riskin bedelini ve risk altındaki kıymetin değerini korumayı amaçlar. Sigorta şirketleri, kestikleri her poliçe karşılığında sigorta primi olarak ifade ettikleri ücreti tespit eder. Sigorta primleri belirlenirken branşlara özgü faktörler öne çıkar. Herhangi bir sağlık sigortasının primi ile kasko sigortasının primi arasında farklar vardır.

Her poliçenin kendine özgü risk ve teminat yapısı sigorta priminin hesaplanmasını etkileyeceği gibi, sigorta ettirenin ya da sigorta edilenin taşıdığı özellikler de primlerin farklılaşmasına etki eder. Genel olarak bakıldığında sigorta primleri belirlenirken içeriğinde;

  • Sigorta şirketlerinin kurumsal anlamda taşıdıkları maliyetler,
  • Acente komisyonları,
  • Kar marjı,
  • Risk primi,
  • Ek teminatlara ait risk primleri bulunur.

Her sigorta şirketinin farklı sigorta primlerine sahip olmasının altında yatan temel nedenler, sigorta poliçesinin kapsadığı riskler ve sigorta şirketinin maliyet+kar marjı oranları ile ilişkilendirilebilir.

Sigorta Primlerini Yükselten ve Azaltan Faktörler Nelerdir?

Sigorta primleri branşlara göre farklılık gösterdiği gibi, taşıdığı risklere göre de değişebilir. Bir poliçenin prim değeri hesaplanırken değerini artıran veya azalmasına neden olan faktörler şunlardır:

  • Ek teminatlar alınması,
  • Daha önce hasar talebinde bulunulması veya hasar talebinde hiç bulunulmamış olması,
  • Sağlık sigortalarında kişilerin yaşı, kasko sigortalarında trafikte geçirilen yıl sayısının artması,
  • Aynı poliçenin birkaç yıldır üst üste yenilenmesi gibi durumlar primlerinizin artmasına veya azalmasına neden olabilir.

Sigorta Primlerini Zamanında Ödemenin Önemi Nedir?

Sigortacılığın temel yapı taşlarından biri olan sigorta primi, sektörün kendini yaşatabilmesi için gerekli olan mali kaynağı oluşturur. Zamanında, sistematik olarak ödenmeyen poliçe bedelleri ise sigortanızın geçerliliğini yitirmesine sebep olabilir. Poliçeniz düzenlenmiş olsa bile anlaştığınız koşullar çerçevesinde ödemelerinizi düzenli olarak yapmamanız, risk gerçekleştiğinde hasar tazminatı alamamanıza neden olabilir. Bu nedenle sigorta poliçenizi düzenli olarak ödemeyi ihmal etmemelisiniz.


Bir sigorta işlemi sırasında en önemli nokta, sigortalı kişi ve sigorta sağlayan şirket arasında yapılan sigorta sözleşmeleridir. Sigortalının hakları, hangi durumlarda ne kadar prim alabileceği, sigorta şirketinin sigortalıya karşı sorumlulukları ve sigortalının diğer bütün hakları bu sözleşmede yer alır. Sigorta yaptırılan bütün alanlarda bu sözleşmelerle iş yürütülür, sözleşmede yazan maddeler sayesinde işlemler yapılır. Ancak bu sözleşmelerin maddelerinde, sözleşmeyi yaptıktan sonra değişikliğe gidilmek zorunda kalınabilir.

Bu değişiklik, sözleşmenin hazırlandığı ve tarafların imzaladığı zamandan sonra fark edilen bir hata sebebiyle olabileceği gibi, taraflardan birinin geçerli bir bahane göstermesiyle de uygulanabilir. Sözleşmelerde yapılan değişikliğe "zeyil" ismi verilir. Zeyil yapıldığına dair hazırlanan belgelere de "zeyilname" denir. Sigorta poliçelerinde, yani sözleşmelerinde o an yapılan bütün değişiklikler zeyilnamede yer alır. Zeyilname, sigorta sektörünün yanında ihale sözleşmelerinde de kullanılır. Yapılan ihalenin şartları gibi konularda değişikliğe gidilecekse zeyilname hazırlanarak ihaleye devam edilir.

Zeyilname Nedir? Hangi Durumlarda Hazırlanır?

Zeyilnameler bütün sigorta çeşitlerine hazırlanabilen bir belgedir. Trafik sigortası, konut sigortası, kasko sigortası ve daha birçok alanda taraflardan birinin poliçede değişikliğe gitmek istemesiyle zeyilnameye başvurulabilir. Bu belgenin hazırlanması için en sık başvurulan durumlardan bir tanesi, plaka değişimleridir. Zeyilname hazırlanarak gerçekleştirilen plaka değişimlerinin yanı sıra yeni bir araç satın aldığınızda önceki aracınızın kaskosunu yeni aracınıza aktarmak istiyorsanız da yine zeyilname düzenletmeniz gerekir.

Bir başka örnek olarak ise araç bilgilerinizin poliçelere hatalı girildiği durumlar gösterilebilir. İleride bir sıkıntı ya da engel ile karşılaşmamak adına aracınızın sigorta sözleşmesindeki bilgilerini zeyilname ile düzeltmeniz gerekir. Yeni bir ev aldıktan sonra sahip olduğunuz Zorunlu Deprem Sigortası sözleşmenizde, zeyilname sayesinde kolayca adres değişikliği yapabilirsiniz. Zeyilname düzenlenmesi sigorta primlerinizde de değişiklikler yaratabilir. Özellikle araç ya da konut değişiklikleri sigortanın şartlarında değişikliğe sebep olacak büyük değişimlerdir. Bu yüzden bu tarz bir değişiklik yapıldığında primler tekrardan hesaplanacaktır. Yeni hesaplamaya göre primler artış ya da düşüş gösterebilir.

Zeyilname Düzenlenmesi için Hangi Şartlar Gerekir?

Zeyilname düzenlemelerinde en önemli husus, bu belgeyi her iki tarafın da kabul etmesidir. Yani hem sigortalı hem de sigorta şirketi zeyilname hazırlanma konusunda anlaşmaya varmış olmalıdır. Sigorta şirketleri, tek taraflı olarak sözleşme maddelerini değiştirme hakkına sahip değildir. Aynı şekilde sigortalı da sigorta şirketinin rızası olmadan herhangi bir değişikliğe gidemez. Haliyle hazırlanan zeyilnamenin geçerli olması için iki tarafın da rızası ve imzası olması şarttır.

Riziko kelimesi, sözlük anlamı olarak "risk" demektir. Bu manada genel olarak bütün riskleri kapsayan riziko, sigorta sözlüğünde biraz daha farklı bir anlama gelir. Sektörde riziko kelimesi, gerçekleştiği takdirde sigortalı kişiye maddi olarak zarar verebilecek ve maddi taleplerde bulunma hakkı doğurabilecek tehlike ve durumlar için kullanılır. Bu durumlar, aslında sigorta sözleşmesinin, sigortalının maddi zararlarını kapatmak ya da en aza indirmek konusunda işleve geçmesine sebep olabilecek olaylar olarak düşünülebilir.

Riziko Neden Önemlidir?

Riziko kavramını sigorta sektöründe bir hayli önemli yapan nokta ise sözleşmelerin bu risk oranına bağlı olarak şekillenmesidir. Sigortalının maddi olarak bir zarara uğradığında sigorta şirketinden alacağı tutarın belirlenmesinde rizikonun gerçekleşme ihtimali göz önüne alınır. Örneğin, rizikonun kesin olarak gerçekleşeceği durumlar için sigorta şirketleri sözleşme imzalamaktan kaçınır. Çoğu zaman rizikonun gerçekleşme ihtimali arttıkça, zararın karşılanması için verilen tutar da düşer.

Riziko Hangi Durumlarda Geçerli Sayılır?

Rizikonun gerçekleştiği her zaman sigorta sözleşmesinin devreye girmesi şart değildir. Sigorta şirketinin rizikodan doğan zarar için sigortalıya ödeme yapması için de bazı şartlar bulunur. Sigorta sahteciliğinin kapsadığı konularda riziko için herhangi bir meblağ ödenmez. Aksine, sigorta şirketinin lehine sigortalıya verilecek cezalar da dahil, sigortalı farklı yaptırımlar sonucu zararda çıkabilir. Bunun yanında eğer rizikoda bir ihmal söz konusuysa sigorta şirketi herhangi bir ödeme yapmak zorunda değildir. Riziko, sigortalının ve sigorta şirketinin beklemediği bir şekilde ortaya çıkan tehlikeleri kapsar. Ortada bir ihmal, dikkatsizlik, kasıt vb. gibi durumlar mevcutsa yaşanan zarar sigorta şirketinin ilgileneceği bir olay olmaktan çıkar. Riziko gerçekleştikten sonra ihmal gibi durumların olmadığı tespit edilirse sigortalının en önemli sorumluluğu, olayın her ayrıntısına kadar sigorta şirketine bilgi vermektir. Bu bilgiler abartıdan uzak ve kesinlikle doğru olmalıdır.

Türkçede kelime anlamı "güvence" olan "teminat" kelimesi, sigorta lugatında da bu anlamıyla yer alır. Belirli bir ücret karşılığında sigortalanan mal, şahıs ya da hizmetlerin hasar alması durumunda, sigorta kuruluşları tarafından poliçede belirlenen maddeler dikkate alınarak hasarların tazmini ele alınır. Sigorta kuruluşları, sigorta yaptıran kişilere, eşyalara ya da araçlara, hizmetlere, alanlara ve hak sahibi olan üçüncü şahıslara zararların giderilmesi konusunda garanti verir. Sigortalıya sunulan bu garantiye ise teminat adı verilir.

Teminat Nedir?

Teminat, kişilerin bir kaza, afet ya da diğer olumsuz olaylarla karşılaşmaları sonucunda oluşan kayıpların giderilmesini sağlayan bedel ve güvencelerdir. Sigorta çeşitlerinin her birinde bir veya birden fazla teminat bulunur. Sigortaların teminat çeşitleri ise sigortalanan kişiye, gayrimenkule ya da araca göre değişiklik gösterir. Örneğin, zorunlu trafik sigortası teminatları ve kasko sigortası teminatları arasında büyük farklar bulunur. Teminatlar sigorta şirketlerinin politikalarına göre de değişebilir. Teminatlar, temel olarak maddi zararların giderilmesine yönelik olsa da kişilerin alacağı manevi hasarlar için de verilebilir. Bunun dışında bazı hizmet ve yardımlar da teminat olarak sunulabilir.

