Yaklaşık 150 adet terimden oluşan sigorta sözlüğünü kullanarak merak ettiğiniz tüm içerikler hakkında bilgi alabilirsiniz.

Konşimento, bir taşıyıcı tarafından bir göndericiye verilen ve taşınan malların türünü, miktarını ve varış yerini detaylandıran yasal bir taşıma belgesidir. Taşıyıcı, malları önceden belirlenmiş bir varış noktasına teslim ettiğinde, konşimento aynı zamanda bir sevkiyat makbuzu görevi görür ve belgenin ibraz edilmesiyle malların alıcısına teslim edilmesini sağlar.

Konşimento Nedir?

Konşimento ya da taşıma senedi, gönderici ve taşıyıcı arasında yapılan ve gönderiyi doğru bir şekilde işlemek için gerekli tüm ayrıntıları sağlayan, yasal olarak bağlayıcı bir belgedir. Konşimentonun; belgede tanımlanan malların mülkiyet belgesi olmak, makbuz bilgilerini taşımak ve malların taşınması için kararlaştırılan hüküm ve koşulları temsil etmek gibi önemli işlevleri vardır. Bir konşimento yasal olarak taşınan malların türünü, miktarını, varış yerini, nasıl faturalandırıldığını ve nasıl taşınması gerektiğini ayrıntılarıyla açıklar. Sevk edilen mallara eşlik eder ve tarafların yasal temsilcileri tarafından imzalanır.

Deniz Konşimentosu Nedir?

Deniz konşimentosu, gemiyle taşınan malların uluslararası sularda nakliyesi için gerekli bir belgedir. Kıymetli bir evrak olarak gönderici, alıcı ve taşıyıcı arasında yasal olarak bağlayıcı bir sözleşme niteliğine sahiptir. Bu belge veya sözleşme, malların nereye sevk edileceğinin yanı sıra malzeme miktarı, özellikleri ve gönderenle ilgili önemli ayrıntıları sağlar. Sözleşmede belirtilen diğer bilgiler, sevk edilen malların değerini ve nakliye sırasında kullanılan ambalaj türü gibi ek bilgileri içerebilir.

Konşimento hem gönderici hem de taşıyıcı tarafından imzalanır ve sevkiyat tamamlandıktan sonra yine imza karşılığında alıcıya verilir. Her biri benzersiz şartlara ve koşullara sahip farklı türde konşimentolar vardır. Örneğin, mallar önce karadan taşınacaksa sadece kara yolu ile malların kıyıya ulaşmasına izin veren özel konşimentolar düzenlenebilir. Deniz konşimentoları nama, emre ya da hamiline yazılı olmak üzere farklı şekillerde düzenlenebilir. Örneğin nama yazılı konşimentoda, mallar varış limanına vardığında bunlar üzerinde hak iddia edebilecek tek kişi, faturada adı geçen kişidir.

Hava Yolu Konşimentosu Nedir?

Hava konşimentosu (AWB), gönderi hakkında ayrıntılı takip ve bilgi sağlamak ve için hava yolu şirketi tarafından gönderilen mallara eşlik eden bir belgedir. Faturanın birden fazla kopyası vardır ve böylece sevkiyata dâhil olan tüm taraflar nakliyeyi belgeleyebilir. Taraflara daha az koruma sunmak gibi bazı farklılıkları olmakla birlikte bir AWB, deniz konşimentolarına benzer bir işleve sahiptir.

Hava yolu konşimentosunda göndericinin adı ve adresi, alıcının adı ve adresi, üç harfli menşe havaalanı kodu, üç harfli varış havaalanı kodu, gümrük için beyan edilen sevkiyat değeri, parça sayısı, brüt ağırlık, malların açıklaması ve varsa özel taşıma talimatları yer alır. Bir AWB ayrıca, taşıyıcının sorumluluk sınırları, talep prosedürleri, malların tanımı ve geçerli ücretler gibi hüküm ve koşullarını açıklayan sözleşme koşullarını da içerir. AWB'ler, diğer konşimentolardan farklı olarak gönderinin hangi uçuşta gönderileceğini veya varış noktasına ne zaman ulaşacağını belirtmez.

Kelime anlamı “sıcaklık” olan suhunet, sigorta poliçelerinde sıklıkla geçen terimlerden biridir. Aslen Arapça bir tabir olan ve havanın doğal sıcaklığını tanımlayan “suhunet” ifadesi, çeşitli kaza sigortalarında koşulları belirlemek için kullanılır. Ferdi kaza sigortalarında, eşya ve nakliye sigortalarında bahsi geçen “suhunet” ifadesi, sigortalının yükümlülüklerinin belirlenmesine de yardımcı olur.

Suhunet Nedir?

Sigorta poliçelerini inceleyen kişilerin sıklıkla karşılaştığı ifadelerden biri, “suhunet” kelimesidir. Anlamı genellikle bilinmeyen ve bu yüzden de sigorta ettirenlerin çeşitli kafa karışıklıkları yaşamasına yol açan “suhunet” ifadesi, esasında güneş sebebiyle oluşan doğal sıcaklık demektir. “Suhunet” ifadesinin sigorta sözleşmelerinde yer almasının sebebi ise sigorta içeriğinde sıcaklıktan doğan durumlarla ilgili hüküm ve koşullar bulunmasıdır. “Suhunet”, doğal sıcaklık olması sebebiyle kaza konulu sigorta poliçelerinde teminat dışı kabul edilir ve tazminat ödenmeyecek durumlar arasında yer alır. Sorumluluk ve sağlık sigortalarında ise suhunet kaynaklı zararlar, ağırlıklı olarak teminat kapsamında değerlendirilir.

Suhunet İfadesi Hangi Sigorta Poliçelerinde Yer Alır?

Suhunet ifadesi; ferdi kaza sigortası, sağlık sigortası, sorumluluk sigortası gibi sigorta türlerinde bulunur. Havanın doğal sebeplerden ötürü sıcak olması anlamına gelen suhunet kelimesi, bu sigorta türlerindeki maddelerin ve hükümlerin net bir şekilde tanımlanabilmesini sağlar. Suhunet kavramının sigorta içeriğindeki etkisi ise şu şekildedir.

  • Ferdi kaza sigortalarında “suhunet” kaynaklı sağlık sorunları ve maddi kayıplar, ağırlıklı olarak sigorta kapsamı dışında tutulur. Suhunet, yani havanın doğal şekilde sıcak olması, sigortanın konusu olan “kaza” kavramını karşılamaz. Hava sıcaklığının “kaza” olarak değerlendirilememesi de suhunet kaynaklı güneş çarpması, tansiyon düşmesi, cilt yanığı gibi sorunların kaza kapsamında yer almaması sonucunu doğurur.
  • Suhunet kavramının sağlık sigortalarında değerlendirilmesi, sigorta türüne göre değişiklik gösterir. Geniş kapsamlı sağlık sigortaları, suhunetten kaynaklanan sağlık sorunlarını teminat altında tutar ve bu tarz durumlarda oluşacak tedavi masraflarını karşılamayı taahhüt eder. Kaza ya da hastalık gibi spesifik durumları tanımlayan ve yalnızca belirli sağlık sorunlarında geçerli olan sigorta seçenekleri ise suhunet kaynaklı sağlık problemlerinden doğan masrafları ödemez. Sigortanın bu masrafı ödeyip ödemeyeceği, poliçede net bir şekilde belirtilir.
  • Sorumluluk sigortalarında “suhunet” kavramı ağırlıklı olarak kapsam dahilinde değerlendirilir. Suhulet, yani hava sıcaklığı, kişilerin tedbir alması gereken konular arasında yer alır ve bu durum da sigortalıyı suhunetten sorumlu hâle getirir. Sigortalının ihmali ya da tedbirsizliği sebebiyle kendisine emanet edilmiş ürünlerin ya da birlikte çalıştığı kişilerin sıcaklıktan zarar görmesi de sigortalının sorumluluk alanında değerlendirilir. Bu gibi durumlarda sigortalının üçüncü kişilere ödemek zorunda kalacağı tazminat, sigorta şirketi tarafından karşılanır.

Ayb-ı zati, nakliyat ve sorumluluk sigortalarında kullanılan bir değerlendirme kriteridir. Nakliyat süresince zarar gören bir malın nakliye işlemlerindeki hatalar sebebiyle değil, kendi özellikleri nedeniyle zarar görmesini tanımlayan “ayb-ı zati” kavramı, hasarın sorumlusunun belirlenmesi ve sigorta kapsamında tazminat ödenip ödenmeyeceğine karar verilmesi açısından büyük önem taşır.

Ayb-ı Zati Nedir?

Ayb-ı zati, taşınan malın nakliyecinin kusurundan ve hatalarından dolayı değil, kendi kusurundan dolayı zarar gördüğü anlamına gelir. Ayb-ı zati durumunun ispatlanması durumunda, nakliye işlemleri esnasında mallar zarar görse dahi nakliyeci tarafı hatalı bulunmaz ve karşı tarafa herhangi bir tazminat ödemek zorunda kalmaz. Ayb-ı zati durumunu oluşturabilecek koşullar ise şunlardır:

  • Taşınacak ürünlerin nakliyeciye taahhüt edilenden daha zayıf, güçsüz ve dayanıksız bir şekilde imal edilmiş olması
  • Paketlemenin kötü, eksik ve zayıf şekilde yapılması sebebiyle paket içindeki malların zarar görmesi
  • Nakliye ettiren tarafın nakliyeciye malın ve kolilerin mahiyeti hakkında yanlış bilgi vermesi ve bu bilgi yanlışlığı yüzünden malların yanlış şekilde taşınarak hasar alması.

Ayb-ı Zati Durumunda Neler Olur?

Ayb-ı zati, hem nakliyat hem de sorumluluk sigortalarında teminat dışı olarak değerlendirilen bir kusurdur. Nakliye ettiren tarafın sorumluluğu ve hatası olarak kabul edilen ayb-ı zati durumunun tespit edilmesi durumunda, sigorta teminatları geçerli olmaz ve herhangi bir tazminat ödemesi yapılmaz. Ayb-ı zati olarak değerlendirilen ürünlere imza atan taraf, kendi sigorta şirketine karşı taahhütlerini yerine getirmemiş sayılır ve kapsam dışı değerlendirilir. Nakliyat şirketleri de herhangi bir sorumsuzluk ve tedbirsizlik göstermedikleri için, ayb-ı zati durumundaki malların gördüğü hasardan sorumlu tutulmaz. Bu durumda nakliye ettirenin herhangi bir tazminat hakkı doğmadığı için, sorumluluk sigortaları da malların zararını tazmin etmez.

Hem Nakliye Kusuru Hem Ayb-ı Zatı Olursa Ne Yapılır?

Kimi durumlarda hem nakliye eden hem de nakliye ettiren taraf kusurlu davranabilir. Nakliye ettiren taraf, ayb-ı zati durumundaki malları nakliyeciye taşıtabilir ve nakliyeci de taşıma esnasında kusurlu davranışlar göstererek malların zarar görmesine yol açabilir. Bu noktada çıkacak ihtilaf, sigorta şirketlerinin eksper raporlarıyla çözüme kavuşturulur. Her iki tarafın da sigortacısı, kendi uzmanıyla inceleme yapar ve kusurun hangi tarafta olduğunun tespit edilme süreci başlar. Eksper analizleri sonrasında sigorta şirketlerinin anlaşmaya varması durumunda, üzerinde fikir birliğine varılan şekilde işlem gerçekleştirilir. Kimi durumlarda ise eksper raporları sorunun çözülmesi için yeterli olmaz ve daha detaylı bir inceleme gerekir. Bu tarz durumlar ise yargı yoluyla çözüme kavuşturulur.

Rezerv zaptı, nakliye işlemlerinde düzenlenen bir evraktır. Nakliye edilen malların zarar ve hasar görmesi durumunda zararın sigorta tarafından karşılanabilmesini sağlayan rezerv zaptı; nakliyat hacminin, içeriğinin ve nakil esnasında zarar gören malların tutanağından oluşur. Nakliyat sigortaları kapsamında tazminat alabilmek için sigorta şirketine mutlaka sunulması gereken evraklar arasında yer alan rezerv zaptı, her türlü taşıma yönteminde oluşturulabilir.

Rezerv Zaptı Nedir?

Deniz, hava ve kara taşımacılık sistemleri, geniş hacimli nakliye işlemlerinin gerçekleştirildiği son derece gelişmiş uygulamalardır. Yüksek hacimli nakliye işlemleri esnasında oluşan aksilik ve kaza durumlarında ise taşınan malların önemli bir bölümü zarar görebilir. Rezerv zaptı, hasar gören malların tutanağının tutulması ve taşınan ürünlerin sahibine bildirilmesiyle gerçekleştirilen bir işlemdir. Nakliye işlemleri esnasında tutulan rezerv zaptı, sigortalı tarafından sigorta şirketine iletilir ve yasal işlem başlatılır. Yapılan araştırma ve inceleme sonucunda rezerv zaptında hasar gördüğü belirtilen malların sigorta kapsamında değerlendirilmesine karar verilirse, tazminat ödemesi gerçekleştirilir. Rezerv zaptını değerlendirecek olan sigortalı, nakliye eden ya da ettiren olabilir. Nakliye edenin rezerv zaptından yararlanması için sorumluluk sigortası poliçesi bulunması gerekir. Nakliye ettirenin rezerv zaptı aracılığıyla tazminat kazanması için ise geçerli bir nakliye ya da iş sigortası poliçesi sahibi olması beklenir.

Rezerv Zaptı Hangi Durumlarda Tutulur?

Taşınan mallar, nakliyat sürecinin herhangi bir noktasında zarar görebilir. Bu nedenle rezerv zaptının ne zaman tutulacağı da büyük önem taşır. Rezerv zaptının tutulması gereken durumlar ve noktalar şu şekilde ifade edilir.

  • Mallar, hasarsız şekilde yüklendikleri araçtan hasarlı bir biçimde inerse zararın araç içinde oluştuğu belirlenir ve bu durumda mallar taşıttan iner inmez zabıt tutulur. Araçta oluşan hasarların zaptında aracı kullanan yetkilinin de imzasının bulunması gerekir. Kara taşıtlarında kamyon şoförü, tren taşımacılığında demir yolu idaresi, deniz taşımacılığında kaptan ve hava taşımacılığında pilot ya da kabin amiri, rezerv zaptına imza atmak zorundadır.
  • Taşınan ürünler, kimi durumlarda gümrükte de zarar görebilir. Bu durumun tespit edilmesi durumunda sorumlu, gümrük yetkilileridir ve rezerv zaptının araçlar gümrükten ayrılmadan tutulması gerekir. Gümrükte oluşacak hasarlarda gümrük sorumlularının da rezerv zaptını imzalaması zorunludur.
  • Malların hangi noktada zarar gördüğü tespit edilememişse, rezerv zaptı hasarın fark edildiği anda tutulur ve hasarın nerede oluştuğunun bilinmediği bilgisi de zapta eklenir. Bu noktada oluşturulan rezerv zaptında, malların başında bulunan tüm sorumlu ve yetkili kişilerin ve malların taşındığı aracı kullanan kişilerin ıslak imzasının bulunması gerekir.