Teminat Bedelleri Nasıl Belirlenir?

Teminat bedelleri, sigorta poliçesi yapılırken belirlenir. Sigorta yaptıran kişi, acenteye başvurduğunda kendisine çeşitli seçenekler sunulur. Sigorta paketlerinin teminatları, aylık düzenli olarak ödenecek primlerle doğru orantılı şekilde artar. Bu yüzden sigortalı, kendi ödeme gücüne göre aylık prim seçimi yaparken aynı zamanda teminat oranını da belirlemiş olur. Teminatların oranları, imzalanan poliçelerde net bir şekilde belirtilir. Bu sayede sigortalı, sigorta desteğini gerektirecek bir durumla karşılaşması durumunda sigorta şirketinden ne kadar ödeme alacağını sigortasını yaptırdığı andan itibaren bilir.

Teminatlar Hangi Durumları Kapsar?

Teminatların geçerli olması ve sigorta şirketinin sigortalıya ödeme yapabilmesi için sigorta poliçesinde yazılı olan koşulların oluşması beklenir. Örneğin, sağlık sigortası yaptırmış bir kişinin sigorta teminatlarından yararlanabilmesi için, sigorta süresi devam ederken sağlık sorunları yaşaması, ferdi kaza sigortası yaptırmış bir kişinin teminatlarından yararlanabilmesi için sözleşme koşullarında sigorta kapsamında olduğu belirtilmiş kazalardan mağdur olması gerekir. Teminatların kapsamadığı başlıca durumlar ise şunlardır:

  • Sigortalının kanuna aykırı eylemler gerçekleştirirken, kasten suç işlerken ya da suç niteliği taşıyan bir eyleme iştirak ederken zarar görmesi,
  • Sigortalının teminat koşullarını kapsayan bir mağduriyet, hastalık ya da kaza yaşadığı ispatlayan rapor ve evrakları sigorta şirketine sunamaması,
  • Sorumluluk sigortası türlerinde sigortalının üçüncü şahıslara kasti bir şekilde zarar vermesi gibi durumlarda, sigortalının yaşadığı kayıp sigorta kapsamı dışında değerlendirilebilir.

Daini Mürtehin Şerhi Nedir?

Daini mürtehin, çok fazla bilinmeyen bir kavramdır. Kelime anlamları değerlendirildiğinde dain “alacaklı”, mürtehin ise “rehin” anlamındadır. Daini mürtehin, bir riskin ortaya çıkması halinde alacaklının haklarını korumak amacıyla uygulanan bir prosedürdür.

Daini Mürtehinin Amacı Nedir?

Daini mürtehinin amacı, alacaklının teminat altına alınmasını sağlamaktır. Bu durumu bir örnekle açıklamak gerekirse; banka kredisi aracılığı ile bir otomobil almak ve araca kasko yaptırmak isterseniz, poliçe üzerindeki finans kurumunun “rehinli alacaklı” olarak gösterildiğine tanık olursunuz. Aslında bu durum kredi veren banka tarafından talep edilen bir prosedürdür. Böyle bir durumda taşınır bir mal olan aracınıza ilgili yasalar gereğince menkul rehini uygulanır. Aracınızla ilgili tüm tarafların menfaatleri, sigorta sözleşmesi yapılarak güvence altına alınmalıdır. Böyle bir durumda iki farklı yol izlenebilir. Bunlardan ilki, araç sahibinin araç üzerinde bulunan menfaatlerini sigortalatmasıdır. İkinci yol ise rehinli alacağı bulunan kişinin aracını, alacak miktarı kadar sigortalatmasıdır.

Aracın değer kaybetmesi halinde veya alınacak tutarın aracın satış bedelinden tahsil edilme durumu söz konusu değilse, ödenmesi gereken zorunlu sigorta tazminatı, rehinli alacaklı olan kişinin alacağı sigortalı aracın yerine geçirilir. Daini mürtehin, aynı zamanda ev alırken yapılan konut sigortalarında da uygulanabilir.

Daini Mürtehin Nasıl Kaldırılır?

Herhangi bir nedenden dolayı kredi çektikten sonrası “rehinli alacaklı” konumunda bulunan bankanıza, kredinizin son taksitini ödeyene kadar rehin durumu kaldırılmaz. Bütün borcunuzu ödedikten sonra daini mürtehin iptali anlamına gelen konut veya taşıt rehin kaldırma işlemini gerçekleştirebilirsiniz. Bu işlem için mutlaka bankanızın şubesini ziyaret etmeniz gerekir.

Banka Rehininin Kaldırıldığı Nasıl Öğrenilebilir?

Aracınızın veya konutunuzun üzerindeki banka rehinin kaldırıldığından emin olmanız gerekir. Bunu öğrenmek için e-devlet sistemini kullanabilirsiniz. Sistem üzerinde yer alan “Adıma Tescil Araç Sorgulama” sayfasını ziyaret ederek rehinin kaldırılma durumunu sorgulayabilirsiniz. Böylece rehin durumunuzun aktif ya da pasif olup olmadığını öğrenebilirsiniz.

Riskli Durumlarda Ortaya Çıkan Sonuçlar Nelerdir?

Riskli durumlar ortaya çıktığında sigorta şirketiniz tarafından kredinizin ödenmemiş kısmı, daini mürtehine tazminat şeklinde gerçekleştirilir. Daini mürtehine ödenmesi gereken tazminat tutarı, bazen kredi borcunuzdan daha yüksek çıkabilir. Risk ortaya çıktığında henüz ödenmemiş ve koruma altına alınması gereken kredi tutarları var ise fazla borç ortaya çıkabilir. Böyle durumlarda daini mürtehin, sigorta firması tarafından kendisine ödenmiş olan tazminatın fazlalık kısmı hakkında yasal varislere bilgilendirme yapmak zorundadır.

Son olarak, ortaya çıkan tazminatın daini mürtehine ait olan kısmı dışında kalan tutarlarda yasal varisler için farklı pay miktarları belirlenmiş olabilir. Fakat önceden bu kişiler için herhangi bir pay belirleme durumu yoksa, tüm yasal varisler eşit oranlarda hak sahibi kabul edilir.

Sigorta şirketleri, vadesi bir yılı aşan hayat, ferdi kaza ve sağlık sigortası alanında düzenledikleri poliçeler için, sigorta ettirenler ve lehtarlara karşı yükümlülüklerini yerine getirebilmek amacı ile bilançolarında teknik karşılık ayırmak zorundadır. Teknik karşılıklar; matematik karşılık, muallak tazminat karşılığı ve cari rizikolar karşılıklarının toplamından oluşur. Teknik karşılıkların bir parçası olarak kabul edilen matematik karşılıklar ise vadesi dolmamış her bir poliçe için ayrı ayrı hesaplanır. Bunun maddi değeri; kar payı ve aktüeryal matematik karşılıklar ile yurt dışı karşılıklar ve reasürans işlemleri için özel olarak ayrılan matematik karşılıkların toplamından oluşur.

Aktüeryal Matematik Karşılık Nedir?

Sigorta şirketlerinin toplam prim gelirlerinin bugünkü değeri ile poliçeden doğan yükümlülüklerinin bugünkü değeri arasındaki fark, aktüeryal matematik karşılık olarak adlandırılır. Aktüeryal matematik karşılıklar, Hazine Müsteşarlığı’ndan onay almış ürün teknik şartnamesinde belirtildiği şekilde hesaplanarak muhasebeleştirilir. Sigorta şirketlerinin bilançolarında karşılık bulan aktüeryal karşılıklar, tüm sigorta sisteminin sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi ve yükümlülüklerin aksamadan faaliyetlerin devam edebilmesi için tesis edilmiş bir sistemdir.

Aktüeryal Matematik Karşılık Ne Demektir?

  • Aktüeryal matematik karşılıklar, prospektif yöntemler ile hesaplanabilir. Şirketlerin, Hazine Müsteşarlığı’ndan onay alması koşulu ile farklı istatiksel modeller kullanarak veya genellemeler yaparak hesaplama yapmaları da mümkün olabilmektedir.
  • Prospektif hesaplama yöntemi, gelecekteki yükümlülüklerin bugünkü peşin değeri ile gelecekte tahsil edilecek primlerin bugünkü değeri arasındaki farktır.
  • Retrospektif hesaplama yöntemi alternatif olarak kullanılan bir başka hesaplama yöntemidir. Gelecekteki yükümlülüklerin sonuç değeri ile gelecekte tahsil edilecek primlerin sonuç değeri arasındaki farktan oluşur.
  • Aktüeryal matematik karşılıklar hangi yöntem ile hesaplanır ise hesaplansın, prospektif yöntem ile hesaplanan değerden daha az olamaz.
  • Aradaki farkın negatif çıktığı durumlarda ise bu değerin sıfır (0) olduğu kabul edilir.
  • Aktüeryal matematik karşılıkları, hayat sigortası branşında faaliyet gösteren şirketler dışında vadesi bir yılı geçen hayat, ferdi kaza ve sağlık sigortası poliçesi düzenleyen tüm sigorta şirketlerinin hesaplaması zorunludur.
  • Birikimli hayat sigortaları dahil vadesi bir yılı aşan ferdi kaza, sağlık ve hayat sigortaları poliçelerinde; ölüm tazminatı, maluliyet ve kritik hastalık tazminatı taahhüt edilmiş ise poliçelerin bu kısımları için de aktüeryal matematik karşılığı ayrılması zorunludur.
  • Aktüeryal matematik karşılıklar, birikimli hayat sigortalarında, birikimlerin prime kalan kısımları ile birikmiş aktüeryal matematik karşılıkların toplamından oluşur.
  • Aktüeryal matematik karşılıklar, tahakkuk veya tahsil esaslarına göre Hazine Müsteşarlığı’ndan onay almış ürün teknik şartnamesinde belirtildiği şekilde hesaplanır.
  • Sigorta ettiren ve lehtarların korunması adına hesaplama yöntemleri ve varsayımlar poliçe vadesi içerisinde değiştirilemez.

Lehtar, sigorta poliçeleri açısından sigortadan faydalanan kişiye işaret eder. Sigortayı yaptıran kişi lehtar sıfatı kazanabileceği gibi, bir başkası tarafından yaptırılan sigortadan, doğrudan veya dolaylı olarak faydalanan kişiler de lehtar sıfatı kazanabilir.

Lehtar Nedir?

Daha çok hayat sigortalarında görmeye alışkın olduğunuz lehtar kavramı, sigorta poliçesine konu olmasa bile rizikonun gerçekleşmesi durumunda sigortadan faydalanacak menfaattarları kapsar. Herhangi bir sigorta poliçesinde yer alan lehtar veya lehtarlar gerçek ya da tüzel kişiler olabilir. Ölüm teminatı, cenaze masrafları teminatı ve benzerlerini sunan hayat sigortası, sağlık sigortası ve emeklilik sigortalarında, sigorta ettiren kişiden lehtarı veya lehtarları belirlemesi istenir. Lehtarın belirlenmediği durumlarda, kanunen yasal varis olarak kabul edilen kişiler lehtar statüsünde değerlendirilir.

Lehtar Ne Demektir?

Kanunen varis olarak kabul edilen kişiler, aksi belirtilmediği sürece hayat sigortası poliçelerinin lehtarı olarak kabul edilir. Bir sigorta poliçesini yaptıran ile sigortalı kişi farklı olabileceği gibi, sigorta poliçesinin menfaattarı da ayrı bir kişi olabilir. Sigorta poliçelerinde ölüm durumunda toplu bir tazminatın ödenmesi söz konusu olduğunda devreye giren lehtar kavramı ise genel olarak aşağıda sıralanan özelliklere sahiptir.

  • Gerçek veya tüzel kişilik olması hususunda belirleyici bir kural veya kanun yok ise ikisi birden ya da ikisinden biri olabilir.
  • Poliçe üzerinde kanunen sınırlayıcı bir engel olmadığı sürece birden fazla lehtar belirlenebilir.
  • Birden fazla lehtarın belirlendiği durumlarda sigorta ettirenin, lehtarların payları konusunda bilgi vermesi talep edilir.
  • Birden fazla lehtarın söz konusu olduğu durumlarda payların oranları hakkında bilgi verilmemiş ise paylar eşit sayılır.
  • Sigorta poliçesi düzenlenirken lehtar bildirimi zorunlu değildir.
  • Lehtarlar poliçeye sonradan eklenebilir ve/veya değiştirilebilir.
  • Lehtar belirtilmeyen poliçelerde rizikonun gerçekleşmesi durumunda kanuni varisler menfaattar olarak kabul edilir.

Lehtar/Sigortalı Aynılığı Nedir?

Bazı sigorta poliçelerinde sigorta ettiren ile sigortalı farklı kişiler olabilir. Sigorta poliçesi bir ticari sözleşme olarak düşünüldüğünde, söz konusu sözleşmenin tarafları sigorta ettiren ve sigorta şirketidir. Sigortalı ise bu durumda lehtar olarak kabul edilir. Sigortanın prim ödemelerini yapmakla yükümlü olan taraf sigorta ettiren olduğu halde sigortadan faydalanan taraf sigortalı, diğer bir deyişle lehtar olan kişidir. Bu durum daha çok özel sağlık sigortalarında görülmektedir. Aile sağlık sigortaları kapsamında eşlerden birinin diğer tüm aile fertlerini sigortalatması uygulamada sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Poliçeye dair sigorta primlerinin ödenmesini sigorta ettiren taraf üstlenirken sigortadan faydalanacak olan kişiler adına sigorta poliçesi düzenlenen sigortalılar, yani lehtarlardır.

Sigortacılıkta bazı poliçeler düzenlenirken sigorta şirketinin taahhüt ettiği alt sınır faiz oranları vardır. Bu tür faiz oranları uygulanan kâr payına, tarife para birimine, yatırım getirilerine ve ülkeye ait değişken ekonomik koşullara göre belirlenir.

Teknik Faiz Nedir?

Hayat sigortası, gelecek günlerinizi garanti altına almanızı sağlayan önemli bir sigorta türüdür. Bu sigorta türünde dikkat etmeniz gereken 2 temel faktör vardır. Bunlardan ilki ölüm varsayımları ikincisi ise kullanılacak teknik faiz oranıdır. Hayat sigortaları konusunda, ölüm oranlarından ziyade uzun vadede daha avantajlı sonuçlar elde etmek için, teknik faiz kavramına ağırlık vermek daha doğru bir yaklaşımdır.

Faiz Çeşitleri Nedir?

Hayat sigortası hesaplamalarında kullanılan teknik faiz oranından önce diğer faiz kavramlarına göz atmakta yarar vardır. Günümüzde finansal hesaplamalar için 2 farklı faiz oranı kullanılır. Faiz türleri reel ve nominal faiz şeklinde ikiye ayrılır.

Nominal Faiz Oranı: Nominal faiz, finans kurumları tarafından açıklanan faiz oranını ifade eder. Bu kavram, ekonomi dünyasının genelini ilgilendirdiği için, piyasa faizi olarak da adlandırılır. Nominal faiz oranı, 100 birim para için belirtilen dönem sonunda ne kadar faiz elde edebileceğinizi belirtir.

Reel Faiz Oranı: Reel faiz, nominal faiz oranından güncel enflasyon oranı çıkarıldığında geriye kalan faiz oranıdır. Reel faiz hesaplanırken enflasyon oranının çıkarılması, yatırdığınız paranın kaybettiği değeri ifade etmek için daha net bir hesaplamadır.

Teknik Faiz Nedir, Neden Kullanılır?

Teknik faiz kavramı özellikle sigortacılık alanında kullanılan ve diğer faiz kavramlarından daha farklı bir faiz türüdür. Teknik faiz oranı risk primi, teknik karşılıklar, sigorta birikimleri ve garanti edilen faiz getirisinin hesaplanması amacıyla kullanılan bir faiz türüdür. Sigortacılık faaliyeti yürüten uzman kişilerin temel amacı, bireylerin sigorta işlemlerini yaparken belli bir nakit akışı sağlamaktır. Nakit akışı hesaplaması yaparken paranın belli bir zaman diliminde değer kaybetmemesi çok önemlidir.

Teknik Faiz Nasıl Hesaplanır?

Sigorta şirketleri, hayat sigortası risk primi hesaplaması yaparken ileride ödemeleri gereken tazminatların güncel değerini hesaplar. Bu yüzden, paranın belli bir periyottaki değerini hesaplamak için reel ve nominal faiz oranlarının yanı sıra teknik faiz oranlarından da yararlanılır. Teknik faiz oranı, stokastik modeller kurularak ya da sabit bir oran üzerinden hesaplanabilir. Ancak, enflasyon oranının yüksek ve dalgalı olduğu ülkelerde teknik faizin uygulanması oldukça zordur.

Faiz hesaplamaları ve oranları, başta para politikaları olmak üzere politik belirsizlik, yatırımlar, kamu borcu ve vergilendirme gibi birçok makroekonomik faktörden etkilenir. Bu yüzden, teknik faiz kullanırken de değişik varsayımları mutlaka göz önünde bulundurmanız gerekir. Bu amaçla, teknik faizin uygulandığı sahalarda elde ettiğiniz sonuçları değerlendirmeniz ve ileriye yönelik değişiklikler yapmanız daha çok fayda elde etmenize yardımcı olur.

Sigorta ürünlerinin kapsamı, sigortalının poliçe ile güvence altına aldığı risklerdir. Bazı poliçeler adlandırılmış riskler üzerinden sınırlandırılırken tüm risk gibi bazı poliçeler ise geniş kapsamları ile belirli sektörlere özgüdür.

Sigortada Kapsam Nedir?

Sigorta kapsamı, sigorta hizmetleri yoluyla bir kişi veya kuruluş için teminat altına alınan risk veya yükümlülük miktarıdır. Sigortanın teminatlara temel oluşturan kapsamı, sigortalının araba kazaları veya bir aileyi geçindiren yetişkinin kaybı gibi beklenmedik olaylardan mali olarak zarar görmemesini sağlar. Açık ve eksiksiz bir kapsam sigortalının adil, tam ve hızlı bir tazminat almasına yardımcı olur. Kapsam genellikle birden çok faktör tarafından belirlenir. Örneğin, sigorta şirketleri genç erkeklerin bir kazaya karışma olasılığını, orta yaşlı ve evli bir erkekten daha yüksek bulduğundan, çoğu sigorta şirketi genç erkek sürücüleri teminat kapsamına almakla birlikte daha yüksek prim talep eder.

Adlandırılmış Riskler Kapsamı

Genel bir kural olarak sigorta şirketleri, genellikle ev sahipleri ve işletmeler için tehlike kapsamı ve tüm riskler kapsamı olarak adlandırılan iki tür mülk kapsamı sunar. Adlandırılmış riskleri içeren bir poliçe, yalnızca poliçede özellikle belirtilen tehlikeleri kapsar. Örneğin, bir sigorta sözleşmesi, yangından kaynaklanan herhangi bir zararın karşılanacağını belirtebilir. Bu nedenle, selden kaynaklanan bir kayıp veya hasara uğrayan sigortalı, sigorta sağlayıcısına tazminat talebinde bulunamaz, çünkü sigorta kapsamı sel tehlikesini içermez. Belirlenmiş ya da adlandırılmış riskler politikası uyarınca, ispat yükümlülüğü sigortalıya aittir.

Tüm Risk Kapsamı

Sigorta poliçeleri tipik olarak belirli durumları kapsayacak şekilde tasarlanır ve bu nedenle kapsanmayan birçok olayı listeler. Tüm risk sigortalarının kapsamı, poliçede özellikle hariç tutulmayan herhangi bir olayı kapsar. All risk olarak da bilinen bu poliçe türü, adlandırılmış risk kapsamlarından çok daha geniş bir koruma sunar. Adlandırılmış riskler kapsamı, yalnızca politikanın özel olarak içerdiği olayları kapsar. Tüm risk sigorta sözleşmesi, poliçede özellikle hariç tutulanlar dışında, sigortalıları tüm tehlikelere karşı korur.

Tanımlanmış ya da adlandırılmış bir sözleşmenin aksine, tüm riskler politikası kapsanan riskleri değil, kapsanmayan riskleri tanımlar. Bunu yaparken politikada belirtilmeyen herhangi bir tehlike otomatik olarak kapsanır. Tüm riskler kapsamının dışında tutulan en yaygın tehlike türleri arasında deprem, savaş, hükümetin el koyması, yıpranma, istila, kirlilik, nükleer tehlike ve piyasa kaybı yer alır. Öte yandan, tüm riskleri kapsama politikası kapsamında hariç tutulan bir olay için kişi veya işletme, sözleşmeye özel tehlikenin dahil edilmesi için ek bir prim ödeme seçeneğine sahiptir. Tüm risk, mevcut en kapsamlı teminat türü olduğundan ve sigortalıyı daha fazla sayıda olası zarar olayından koruduğundan, diğer poliçe türlerinden orantılı olarak daha yüksek fiyatlandırılır.