“Matbu” ifadesi, kelime olarak “basılmış kâğıt” anlamına gelir. Köken olarak “matbaa” kelimesinden gelen ve matbaada ya da yazıcıda basılmış evrakları tanımlamak için kullanılan “matbu” kelimesi, sigortacılık açısından da büyük önem taşır. Sigortacılıkta kullanılacak evrakların resmi nitelik taşıması için “matbu” özellikte olması, yani basılmış olması gerekir. Elle yazılmış evraklar ya da ıslak imzalı versiyonu bulunmayan dijital ortamda hazırlanmış belgeler, sigorta poliçelerinin geçersiz olmasına yol açar.

Matbu Nedir?

Üzerindeki yazı ve bilgiler herhangi bir baskı cihazı aracılığıyla yazılan tüm kâğıtlar, “matbu” olarak değerlendirilir. Matbu evraklar, resmi işlemler açısından son derece büyük önem taşır. Bunun en önemli sebebi de resmi evraklarda mutlaka ıslak imza kullanılması zorunluluğudur. Islak imzanın bulunmadığı evraklar, istisnai durumlar haricinde resmi açıdan geçersiz kabul edilir. Bu durumun temel sebebi de kişinin maddi yükümlülüklerini kabul ettiği evraklarda başkası tarafından taklit edilemez ve kişi tarafından inkâr edilemez kişisel bir iz bırakmasının kanunen zorunlu olmasıdır.

Sigorta işlemlerinde kullanılan evraklar, sigorta ettiren kişinin prim ödemelerini üstlendiğini kabul ettiği borçlanma belgeleridir. Sigorta evraklarında ayrıca sigorta şirketleri de sigortalıya yönelik çeşitli taahhütlerde bulunur. Her iki tarafın da birbirlerine verdikleri sözleri ve kabul ettikleri yükümlülükleri yasal merciler karşısında geçerli bir hâle getirebilmeleri için, matbu evraklar kullanmaları ve bu belgeleri bizzat imzalamaları gerekir. Sigorta poliçelerinin ve evraklarının matbu olmasının bir diğer sebebi de anlaşılan detayların her iki tarafta da yazılı şekilde bulunması zorunluluğudur. Olası bir ihtilaf hâline çözüm ararken kullanılacak olan bu iki versiyonun sonradan değiştirilmediğinden emin olunması için matbu şekilde basılmış olması gerekir.

Sigortacılıkta Hangi Evrakların Matbu Olması Gerekir?

Sigortacılıkta matbu olması gereken evraklar şunlardır:

  • Sigorta başvuru formu
  • Sigorta poliçesinin aslı
  • Sigorta ettirenin sigortacıya sunduğu kimliğin fotokopisi
  • Sigortada ek durumlar ve ek teminatlar yer alıyorsa bunların bildirildiği ek belge
  • Sigortaya resmi nitelik kazandıracak damga resmi


Evrakların Matbu Olmaması Durumunda Ne Olur?

Son yıllarda hızla gelişen teknoloji, resmi işlemlerin bir bölümünün dijital alana taşınmasını sağlasa da matbu evraklar hâlen son derece önemlidir. Matbu evrak kullanılmaması durumunda, evrakta sahtecilik riski artabilir ya da taraflar, sözleşmeyle üstlendikleri sorumlulukları reddedebilir. Olası anlaşmazlıklar durumunda taraflar, karşı tarafın yükümlülüklerini ispatlamakta zorluk yaşayarak mağdur duruma düşebilir. Evrakların matbu olmaması durumunda, olası ihtilaf durumlarında kimin haklı kimin haksız olduğunun tespiti zorlaşır ve bu durum sigortacılık işlemlerinin aksamasına neden olabilir. Bu yüzden matbu evrak kullanımı hakların ve sorumlulukların tespiti açısından son derece önemlidir.

Navlun; malları kara yolu, intermodal taşımacılık (demir yolu ve kara yolu), gemi veya hava yoluyla taşınması için nakliye şirketine ödenen ücrettir. Navlun maliyetleri; seçilen nakliye yöntemi, başlangıç ve varış noktası, boyut, ağırlık ve varsa özel işlem gerektiren (soğutma ya da tehlikeli madde) teslimatlar da dahil olmak üzere çeşitli faktörlere göre değişiklik gösterir.

Sigortacılıkta Navlun Nedir?

Navlun sigortası, nakliye sırasında müşterilerin mallarında meydana gelen hasar ve ya kayıplar için nakliye şirketinin sorumluluğunu kapsar. Bu tür hasar ya da kayıpların sigorta kapsamında değerlendirilebilmesi ve tazminat talebinin ödenebilmesi için nakliye şirketinin ihmalinden kaynaklanması gerekir. Nakliye şirketinin sorumluluk koşulları, seçilen taşıma şekline bağlı olarak değişen sözleşmelerle belirtilir. Navlun sigortası, nakliye komisyoncusu ücretlerinin bir yüzdesi olarak hesaplanır. Sigorta masrafları nakliye şirketi tarafından ödenebilir ve müşteriye, nakliye şirketinin hizmet teklifine dahil edilen bir maliyet olarak iletilir.

Incoterms Teslim Şekilleri ve Navlun

Göndericilerin sorumlulukları da dahil olmak üzere dünya çapında mal satışına ilişkin kurallar, genellikle incoterms olarak adlandırılan 2020 Uluslararası Ticaret Koşulları'na tabidir. Uluslararası Ticaret Odası, dünya çapında ticareti kolaylaştırmak için resmi olarak uluslararası ticari terimler olarak da bilinen bir dizi incoterm yayımlar. Küresel olarak tanınan bu terimler, alıcıların ve satıcıların yükümlülüklerini netleştirerek dış ticaret sözleşmelerindeki karışıklığı önler.

Yurt içi ve yurt dışı ticaretle uğraşan taraflar, incoterm’leri iş düzenlemelerinin kesin şartlarını anlamaya yardımcı olmak için genellikle bir tür kısaltma olarak kullanır. Bazı incoterm’ler herhangi bir ulaşım aracı için geçerliyken bazıları ise sadece deniz taşımacılığına özgüdür. Incoterms ile ilgili dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, iki iş ortağından hangisinin malların riskinden ve dolayısıyla sigortasından sorumlu olduğu ve riskin bir taraftan diğerine ne zaman geçeceğidir.

EXW, FOB ve CIF Kapsamında Navlun

Uluslararası satış sözleşmelerine, mal ve nakliye masraflarına ilişkin en sık uygulanan üç incoterm EXW, FOB ve CIF’tir.

  • EXW (Ex Works) incoterm kapsamında, alıcı, ihracat gümrükleme aşamasından malların teslim alınmasına kadar olan risk ve sigorta masraflarını üstlenir.
  • FOB (Free On Board) satıcı, mallar kargo gemisine veya uçağa yüklenene kadar risk ve maliyetten sorumludur. Bu noktada risk ve maliyet alıcıya aktarılır.
  • CIF (Maliyet, Sigorta ve Navlun) kapsamında gerçekleştirilen bir satışta satıcı, malların kargo gemisine veya uçağa yüklendiği noktaya kadar riski kabul eder. Satıcı, mallar tahliye limanına ulaşana kadar sigorta bedelini de öder. Alıcı, maliyeti boşaltma limanında paylaşır ve o andan itibaren maliyet ve risk için tek sorumlu haline gelir.

Muvakkat, Türkçe Sözlük’te “geçici” anlamına gelen bir kelimedir. Arapçadan dilimize geçmiş olan bu kelime, günümüzde pek sık kullanılmasa da kullanıldığı belli başlı alanlar vardır. Bunlardan biri sigortacılıktır. Muvakkat, sigortacılıkta bir tür poliçedir. Muvakkat poliçe adı verilen bu poliçe türü, geçici poliçe veya flotan poliçe olarak da adlandırılabilir. Muvakkat poliçe, bir kişinin belli bir süreliğine sigortalanması işlemidir. Normal poliçeden farkı, süresinin kısa ve geçici olmasıdır. Muvakkat poliçenin belli şartları, gereklilikleri vardır ve her durumda uygulanmaz. Muvakkat poliçe, süresi dolduğunda kendiliğinden iptal olur. Yenilenmesi için de bazı durumlar, beyanlar ve talepler gerebilir.

Muvakkat Nedir?

Geçici, belli bir süresi bulunan, kalıcı olmayan gibi şekillerde tanımlanabilen muvakkat, günümüzde günlük dilde sıkça kullanılmaz, ancak sigortacılık gibi bazı dallarda bir terim olarak kullanılabilir.

Sigortacılıkta muvakkat terimi, bir poliçe türü için kullanılır. Muvakkat poliçe, nakliyat şirketleri için sıklıkla tercih edilir. Diğer şirketler ve gerçek kişiler için muvakkat poliçe genellikle kullanılmaz. Sigortalıları teminatsız bırakmamak adına gerçekleştirilen muvakkat poliçe işlemi, sevkiyatı güvence altına alır. Bu güvence işlemi, bazı teminatlar ve hususlar doğrultusunda gerçekleştirilir.

Belli bir süre zarfı sonunda geçerliliği sona eren muvakkat poliçe, “Flotan poliçe” şeklinde de sıklıkla adlandırılabilir. Muvakkat poliçenin kati poliçeye dönüştürülmesi de mümkündür. Bu işlem için de bazı durumların gerçekleştirilmesi büyük önem arz eder.

Muvakkat Poliçe Nedir? Ne İşe Yarar?

Flotan veya muvakkat poliçe, iyi niyetinden emin olunan bir sigortalıyı teminatsız bırakmamak adına yapılan bir tür sigorta işlemidir. Bir nakliye seferini sigortalama olarak da bilinen bu işlemde, söz konusu seferde yer alan malların miktarının, cinsinin bilinmesi önemlidir ancak sefer tarihinin bilinmesine gerek yoktur.

Daha önceden mutabık kalınan hükümler ve yükümlülükler çerçevesinde sigortalanan nakliyat seferi, herhangi bir sorunla karşılaşıldığında sigorta şirketinin güvencesi altına alınır. Bu sigortadan prim almak için nakliyat seferi tarihinin ve diğer eksik bilgilerin belirlenmesi ve bu sayede muvakkat poliçenin kati poliçeye çevrilmesi gereklidir. Yine de muvakkat poliçe düzenlendiğinde ve kati poliçeye çevrilmeden önce standart poliçe ücreti alınır.

Muvakkat poliçenin geçerlilik süresi bir yıldır ve sefer bu bir yıl içinde gerçekleşmezse muvakkat poliçe iptal olur. Sigorta riski, seferin başladığı gün itibarıyla yürürlüğe girer. Bu nedenle muvakkat sigortanın, detaylara dikkat edilerek hazırlanması ve nakliyat seferine göre düzenlenmesi önemlidir. Kısacası muvakkat sigorta, bir nakliyat seferini güvence altına alan, kısa süreli ve geçici bir sigorta türüdür.

Mutabakat, poliçe imzalanma safhasında sigorta ettirenle sigorta eden tarafların anlaşmaya varması anlamına gelir. Gayrimenkul, konut, araç ve ürün gibi varlıkların sigortalanması esnasında mutabakata varılırsa, imzalanan poliçeye “mutabakatlı poliçe” ismi verilir. Mutabakatlı poliçe imzalanması durumunda sigortalanan mal ya da aracın tam ziyaya uğraması, yani kullanılamaz hâle gelmesi durumu da sigorta teminatı altına alınır.

Mutabakat Nedir?

“Anlaşma” anlamına gelen mutabakat ifadesi, sigortacılıkta poliçeleri güçlendiren ve teminat kapsamını genişleten anlaşma işlemini tanımlamak için kullanılır. Mutabakatlı poliçe imzalanması durumunda sigorta paketi sigortalıya daha geniş haklar ve avantajlar sağlar. Taraflar arasında mutabakata varılması için, ilk olarak sigortalanacak ürünün mutabakat değerinin ve tam ziya koşullarının belirlenmesi gerekir. Mutabakat değerinin belirlenmesi için, aşağıdaki adımlar atılır:

  • Sigortalanacak ürün, uzmanlar tarafından incelenir ve sigorta yapıldığı tarihteki değeri saptanır.
  • Sigortacı ve sigortalı, ürünün sigorta başlangıç tarihindeki değeri üzerinde görüş birliğine varmalıdır. İki taraftan birinin mutabakat değerini onaylamaması durumunda değer tespit işlemlerine geri dönülür.
  • Her iki tarafın da sigortalanacak ürünün değeri hakkında hemfikir olması durumunda mutabakat sağlanır ve sigorta poliçesi hazırlanır.

Tam ziya durumunun koşulları ise şöyledir:

  • Sigortalanan ürünün tamamen zarar görmesi ve tam değer kaybına uğraması
  • Sigortalı ürün içindeki diğer değerli varlıkların zarar görmesi
  • Sigortalının bu zararlar sebebiyle maddi kayba uğraması

Mutabakatın Avantajları Nelerdir?

Mutabakat işlemi, sigortalı tarafın haklarını ve avantajlarını genişletir ve sigortalanan ürünün daha etkili bir şekilde korunmasını sağlar. Mutabakatlı poliçeler sayesinde sigortalılar aşağıdaki avantajlardan yararlanabilir.

  • Nakliyat sigortalarında mutabakatlı poliçeye başvurulması, hem nakliye işleminin gerçekleştirildiği aracı hem de taşınan ürünleri korur ve bu sayede olası zarar durumlarında nakliyeci tarafın maddi kayıp yaşamasını önler.
  • Mutabakatlı sigorta, piyasa koşullarından olumsuz yönde etkilenilmesini engeller. Sigortalattığınız ürünler, zamanla değer kaybetse bile zarar durumunda ilk günkü değerlerinden işlem görür.
  • Konut sigortanızı mutabakatlı yapmanız durumunda yangın, yıkılma gibi büyük etkili durumlarda hem evinizin hem de eşyalarınızın maddi değeri kadar tazminat elde etme şansınız bulunur.
  • Mutabakatlı sigortalar, kayıp riskini de karşıladığı için ticari işlemleriniz esnasında mallarınızın çalınması, kaçırılması, kaybolması gibi durumlar yaşamanız hâlinde sigortanızdan tazminat alabilmenize yardımcı olur.
  • Tam ziya durumunda sigortalıya ödenecek tazminatın en baştan belirlenmesi, proporsiyonla karşılaşmanızın önüne geçer ve tazminat kesintisi yaşamanızı engeller.
  • Mutabakatlı poliçe işlemi, sigorta sahtekârlıklarının önlenmesi ve kötü niyetli işlemlerin durdurulması açısından da etkilidir. Hem sigortacının hem de sigortalının haklarını koruyan işlem, tarafların birbirine olan güvenini de artırır.

Ticari işlemlerde kullanılan ödeme yöntemlerinden biri olan akreditif, daha çok dış ticaret işlemlerinde tercih edilir. Bankaların aracılık ettiği akreditif işlemlerinde, ithalatçının akreditifi açan finans kurumunda kredi limitinin bulunması gerekir.

Akreditif Nedir?

Alıcı ve satıcının birbirini tanımadığı, karşılıklı ilk kez ticaret yaptığı durumlarda tercih edilen bir ödeme yöntemi olan akreditif, tarafların birbirlerine olan yükümlülüklerini bankalar aracılığı ile resmileştirdiği kredi belgesidir. “Kredi mektubu” olarak Türkçeye çevrilebilecek olan “Letter of Credit” işlemleri kredi limiti gerektirir. Büyük miktarlarda ödemelerin söz konusu olduğu veya uzun vadeli işlemlerde de tercih edilen akreditifler, peşin veya vadeli olarak açılabilir.

Akreditif Ne Demektir?

Dış ticaret işlemleri, ithalatçı ve ihracatçı açısından bazı riskler taşır. Akreditifli işlemler, her iki tarafın taşıdığı riskleri kendi lehlerine minimuma indirdiği yöntemdir. Açılan akreditif metninde ithalatçı, ihracatçıya hangi belgeleri ne zamana kadar ibraz etmesi halinde ödeme yapacağını bildirir. Bunun karşılığında ise ihracatçı, yüklemeyi istenen koşullarda ve belirtilen tarihe kadar yaptığı takdirde ödemesini alacağını bilir. İthalatçı ise istediği koşullarda ve kalitedeki malın gecikmeksizin yükleneceğinden emin olur.

Akreditif işlemlerinde taraflar;

  • Lehtar; ihracatçı
  • Amir; ithalatçı
  • Amir banka; ithalatçının bankası, akreditifi açar
  • İhbar bankası; ihracatçının ülkesindeki banka, akreditifi ihracatçıya bildirir
  • Teyit bankası; akreditif teyitli açıldıysa ihracatçının ülkesinde akreditife teyit veren banka, çoğu zaman ihbar ve teyit bankası aynı banka olmakla birlikte, bankaların da birbirleri ile kredi limitlerinin bulunması gerektiğinden bazı durumlarda ihbar ve teyit bankası farklı olabilir.

Uluslararası ticarette kullanılan ödeme yöntemleri ile ilgili düzenlemeler ICC (International Chamber of Commerce) tarafından yapılır. Aynı kurum tarafından yayımlanmış olan UCP 600 (Uniform Customs & Practice for Documentary Credits) broşürü, akreditifli işlemlerde takip edilmesi gereken süreçleri izah eden dokümandır. Akreditifli işlemlere aracılık eden bankalar için oldukça önemli olan bu doküman, akreditif açılışlarında referans gösterilerek hangi kuralların geçerli olacağını karşı bankaya bildirilir.

Akreditif Çeşitleri Nelerdir?

Akreditifler ödeme koşulları, şekil şartları ve verdikleri güvenceler bakımından üçe ayrılır. Buna göre;

  • Peşin, vadeli ve kabul kredili olmak üzere üç farklı ödeme yöntemi bulunan akreditif işlemlerinde, vadeli ve kabul kredili akreditiflerin birbirlerinden tek farkı kabul kredili işlemlerde poliçe düzenleniyor olmasıdır.
  • Şekil şartları bakımından ikiye ayrılan akreditifler, dönülemez (irrevocable) veya dönülebilir (revocable) olarak düzenlenir. Revocable akreditifler, lehdara haber vermeden değişiklik yapılabilmesini mümkün kıldığı için son UCP 600 broşüründe devre dışı bırakılmıştır.
  • Akreditifler teyitli ve teyitsiz olmak üzere ikiye ayrılır. Teyitli akreditifler ihracatçı açısından en güvenilir ödeme yöntemidir. Evraklarını eksiksiz teslim ettiği anda, teyit veren banka, amir bankanın onayını beklemeden ihracatçıya ödeme yapar. Teyitsiz akreditiflerde ise, evraklar amir bankaya gönderilerek onun ödeme yapması beklenir.


Prim hesaplama uygulamaları başta olmak üzere indikatif sigorta teklifleri, çeşitli sigorta türleri için ortalama bir fiyat aralığı sunar. Genellikle benzer poliçelerin maliyetleri üzerinden hazırlanan indikatif teklifler, başvuru sahiplerinin sigorta maliyetleri hakkında yaklaşık bir fikir edinmesine ve farklı poliçeleri fiyat açısından karşılaştırmasına yardımcı olur. Gösterge niteliğinde bir fiyat teklifi, talep üzerine sağlanan bir poliçe fiyatının makul bir tahminidir ve bağlayıcılığı yoktur.

İndikatif Sigorta Teklifi Nedir?

İndikatif teklif, sigorta şirketlerinin ya da acentelerinin müşterilerine gösterge niteliğinde sunduğu, bağlayıcılığı olmayan ve maliyetler açısından referans olması amacıyla oluşturulmuş bir teklif formudur. Teminat seçenekleri ve hasar geçmişi gibi başvuru sahibinin verdiği yanıtlara dayalı olarak tahmini şekilde oluşturulan teklif gösterge niteliğinde olup poliçe fiyatının makul bir tahminidir. Örneğin, bir acente ya da online poliçe hesaplama aracı gösterge niteliğinde bir fiyat teklifi verdiğinde, karşı taraf işlem yapmayı seçerse, acente teklifte belirtilen fiyatı uygulamak zorunda değildir.

Risk basamağına göre oluşturulan indikatif tekliflerin tutarı, beyan edilen bilgilere bağlı olarak belgelerin sunulması ya da ek bilgi sağlanmasına bağlı olarak değişiklik gösterir. Nihai teklif ise kişiye özgü olarak tüm risklerin değerlendirilmesi sonucunda, resmi bir başvuru ile sağlanan bilgilere dayanan nihai prim tutarını içerir. İndikatif teklif ve nihai teklif arasındaki en önemli fark, nihai teklifin sigorta şirketi ve sigortalı açısından bağlayıcı olmasıdır. Nihai bir teklif kabul edilirse, ödeme koşulunun yerine getirilmesine bağlı olarak bir sigorta sözleşmesi yapılır.

Nihai Sigorta Teklifleri Nasıl Oluşturulur?

Sigorta primi; sağlık, araç, konut, hayat ve değerli eşyaları kapsayan sigorta poliçeleri için ödenen ücrettir. Sigorta primleri yaşa, teminat türüne, teminat miktarına, başvuru sahibinin sigorta geçmişine ve diğer faktörlere bağlı olarak değişir. Sigorta şirketleri satın alınan sigorta türüne bağlı olarak sürüş sicili, hasar geçmişi, cinsiyet, medeni durum, kredi geçmişi, yaşam tarzı, ailenin tıbbi geçmişi, sağlık durumu, sigara ve alkol kullanımı ve hobiler gibi kişiye özel bilgilerle risk analizi yaparak teklif oluşturur.

Sigortalının yaşı, sigortayı kullanma olasılığını tahmin etmek için önemli bir kriter olduğu için prim hesaplanırken yaş en önemli risk faktörüdür. Örneğin, sağlık sigortası söz konusu olduğunda gençlerin tıbbi bakıma ihtiyaç duyma olasılığı daha düşüktür, bu nedenle primleri genellikle daha düşüktür. Sağlık sigortası primleri, insanlar yaşlandıkça daha fazla tıbbi hizmete ihtiyaç duyma olasılığı arttığı için, yaşa bağlı olarak artış gösterir. Kapsam açısından bir sigorta poliçesi satın alırken ne kadar kapsamlı teminat seçilirse prim ödemeleri o kadar yüksek olur.

İngilizce kökenli "lock-out" kelimesinin Türkçeye evrilmiş hali olan lokavt pek çok iş yerinde görülebilecek bir kavramdır. Kanun ile tespit edilmiş kuralları, yasakları, unsurları ve özellikleri mevcuttur.

Lokavt Nedir?

Toplu İş Sözleşmesi'nde yer alan ilgili kanunun 26. maddesine göre lokavt; işverenin, işçiler ile yaşadığı anlaşmazlıklar sonucu işçileri süresiz olarak işten uzaklaştırmasıdır. Lokavtın geçerli olabilmesi için üç ana unsur gözetilir:

1. İşçilerin toplu şekilde işten uzaklaştırılmaları

2. İş yerindeki faaliyetlerin tamamen durması

3. İşverenin kendisi ya da işveren sendikası kararına uyarak harekete geçmesi

Lokavtın Yasak Olduğu Haller

1982 Anayasası'nın 54. Maddesi'ne göre, lokavt şartları ve sınırları düzenlenmiştir. İlgili düzenlemeye göre, iş yerinde lokavt uygulanması sırasında kamu malına zarar vermek yasaktır. Ayrıca lokavt sırasında işçiler, iş yerine maddî zarar verirse bağlı olunan sendika oluşan zararı iş yerine tazmin etmekle yükümlüdür. Bunların yanı sıra bazı kurum ve kuruluşlarda lokavt ve grev faaliyeti yasaklanmıştır. Hayatî öneme sahip ve vatandaşların daimî ihtiyaç duydukları bu birimler şöyle sıralanabilir:

  • Cenaze işleri ile ilgilenen birimler
  • Eczane, hastane ve sağlık klinikleri gibi iş yerleri
  • İnsan hayatını ve malını kurtarmakla görevli kurumlar
  • Huzurevleri, çocuk ıslah evleri, eğitim veren okul ve kuruluşlar
  • Vatandaşın savunma ihtiyacına yönelik çalışan askerî birimler ile bakanlıklar
  • Su, elektrik, petrol, gaz işleri gibi normal hayatı doğrudan etkileyen kurumlar

Bunların yanı sıra ülke genelinde seferberlik ilân edilmişse ya da savaş durumu mevcut ise lokavt ve grev yasaktır.

Lokavt Çeşitleri

Genel olarak ele alındığında lokavt ikiye ayrılır. Bunlar, kanunî lokavt ve kanun dışı lokavttır. İş veren ile işçiler arasında meydana gelen uyuşmazlık sonucunda, işveren kanuna uygun şekilde lokavt uygularsa buna kanunî lokavt adı verilir. Buna karşın işverenin kanunî uygulama yöntemlerini takip etmemesi, yani kanun maddelerini çiğneyerek işçileri uzaklaştırması kanun dışı lokavt anlamına gelir. Örnek vermek gerekirse, dayanışma lokavtı ya da siyasî maksatlı lokavt türleri kanun dışı lokavtlardır.

Lokavtın İlân Edilmesi

İşveren, lokavta karar verdiği tarihten itibaren 6 (altı) iş günü içerisinde karşı tarafa tebliğ etmek üzere, notere ve görevli makama kararın bir örneğini iletir. İlgili karar, iş yerinde hiç bekletmeden ilan edilir. Tebligatın ise 7201 sayılı Tebligat Kanunu'na uygun olarak yapılması gerekir. Tebligat yapılan gün cumartesi ise taraflar için iş günü sayılırken resmî kurumlar için iş günü niteliği taşımaz.

Kararı alınmış ve uygulamaya konulan bir lokavtın süresiz olacağı düşünülemez. Bu nedenle lokavt, işveren veya sendika tarafından alınan bir başka kararla kaldırılabilir. Ayrıca işçi sendikasının kapatılması ve işveren ile işçilerin anlaşması lokavtı sonlandırır.

Toplu iş sözleşmelerinin hazırlanması ve düzenlemesi sırasında her iki tarafın sosyal ve ekonomik çıkarlarını korumak için lokavt gereklidir. Ancak lokavtın, kanunda belirtilen usul ve esaslara uygun olması koşulu ile uygulanması gerekir. Kısacası lokavt, toplu çıkar uyuşmazlıklarının çözümünde sürecin ayrılmaz bir parçasıdır.


Mebde ifadesi, Arapçada “başlangıç” anlamına gelir. Hukuk dilinden sigortacılığa geçmiş kavramlar arasında yer alan “mebdei” ifadesi ise “başlangıcı, başladığı tarih” anlamında kullanılır. Sigorta poliçelerinin başlangıç tarihlerini ifade etmek için kullanılan “mebdei” bilgisi, sigorta işlemlerinin doğru yapılabilmesi ve tazminat kazanımlarının sağlıklı bir şekilde hesaplanabilmesi açısından büyük önem taşır.

Mebdei Nedir?

Mebdei ifadesi, sigorta poliçesi üzerine yazıldığında “poliçenin başladığı tarih” anlamına gelir. Sigortanın başlangıç tarihinin net olarak belirlenmesi, tazminatların hesaplanması ve sigorta kapsamında doğacak hakların saptanması için son derece önemlidir. Mebdei, yani başlangıcı belirtilmemiş poliçeler, eksik düzenlenmiş kabul edilir ve bu durum da çeşitli yasal problemler doğurur. Başlangıç tarihi belirtilmemiş sigorta sözleşmeleri, hem sigortalı hem de sigortacı açısından çeşitli sorunlara yol açar ve kanunlar karşısında çözülmeye çalışır.

Mebdei Bilgisi Ne İşe Yarar?

Sigorta poliçelerinde “mebdei” bilgisinin bulunması, aşağıdaki faydaları sağlayarak sigorta poliçesinin takip edilmesini kolaylaştırır.