Muafiyetler, sigorta sözleşmesinin önemli bir parçasıdır ve riskin poliçe sahibi ve sigorta şirketi arasında paylaşılma şeklidir. Genel olarak, poliçeden düşülebilir muafiyet miktarı ne kadar büyükse, sigorta poliçesi için o kadar az prim ödenir. Sigorta satın alırken muafiyetlerin oynadığı rolü anlamak, poliçeden en iyi şekilde yararlanmaya ve maliyetleri azaltmaya yardımcı olur.

Sigortacılıkta Muaf Nedir?

Sigortacılık açısından entegral muafiyet ve tenzili muafiyet olmak üzere iki tür muafiyet uygulaması söz konusudur. Entegral muafiyet ya da franchise, sigorta poliçesindeki bir hükümdür ve sigorta şirketlerinin mali sorumluluğunun asgari eşiğini belirler. Sigorta şirketi, hasar veya kayıp sigorta poliçesinde belirtilen franchise tutarını aşmadığı sürece ödeme yapmaz.

Sigortalı açısından entegral muafiyet, poliçe döneminde oluşan ve belirli bir tutarın altında kalan zararların sigortalı tarafından ödenmesi durumudur. Entegral muafiyetin miktarı poliçe bedeli üzerinden hesaplanır. Bu miktar yüzde ya da maktu ya da kesin bir değer olabilir. Örneğin, 100,000 TL için sigortalanan bir kasko poliçesi, tazminat taleplerinin sigorta değerinin % 10'unu aşması gerektiğine dair bir franchise hükmü içerebilir. Sigortalı 8,000 TL hasarla sonuçlanan bir kaza geçirdiğinde, 8,000 TL’nin tamamından sorumludur ve sigorta şirketi bu kayıp için sigortalıya hiçbir ödeme yapmaz. Bununla birlikte, araçtaki hasarın toplam değeri 15,000 TL ise, sigorta şirketi 15,000 TL’nin tamamından sorumludur ve bu miktarı tam olarak sigortalıya öder.

Tenzili Muafiyet Nedir?

Tenzili muafiyet, kasko sigortası kapsamında en çok kullanılan muafiyet türlerinden biridir. Tenzili muafiyet durumunda sigortalı, poliçede belirtilen miktar kadarıyla hasardan sorumludur. Sigortalının ödediği miktar toplam hasardan düşülür ve hasarın kalanı sigorta şirketi tarafından ödenir. Entegral muafiyet uygulamalarında olduğu gibi, tenzili muafiyet miktarı belirli bir tutar veya bir poliçedeki toplam sigorta tutarının bir yüzdesi şeklinde olabilir. Tutar, teminatın koşullarına göre belirlenir ve poliçelerin genellikle ön sayfasında bulunabilir. Örneğin, poliçe 500 TL’lik bir muafiyet belirtiyorsa ve sigorta şirketi 10,000 TL değerinde zarar olduğunu belirlerse sigortalıya, 9,500 TL’lik bir ödeme yapar.

Yüzdelik muafiyetler de benzer şekilde sigorta değerinin önceden belirlenmiş bir yüzdesine göre hesaplanır. Sigortası poliçesi maliyetlerini düşürmenin en kolay yollarından biri, muafiyet miktarını artırmaktır. Özellikle kasko sigortası için muafiyet bedelini artırmak, çarpışma ve kapsamlı sigorta primi maliyetlerini önemli ölçüde azaltmaya yardımcı olabilir. Bununla birlikte muafiyet bedelini ya da oranını artırmak sigortalının daha fazla ödeme yapması anlamına gelir. Muafiyetler açısından ideal olan, sigortalının ödeme zorluğu yaşamadan sigorta maliyetlerinden tasarruf edebildiği ve büyük risklerini güvence altına alabileceği bir poliçe satın almasıdır.

Sigorta acenteleri , sigorta şirketleri tarafından poliçe satışını yapmak için yetkilendirilmiş temsilcilerdir. Acentelerin temel gelir kaynaklarını, sigortalılara sattıkları poliçeler oluşturur. Sigorta şirketine, sigorta türüne ve sigorta değerine göre acenteler, satışını yaptıkları poliçeler üzerinden komisyon alır.

Sigorta Primi Nedir?

Sigorta primi, sigorta poliçesi için ödenen para miktarıdır. Tüm poliçe türleri için prim ödemesi yapılır. Primin ödenmemesi, poliçenin feshedilmesi ve teminat kaybı ile sonuçlanır. Sigorta priminin miktarı sigortanın sağladığı güvencelerin kapsamı, sigortalının yaşı, yaşadığı yer ve geçmişteki olaylar (trafik sicil kaydı ya da sağlık öyküsü) gibi risk faktörlerine göre belirlenir. Sigorta şirketleri ürüne göre farklı seçenekler sunar. Sigortalı ne kadar fazla teminat alırsa ya da ne kadar kapsamlı bir teminat seçerse, sigorta primi o kadar yüksek olur. Sigorta primi hesabında risk ve birikim primlerinin yan sıra gider payları ve aracı komisyonları da dikkate alınır. Poliçe türüne göre iştira (satın alma, tenzil (dondurma) ve ikraz (ödünç alma) gibi özel şartların da dahil edildiği, istatiksel verilerin yoğun olarak kullanıldığı bir hesaplama sistemi sonucunda, kişiye özel prim oranları belirlenir. Her birey farklı risk seviyelerine sahip olduğundan, aynı sigorta ürünü için ödenmesi gereken primler ve istihsal masrafları da farklılık gösterir.

İstihsal Nedir?

İstihsalin kelime anlamı üretim olup acentelerin, sigorta şirketi adına satışını yaptıkları poliçelerin üretimine karşılık olarak ödenen aracı komisyona istihsal ya da üretim masrafı denir. Özel bazı sigorta türleri hariç olmak üzere, aracı komisyonun ne kadar olacağına dair bir yasal sınırlandırma yoktur. İstihsal masrafı ya da aracı komisyonu, risk primleri ve gider paylarıyla birlikte tarife primlerinin hesaplanmasında dikkate alınır. Aracı komisyonu, sigorta türüne ve yönetmeliklere göre sigortalıya ya da sigorta ettirene belirli bir oran dahilinde yansıtılabilir. Örneğin hayat sigortaları için bu oran en fazla %10’dur. Bireysel ya da diğer grup sigorta ürünleri için bu oran tek prim ödemeleri için % 15, diğer durumlarda ise %20 ile sınırlandırılmıştır.

Sigorta Acentesi Aracı Komisyonu Oranları

Sigortanın türüne bağlı olarak tahakkuk ettirilen komisyon bedeli, sigorta şirket ve sigorta acentesi arasında serbest olarak belirlenir. Acente sözleşmesinde komisyon genel hatlarıyla yer alır. Ek komisyonlar ve diğer hususlar gibi sözleşmede yer almayan bölümlerin, sigorta şirketleri tarafından yönetmelikle belirlenen şekilde acentelere duyurusu yapılır. Bununla birlikte özel mevzuatlara sahip ve komisyonlar konusunda özel hükümler içeren sigorta türlerinde, belirtilen komisyon oranları uygulanır. Acenteler, müşteri ilişkilerini geliştirmek ya da mevcut müşterilerini kaybetmemek için aracı komisyonu ya da istihsal masraflarından indirime gidebilir. Sigortacılıkta bu uygulamaya risturn adı verilir.

Sigortacılıkta risturn, sigortalıya tahakkuk ettirilen komisyon gibi ek ücretlerden yapılan indirimleri ifade eden bir terimdir. Bununla birlikte diğer ürün veya hizmet için ödenen miktarlardan farklı olarak sigorta ürünlerinde, tüketicinin belirli güvenceler için fiyatı (yıllık prim) müzakere etme yeteneği genellikle sınırlıdır. Sigorta ürünleri ya da poliçe değeri için fiyatı belirleyen temel faktör, sigortanın kapsamı ve güvence altına aldığı risklerdir.

Risturn Nedir?

Sigorta acentelerinin ya da şirketlerinin sigorta poliçelerinden elde ettikleri komisyon gelirlerinden yaptıkları indirimlere risturn adı verilir. Müşteri kazanma amaçlı yapılan bu indirimler genellikle acenta ile sınırlı olup genel bir indirim politikasına tabi değildir. Sigorta şirketleri, hayat sigortası gibi belirli poliçeler veya müşteriler için genellikle kişiye özel indirim pazarlığı yapmaz. Bunun nedeni, hayat sigortasının, benzer müşterilerden oluşan büyük bir grup için beklenen deneyimi bir araya getirme prensibine dayanmasıdır.

Bu ortalama yaklaşım, ödeme havuzu oluşturan sigorta sisteminin doğası gereği, sadece bazı müşteriler için geçerli değildir. Sigorta şirketlerinin indirim olanakları, haksız rekabet ya da adil olmayan uygulamalardan kaçınmak için genellikle geniş bir grubu kapsayan ve uygun niteliklere sahip her müşteriye otomatik olarak uygulanır. Komisyonlardan yapılan indirimler ise genellikle bir poliçenin satışından kazanılan komisyonun bir kısmını paylaşan sigorta acentesi tarafından finanse edilir.

Acente Komisyonu Nedir?

Sigorta primi bir kişi veya işletmenin sigorta poliçesi için ödediği para miktarıdır. Sağlık, otomobil, ev, hayat ve diğer sigorta ürünlerini kapsayan poliçeler için sigorta primleri ödenir. Ödenen primler sigorta şirketinin ana geliridir. Sigortacılar, sigortalılara karşı taahhüt ettikleri güvencelerle ilgili yükümlülükleri karşılamak için prim ödemelerini kullanır. Sigorta şirketleri adına poliçe satan acenteler, müşterinin ihtiyaçları ve bütçesi dahilinde en iyi sigorta poliçesini satın alabilmesine yardımcı olmak için sağlık, konut, kaza sigortası ya da hayat sigortası gibi her türlü sigortayı satabilir.