  • Sözleşmelerde yer alan “mebdei” bilgisi, sigorta ettiren kişinin sigorta prim ödemelerini hangi tarihlerde yapacağının belirlenmesini sağlar.
  • “Mebdei” bilgisi, sigorta süresinin ne zaman dolacağını da ortaya koyar. Örneğin bir yıllık sigorta poliçesinin sona erdiği tarihin saptanması için, orijinal sözleşmede “mebdei” bilgisinin net olarak bulunması gerekir.
  • Sigorta anlaşmalarında bulunan “mebdei” ifadesi, sigortalının teminat kapsamına giren zararlarının sigorta tarafından karşılanıp karşılanmayacağının anlaşılmasını da kolaylaştırır. Sigorta poliçeleri, süreleri dolduktan sonra geçersiz hâle gelir ve teminat altındaki bir zarar yaşansa dahi sigorta şirketinin sorumluluğu sona erdiği için herhangi bir ödeme yapılmaz. Mebdei bilgisi, bu noktada devreye girer ve sigorta şirketinin yükümlü olup olmadığının anlaşılmasında kullanılır.
  • Bazı sigorta poliçeleri, uzatılmaları durumunda sigortalıya çeşitli avantajlar ve indirimler sunar. Mebdei bilgisi, bu avantajları kullanma zamanının gelip gelmediğinin anlaşılmasında da fayda sağlar.

Mebdei Bilgisi Olmazsa Ne Yapılır?

Sigorta poliçelerinde “mebdei”, yani “başlangıcı” bilgisinin olması yasal bir zorunluluktur. Bu bilginin resmi evraklara işlenmemesi, sigortacının ciddi bir kusur işlediği ve hata yaptığı anlamına gelir. Mebdei bilgisinin unutulması çok nadir rastlanan bir durum olsa da kanunda karşılığı bulunan bir olumsuzluktur. Sözleşmelerde bu bilginin olmaması, her iki tarafın da yükümlülüklerinin ve haklarının ortadan kalktığı anlamına gelmez. Sözleşmenin ıslak imzalı olması ve tarihi hakkındaki hükümlerin geçerliliğini koruması, başlangıç tarihiyle ilgili ihtilafların kanunlar karşısında ve yasal merciler tarafından çözülmesini zorunlu hâle getirir. Yasal işlemler sonucunda sözleşme için başlangıç tarihi belirlenir ve her iki tarafın hak ve yükümlülükleri bu tarihe göre uygulanır.

Beher, sigortacılık işlemlerinde en çok kullanılan kavramlardan biridir. “Her bir” anlamına gelen beher ifadesi, sigorta poliçelerinde belirsizlik yaşanmasının önüne geçer ve sigorta şirketlerinin sigortalılara karşı yükümlülüklerinin net bir şekilde tanımlanmasını sağlar. Pek çok sigorta türünde kullanılabilen beher ifadesi, sigortalı ve sigortacı arasında anlaşmazlık oluşmasını önlerken sigorta poliçelerinin güvenilirliğini de artırır.

Beher Nedir?

Beher, doğrudan sigortacılıkla ilgili olmayan ancak sigorta poliçelerinde sıkça kullanılan kavramlardan biridir. “Her bir” anlamına gelmesi sebebiyle hukuki belgelerde, resmi evraklarda ve günlük yaşamda sıklıkla kullanılabilen beher ifadesi, sigorta poliçelerinde doğru tanımlamalar yapılabilmesi açısından büyük önem taşır. Özellikle sigortalının kazanacağı tazminatların hangi durumlarda ve hangi oranlarda ödeneceği bilgisini içeren maddelerde kullanılan beher ifadesi, bu sayede tazminat hesaplamalarının kolayca yapılabilmesine olanak tanır. 

Beher ifadesinin kullanıldığı başlıca sigorta çeşitleri şunlardır:

  • Hayat sigortalarında sigortalının kazandığı tazminatın sınırlarının belirlenmesinde “beher” ifadesinden yararlanılır.
  • İş yeri sigortalarında karşılanacak zararın miktarının belirtilmesinde “beher” ifadesine başvurulur.
  • Sağlık sigortası çeşitlerinde sigortalının sağlık masrafları, “beher” ifadesiyle birimlere ayrılır.
  • Sorumluluk sigortalarında sigortalının yükümlü olduğu tazminat, “beher” kelimesiyle kademelere bölünür.
  • Araç sigortalarında sigorta şirketi tarafından karşılanacak maddi zararlar, “beher” ifadesiyle gruplandırılır.
  • Ferdi kaza sigortalarında sigortalının kazanacağı haklar, “beher” ifadesiyle birbirinden ayrılır.
  • Konut sigortalarında ödenecek zarar tazminatları ve tam hasarlı olarak değerlendirilecek eşyalar, “beher” ifadesiyle belirtilir.
  • Nakliyat sigortası çeşitlerinde zararı karşılanacak ürünler, “beher” ifadesiyle netleştirilir.

Beher İfadesi Poliçelerde Nasıl Kullanılır?

Beher ifadesi, poliçelerin maddi değerinin belirlenmesi için önemli bir rol oynar. Beher ifadesinin sigorta sözleşmelerindeki net yeri, poliçenin karşılayacağı olası zararların tanımlandığı maddelerdir. Bu maddelerde, sigortalının kazanacağı hakların sınırları, “beher” ifadesiyle netliğe kavuşturulur. Örneğin sigortalı, uğradığı maddi hasarın “10.000” liralık her bir dilimi için sigorta şirketinden ayrı bir tazminat alacaksa, bu durum “beher” kelimesiyle netleştirilir.

Beher ifadesi, sigorta poliçeleri sebebiyle hukuki anlaşmazlık yaşanmaması açısından büyük önem taşır. Sigorta sözleşmelerinde belirsiz, yoruma açık ya da muğlak ifadelerin kalması, çeşitli durumlarda sigortalıyla sigortacı arasında anlaşmazlık doğmasına yol açabilir ve sigorta poliçeleri yargıya intikal edebilir. Yargı sürecinin sonuçlanması uzun bir süre alacağı için, hem sigortalı hem de sigortacı bu durumda çeşitli mağduriyetler yaşayabilir. Bu tarz anlaşmazlıklar ve yasal uyuşmazlıklar yaşanmasının önüne geçmek için kullanılan netleştirme ifadelerinden olan “beher”, sigorta işlemlerinin hızlı bir şekilde gerçekleştirilebilmesini sağlar. Sigortalının kazanacağı tazminatı net bir şekilde öğrenmesini ve kendi başına hesaplayabilmesini sağlayan beher ifadesi, bu sayede sigorta poliçesi üzerinde anlaşmazlık yaşanma ihtimalini en aza indirir.


Tenezzüh TeknesiTenezzüh teknesi, denizcilikte günübirlik geziler yapan tekneleri tanımlamak için kullanılan bir ifadedir. Gezinti teknesi ismiyle de bilinen tenezzüh tekneleri, sigortacılık işlemlerinde büyük önem taşır. Tenezzüh tekneleri için düzenlenen sigortalar, bir yandan araçların mekanik yapılarını korurken öte yandan araç sahiplerinin yolculara karşı doğabilecek sorumluluklarını da güvence altına alır.

Tenezzüh Teknesi Nedir?

Tenezzüh tekneleri, günübirlik tur düzenlenen küçük, orta ve büyük boyutlu tekne çeşitleridir. Hem turistik amaçla kullanılan hem de günlük şehir içi ulaşımında önemli bir yer tutan teknelerin, tenezzüh teknesi olarak kabul edilebilmesi için aşağıdaki şartları yerine getirmesi gerekir:

  • 12 yolcudan daha azını taşıyan tekneler, tenezzüh teknesi kabul edilmez. Tenezzüh teknelerinin en az 12 kişilik yolcu kapasitesi bulunması gerekir.
  • Belirli bir güzergâhı ve rotası bulunmayan tekneler, yolcu taşısalar dahi tenezzüh teknesi olarak değerlendirilmez. Tenezzüh teknelerinin mutlaka sabit bir rotaları olmalıdır. Tenezzüh tekneleri her seferlerinde aynı limanlara ve güzergâhlara uğramalı ve bu rota yolcuları tarafından bilinmelidir.
  • Tenezzüh teknelerini diğer teknelerden ayıran bir diğer özellik de tekneyle yapılan seferlerin tek günde bitme zorunluluğudur. Kimi tekneler birkaç günlük, haftalık ya da aylık turlar düzenleyebilir. Bir teknenin tenezzüh teknesi olarak kabul edilebilmesi için ise seferini başladığı gün içinde tamamlaması gerekir.

Tenezzüh Tekneleri Nasıl Sigortalanır?

Tenezzüh teknelerinin sigorta işlemleri, diğer tekne ve yat türlerinden farklıdır. Klasik yat ve tekne sigortaları, ağırlıklı olarak aracın görebileceği maddi zararlara odaklanır. Tenezzüh tekneleri ise insan taşımacılığında kullanılmaları sebebiyle sorumluluk açısından da sigortalanır. Tenezzüh teknesine sigorta yaptıran bir sigortalı, aşağıdaki avantajlardan yararlanır.

  • Tenezzüh teknesinin tüm açık ve kapalı alanlarında oluşabilecek küçük ve büyük çaplı hasarlar, sigorta kapsamında değerlendirilir.
  • Tenezzüh teknesinin olumsuz hava koşulları, yağmur, kar, fırtına, dolu yağışı gibi durumlardan göreceği zararlar, sigorta tarafından karşılanır.
  • Teknenin aşırı dalga yüzünden alabora olması, devrilmesi, yan yatması ya da karaya oturması durumlarında oluşabilecek zararlar sigorta kapsamında yer alır.
  • Tenezzül teknesinin kullanım hatası sebebiyle sabit noktalara ya da başka deniz taşıtlarına çarpması durumunda doğacak mali sorumluluklar, sigorta tarafından ödenir.
  • Tenezzül teknesinin gördüğü zarar ve hasar sebebiyle yolcuların tekne sahibine karşı tazminat hakkı kazanması durumunda, ilgili tazminat sigorta kapsamına girer.
  • Çeşitli kazalar sebebiyle tekne mürettebatının ya da yolcularının yaralanması durumunda doğacak sağlık ve tedavi masrafları, poliçe sınırları dahilinde sigorta şirketi tarafından üstlenilir.
  • Tekne sahibinin ihmali durumunda oluşabilecek hukuki durumlarda sigorta şirketi sigortalıya hukuk desteğinde bulunur.

Hükmi tam ziya terimi, sigorta şirketi ve sigortalı arasında meydana gelen ve gelebilecek bazı durumları ifade etmek için kullanılır. Hükmi tam ziya kavramının ne olduğu ve ne işe yaradığı gibi sorulara, aşağıda yer alan yazımızda yanıt bulabilirsiniz.

Hükmi Tam Ziya Nedir?

Sigorta şirketi sigortalıya herhangi bir zararın gerçekleşmesi halinde bir teminat sunar. Bu teminat ile sigorta dahilinde olan şeyin kısmen veya tamamen hasar alması sonucu, sigortalıya belli şartlar altında garanti sunulur. Bu garanti, sigortalının genel prensipleri ve sigorta poliçesinin şartları dahilinde tazmin edilir. Sigortalı ve sigorta şirketi arasında sağlanan sigorta teminatının içerdiği tehlikelerden biri gerçekleşirse farklı işlemler uygulanması gerekir. Sigorta şirketi ve sigortalı arasında zarar gören sigorta konusu şeyin hasarını önlemek veya tamirini gerçekleştirmek için bir tahmini masraf belirlenir. Bu tahmini masrafın ekonomik maliyet sınırını aşması durumunda hükmi tam ziya söz konusu olur. Hükmi tam ziyaya sebep olan durumlar genellikle nakliyat sigortalarında gerçekleşir. Ancak bir sigorta terimi olan hükmi ziya, farklı durumlar için de geçerli olabilir.

Hükmi Tam Ziya Ne Demektir?

Hükmi tam ziya; sigortalı, sigorta şirketi ve olası durumlar sonucu oluşan bir sigorta terimidir. Genellikle nakliyat sigortalarında ortaya çıkan bu terim, nakliye aracı veya yükün uğradığı kaza sonucu harcanacak masraflar ile ilgilidir. Nakliye aracı ve aracın taşıdığı yük herhangi bir kaza ile karşılaştığında kurtarma işlemi için yapılacak masrafların toplamı ve kurtarılacak değerin değerini aşma durumunda sigorta işlemlerinde hükmi tam ziya söz konusu olur. Hükmi tam ziya söz konusu olduğunda sigorta konusu olan şeyin tamamen ortadan kalkmadığı, ancak belirli bir hasara uğradığı bilinir. Bu gibi durumlarda sigorta konusu olan mal ve araçlar tamamen hasara uğrayıp yok olursa hakiki, yani gerçek tam ziya meydana gelir. Hakiki (gerçek) tam ziya durumunda sigortalı ve sigorta şirketi arasında imzalanan sigortanın fiziki varlığı ortadan kalkar. Sigortanın fiziki varlığı ortadan kalktığı için bu durumda tazminat söz konusu olabilir. Gerçek tam ziya halinin kaçınılmaz olduğu yani düzeltme imkanının bulunmadığı durumlarda sigortalı ve sigorta şirketi arasında hükmi tam ziya devam eder. Dolayısıyla, meydana gelen zarar ile kurtarma, tamir, yerine ulaştırma gibi gerekli masraflar hükmi tam ziya kapsamında yer alır. Öte yandan, kurtarma ve tamir etme değerlerinin aşılması gibi durumlar da hükmi tam ziya kapsamında ele alınan unsurlar arasındadır.

Deniz hukukunda ve sigortası uygulamalarında sıkça kullanılan "avarya" terimi, gemide ya da yükte meydana gelen hasar ile ilişkilendirilir. Sigortacılık açısından farklı tarafların çıkarları her zaman örtüşmediğinden, deniz taşımacılığında riskin gerçekleşmesi sonucunda meydana gelen zararlar taraflar arasında paylaşılır. Taraflar, kendilerini belirli tehlikelerden korumak için, seyahat politikası olarak da bilinen bir deniz kargo poliçesi satın alır. Kargo kayıplarının nasıl karşılanacağı, poliçenin "avarya" kapsamını nasıl ele aldığına bağlıdır ve daha geniş kapsam, daha yüksek prim anlamına gelir. Bazı durumlarda, sigorta şirketleri kısmi olarak zararlardan sorumludur. Zararın nasıl karşılanacağına ilişkin hususi ve müşterek olmak üzere iki tip avarya söz konusudur. Müşterek avarya ve kurtarma bedelleri dışında, sigortalı olan şeyin güvenliği veya korunması için sigortalı tarafından veya sigortalı adına yapılan harcamalara hususi avarya adı verilir.

Hususi Avarya Nedir?

Avarya, deniz kazalarında geminin ve kargonun hasar görmesi nedeniyle meydana gelen zarardır. Deniz olayının nasıl meydana geldiğine bağlı olarak, avarya hususi ya da müşterek olmak üzere sigorta açısından farklı koşullar doğurur. Hususi avarya, bir gemi veya kargosundaki, yalnızca gemi sahibini veya bir kargo sahibini etkileyen, sigorta edilen şeyin kısmi kaybı veya hasarıdır. Müşterek avarya ise York Antwerp kuralları ile belirlenen koşulların oluşması durumunda meydana gelen deniz olayından gemiyi ve kargosunu koruma masrafının genellikle armatör, kargo sahibi ve diğer ilgili taraflar arasında orantılı olarak paylaşılmasıdır.

Müşterek avarya beyan edildiğinde, kargodaki kayıp veya hasardan yalnızca gemi sahipleri değil, aynı zamanda her kargo sahibi, kısmen başkalarının kargosundan ve geminin kendisinden sorumludur.Müşterek avaryanın klasik bir örneği, karaya oturmuş bir gemiyi hafifletmek için yükün veya geminin malzeme, ekipman veya depolarının denize atılmasıdır. Diğer örnekler arasında karaya oturma, yangın ve çarpışma gibi kargoya zarar verebilecek diğer riskler bulunur. Müşterek avaryada tüm katılımcılar, meydana gelen kayıpların telafi edilmesine belirlenen oranlarda katkıda bulunur. Müşterek avarya hesaplamaları normalde o kadar karmaşıktır ki, kayıp miktarını belirlemek için genellikle alanında uzman bir dispeççi tutulur. Deniz hukuku ve sigortasında eksper pozisyonunda olan dispeççi, riskin gerçekleşmesi sonucunda oluşan hasarı taraflar arasında bölüştürür.

Hususi Avarya ve Müşterek Avarya Arasındaki Fark Nedir?

Müşterek avaryanın gerçekleşebilmesi için belirli şartlar gerekir. Aşağıdaki koşulların sağlanamaması durumunda meydana gelen tüm hasarlar hususi avarya olarak değerlendirilir. Sigorta kapsamı dışında kalan ilgili taraf tarafından ödenir.

  • Tüm yolculuğun tehlikede olması
  • Tehlikenin gerçek ve yakın olması
  • Eylemin kasıtlı ve gönüllü olması
  • Hareketin makul ve ihtiyatlı olması
  • Fedakarlığın veya harcamanın doğası gereği olağanüstü olması

Bir poliçenin, ciro edilen kişiye ödenmesi amacıyla yazılan emir olan ordino, dış ticarette de belli anlamlara gelir. Dış ticarette ordino, bir tüccarın gümrükteki mallarını teslim alabilmesi için taşıyıcı firmadan aldığı havaledir. Bu havale yük konşimentosu karşılığında alınır.

Ordino Nedir?

Ordino kelimesi İtalyancadan dilimize gelmiştir ve Türkçe sözlükte 3 farklı anlamda kullanılır. Birinci anlamı “Bir poliçenin, arkasına ciro edilen kişiye ödenmesi amacıyla yazılan bir havale emri”dir. “Tüccarın, gelen malını gümrükten çekebilmesi için vakur kumpanyasından yük konşimentosu karşılığında verilen havale” ordinonun ikinci sözlük anlamıdır. Kelimenin üçüncü anlamı ise denizcilikle ilgili bir terimdir ve “Gemi adamlarını gemiye atama belgesi” şeklinde tanımlanır.

Yani ordino, hem denizcilik hem de sigortacılıkla ilgili bir terimdir. Sigortacılıkta ordino işlemi, tanımlara bakıldığında yalnızca deniz yollarıyla yapılan gümrükleme işlemlerini kapsar gibi görünür. Bu doğru değildir. Ordino, hem kara hem hava hem de deniz yollarıyla başka bir ülkeye giden malların gümrüklerden çekilmesi için hazırlanan bir poliçedir.

Ordino Verilince Ne Olur?

Ordino için öncelikle bir konşimentonun bulunması gerekir. Konşimento, teslim edilen mala karşılık olarak verilen bir alındı belgesidir. Konşimentoda yazılı malların tüccar tarafından gümrükten çekilmesi gerekir. Tüccar, bunun için öncelikle bir ordinoya ihtiyaç duyar. Bu malların çekilebilmesi için bir emir veya tebligat hazırlanır. Bu belgeye ordino adı verilir.

Ordino hazırlanınca tüccar, ordinosuyla birlikte gümrükten mallarını çekebilir. Ordinonun hazırlanması nakliye acentelerinin görevidir. Hazırlanan ordino kaptana, malı getiren kişiye veya sorumluya verilir. Teslim emri de denen ordino sayesinde mal sahibi, işlemlerinin tamamlanması için adım atar. Tüccar, gümrükteki mallarını eksiksiz bir şekilde yükledikten sonra mal sahibine konşimentosunu verir. Böylece alındı işlemleri tamamlanır.

Konşimentonun İbrazı

Ordino, 1615 sayılı Eski Gümrük Kanununa göre, konşimentoya karşılık eşyanın çekilmesini sağlayan belge veya talimattır, ancak 2000 yılında yeni bir kanun yürürlüğe girmiştir. 4458 sayılı Türk Gümrük Mevzuatına göre ordino kaldırılmıştır. Ordino kelimesi yerine “Konşimentonun ibrazı” esasına dayanan bir sistem getirilmiştir.

Kısacası ordino, gümrük işlemlerinde tüccarın veya mal sahibinin mallarını konşimentoda yazana göre alabilmesini sağlayan bir tür yazılı emirdir.

Hamule senedi, nakliyecilik işlemlerinde kullanılan ve nakliye edilecek malların ne şekilde taşınabileceğine, ne zaman ve nereye teslim edileceğine dair bilgilerin yer aldığı resmi bir evraktır. Nakliye şirketiyle müşteri arasında düzenlenen hamule senedi, nakliye araçlarının işleme başlayabilmesi için ihtiyaç duyulan unsurlar arasında yer alır. Mali sorumluluk sigortaları açısından da büyük önem taşıyan hamule senedi, nakliye sigortalarında oluşabilecek maddi kayıplar sonucunda sigortalının tazminat alabilmesini mümkün hâle getirir.

Hamule Senedi Nedir?

Hamule senedi, hem yurt içi hem de yurt dışı nakliye işlemlerinde kullanılan bir evraktır. Ağırlıklı olarak trenle mal taşıma amacıyla düzenlenen hamule senedi, aynı zamanda kamyonla ve tırla gerçekleştirilecek nakliye işlemlerinde de kullanılır. Nakliye ya da taşıma senedi olarak da bilinen hamule senedinde aşağıdaki bilgiler yer alır.

  • Gönderilecek malın cinsi
  • Malın göndericisi
  • Gönderilecek malın miktarı, hacmi
  • Malların hangi yöntemle nakliye edileceği
  • Nakliye işlemleri esnasında malların hangi aktarmalara tabi tutulacağı
  • Malların ne zaman nereye teslim edileceği

Hamule Senedi Ne İşe Yarar?

Hamule senedi, nakliye işlemlerinin resmi bir nitelik kazanması açısından son derece önemlidir. Nakliye sürecinde hamule senedi düzenlenerek elde edilen avantajlar şöyledir:

  • Hamule senedi sayesinde nakliye işlemleri kayıt altında tutulur ve güvenli bir nitelik kazanır.
  • Gönderilen ve teslim edilen malların tutarlılığı, hamule senetleri ile kontrol edilir ve nakliye kazalarında yaşanabilecek kayıplar bu sayede tespit edilir.
  • Güvenlik ve kolluk kuvvetlerinin yapacağı durdurma, arama ve inceleme çalışmalarında hamule senedi de kontrol edilir. Hamule senedi, kolluk kuvvetlerine nakliye işleminin yasal olduğunu ispatlamanızı kolaylaştırır.
  • Nakliyeci ve nakliye ettiren tarafların birbirlerine karşı haklarını korumaları da hamule senediyle gerçekleşir. Hamule senedi, iki taraftan birinin nakliye işlemlerine art niyet karıştırması durumunda diğer tarafın kanuni haklarını korur.
  • Nakliye edilecek ürünlerin güvence altına alınması için düzenlenen mali sorumluluk sigortalarının ödemeleri de hamule senetleri aracılığıyla gerçekleştirilir.

Hamule Senedi Sigortacılıkta Nasıl Kullanılır?

Hamule senetleri, sorumluluk sigortalarında ödenecek tazminatın belirlenmesi açısından büyük önem taşır. Nakliye şirketlerine yönelik sorumluluk sigortalarında, sigortalının tazminat hakkı kazanabilmesi için, hamule senedinin aşağıdaki gibi kullanılması gerekir.

  • Sorumluluk sigortası bulunan nakliye şirketinin taşıdığı mallarda herhangi bir zarar oluşması durumunda ilk olarak zararın ispatlanması gerekir. Hamule senedi, nakliye şirketinin zarar gören malları taşımakla yükümlü olduğunu sigortacıya karşı ispatlamasını sağlar.
  • Sorumluluk sigortalarında tazminat oranının belirlenmesi için, zarar gören malların tespit edilmesi de son derece önemlidir. Hamule senedi, zarar gören malların miktarının ve toplam nakliyata olan oranının belirlenmesini kolaylaştırır.

Sedan şirket, bir sigorta poliçesiyle ilişkili riskin bir kısmını veya tamamını başka bir sigortacıya geçiren bir sigorta şirketidir. Reasürans ya da koreasürans yoluyla devir işlemi, riski aşan sedan şirket açısından istenmeyen kayıplara karşı korunma sağladığından, sigorta şirketleri için yararlı bir uygulamadır. Sigorta şirketleri sadece risk paylaşımı değil, yeni poliçelere teminat olarak tutması gereken sermaye miktarını kontrol etmek için reasürans da kullanabilir.

Sedan Şirket Nedir?

Bazen bir sigorta şirketi, portföyündeki bazı poliçeler için bir sigorta tazminat talebi ödeme riskini azaltmak isteyebilir. Sigortacılar, poliçeyi, söz konusu poliçe için tazminat talebi ödeme riskini üstlenmeye istekli olan başka bir sigorta şirketine devredebilir. Bu işleme reasürans adı verilir. Bir reasürans sözleşmesinde riski paylaşan tarafa reasürör, sigorta şirketine ise sedan şirketi denir.

Sedan şirket, reasüröre devredilen herhangi bir poliçe için sigortalıların ödediği primlerin çoğunu genellikle kaybeder. Reasürör, primleri poliçe sahiplerinden alır ve bir kısmını sedan şirketine geri öder. Sedan, reasürans edilen poliçeler için sorumluluğu elinde tutar. Bu nedenle taleplerin reasürans şirketi tarafından geri ödenmesi gerekmesine rağmen, şirket temerrüde düşerse, sedan şirketinin reasüre edilmiş poliçe riskleri için ödeme yapması gerekebilir. Sigorta şirketleri, operasyonlarını kontrol etmede daha fazla özgürlük sağlamak için reasüransı kullanabilir. Örneğin, sedanın kapsamlı bir tarım sigortası poliçesinde belirli zararlardan kaynaklanan riskleri taşımak istemediği durumlarda, bu riskler reasüre edilebilir. Sedan ayrıca teminat olarak tutması gereken sermaye miktarını kontrol etmek için de reasüransa başvurabilir.

Sedan Şirketin Sorumluluğuna Göre Reasürans Türleri

Sedan şirketlerin, reasürans devri için kullandığı çeşitli reasürans sözleşmesi türleri vardır. Fakültatif ya da isteğe bağlı reasürans, sedan sigorta şirketini belirli bir kişi ya da belirli bir risk veya sözleşme için korur. İsteğe bağlı reasürans için dikkate alınan riskler veya sözleşmeler ayrıca müzakere edilir. Reasürör, ihtiyari reasürans teklifinin tamamını veya bir kısmını kabul etme veya reddetme hakkına sahiptir. Anlaşma reasüransı, risk başına veya sözleşme esasına göre geniş bir parametre kümesi için etkilidir. Başka bir deyişle, reasürör önceden belirlenmiş bir poliçe sınıfının belirli bir süre boyunca risklerini kabul eder. Reasürör, sedan bir sigorta şirketinin maruz kalabileceği risklerin tamamını veya bir kısmını karşılar. Orantılı reasürans durumunda ise reasürör, sedan tarafından satılan tüm poliçe primlerinin orantılı bir payını alır ve zararların bir kısmını önceden müzakere edilmiş bir paya göre karşılar. Orantısız reasürans sözleşmesinde reasürör, sedanın zararlarının belirli bir miktarı aşması durumunda riskten sorumludur. Sonuç olarak reasürör, sedan sigortacının prim ve zararlarında orantılı bir paya sahip değildir.

“Seyrüsefer sahası” sigortacılık işlemlerinde en çok dikkat edilmesi gereken detaylardan biridir. Aslen bir ulaşım terimi olan “seyrüsefer sahası”; havacılıkta, denizcilikte ya da kara yolculuklarında araçların hareket alanını tanımlar. Sigortacılıkta kullanılan “seyrüsefer sahası” ifadesi ise benzer bir anlama sahiptir. Sigortanın geçerli olacağı coğrafi sınırların belirlenmesinde kullanılan ifade, sigortacı ve sigortalının ortak kararıyla her türlü poliçede kullanılabilir.

Seyrüsefer Sahası Nedir?

Seyrüsefer sahası, sigorta poliçesinin sınırlarını ve koşullarını belirlemek için kullanılan kriterlerden biridir. Sigorta edilen kişinin ya da aracın hangi coğrafi sınırlar dahilinde sigorta kapsamında değerlendirileceğini belirten seyrüsefer sahası ifadesi, her türlü taşıt sigortasında mutlaka kullanılması gereken bir bilgidir. Kara taşıtlarının, hava taşıtlarının ve deniz taşıtlarının risk alınarak güvenli olmayan bölgelere sürülmesi ve bu bölgelerde yüksek risk teşkil eden tehlikeler sonucunda zarar görmesi gibi durumlarda tazminat ödenmesini önleyen seyrüsefer sahası, ihtiyaç durumunda bireysel sigorta türlerine de eklenebilir.

Seyrüsefer Sahası Ne İşe Yarar?