Sigorta acentelerinin gelir kaynaklarını, bireylere ya da işletmelere sattıkları sigorta ürünlerinden elde ettikleri komisyonlar oluşturur. Sigorta türlerine göre acentelerin komisyonları farklılık gösterir. Bu komisyonlar, genellikle poliçenin satıldığı yıllık prim miktarına dayalı bir yüzdedir. Acenteler genellikle sattıkları bir poliçenin ilk yıl primine karşı toplu bir yüzde ve daha sonra poliçe ömrü boyunca daha küçük ancak devam eden bir yıllık gelir ödemesi kazanır.

Sigorta muafiyetleri mülk, kaza ve sağlık sigortası gibi ürünlerde ortak bir bölümdür. Sigorta şirketleri muafiyet ile herhangi bir hak talebinin maliyetini paylaşır. Tipik olarak, poliçenin muafiyet oranı ne kadar yüksekse yıllık veya aylık prim ödemeleri o kadar düşük olur. Genel olarak ister otomobil ister ev veya sağlık sigortası olsun, tenzili muafiyet miktarı yüksek bir poliçe, daha düşük muafiyetlere sahip bir poliçeden daha uygun fiyatlara mal olur.

Tenzili Muafiyet Nedir?

Tenzili muafiyet, sigorta şirketinin maliyetlerin bir kısmını veya tamamını ödemeye başlamadan önce, sigortalının her yıl veya olay başına harcaması gereken belirli bir tutardır. Muafiyetler, aynı zamanda, sigorta şirketlerinin çok büyük veya biriken çok sayıdaki küçük hak taleplerinin neden olduğu finansal strese karşı tampon görevi görür. Sigorta şirketlerinin poliçe sahipleriyle risk maliyetlerini paylaşmasına yardımcı olur. Bununla birlikte şirketlerin tenzili muafiyeti kullanmalarının başlıca iki nedeni, finansal istikrar sağlamak ve ahlaki tehlikelerden korunmaktır.

Finansal İstikrar

Sigorta poliçelerinde sigorta şirketi açısından bir mali istikrar ölçüsü sağlamak için muafiyetler kullanılır. Düzgün yapılandırılmış bir sigorta poliçesi, yıkıcı kayıplara karşı koruma sağlar. Tenzili muafiyet herhangi bir minimum kayıp ile gerçekten yüksek bir kayıp arasında bir tampon sağlar. Örneğin, bir sigorta poliçesi tenzili muafiyet koşullarına sahip olmadığında, teminat miktarı ne olursa olsun, her küçük tazminat talebinin maliyeti sigortacının sorumluluğunda olur. Bu durum, çok fazla sayıda talep yaratır ve poliçelerin maliyetlerini artırır. Ayrıca sigorta şirketlerinin, poliçe sahiplerinden kaynaklanan ciddi kayıplara uygun şekilde yanıt vermesini zorlaştırabilir.

Ahlaki Tehlikeler

Muafiyetler, ahlaki tehlikelerin davranışsal riskini azaltmaya yardımcı olur. Ahlaki tehlike, bir poliçe sahibinin iyi niyetle hareket etmemesi riskidir. Sigorta poliçeleri poliçe sahiplerini kayıplardan korur. Bu nedenle doğal bir ahlaki tehlike olarak sigortalı taraf, mali sonuçlara katlanmak zorunda kalmadan riskli davranışlarda bulunabilir. Örneğin, sürücülerin kasko sigortası varsa, hasar ve hırsızlığa karşı sigortalı oldukları için dikkatsiz bir şekilde araç kullanma veya tehlikeli bir bölgede araçlarını gözetimsiz bırakma eğilimine sahip olabilirler. Tenzili muafiyet bu riski azaltır, çünkü maliyetlerin bir kısmından poliçe sahibi sorumludur. Gerçekte muafiyetler, sigortacının ve sigortalının menfaatlerini dengelemeye hizmet eder, böylece her iki taraf da yıkıcı zarar riskini azaltmaya çalışır.

Sigorta poliçelerinin maliyeti, sigorta ile güvence altına alınan varlığın maruz kalabileceği risklere bağlıdır. Risk ne kadar düşükse ödenmesi gereken prim de genellikle o kadar düşüktür. Riskin hesaplanması ise sigortacılığın temelini oluşturur ve karmaşık hesaplama yöntemlerine dayanır.

Risk Primi Ne Demektir?

Herhangi bir poliçe için ödenmesi gereken prim, risk ve yük olmak üzere iki temel prim kaleminden meydana gelir. Risk primi poliçe kapsamında güvence altına alınan zararların tazminini sağlamak için, istatistik başta olmak üzere çeşitli hesaplama yöntemleri ile elde edilen tutardır. Risk primi haricindeki sigorta şirketinin kâr yüzdesi, komisyon giderleri, genel yönetim giderleri ve diğer giderler yük primi kapsamında değerlendirilir.

Risk Primi Nasıl Hesaplanır?

Riski hesaplamak herhangi bir sigorta şirketinin temel görevidir. Sigorta sektöründe kârın elde edilme şekli, bu projeksiyonların doğru olup olmadığına göre belirlenir. İster konut ister kasko sigortası olsun, prim oranını belirlerken göz önünde bulundurulan birçok faktör vardır.

Kasko Sigortası Risk Primi Nasıl Hesaplanır?

Risk primleri, sigorta politikalarına göre şirketten şirkete değişiklik gösterebilir. Her şirketin risk oranlarını belirlemek için kendi kriterleri vardır. Bununla birlikte ortak bir uygulama olarak poliçe sahibinin riskini belirlemek için yüzlerce faktör dikkate alınır. Örneğin, onarımı pahalı olan süper hızlı bir spor araba için sigortalı daha fazla risk primi öder, çünkü daha yüksek risk altındadır. Kasko sigortası için risk primi belirlenirken dikkate alınan ilk şey, genellikle sürücünün sicilidir. Kazaya eğilimli sürücülerin risk seviyesi ve dolayısıyla primleri çok daha yüksektir. Aracın ne kadar sıklıkla kullanıldığı da başka bir önemli göstergedir. Sürüş süresi arttıkça olay riski de artar. Yaş, kasko primlerinde belirleyici olan diğer bir kriterdir. Birçok araştırma, 25 yaşın altındakilerin ve 65 yaşın üstündekilerin kaza yapma olasılığının daha yüksek olduğunu göstermektedir. Sigorta şirketleri, müşterilerinin finansal riskleri belirlemek için kredi puanını ya da sürüş güvenliği riskleri için medeni durumu bir gösterge olarak alabilir.

İstisna, bazı risk türlerinin kapsamını ortadan kaldıran bir politika hükmüdür. İstisnalar, sigorta sözleşmesi tarafından sağlanan teminat kapsamını daraltır. Birçok sigorta poliçesinde sigorta kapsamı çok geniştir. Sigorta şirketleri, sigorta ettirmek istemedikleri risklerin kapsamını ortadan kaldırmak için istisnaları kullanır.

İstisna Nedir?

İstisnalar çeşitli amaçlara hizmet eder. Aşağıdaki kategorilerden birine giren risklerin çoğu istisna olarak kabul edilir ve poliçe kapsamı dışında bırakılır.

  • Felaketler gibi riskler sigortalanamaz çünkü aynı anda çok sayıda poliçe sahibini etkileme olasılığı yüksektir.
  • Başka yerlerde kapsanan riskler gibi pek çok risk istisna kapsamında değerlendirilir. Örneğin, oto sorumluluk talepleri, ticari bir otomobil politikası kapsamında olduğundan genel bir sorumluluk politikası kapsamından hariç tutulur.
  • Bazı riskler, poliçe sahibi tarafından kolayca kontrol edilebildiği için istisna olarak kabul edilir. Yağmur, kar ya da don nedeniyle açıkta bırakılan kişisel mallarda meydana gelen zarar buna bir örnektir.
  • Çoğu sigorta poliçesi tesadüfi olayları kapsar. Böylelikle sigortalının kasıtlı olarak sebep olduğu kayıpları kapsam dışı bırakır. Örneğin, hem genel hem de kasko poliçeleri sigortalının üçüncü bir şahsa kasıtlı olarak yapılan bedensel zararları hariç tutar.
  • Bazı riskler doğal olarak oluştukları için sigortalanması pratik değildir. Bir örnek, aşınma ve yıpranmadır. Aşınma ve yıpranmadan kaynaklanan hasarlar, genellikle hasar teminatının dışındadır.
  • Çoğu poliçede, yasa ihlallerinden veya cezai eylemlerden kaynaklanan kayıplar istisna olarak kabul edilir.
  • Ek bir prim ödenerek bazı riskler sigortalanabilir. Örneğin çalışanlar tarafından gerçekleştirilen hırsızlıktan kaynaklanan kayıplar, sigorta kapsamında rutin olarak istisna olarak kabul edilir. Ancak çalışan hırsızlık teminatı ile bu tür kayıplar sigortalanabilir.

Sigorta Poliçelerinde Diğer İstisna ve Sınırlamalar

Sigorta sözleşmesi bir poliçenin bel kemiğidir ve sigorta ile sağlanan kapsamı açıklayan geniş ifadelerin yanı sıra hem istisnaları hem de sınırlamaları içerir. Sınırlama, kısmi bir istisnadır ve sigortalı bir riskin teminat kapsamını daraltır. Birden fazla kapsam türü sağlayan bir poliçe birden çok istisna listesi içerebilir. Her kapsam türü için ayrı bir liste geçerlidir. Örneğin, tipik bir otomobil sigortası, biri sorumluluk kapsamı ve diğeri fiziksel hasar kapsamı olmak üzere iki grup istisna içerebilir.

Birden fazla teminat sağlayan bazı poliçelerde yalnızca bir grup istisna tanımlanabilir. Her bir istisna, tüm teminatlar için geçerlidir. Poliçeler, istisnalar bölümünde bulunmayan istisnalar içerebilir. Poliçelerde istisnalarının bulunabileceği en yaygın yerlerden biri, tanımlar bölümüdür. Tanımlar, poliçenin kapsamını daraltmak için kelimelere belirli anlamlar yükler. Örneğin, birçok poliçe, olayları meydana geldiği ülke bakımından sınırlar. Bu tanım, belirtilen ülkeler dışında meydana gelen olayları kapsamadığından istisna işlevi görür. İstisnalar koşullar bölümünde de bulunabilir. Örneğin, kasko poliçesi, olayın gerçekleşme şekline bağlı olarak kaza teminatlarını sınırlayan bir hüküm içerebilir.

Kurumlarla sağlanan bir anlaşma türü olan sigorta, kişinin yaşamının, sağlığının veya mallarının karşılaşabileceği zararları en aza indirme konusunda kişilere yardımcı olur. Karşılaşacağınız zararlarda tazminat alma hakkı önceden ödemiş olduğunuz primle elde edilir. Sigortanın sizi koruma sorumluluğuna karşılık olarak, sözleşme gereğince ortaya konulan prim olarak belirlenen meblağının ödenmesi gerekmektedir. Sigorta hizmeti yerine getiren kurum ve sizin aranızda imzalanan yazılı anlaşma ise poliçe olarak adlandırılmaktadır. Poliçe iki taraf arasında karşılıklı bir anlaşma olduğu için poliçenin içeriği konusunda tam anlamıyla anlaşma sağlanması gerekir.

Sigorta Nasıl Yapılır?

İhtiyacınıza karşılık verecek pek çok sigorta çeşidi bulunmaktadır. Özel sağlık sigortası, kasko, trafik sigortası ve zorunlu deprem sigortası bu sigorta çeşitlerinden yalnızca birkaçıdır. Yaptırmak istediğiniz sigorta türüne göre de sigorta süreciniz şekillenmektedir. İhtiyacınız olan sigortayı gereksinimlerinize bağlı olarak seçebilir, ödeme planlarınızı ise bütçenize göre şekillendirebilirsiniz.

Sigorta yaptırırken dikkat etmeniz gereken en önemli noktalardan biri de sigortanın kapsamıdır. Yaptıracağınız sigortanın size sunduğu faydaların ve avantajların poliçenizde tam ve anlaşılır bir şekilde geçmesine dikkat etmeniz gerekir. Sigortanızın kapsamı dışında kalan noktalar hakkında bilgi sahibi olmanız, ileride karşılaşabileceğiniz sorunları en aza indirger. Bu nedenle sigorta yaptırırken poliçenizi dikkatli bir şekilde okumaya özen göstermeniz önem taşır.

Sigorta Ne İşe Yarar?

  • Gerçekleşme olasılığı olan durumlarla karşılaşıldığında zararların giderilmesini sağlar.
  • Katılımcı sayısına bağlı olarak riskin paylaşıldığı kişi sayısı da doğru oranda değişeceğinden, sigorta sayesinde tek seferde büyük tutarların ödenmesine gerek kalmaz.
  • Sigorta hem kişi hem de kurumlara güven sağlar.
  • Girişimciliğin teşvik edilmesinde önemli olan sigorta aynı zamanda geleceğin de daha net bir şekilde planlanmasına olanak tanır.
  • Karşılaşılabilecek zararların giderilmesi, gelecekle ilgili maddi kaygıları azaltır.

Sigorta Yaptırmak Neden Önemli?

Sigorta yaptırmanız hem canınızın hem de malınızın güvenliğini bir noktada koruma altına almanız anlamını taşır. Karşı karşıya kalabileceğiniz risk alanlarına bağlı olarak farklı kategorilerde sigorta çeşitleri bulunmaktadır. Sağlığınız için değişiklik gösterebilen teminatlarda sağlık sigortaları, eviniz ya da eşyalarınız için konut sigortası, aracınızı güvence altına alan kasko veya trafik sigortası ile farklı risklere karşı önleminizi en başında alabilirsiniz.

Sigorta sayesinde hiç beklemediğiniz bir anda karşılaşabileceğiniz giderleri hayatınızdan çıkarabilirsiniz. Anlaşmaya varacağınız poliçenize göre, pek çok masraftan kurtulabilir ya da masrafın sadece bir bölümünü ödeyerek bütçenizi koruyabilirsiniz. Sigortanız sayesinde herhangi bir kayıp yaşamadan güvencenizi alarak, içiniz rahat bir şekilde yaşayabilirsiniz. İhtiyaçlarınıza karşılık verecek sigortalarla geleceğinizi güvence altına alabilirsiniz.

Poliçe Nedir?

Poliçe veya sigorta senedi, sigorta hizmeti sunan kurumlar ya da şirketler ile sigorta hizmetinden yararlanacak olan kişiler arasındaki karşılıklı hakların ve sorumlulukların belirtildiği sigorta anlaşmasıdır. Sigorta hizmeti sırasında hem sigortacı hem de sigortalı tarafın sorumluluklarının net bir şekilde belirlenmesi ve haklarının korunmasını sağlayan poliçe, sigorta işlemlerindeki güvencenin teminatıdır. Sigorta hizmeti sunan kuruluşlar bu güveni sigorta hizmetinden yararlanan kişilere sunmak için belirli riskleri göze alır ve bunun karşılığında da sigortalı kişiden prim alır. Poliçenin buradaki rolü, bu karşılıklı ilişki bağındaki güveni temin etmektir. Poliçe için sigorta hizmetinden yararlanacak olan kişilerin, gerekli olan bütün bilgileri doğru ve tam bir şekilde sigorta kuruluşuna sunması gerekir. Ayrıca Türk Ticaret Kanunu'na göre sigorta şirketleri de hizmet başladıktan sonraki 24 saat içinde poliçeyi kesin olarak düzenlemiş ve sigorta hizmetini sunduğu kişiye teslim etmiş olmalıdır. Bu hususta meydana gelecek olan bütün aksaklıklardan sigorta şirketi sorumludur. AK Sigorta, bütün sigorta hizmeti türlerinde poliçenizi güvenilir bir şekilde düzenleyerek siz değerli müşterilerine zamanında teslim eder.

Poliçe Nasıl Düzenlenir?

Poliçede muhatap, keşideci ve lehtar olmak üzere üç farklı taraf yer alır. Poliçelerin içeriğinde sigorta türü, başlangıç ve bitiş tarihi, vadedilen teminatlar, sigorta ücreti ve poliçe prim tutarı, ödeme planı ve düzenleme tarihi gibi bilgiler yer alır. İmzalanan poliçe, bütün bu bilgiler ışığında imzalanarak "Genel Şartlar" ve eğer belirlendiyse "Özel Şartlar" ile beraber kişiye teslim edilir. "Genel Şartlar" ifadesinin kapsadığı koşullar Türkiye'deki bütün sigorta kuruluşları için geçerlidir ve hepsi tamamen aynıdır. Poliçe ile birlikte teminatı sağlanan bütün koşulları, teminat dışı durumları, sigorta kuruluşunun ya da sigorta hizmetinden yararlanan kişinin haklarını ve sorumluluklarını içerir. Bunların dışında genel mevzuat çerçevesinde düzenlenen farklı maddeler ise "Özel Şartlar" ifadesiyle belirtilen kısma dahildir.

Poliçe Ücretleri Ne Kadardır?

AK Sigorta'da da bireysel ya da kurumsal kimlikler için sunulan birçok avantajlı sigorta hizmeti vardır. AK Sigorta sayesinde kendinizin ve ailenizin sağlığını, aracınızın ve evinizin güvenliği, evcil hayvanınızın sağlığını ve gelecekteki hayatınız ile ilgili birçok önemli detayın güvenliğini sağlayabilirsiniz. Sigorta ücretlerinde olduğu gibi poliçe ücretleri konusunda da yararlandığınız hizmetin türüne göre değişen ücretler söz konusudur. Yararlanmak istediğiniz sigorta hizmeti konusunda bilgi almak ve poliçe ücreti hesaplamak için hemen bizimle iletişime geçebilir ve AK Sigorta güvencesiyle geleceğinizi teminat altına alabilirsiniz.

Olumsuz koşulların gerçekleşme ihtimali risk olarak tanımlanır. Belirsizliğin ortaya çıkardığı risk kavramı, olasılıklar üzerinden anlatılılır. Riskin oluşması durumunda ortaya çıkan zarar ise sonuçtur.

Risk Nedir?

Günlük hayatta, birçok risk bulunur. Basit bir örnek ile açıklamak gerekirse evden çıkarken yağmur yağma ihtimaline karşılık yanınıza şemsiye alıp almama kararını verirken aynı zamanda risk alıp, almama kararı da verirsiniz. Burada yağmur karşı karşıya kaldığınız riski ifade eder. Yağmurun yağma olasılığı ise belirsizliği ifade eder. Bulutlu bir sonbahar günü yağmur yağma riski fazla olmasına rağmen güneşli bir bahar günü bu ihtimal daha azdır. Risk gerçekleştiğinde yanınızda şemsiye yok ise ıslanabilirsiniz. Islanmak ise karşı karşıya kalacağınız tehlike ve zararı ifade eder.

Risk Derecesi Hesaplaması Nasıl Yapılır?

Güneşli bir bahar günü yağmur yağma ihtimali az olduğu için ıslanma olasılığı düşüktür. Böyle bir günde yanınıza şemsiye almadığınız takdirde düşük risk taşırsınız. Bulutlu bir sonbahar gününde ise yağmur yağma ihtimali yüksek olduğu için ıslanma olasılığı da yüksek olur. Yanınıza şemsiye almazsanız yüksek risk taşırsınız. Yağmur yağıp yağmayacağını hava durumuna bakarak öğrenmeyi ve buna göre karar vermeyi seçtiyseniz kendinizi garanti altına almış olursunuz.

Riskleri ölçmek her zaman bu kadar kolay değildir. Ticari faaliyetler söz konusu olduğunda riskin ölçülmesi daha da zorlaşır. Riskin gerçekleşme ihtimali ve karşılığında ortaya çıkacak zarar, risk hesaplamalarında dikkate alınan iki ana parametredir. Bazı risklerin olma olasılığı yüksek ancak zararları düşükken, bazılarının olma ihtimali düşük ama verecekleri zarar büyüktür. Risk derecesi bu iki parametreye göre hesaplanır. Çıkan sonuç ise o riski taşımaya değip değmediğini ortaya koyar.

Risklerin Gerçekleşme Olasılığı Ne Kadardır?

Risklerin gerçekleşme olasılığı istatistiksel hesaplamalar ile bulunur. Ticari işletmeler, taşıdıkları riskleri ölçebilmek için istatistiksel modellerden faydalanır. Geçmiş yıllara dair verilerinden yola çıkarak geleceğe dair bazı tahminler de bulunurlar. Elde edilen sonuçlar, geçmişe dayalı verinin geleceğe dair öngörüler ile birlikte hesaplanmasından ibaret tahminlerden oluşur. Bireyler ise böyle bir hesaplama yapmazlar. Kendi risk algılarına ve tecrübelerine göre bazı değerlendirmeler yaparak karar verirler. Bu noktada önemli olan, riskler karşısında ne yapılacağına karar verilmesidir.