Seyrüsefer sahası, sigortalının sorumluluklarını ve yükümlülüklerini tanımlarken kullanılan bilgilerden biridir. Örneğin, yat sigortası yaptıran bir sigortalının, aracını yasal olarak gitme hakkı bulunmadığı sulara sürmesi, seyrüsefer sahasının dışına çıkmak olarak değerlendirilir. Bu durumda yaşanacak olumsuz durumların yol açacağı bedensel ya da maddi zararlar da sigorta kapsamının dışında kalır ve tazminat ödemesi yapılmaz. Sigorta poliçesinde belirtilen seyrüsefer sahasının dışına çıkmamak, sigortalının sorumlulukları arasındadır. Bu yüzden tüm sigortalıların, seyrüsefer sahası bilgisine dikkat etmesinde yarar bulunur.

Seyrüsefer Sahası Uygulamasının Avantajları Nelerdir?

Seyrüsefer sahası uygulaması, hem sigortacı hem de sigortalı açısından çeşitli avantajlar sağlar. Bu avantajlardan bazıları şu şekildedir:

  • Seyrüsefer sahası uygulaması sayesinde, yüksek risk teşkil eden coğrafi bölgeler ve bu bölgelerde yaşanabilecek olumsuz durumlar kolayca saptanabilir. Bu sayede sigortalının güvenlik seviyesi artarken sigortacı da yüksek risk içeren durumlarda tazminat ödemekten korunur.
  • Seyrüsefer sahası sınırlaması sayesinde sigortalının bilmeden ülkeler arası sınırları aşması ve ciddi hukuki sonuçlar doğurabilecek tehlikelerle karşılaşması önlenir.
  • Seyrüsefer sahası, sigorta poliçesinin primlerinin belirlenmesinde de etkili olur. Tekneniz ya da yatınız için sigorta yaptırırken yalnızca ziyaret edeceğiniz suları kapsayan sigorta paketlerini seçebilir ve böylece daha avantajlı fiyatlardan yararlanabilirsiniz.
  • Seyrüsefer sahası bilgisi, sigorta poliçesinin detaylarının netleştirilmesini sağlar ve bu sayede sigortalıyla sigortacı arasında çeşitli durumlarda ihtilaf doğmasının önüne geçer. Sigorta sisteminin daha etkili ve sağlıklı bir şekilde yürütülmesine olanak tanıyan seyrüsefer sahası sınırlaması, her iki tarafın da yükümlülüklerini daha net bir şekilde anlamasını kolaylaştırır.

Kelime anlamı “kısaltma, özet” olan “icmal” ifadesi, sigortacılıkta kullanılan en önemli evraklardan birinin ismidir. İşlemlerin özetini taşıyan evraklardan oluşan icmaller, sigorta işlemlerinin kısa sürede analiz edilebilmesini sağlar ve sigorta poliçelerinin mali açıdan değerlendirilebilmesini kolaylaştırır.

İcmal Nedir?

İcmal, sigortacıların düzenli olarak çıkarttığı ve uyguladıkları işlemlerin mali detaylarına yer verdiği resmi belgeler arasında yer alır. Aylık ve yıllık gibi farklı çeşitleri bulunan icmaller, Aylık Sigorta Bildirgesi’nde yer alan bilgilerin doğruluğunun kontrol edilmesini ve SGDP bordrolarındaki bilgilerin teyidini sağlar. Sigorta şirketlerinin mali denetimlerini kolaylaştıran icmaller, farklı sahalardaki bilgilere aynı anda yer vermeleri sayesinde, sigorta şirketlerinin kendi denetim süreçlerini hızlandırır ve yasal denetimleri de kolaylaştırır.

İcmallerde Hangi Bilgiler Bulunur?

İcmaller, sigorta şirketlerinin kendi iç işleyişlerini özetledikleri resmi belgelerdir ve bu yüzden icmaller üzerinde sigortacıların gelirlerine ve giderlerine yönelik mali hesaplamalar bulunur. “Özet”, “kapanış”, “ekstre” gibi isimlerle de anılabilen icmallerde sigorta şirketinin kasasına giren ve kasasından çıkan meblağlar, kullanım alanlarıyla birlikte not edilir ve bu sayede sigorta şirketinin hesaplarında herhangi bir sorun olup olmadığı kolayca denetlenebilir.

Sigorta şirketleri, finans kuruluşları olmaları ve topluma karşı sorumluluk taşımaları sebebiyle hem yasalar aracılığıyla çeşitli kurallara tabi tutulur hem de düzenli olarak denetlenir. Bu sebeple de sigorta şirketlerinin iç işleyişlerinde ve mali akışlarında problem olmaması, şirketin varlığını sürdürebilmesi açısından büyük önem taşır. Düzenli olarak hazırlanan icmaller, denetimleri kolaylaştırır ve olası problemlerin erkenden tespit edilebilmesini sağlar.

İcmal Kullanımının Avantajları Nelerdir?

İcmal kullanımı, e-bildirge kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte zorunlu olmaktan çıksa da hâlen pek çok sigortacı tarafından tercih edilir. Son derece yüksek avantajlar sağlayan icmaller, sigorta şirketinin işleyişini hızlandırması ve güvenlik seviyesini artırması sayesinde sigortalılara da büyük avantajlar sağlar. İcmal kullanımının en önemli avantajları ise şöyledir:

  • İcmaller, sigorta şirketlerinde kötü niyetli hesap hareketi olmasını engeller ve böylece sigorta şirketini tamamen güvenli hâle getirir.
  • Sigorta şirketinde kötü niyet olmaksızın yaşanan mali hatalar, icmaller sayesinde kolayca ortaya çıkar ve şirketin uzun süre boyunca para kaybetmesinin önüne geçilir.
  • İcmaller, sigorta şirketi yetkililerinin ve yasal denetleyicilerin işlemlerini daha kısa sürede ve daha sağlıklı bir şekilde tamamlayabilmesini sağlar ve hata payını en alt seviyeye düşürür. Bu sayede şirket işleyişini hızlandıran icmaller, sigorta şirketini sigortalı açısından daha verimli hâle getirir.
  • İcmaller, olası art niyetli kişilerin sigorta şirketlerinde görev almasının önüne geçer ve sigorta sektörünün daha sağlıklı bir şekilde çalışmasını kolaylaştırır.

Dispeç, müşterek avarya ve deniz sigortası hukuku kapsamındaki zararların paylaştırılması işlemidir. Bu işlemi yapan kişilere dispeççi denir. Dispeççiler, genellikle deniz araçlarının ya da yüklerinin kayıp veya hasarı içeren deniz ve nakliyat sigortası poliçeleri kapsamında talepler hazırlar. Ayrıca üçüncü şahıslara karşı dava dilekçesi hazırlamaları ve üçüncü şahısların geri kazanımlarının paylaştırılmasıyla ilgilenmeleri de istenebilir.

Dispeç Nedir?

Dispeç, müşterek avaryayla ilgili bir uzmanlık alanıdır ve denizcilik sektörüne özgüdür. Genel bir tanım olarak, bir deniz kazası ile mülk (gemi, kargo, bunker, navlun vb.) tehlikede olduğunda, bu mülkü kurtarmak için gönüllü ve makul şekilde yapılan herhangi bir olağanüstü fedakarlık veya harcamanın tanımlanmasıdır. Gemi ve taşınan kargo, örneğin yangın gibi ortak tehlikeye maruz kaldığında ve gemiyi ve malları ortak tehlikeden kurtarmak için çaba gösterildiğinde, bu durum genellikle müşterek avarya olarak nitelendirilir. Örneğin, gemi sahibi gemiyi ve kargoyu ortak bir tehlikeden kurtarmak için harcama yaparsa bu şekilde oluşan maliyetler taraflar arasında paylaştırılır. Söz konusu maliyetin müşterek avarya beyanında paylaştırılmasını sağlayan kişi dispeççidir.

Dispeççi Nedir?

Dispeççi, bir geminin hasar (hasar), arıza, örneğin yangın, çarpışma veya karaya oturması gibi durumlarını inceleyen ve araştıran bir profesyoneldir. Genel Avarya Beyanı, Uluslararası York-Anvers Kuralları uyarınca dispeççi tarafından hazırlanır. Buna ek olarak, dispeççi, gemi sigortası da dâhil olmak üzere nakliye sigortası gibi durumlarda da ayarlamalar yapar. Ayrıca Deniz Hukuku ile ilgili sorularla bağlantılı olarak hukuki danışmanlığa yardımcı olur. Dispeççi, olaya dâhil olan herhangi bir taraf tarafından atanabilir. Bununla birlikte, atayan tarafın kimliğine bakılmaksızın tarafsız ve bağımsız bir şekilde hareket etmek zorundadır.

Neden Dispeçe İhtiyaç Duyulur?

Gemiler, kazaların da meydana gelebileceği çok zorlu bir ortamda çalışır. Gemi ve taşınan yük ile birlikte düşünüldüğünde olayın tarafları genellikle farklı ülkelerin vatandaşlarıdır. Böyle bir durumda her bir kazazedenin zararını karşılamak için ortak bir yasal ve teknik sisteme ihtiyaç duyulur. Armatörler ve sigorta şirketleri açısından hem deniz olaylarının karmaşıklığı hem de tarafların farklı mevzuatlara tabi olabilmesi, alanında uzman bir kişi tarafından dispeç işlemini zorunlu hale getirir.

Büyük ya da küçük olması fark etmeksizin her türden hak iddiası dispeççi tarafından ele alınır. Dispeççi tarafından hazırlanan bir rapor, yasal olarak bağlayıcı değildir; ancak bağımsız bir uzman tarafından hazırlandığı için sigorta şirketleri tarafından kolaylıkla kabul edilebilir. Raporlarına mahkemelerde nadiren itiraz edilir. Dispeççiler genellikle armatörler tarafından tayin edilmekle birlikte, ücretler sigorta şirketi tarafından ödenir ve talebin bir parçasını oluşturur. Ücretler sigortacı tarafından ödenmesine rağmen dispeççiler tarafsızlığını korur.


Birçok alanda olduğu gibi, ticaret alanında da kendini gösteren sigorta sektörü, ticarete atılmış olan ya da yıllardır bu işlerin içinde olan insanlara muhtemel kayıplar için güvence imkânı sunar. Sözleşmenin kapsamına göre ticari bir aracın, eşyanın ya da farklı varlıkların konu olabileceği sigorta hizmetlerinden faydalanan sigorta ettiren taraf, böylelikle iş hayatının olumsuz sürprizlerine karşı hazırlıklı olur. Deniz ticareti, sıklıkla sigorta sözleşmelerine başvurulan en büyük sektörler arasında yer alır. Kullanılan ticaret yöntemleri ve koşullar göz önünde bulundurulduğu zaman deniz ticareti, tehlikelerle karşılaşma ihtimali bir hayli yüksek bir alan sayılabilir. Denizlerdeki hava koşullarının ani ve kimi zaman beklenmedik değişimler göstermesi bunun en önemli sebepleri arasında yer alır. Ayrıca gemilerin taşıdığı yükün, kapasiteleri itibarıyla fazla olması da ağır kayıpların yaşanmasına sebep olabilir. Deniz ticaretinde gemiye ya da yüke gelen zarara da sigorta sözlüğünde avarya denir. Avarya, müşterek avarya ve hususi avarya olmak üzere ikiye ayrılsa da, sigorta sözleşmeleri müşterek avaryayı kapsar.

Müşterek Avarya Nedir?

Olası bir tehlikede çok daha büyük zararlara yol açmaması için yüklerden fedakarlık edilebilir. Örneğin, büyük bir fırtınada gemiden makul seviyede yükün denize atılması müşterek avarya sayılır. Yapılan bu hareketin giderleri ve zararları, sigorta şirketi tarafından sözleşme kapsamında karşılanır. Müşterek avarya kapsamına giren bir fedakarlık yapmamak adına farklı giderler ortaya çıktıysa, bu giderler de müşterek avarya hareketiyle paralel olarak sigorta şirketi tarafından ödenir.

Müşterek avaryanın kapsamı, eğer taraflarca istisnai maddeler eklenmediyse Milletlerarası Denizcilik Komitesi tarafından hazırlanır. Komite, bu sözleşmeleri York-Anvers Kuralları'na tabi olarak hazırlanır. En son yayımlanan York-Anvers Kuralları'nın Türkçeye çevrilmiş haline bağlı kalınır. Bu kuralların çevirisi ise Sigortacılık Genel Müdürlüğü ile Denizcilik Müsteşarlığı'nın oluşturduğu bir komite tarafından yapılarak Resmî Gazete'de yayımlanır. Herhangi bir değişiklik yapılacağı zaman da yine aynı süreç işleyerek değişiklikler Resmî Gazete aracılığı ile duyurulur.

Müşterek Avaryanın Oluşması için Gereken Şartlar

Karşılaşılan her tehlike karşısında gemiye ya da yüke kasten zarar vermek müşterek avarya sayılmayabilir. Müşterek avarya hareketi kapsamına girmesi için, yapılan işlemlerin bazı şartları gerçekleştirmiş olması gerekir. Karşılaşılan tehlikeden kurtulmak amacıyla gemiyi karaya oturtmak ya da yük atmak gibi eylemlere başvurulduğunda bu eylemler işe yaramış olmalıdır. Yani verilen zarar, tehlike karşısında gemiyi kurtardıysa müşterek avarya sayılır. Bir diğer husus ise tehlikeden kurtulmak için müşterek avarya uygulamanın kaçınılmaz olmasıdır. Kurtulmak için başka yollar varken gemi ya da yüke kasten zarar verildiyse müşterek avarya gerçekleşmez. Son olarak ise bütün gemi ve yükün tehlike altında olduğu durumlarda kısmi bir hasar verilerek bütün korunmuş olmalıdır. Bu şartlar gerçekleştiğine müşterek avarya devreye girer.

Nakliye sigortaları branşında kullanılan flotan poliçe tipi, karşılıklı güven esasına dayalı olarak düzenlenen sigorta poliçeleri arasında yer alır. Geçici süreli poliçeler olarak da adlandırılan bu tip poliçeler, özellikle bürokratik işlemlerin uzun sürebildiği dış ticaret uygulamalarında önemli bir yere sahiptir.

Flotan Poliçe Nedir?

Dış ticarete bağlı uluslararası nakliye işlemlerinde sıklıkla başvurulan bir tür geçici sigorta poliçesi olan flotan sigortalar, yüklenme aşamasına geldiği halde nakliye yapacak taşıtın plakası ve/veya ismi bilinmediği için, malların sigortasız kaldığı dönemde geçici bir çözüm sunmayı hedefler.

Flotan Poliçe Ne Demektir?

Flotan poliçeler, nakliye sektöründe yaşanan gecikmelere özel çözümler sunan sigorta tipidir. Özellikle dış ticaret uygulamalarında ayrı bir yeri ve önemi olan flotan sigorta, yaşanan gecikmeler esnasında yükleme bekleyen veya yükleme gerçekleştikten sonra taşıt bilgisi bekleyen malların rizikosunu üstlenen sözleşmelerdir. Sigorta sektöründe, sigortalayan açısından karşılıklı güvene dayalı olarak düzenlenen geçici (flotan) poliçeler, sigortalıyı teminatsız bırakmamak adına yapılır. Süreç esnasında miktarı, değeri ve cinsi belli olan mallar, sevkiyata dair tarih ve plaka gibi bilgiler henüz netleşmemiş olduğu halde önceden belirlenen hükümler dahilinde sigorta kapsamına alınır. Emtia sigortaları kapsamında değerlendirilen flotan poliçelerin süresi maksimum bir yıldır. Bir yıl içerisinde gerçekleşmeyen nakliye işlemlerine bağlı olarak düzenlenen flotan poliçeler, verilen süre sonunda geçerliliğini otomatik olarak yitirir.

Flotan Poliçe Neden Önemlidir?

Flotan poliçeler sağladıkları geçici teminat güvencesi sayesinde gecikmelerden dolayı yaşanabilecek mali kayıp ve hasarları önlemeye yarar. Emtia sigortalarının doğası gereği seferi başlayan mallara güvence verilemez. Bu nedenle sigortanın sefer başladığı andan itibaren devreye girmesi gerekir.

Dış ticaret işlemlerinin en kesin hatlarla şekil şartlarının çizildiği akreditifli işlemler başta olmak üzere, ihracat ve ithalat uygulamalarında sigorta detayı oldukça önemlidir. Akreditif açıldıktan sonra evrakların tıpatıp istenen biçimde hazırlanıp bankaya ibraz edilmesi gerekir. Bu yüzden akreditif açılışından sonra flotan sözleşmenin bir an evvel düzenlenmesi önem kazanır. Geçici poliçe düzenlendikten sonra sevkiyat tarihi ve diğer bilgiler tamamlanır tamamlanmaz kati poliçeye dönülür. Poliçe primi tahsilatı ise bilgilere dair zeyilname düzenlenmesi veya kati poliçe kesilmesinden sonra tahsil edilir. Geçici poliçe ilk kez kesildiğinde ödenen standart poliçe ücreti ise karşılıklı olarak mutabık kalınan durumlarda nihai primden düşülebilir.

Flotan poliçe ile güvence altına alınan mallar, tek seferde veya birden fazla seferde nakliye edilebilir. Kuvertür geçici poliçeye bağlı olarak sağlanmış olacağı için, kısmi yükleme yapılan malların sigortası kati poliçeye dönüşerek sorun çıkması önlenir. Geçici poliçeler birden fazla türde malın sigortalanmasına imkan tanımaz. Her mal tipi için ayrı flotan poliçe düzenlenmesi gerekir.

Sigorta sektörü, hayatın her alanda karşılaşma ihtimali olan olumsuz durumlara karşı her geçen gün kapsamını artırmaktadır. Bunun sonucu olarak farklı sigorta çeşitleri, geleceğini güvence almak isteyenler için hizmete sunulur. Sigorta çeşitleri sağlık, konut ve emeklilik gibi kişisel konular üzerine olabileceği gibi, ticari hayatta da kullanışlı alternatifler sunar. İş sahibi olanlar, yaptıkları iş konusunu ya da iş yaptıkları araçları farklı tehlikelere karşı korumak, oluşabilecek hasarlardan olabildiğince az kayıpla çıkabilmek adına sigortalama işlemlerine başvurabilir. İhracat ve ithalat yaparken sıklıkla başvurulan gemi taşımacılığı, sigorta şirketlerinin yoğun bir hizmet sunduğu ticari alanlar arasındadır. Deniz ticareti, tahmin edilemeyen birbirinden farklı tehlikeler içerdiğinden dolayı ticareti gerçekleştiren firma sahipleri, gemileri ve yükleri sigortalatarak iş hayatında karşılarına çıkabilecek riskleri en aza indirmeyi amaçlar. Deniz ticaretini kapsayan sigorta işlemlerinde ise en önemli kavramlardan bir tanesi avaryadır.

Avarya Nedir?

Deniz ticaretinde yapılan sigorta sözleşmelerinin püf noktası olan avarya, gemi ya da yüke gelen zararlar ile bu zararların karşılanması adına sigorta şirketi tarafından sigorta ettiren tarafa ödenecek olan miktara verilen isimdir. Avarya, farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Her ne kadar günümüzde hava tahminleri konusunda büyük bir doğruluk payı olsa da, kimi zaman öngörülemeyen durumlar ya da beklenen hava tahmininde umulmadık zararlar meydana gelebilir. Bu durum avaryaya yol açar. Bunun yanında yoğun ticaretin gerçekleştiği alanlarda gemi trafiğinden kaynaklanan kazalar meydana gelebilir. Gemiye ya da yüke zarar verebilecek bu kazalar da yine avarya kavramının kapsamındadır. Ayrıca avarya yükü gemiye yüklerken, gemiyi boşaltırken ve bunun gibi daha birçok yolla ortaya çıkabilir. Deniz ticareti konusunda etkin bir faaliyet gösteren ve ticari hayatını tehlikelerden korumak isteyen iş sahipleri için avarya, sigorta poliçelerinde fazlasıyla kilit bir role sahiptir.

Avarya Çeşitleri Nelerdir?

Avarya, müşterek avarya ve hususi avarya olarak ikiye ayrılır. Kimi zaman gemilerin taşıdığı yük gemiler için tehlike oluşturur. Özellikle fırtına gibi şiddetli doğa olaylarında karşılaşılan bu sorundan kurtulmanın yolu, yükleri gemiden atmaktır. Gemiyi daha iyi kontrol etme imkânı sunan bu yöntem, gemicilerin zorda kaldığında başvurdukları bir yöntemdir. Bu duruma müşterek avarya adı verilir. Yüklerin atılması zorunlu bir duruma bağlı olduğundan ve hayati önem taşıdığından, nakliyat ya da tekne sigortası gibi gemi ticaretinde kullanılan sigorta türlerine sahip olan iş sahipleri, uğradıkları zararı sigorta şirketi aracılığı ile karşılayabilir. Gemiye ya da yüke zarar verebilecek bu kazalar da yine avarya kavramının kapsamındadır. Ayrıca avarya yükü gemiye yüklerken, gemiyi boşaltırken ve bunun gibi daha birçok yolla ortaya çıkabilir. Deniz ticareti konusunda etkin bir faaliyet gösteren ve ticari hayatını tehlikelerden korumak isteyen iş sahipleri için avarya, sigorta poliçelerinde fazlasıyla kilit bir role sahiptir. Bu durumun dışında kalan, zorunlu olmayan durumlarda yüke verilen zararlara ise hususi avarya denir.

Tam ziya ya da toplam zarar olarak da bilinen pertotal, sigortalı bir malın artık kullanılamayacak kadar hasar görmüş olduğunu anlatmak için kullanılan bir sigortacılık terimidir. Hasar gören malın bu kapsamda değerlendirilmesi için, öncelikle sigorta eksperine başvurulması ve rapor edilmesi gerekmektedir. Bu raporun usule uygun olarak düzenlenmesinden sonra, gerekli ek raporlar da alınarak pertotal süreci tamamlanır ve hasara uğrayan tarafa piyasa raicine göre ödeme yapılır.

 Pertotal Nedir?

Bir sigorta kapsamında teminat verilen herhangi bir malın ya da değerin, sigorta anlaşmasında belirtilen tehlikelerden birine maruz kalması sonucu kullanılamayacak hale gelmesi, yok olması ya da ekonomik değerini büyük oranda kaybetmesiyle ortaya çıkan duruma pertotal (perte totale) denir.

Sigortalanmış malın ya da değerin bu kapsama girebilmesi için şartların mutlaka önceden belirlenmiş olması ve poliçede yer alması gerekmektedir. Genellikle araç sigortalarında sıklıkla kullanılan pertotal hizmetinden yararlanılabilmesi için kaskosu bulunan aracın, görevlendirilmiş bir sigorta eksperince incelenmesi gerekmektedir. Bu inceleme sonrasında aracın hasar durumu ile ilgili tespit raporu tutulur ve hasar miktarı belirlenir.

1 Nisan 2013 tarihinde yapılan bir değişiklikle, kasko poliçelerinde araç bedeli yazılmasından vazgeçilmiştir. Bunun yerine eklenen maddede ise, aracın kaza tarihindeki piyasa değerinin esas alınacağı belirtilmektedir. Hasarın gerçekleşmesinde incelemesini tamamlayan eksper, aracın piyasa değerini de saptayarak bir rapor hazırlar. Kaskonun işleyişi açısından, bu ekspertiz raporunun sonucu oldukça önemlidir. Çünkü ağır hasarlı her araç pertotal kapsamına girmez.

Pertotal Şartları Nelerdir?

Sigorta poliçesinde belirtilen rizikolardan herhangi birinin gerçekleşmesi durumunda, hasara uğrayan aracın pertotal kapsamında değerlendirilebilmesi onarılamaz durumda olması gerekir. Onarım masraflarının, aracın piyasa değerinin üzerinde olması da yine pertotal kapsamında değerlendirilir.

Tam hasar durumunda, araç hurdaya ayrılır ve ilgili mevzuata göre düzenlenmiş hurda tescil belgesi düzenlenir. Hurda tescil belgesi, sigorta şirketine ibraz edilmeden pertotal tazminatı almak mümkün değildir. Hurda raporu dışında, araç onarım bedeli, aracın piyasa değerini aşsa da aşmasa da, eğer araç eksper tarafından ağır hasarlı olarak nitelendirilmiş ise, “Trafikten çekilmiştir.” kaşeli tescil belgesi de olmalıdır.

Bu durumda, aracın ilgili mevzuat doğrultusunda hurdaya ayrıldığına dair hurda tescil belgesi sigorta şirketine ibraz edilmeden araç sahibine sigorta tazminatı ödenmez. Hasar gören aracın onarım masrafları, rizikonun gerçekleştiği tarihteki piyasa değerini aşsın veya aşmasın, araç onarımının mümkün olduğu tespit edilmiş ise ilgili mevzuat doğrultusunda trafikten çekildiğine dair “Trafikten çekilmiştir.” kaşeli tescil belgesi düzenlenmelidir. Bu trafik belgesi yine sigorta şirketine ibraz edilmelidir. Aksi durumda araç sahibine sigorta tazminatı ödenmez.

Özellikle kasko sigortalarında sıklıkla karşınıza çıkabilen sovtaj, hasar görmüş malın sigortalının onayı alınarak satılması işlemine verilen addır. Bu işlemde sigorta şirketinin giderleri, kaybı azaltılır. İki farklı şekilde elde edilen sovtaj bedeli sayesinde ya sigorta şirketinin ödemesi gereken tazminat düşer ya da ödemesi gereken tazminatın bir kısmını sovtaj bedeli olarak elde eder. Sigorta şirketleri için son derece önemli olan sovtaj bedeli hesaplanırken bazı durumların göz önünde bulundurulması, sigortalının haklarının bilinmesi ve bedele eklenmesi gerekir.

Sovtaj Bedeli Nedir?

Sigortacılık işlemlerinde hasara uğramış bir kıymetin satılması ve bu sayede sigorta şirketinin giderinin ve kayıplarının azaltılması anlamına gelen sovtaj, sigorta şirketleri için son derece önemli konulardan biridir. Bir kıymetin satılması için öncelikle sigortalının onayının alınması gerekir. Sigortalı onay verince hasarlı kıymet sigorta şirketinin üzerine geçer, denilebilir. Şirket, hasarlı malın satılması süreciyle ilgilenir. Kıymet satıldığında ise sigorta şirketi ve sigortalı arasında gerekli ödemeler için görüşmeler başlar.

Hasarlı kıymetin değer kaybetmemiş olan bölümleri satıldığında sigorta şirketi bir gelir elde eder. Sigorta şirketi bu geliri, sigortalıya ödemesi gereken tazminat bedelinden düşürür. Düşürülen bu bedel sovtaj bedeli olarak kayıtlara geçer. Sovtaj bedeli hesaplanırken hasarlı malın en baştaki fiyatı, değeri ve satış sonucunda elde kalan tüm bedeller hesaba dahil edilir.

Sovtaj Süreci Nasıl İşler?

Sovtaj bedelinin belirlenmesinden önce hasar görmüş malın pert halinin ekonomik olduğuna karar verilmesi gerekir. Pert hâli ekonomik olarak görülen malın satışı için sigortalıdan onay alınır. Ardından piyasa değerleri analiz edilir. Bu süreçte eğer aracınızın hurdasını almak isterseniz sovtaj bedeli size ödenecek olan tazminattan düşürülür. Bu sürecin ardından sigorta şirketi size ödeme yapar.

Eğer sigortalı perti ekonomik görülmüş malın satışını isterse aracın tüm hakları sigorta şirketine devredilir ve sigorta şirketi aracın satışını gerçekleştirir. Bu sürecin sonunda, sigorta şirketi elde ettiği gelirle birlikte size ödemesi gereken tazminat bedelini öder. Yani sovtaj bedeli bu iki şekilde, sigortalının kararlarına göre gerçekleşir.

Sovtaj Bedeli Nasıl Hesaplanır?

Sigortalının seçimleri sonucunda satılan veya perti sigortalıya verilen hasarlı kıymetten elde edilen sovtaj bedeli, ekspertiz raporuyla belirlenir. Eksper raporuyla belirlenen bedel, sigorta şirketi tarafından sigortalıya ödenir. Bu şekilde sigorta şirketi her iki şekilde de kâr eder. Eğer sigortalı aracı elinde bulundurmak isterse sigorta şirketinin ödemesi gereken tazminat azalacaktır. Eğer sigortalı aracın satışına onay verirse de sigorta şirketi ödemesi gereken tazminatın belli bir kısmını sovtaj bedeli olarak elde edecektir.

Sigorta sektöründe sigorta yaptırılan mallarla alakalı en önemli hususlardan birisi, o malın değeridir. Sigorta sözleşmesinin temellerinden bir tanesi olan mal değeri, sigorta ettiren tarafından ödenen primlerin yanı sıra hasar durumunda sigorta şirketinin ödeyeceği miktarın belirlenmesine kadar etki alanına sahiptir. Sigorta sektöründe bir malın kendi piyasasındaki değerine ise rayiç denir. İşte, rayiç ile alakalı detaylar...

Rayiç Nedir?