Taşınan riskler daima maddi yük anlamına gelir. Belirsiz bir zaman aralığında, başınıza gelme ihtimali olan riski ve karşılaşacağınız zararları, nispeten düşük komisyonlar ödeyerek sigortalattırabilirsiniz. Böylece riskten kaçınmış olmasanız bile maddi zararlarınızın bir kısmını ya da tamamını güvence altına alarak, o riski taşıyarak sağladığınız faydaları korumaya devam edebilirsiniz. Örneğin; kasko sigortası aracınız ile kaza yaptığınızda maddi hasarınızı karşılar. Böylece aracınıza zarar gelse bile tamir ettirmek için finansal kaynaklarınızı kullanmanıza gerek kalmaz.

Mücbir sebep ifadesi, sözlük anlamı olarak istem dışı gelişen olaylar neticesinde ortaya çıkan beklenmedik ani durumları ifade eder. Hukuki olarak sık kullanılan bu terim, sözleşme ve taahhüde dayalı sorumlulukların elde olmayan sebeplerden ötürü yerine getirilememesi anlamını da taşır.

Mücbir Sebep Nedir?

Grev, lokavt, sel baskını, deprem, terör hareketleri ve doğal afetler hukuken mücbir sebep olarak görülür. Hukukun temel kavramları arasında yer alan mücbir sebepler arasında; ölüm, iflas, hastalık ve tutukluluk gibi şahsi durumlar da yer alır. Mücbir sebeplerin ortak özelliği, oluşmasına engel olunamayan veya oluştuktan sonra durdurulmasına imkan olmayan durum, olgu veya olaylar olmalarıdır.

Yaygın olarak Fransızca kökenli "force majeure" terimi ile ifade edilen mücbir haller, bugün dünya hukuk sisteminde sıkça kullanılan genelgeçer kavramlar arasında yer alır. İlk çıkış noktası kıta Avrupası olan mücbir sebepler ifadesinin sistematik ve çağdaş bir yorum ile Türk hukuk sistemine girmesi ise Cumhuriyetin kurulmasının kazanımları arasındadır.

Mücbir Sebep Ne Demektir?

Sigorta poliçeleri dahil birçok ticari sözleşmede mücbir sebepler kaydı bulunur. Mücbir sebeplerin oluşması, kişilerin ya da kurumların birbirlerine verdikleri taahhütleri yerine getirmelerini geçici bir süreyle ya da sonsuza kadar, kısmen veya tamamen ortadan kaldırır. Aynı şekilde, kanundan ya da sözleşmeden gelen hakların, kullanma aşamasında sürelerinin uzatılmasını ya da tam tersi bu hakların talep edilmesini, kullanılmasını kısmen veya tamamen ortadan kaldırabilir.

Mücbir sebep kavramında esas dayanak; beklense dahi gerçekleşen olayların engellenememesi ve sonuçları karşısında kişilerin yapabilecekleri hiçbir şeyin olmamasıdır. Bu tip durumlar karşısında, hukuki anlamda nedensellik ortadan kalktığı için kişi/kurum ve sonuçlar arasında bir bağ kurulamaz. Bu durumda hukuken, kişi ve kurumların herhangi bir ihmali, kasti davranışı ya da kusuru söz konusu olmadığı için mücbir sebeplerden doğan haklarından faydalanmaları sağlanır.

Sigorta Poliçelerinde Nasıl Yapılır?

Sigorta poliçelerinde mücbir sebeplerin çok açık bir tanımı yapılır. Bu tanımın kapsamı dahilinde bulunan durumlar ve olaylar karşısında sigorta şirketinin herhangi bir ödeme yükümlülüğü olmadığı ifade edilir. Bazı sigorta poliçelerinde ise mücbir sebeplerin bir kısmı için ek teminat alma hakkı verilir. Bunun en yaygın örneği kasko poliçelerinde görülür. Çoğu kasko poliçesi; deprem, toprak kayması, çığ, sel ve su baskını gibi olayları mücbir sebep olarak görür. Aynı şekilde terör, kötü niyetli halk hareketleri, grev, lokavt ve bunlara karşı alınan önlemlerin neden olduğu durumlar da mücbir sebep olarak değerlendirilir. Aksi belirtilmiyor ise ya da bir diğer deyiş ile ek teminat paketi düzenlenmediyse bu tip durumlarda meydana gelen zararların ödenmeyeceği belirtilir.

Prim Nedir?

Hayatta insanların ne zaman ne tarz durumlarla karşılaşacakları belli olmuyor. Aniden meydana gelen zorlukları aşma konusunda insanlara yardımcı olan ve çözüm üreten sigorta hizmetleri sayesinde bu tarz zorluklara göğüs germek daha kolay olabiliyor. Bu sigorta hizmetlerini sunan kuruluşların almış olduğu risklerin karşılığında ise sigorta hizmetinden yararlanan bireylerin ödediği bir bedel vardır. Belirli ücretler halinde ödenen bu bedele sigorta primi denir. Kısacası sigortacılık sisteminde prim, hizmetin satışını gerçekleştiren yetkili tarafından sağlanan teminatı satın alan kişilerin ödediği ücrettir. Sigorta hizmetinden yararlanmak isteyen kişiler tarafından ödenmesi gereken bu primler, sigorta hizmetinin türüne ya da sigorta hizmetini sağlayan kuruluşla hizmet alan kişinin arasındaki anlaşmaya göre belirlenen bir süre zarfında ya da ömür boyunca düzenli bir şekilde ödenebilir.

Sigorta primleri, temel anlamıyla sigorta kuruluşunun satın aldığı risk karşılığında ödenir ve buna ek olarak genel giderler, sigorta şirketinin karşılamak zorunda olduğu maliyetler, komisyonlar da prim bedeline dahildir. Satın aldığınız sigorta hizmetinin kapsadığı bütün koşullar sağlansa dahi sistem gereğince belirlenmiş olan primleri ödemezseniz sigorta sözleşmeniz askıya alınır ve çeşitli risklere karşı sigorta koruma hizmetinden yararlanmanız mümkün olamaz.

Sigorta Primi Ne Kadardır?

Aksigorta'da da bireysel ya da kurumsal olarak yararlanmanız için hizmetinize sunulan birçok avantajlı sigorta türü vardır. Aksigorta'nın güvenceli hizmetleriyle kendinizin ve ailenizin sağlığını, çocuklarınızın geleceğini, aracınızın ve evinizin güvenliği, evcil hayvanınızın sağlığını ve gelecekteki hayatınız ile ilgili birçok önemli detayın güvenliğini sağlamanız mümkündür. Sigorta hizmetleri karşısında ödemeniz gereken prim tutarı yararlandığınız sigorta hizmetinin türüne göre değişiklik göstermektedir.

Sigorta primlerinin düzeyini belirleyen en önemli faktör sigorta hizmetinin kapsadığı teminatlardır. Sigorta hizmetini sunan kuruluş ya da şirketlerin tasarlamış olduğu hizmetlerde yer alan içeriklerin detayları, sigorta hizmetinin maliyetini ve dolayısıyla da sigorta hizmeti karşılığında ödeyeceğiniz primi belirler. Sigorta primlerinin yüksek değerlere ulaşmasındaki bir diğer faktör ise sigorta hizmetinin içeriğinde yer alan hasar talepleridir. Örneğin aldığınız hasarın tazmini konusunda bir talebiniz söz konusu olduğunda gelecek yılın sigorta prim bedeli yükseliş gösterecektir. Bu durumlarda yükseliş gösteren sigorta primlerini ödemenizin amacı, yine sizin karşılaşabileceğiniz olan risklere karşı önlem alınmasıdır.

Eğer siz de Aksigorta'nın avantajlı hizmetlerinden yararlanmak isterseniz, yararlanmayı düşündüğünüz sigorta hizmeti konusunda bilgi almak ve sigorta prim bedelini öğrenmek için için hemen bizimle iletişime geçebilir ve Aksigorta güvencesiyle geleceğinizi teminat altına alabilirsiniz.

Aktüer Nedir?

Aktüer, sigorta rizikolarını ve sigorta prim bedellerini istatistiksel ve olasılık hesaplamaları ile belirleyip tespit eden ve bu neticeden yola çıkarak gelecek vadedeki sürece yönelik stratejik değerlendirmeler yapan kişidir. Bu değerlendirmeler, sigorta sözleşme maddelerini belirleyen faktörler olduğu için Aktüer'in sigorta sektöründeki önemi büyüktür. Görevleri arasında istatistik, ihtimal hesapları ve sigortacılığın yasal düzenlemeleri yer alan aktüer, sigorta prim bedellerini, kar paylarını ve rezervleri de hesaplamaktan sorumlu olan kişidir.

Aktüer, ihtimal dahilindeki rizikoların olası etkilerini öngören ve bundan kaynaklanması muhtemel finansal zararların azaltılmasının ve ekonomik olarak istikrarlı bir süreç oluşmasının sorumluluğunu taşıyan kişidir. İnsan hayatında birçok çeşitli olay meydana gelebilir. Örneğin insan yaşamını oldukça güçlü bir şekilde etkileyen doğum, ölüm, hastalık, sakatlık ya da emeklilik gibi durumlarla; insanların maddi mal varlığını olumsuz ölçüde etkileme ihtimali bulunan sel, kaza, yangın, hırsızlık, deprem ya da doğal veya insan eliyle gerçekleşme ihtimali bulunan her türlü afet, insan hayatında her dakika karşılaşılma ihtimali bulunan olaylardır. Bu ihtimal dahilindeki risklerin ölçümünün yapılması, değerlendirilmesi ve bu koşulların en etkin biçimde yönetilmesi şartıyla aktüerler, hem bireysel yaşama hem de toplumsal hayata katkıda bulunarak refahın ve yaşam kalitesinin sürekliliğini sağlarlar.

Aktüer, aldığı sağlam kararlar ile sigorta sektörüne önemli bir katkı sağlar. En önemli özelliği karmaşık ve teknik dille ifade edilen konuları analiz etmek olan aktüer, aynı zamanda bu verileri gerekli yerlere net bir şekilde sunan, değerlendiren ve periyodik olarak raporlayan kişidir. Bu anlamda aktüer, birçok önemli sorumluluğa sahiptir.

Aktüerin Sorumlulukları Nelerdir?

Aktüerin bu kritik misyonu yerine getirirken bazı sorumluluklar üstlenmesi gerekir. Bu sorumluluklar dahilinde süreci yöneten bir aktüer, daha verimli ve etkin bir süreç yönetimine imza atmış olur. Aktüerin sorumlulukları şunları kapsamaktadır;

  • Karmaşık risklerin değerlendirilmesini yapmak ve bu risklerin potansiyel mali sonuçlarını analiz etmek.
  • Ticaretin hızlı döngüsü içinde yüksek riskten kaçınılması için alım satım pozisyonlarında riskin takibini sağlamak.
  • Emekli aylığı ya da yardımların yönetimi konusunda analizlerini sunarak danışmanlık yapmak.
  • Analizlerini matematiksel ve istatistiksel bir şekilde modeller haline getirmek.
  • Sürece yönelik analizlerin sunumunu ve değerlendirmesini yapmak.
  • Yapılan analizleri üç aylık raporlar hazırlayarak arşivlemek.
  • Kurumların mali ihtiyaçlarına uygunluğu sağlamak adına sistem geliştirme işlemi için bilişim uzmanlarıyla ortak bir çalışma yürütmek.
  • Mali direktör, yatırım yöneticisi ve dış hissedarlar gibi müşteriler ile iletişim halinde olmak.

SBM, SBGM veya Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi, Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı olarak çalışan bir kurumdur. 2003 yılında Resmi Gazete'de yayımlanan yönetmelikle kurulan bu kurum, sigorta uygulamalarında birliğin sağlanmasını amaçlar. Sigortalı oranının artışı, sigorta işlemleri sırasında oluşabilecek olumsuz durumların önlenmesi ve tüketicilerin sigorta sistemine güveninin artması amaçlarıyla da kurulan Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi, Trafik Sigortası Bilgi Merkezi Yönetmeliği ile ve TRAMER adıyla da kurulmuştur.

Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği bünyesinde kurulan SBGM, tüzel kişiliği haiz bir kurumdur. Bu kurumun faaliyetleri Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından sürekli ve düzenli olarak takip edilir. Çeşitli branşlar ve dallarda ruhsata sahip olan çeşitli sigorta şirketleri bu merkeze doğal olarak üyedir.

Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezinin Alt Bilgi Kurumları Nelerdir?

Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezinin işleri ve amaçları çeşitli alt kurum ve merkezler aracılığıyla gerçekleştirilir. Bu alt merkezler şunlardır:

  • TRAMER (Trafik Sigortaları Bilgi ve Gözetim Merkezi)
  • SAGMER (Sağlık Sigortaları Bilgi ve Gözetim Merkezi)
  • HAYMER (Hayat Sigortaları Bilgi ve Gözetim Merkezi)
  • HATMER (Sigorta Hasar Takip ve Gözetim Sistemi)

Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi Hangi Hizmetleri Sunar?

Sigorta işlemlerine dair her türlü hizmeti sunan bu merkez, kişilere ve kurumlara kolaylık sağlamayı da hedefler. SBM'nin sunduğu hizmetlerden bazıları şunlardır:

  • Trafik poliçesi sorgulama
  • Kasko poliçesi sorgulama
  • Hasar kaydı sorgulama
  • Hayat sigortası poliçesi sorgulama
  • Ferdi kaza sigortası sorgulama
  • Kaza tespit tutanağı sorgulama
  • Araç değer kaybı sorgulama

Hizmetlerden Nasıl ve Ne Şekilde Yararlanılabilir?

Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezinin hizmetlerinden farklı yollarla yararlanabilirsiniz. İnternetten sorgulamalar yapabileceğiniz gibi telefonunuzdan kısa mesaj (SMS) göndererek de sigorta işlemlerinizle ilgili bilgi alabilirsiniz.

5664 numarasına kısa mesaj atarak araç hasar geçmişi, değişen parça bilgisi, sigorta poliçeleri, kaza bilgileri ve vade bilgileri de dahil olmak üzere birçok hizmetten faydalanabilirsiniz.

Bu hizmetlerden Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezinin internet adresini kullanarak da yararlanabilirsiniz. İnternet sitesinde yer alan SBM Online sistemine girerek sigorta poliçeleriniz, araç kayıtlarınız ve daha fazlasıyla ilgili bilgiye ulaşabilirsiniz.

SBM'den Nasıl Sigorta Teklifi Alınır?

Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezinden sigorta teklifi almak için SBM teklif sayfasına gitmelisiniz. Bu sayfadaki istenen bilgileri eksiksiz bir şekilde doldurarak SBM'den teklif alabilirsiniz. SBM teklif sayfasında istenen bilgiler şunlardır:

  • Kimlik kartı türü
  • Kimlik numarası
  • Plaka bilgisi


Bir araç edinmek istiyorsanız veya hali hazırda bir aracınız varsa onunla ilgili tüm bilgileri Aksigorta'nın sunduğu araç sigortası ile edinmeniz mümkün olur. Peki, Tramer ne demektir? Aracınızla ilgili bilgileri bu sistem üzerinden nasıl edinebilirsiniz?

Tramer Nedir?

Açılımı Trafik Sigortası Bilgi Merkezi Kurumu olan Tramer, tüm sigortalara ait bilgilerin bir araya geldiği bir veri deposudur. Yeni adıyla Sigorta Bilgi Merkezi (SBM) olarak faaliyetini devam ettiren Tramer Sistemi aracılığıyla herhangi bir araca ait sigorta işlemleri incelenebilir. Tramer Sistemi ile bir aracın kaza bilgilerine ve ağır hasarlı olup olmadığı gibi bilgilere ulaşılabilir. Online hizmet kapsamı altında destek sağlayan Tramer, sigorta poliçeleriyle araca ait pek çok bilgiye ulaşımı sağlar.

Tramer Sorgulama Nasıl Yapılır?

Tramer sorgulama işlemi birden fazla yöntem ile gerçekleştirilebilir. Sorgulamalar SMS, Emniyet Genel Müdürlüğü internet sitesi, çağrı merkezi ve e-Devlet üzerinden yapılabilir.

e-Devlet üzerinden sorgulama:

  • e-Devlet üzerinden araç kayıt sorgulama işlemini gerçekleştirmek istediğinizde Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi’nin oluşturduğu ‘’Trafik Poliçe ve Hasar Bilgileri Sorgulama’’ sayfası üzerinden araç kayıt bilgilerinize ulaşabilirsiniz.
  • Öncelikle e-Devlet’e ait sorgulama sayfasına erişim sağlanır.
  • Çıkan ekran üzerinden sorgulama işleminin gerçekleşeceği T.C. kimlik numarası ve e-Devlet şifresi gibi kimlik doğrulama bilgileri girilir.
  • Kimlik bilgileri doğrulandıktan sonra sorgusu yapılacak aracın plaka bilgileri ilgili alana girilerek işlem tamamlanır.
  • Eğer sorgulama işlemi tüzel kişi için yapılıyorsa "Trafik Poliçe ve Hasar Bilgileri Sorgulama (Tüzel Kişi)" seçeneği tıklanarak gerekli e-Devlet tüzel kişi sorgulaması tamamlanır.

Kısa mesaj (SMS) ile sorgulama:

SMS yöntemiyle sıfır veya ikinci el araçlara ait geçmiş hasar kaydı bilgilerine erişimi sağlamak, oldukça kolay bir işlemdir. Tüm operatörler ile kısa mesaj göndererek sorgulama işlemini başarıyla gerçekleştirebilirsiniz. 

  • Operatörünüz üzerinden sorgulayacağınız plakayı yazarak 5664’e kısa mesaj gönderebilirsiniz. Bu şekilde plakanızı sorgulamış olursunuz. Her operatör için bu sorgulama karşılığında sabit ücret tahsil edilir.
  • Kısa mesaj yöntemi ile aynı zamanda eksper raporu olan kazalarda değişmiş olan parçaları da öğrenmeniz mümkün olur. ‘’PARCA PLAKA HASAR TARİHİ’’ bilgilerini sırası ile aralarında birer boşluk olacak şekilde yazarak 5664’e SMS göndererek gerekli bilgileri öğrenebilirsiniz.
  • Aracınızın hangi illerde tescil kaydının bulunduğunu, sahiplenildiği son süreyi, aracınıza ait plakada daha önce değişimin meydana gelip gelmediği, kaskolu olduğu toplam süreyi ve trafiğe çıktığı tarihin bilgilerini de yine SMS yöntemi ile öğrenebilirsiniz. ‘’DETAY PLAKA’’ bilgilerini arada boşluk bırakarak 5664’e göndermeniz yeterlidir.

Çağrı merkezi ile sorgulama:

Alıcısı olduğunuz bir aracın öncesinde kaza geçmişini 11890’ı arayarak çağrı merkezi üzerinden sorgulamanız mümkündür. SBM üzerinden gerekli bilgiler alınarak sonuçlar hem sözlü hem de SMS ile tarafınıza bildirilir.

Dilerseniz Aksigorta güvencesiyle aracınızı, size en uygun araç sigortası kapsamına alarak tüm takip işlemlerini buradan gerçekleştirebilirsiniz. Üye olmanız halinde poliçe ve borçlarınıza veya hasar kaydınıza benimaksigortam.aksigorta.com.tr üzerinden erişebilirsiniz.

Tramer Kaydı Nedir?

Tramer ile tüm araçlara ait bilgiler tek sistemde kayıt altına alınır. Tramer kayıt sistemiyle aracın kaza yapıp yapmadığı bilgisi, hasar bilgisi, araca ait kusur oranı, sigorta bilgisi gibi birçok bilgi bu sistem sayesinde sorgulanabilir. Tramer kaydı aynı zamanda hasar kaydı olarak da adlandırılabilir ve sistem, aracınıza dair tüm bilgileri kayıt altında tutarak gerektiğinde kullanılabilmesine olanak tanır.

Tramer Sorgulama Ücreti Ne Kadardır? Tramer bilgilerinizi çeşitli yöntemler ile sorgulamanız mümkündür. Ancak, sorgulama işlemini gerçekleştirmeden önce ücret tarifelerinden haberdar olmanız sizin için faydalı olur.

  • Tramer sorgunuzu SMS yolu ile yapmayı tercih etmeniz halinde her operatör için ücretlendirme 9,50 TL şeklinde olur.
  • Tramer sorgunuzu çağrı merkezi aracılığı ile 11890 üzerinden gerçekleştirmek istemeniz halinde sizden dakika başına 4,75 TL tahsil edilir.

Aksigorta'nın sunduğu araç sigortaları hakkında fikir edinebilir ve teklif alabilirsiniz. Size en uygun fiyatlarda cazip teklifleri görmek için Aksigorta araç sigortalarına hemen göz atabilirsiniz