Rayiç, sigortası yaptırılan malın piyasa değerine denir. Rayiç değeri, genellikle arsa ve konut sigortalarında öne çıkar. Araç piyasasında da kullanılan rayiç bedeli, bir malın değerinin belirlenerek bu değere bağlı işlemlerin yapılabilmesini sağlar. Rayiç bedeli her sene değişiklik gösterebilir. Bu değişiklik genellikle arz-talep dengesine göre gerçekleşir. Rayiç bedeli alım-satım yaparken fazlasıyla önem taşır.

Rayiç Bedeli Neye Göre Hesaplanır?

Rayiç bedeli hesaplanırken taşınmaz malın her özelliği göz önüne alınır. Bunların başında konutun yer aldığı il, ilçe, mahalle ve bunun gibi lokasyon bilgileri gelir. Malın değerini etkileyen bir başka değişken ise metrekaredir. Son olarak da piyasadaki arz-talep dengesi, rayiç bedelini oluşturan faktörler arasında yer alır. Rayiç bedeli, çoğu zaman piyasada oluşan değer ve emlak vergisine göre değer olarak iki alanda ele alınır. Piyasada oluşan değer, malın piyasa değerini gösterirken emlak vergisine göre değer, mülkün minimum değerini ortaya çıkarır. Gayrimenkul hesaplamalarında aynı lokasyonda bulunan 3 ev baz alınır. Bu evlerin fiyatlarının toplamı, metrekarelerinin toplamına bölünerek bir metrekarenin ortalama fiyatını bulunur. Ardından rayiç bedeli, hesaplanmak istenen evin metrekaresi ile çarpılır.Eve ait ekstra özellikler varsa buna da bağlı olarak fiyatta artış yapılabilir. Bulunan değer, malın en yakın değeridir.

Araçlarda rayiç bedeli hesaplanırken önceden Türkiye Sigorta Birliği tarafından hazırlanan değer listesine bakılırdı. Artık bu listeyle beraber farklı yöntemler de ortaya çıktı. İkinci el alım-satım yapılan siteler, araç rayiç bedeli belirlenirken en sık kullanılan platformlar arasında gösterilebilir. Bir aracın rayiç bedeli ise aracın yaşı, üretim yılı ve modeli başta olmak üzere diğer özelliklerine bağlı olarak da değişir. Özellikle aracın hasar kaydının olması ya da halihazırda bir hasarının olması değeri etkileyen önemli bir faktördür. Bunun yanında kimi zaman sahipleri, araçlarına farklı modifiye uygulamaları yapar. Bu uygulamalar da aracın orijinalliğini bozduğu için rayiç değerini olumsuz etkileyebileceği gibi, orijinal bir görünüm sevenler açısından olumlu da karşılanabilir. Son olarak, rayiç bedeli sorgulamak için, E-devlet sitesinden belediye hizmetleri sekmesine gelerek rayiç bedelini sorgulamak istediğiniz bölgenin belediyesinden bu hizmeti alabilirsiniz.


Muallak, herhangi bir sonuca bağlanmayan, bir diğer ifadeyle sürüncemede kalan durumlarda kullanılan bir ifadedir. Bilinmeyen durumlarda günlük hayatta kullanılır. Muallak, çeşitli işlemler için söz konusu olduğu gibi, sigortacılık işlemleri için de söz konusu olan bir terimdir. Sigortacılık işlemlerinde henüz belirlenmemiş, sonuca ulaşılmamış durumlarda muallak ifadesi kullanılır.

Muallak hasar karşılığı ve muallak tazminat karşılığı ifadeleri sigortacılık işlemleri için son derece önemlidir. Sigortacıların belli durumlar için ayırdığı ve ayırmayı düşündüğü bu bütçeler, sigortalıların mağdur olmasını engeller. Böylece sigortacı ve sigortalı arasında güven bağı da kurulur.

Muallak Hasar Karşılığı Nedir?

Bir sigorta şirketi, ödeme ihtimalinin bulunduğu veya ödemeyi düşündüğü ancak henüz ödemediği hasarları için bir teknik karşılık ayırabilir. Buna muallak hasar karşılığı adı verilir. Muallak hasar karşılığı, sigortalının bir hasar ihbarını vermesiyle işleme koyulur. Sigortacı hasar ihbarını alınca herhangi bir incelemede bulunmadan önce hasarın getirdiği maddi boyutun tahmininde bulunur. Tahmin ettiği tutarı muallak hasar karşılığı olarak ayıran sigorta şirketi, bu tutarı bilanço dönemlerinde kârdan düşürür.

Kârdan düşürülen muallak hasar karşılığı sayesinde sigorta şirketinin sahip olduğu kârın, olduğundan daha yüksek görünmesi önlenmiş olur. Aynı zamanda bilanço hesaplanırken daha önceki dönemden devredilen muallak hasar karşılıkları da kâra eklenir. Zincir merdiven yöntemi, ayırma yöntemi ve ihbar başına düşen hasar yöntemi muallak hasar karşılığının hesaplanmasında sıklıkla kullanılan üç istatistiksel yöntemdir.

Muallak Tazminat Karşılığı Nedir?

Muallak tazminat karşılığı hem kayda geçen ancak ödenmeyen tutarlar için hem de ödemesi gerçekleşen ancak henüz kayda geçmeyen tutarlar için kullanılan ifadedir. Burada tahmini tazminat tutarıyla bu tazminat için yapılan gerçek ödeme arasındaki fark göz önünde bulundurulur. Giderlerin ve tutarın yetersiz kalması durumunda yeterlilik için bazı esaslar çerçevesinde ek karşılıklar alınabilir. Bu ek karşılıklar müsteşarlıkça belirlenebilir. Kısacası muallak kelimesi, sigortacılık işlemleri için önemli olan ve sigortalı ile sigortacı arasındaki çeşitli ilişkilerde kullanılan bir kavramdır.

Rücu, kişinin yükümlülüklerinden caymasını ifade eder. Tüzel ya da özel kişiler için geçerli olan bu kavram sigorta şirketlerini de kapsar. Sigorta şirketinin sözleşme ile belirlenen görevlerinden vazgeçebilmesi için rücu talebinde bulunması gerekir. Siz de rücu hakkınızı talep etmek isterseniz gerekli durumlarda mahkemeye başvurabilirsiniz.

Rücu Etmek Nedir?

Sigorta şirketinin sorumluluklarından vazgeçmek için mahkemeye başvurması ile oluşturulan rücu talebi, sigortacılıkta sıklıkla kullanılan önemli kavramlar arasında yer alır. Kasko sigortası hizmetinden yararlanmak istiyorsanız rücu talebi hakkında bilgi sahibi olmak sizin için son derece yararlı olur. Kazalarda ortaya çıkan hasarların tespit edilmesi ve zararın karşılanması, çalıştığınız sigorta şirketinin rücu talebinde bulunması sonucunda gerçekleşir. Sigorta şirketleri, aynı zamanda sigortalı kişilere de rücu talebinde bulunabilir.

Sigorta şirketlerinin rücu edebilmesi için hizmet verdikleri kişiye poliçe üzerinde belirtilen tutarı ödemesi gerekir. Aksi halde sigorta şirketi rücu hakkından faydalanamaz. Rücu hakkını kullanabilmek için sorumlu sigorta şirketinin halefiyet ilkesini sağlaması temel esaslar arasında yer alır.

Rücu davaları, durum incelendikten sonra genellikle davayı açan özel ya da tüzel kişinin lehine alınan ve mağduriyetleri gidermeyi amaçlayan bir kararla sonuçlanır. Kasko sigortası kapsamında rücu etme hakkınızı kullanmak istiyorsanız dava açabilmek için gerekli olan tüm evraklara sahip olduğunuzdan ve temel ilkeleri yerine getirdiğinizden emin olmalısınız.

Rücu Hakkından Nasıl Yararlanılır?

Halefiyet ilkesi, sigorta şirketi tarafından sigorta sahibine hasar tazminatı ödenmesi anlamına gelir. Burada öncelik, sigorta sahibinin mağduriyetini ifade eden halefi sürecin çözümlenmesi olur. Sigortalanan kişinin halefi süreci çözüme kavuşturulduktan sonra, sigorta şirketi bu kişinin yerine dava açma hakkını kullanabilir. Sigorta şirketinizin sizin yerinize dava açabilmesi için, kusurlu taraf olmamanız ve diğer tüm şartları yerine getirmiş olmanız gerekir.

Rücu ederek sorumluluklarından vazgeçen sigorta şirketleri, halefi sürecinde ödedikleri miktarı davalı üçüncü kişilerden geri alma hakkı kazanır. Rücu davalarında öncelikle kusurlu taraflar belirlenir. Durumun sonucunda ağır kusurlu bulunan tarafa sigorta şirketiniz tarafından dava açılabilir. Tüm sigorta türlerinde geçerli olan rücu ederek dava açma hakkı sigorta şirketlerince sıklıkla kullanılır.

Sigorta şirketleri, ağır kusurlu durumda olmanız halinde size dava açarak rücu edebilir. Ancak sigorta şirketiniz halefi süreciniz boyunca size gereken tazminatı ödemediyse dava açma hakkını kaybeder. Kasko sigortasında sık sık karşılaşılan davalar arasında yer alan rücu davaları çoğunlukla üçüncü taraf adına açılsa da, sizin sigorta kapsamındaki yasal haklarınızı bilmeniz, lehinize sonuçlar elde edebilmenizi sağlar.

Attığımız her adımda bizi bekleyen tehlikeler, kimi zaman hayatımızda ağır sonuçlara yol açabilir. Bu ağır sonuçların altından daha rahat bir şekilde kalkabilmek için ise sigorta yaptırmak en sık başvurulan yöntemlerden bir tanesidir. Oluşan hasar ve kayıplar, eğer maddi bir durum söz konusu ise daha önceden öngörülerek yaptırılan sigortalar sayesinde azaltılabilir, ortadan tamamen kaldırılabilir ya da onarılabilir. Onarım işlemi özellikle araç sigortaları konusunda sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Kaza geçiren ve sigorta kapsamına giren araç, bakım ve onarım amacıyla sahibinden alınarak tamire verilir. Ancak kimi zaman bu tamir işlemi sözleşmede geçen süreyi aşabilir. Bu gibi durumlarda sigorta ettiren kişiye sigortalı araçla aynı özellikte başka bir araç, bir süreliğine temin edilir.

İkame Nedir?

İkame, kelime anlamı olarak "yerine koyma, yerine kullanma" anlamı taşır. Sigorta sektöründe de bu kelime aynı anlamda kullanılıyor sayılabilir. Sigorta ettiren kişinin aracı trafiğe çıkamayacak kadar hasarlı bir durumdaysa, sözleşme şartları kapsamında belirli bir süre geçtikten sonra sigortalı araçla aynı özellikleri taşıyan bir araç, sigorta ettiren tarafa verilir. Bu duruma da sigorta jargonunda "ikame" denir. Verilen araca ise "ikame araç" denir.

İkameden Yararlanmak için Gereken Şartlar

Yapılan sigorta sözleşmesinin maddelerinde ikame araç temin edilebileceğine dair bir ibarenin geçmesi, ikameden yararlanmak için gereken şartların başında gelir. Kaza yapılan araç, trafiğe çıkamayacak kadar hasarlı ise ve tamir süresi de sözleşmede belirtilen süreyi aştıysa ikame araç temini gerçekleştirilir. Ayrıca gerçekleşen hasar, sigorta sözleşmesi kapsamında olmalıdır. Bu şartlar sağlanmadıysa ikame araç hizmetinden yararlanılamaz.

İkame Araçla Yapılan Kazalarda Ne Yapılır?

Bu gibi durumlarda fazlasıyla dikkatli ve titiz davranılmalıdır. Kaza yapıldıktan sonra kesinlikle tutanak tutulmalı, kazanın her detayı eksiksiz bir şekilde yazılmalıdır. Yapılan incelemeler sonucu suçlu taraf belirlenir. Eğer suçlu kişi ikame araç verilen sigorta ettiren taraf ise bütün hasar masraflarını sigorta ettiren öder. Ancak kusur karşı tarafta ise sigorta ettiren herhangi bir ödeme yapmaz. İkame araçlar sigorta şirketinin anlaşmalı olduğu araç kiralama şirketleri tarafından temin edilir. Aracın, ait olduğu şirket tarafından sigortalı olmasına da dikkat edilmelidir.

İkame Araç Alırken Dikkat Edilmesi Gerekenler ve İade

İkame araçların emanet olduğunu unutmayın. Aracı ilk aldığınızda ilerleyen zamanlarda bir sıkıntı ile karşılaşmamak adına aracın durumunu kontrol edin. Özelliklerini sorarak yolda işinize yarayacak tüyolar alın. İçinde, yiyecek / içecek tüketiminin yanında herhangi bir zarar gelmemesi açısından sigara da içmeyin. Riskli sürüş tekniklerinden kaçının. İkame araç kullanma şartlarını okuyun. İade sırasında da depoyu dolu bir şekilde iade edin. Bu şartlar, hem yasal hem de etik olarak uyulması gereken genel kurallardır.

Sigortacılık sektöründe, sigorta türüne göre farklı şekillerde sunulabilen teminatlar arasında yer alan asistans hizmetleri, sigortalının sağladığı faydaları zenginleştiren bir teminat türüdür. Sigorta ürününe göre, sigortalıya çeşitli ilave hakları kullanabilme imkânı sağlar. Bazı poliçelerde standart olarak bulunan asistans hizmeti, bazen de talep edilmesi halinde ilave primlerle sigorta sözleşmelerine dahil edilebilir. Asistans hizmetlerinde genel yönelim, sigortalıların poliçe süresince sigorta konusuyla ilgili daha kapsamlı hizmet almasını sağlamak ve sunulan güvencelerin niteliğini artırmaktır.

Asistans Hizmeti Ne Demektir?

Asistans hizmetlerinin kapsamı ve sigortalıya sunulan faydalar, sigorta konusuna ve poliçe türüne göre farklılık gösterebilir. Asistans hizmetleri araç, konut ve sağlık sigortaları, emeklilik ve hayat ürünleri başta olmak üzere birçok sigorta ürününde teminat ve ek faydalar olarak yer alır. Asistans hizmetlerinde, çeşitli risklerin gerçekleştiği durumlarda sigortalının yaşayabileceği muhtemel mağduriyetlerin ve maddi kayıpların azaltılması amaçlanır. Risklerden bağımsız olarak, asistans hizmetleri ile poliçelerin sigortalıya sağlayacağı faydaların sayısı artırılabilir. Böylece poliçeler, birtakım risklere karşı güvence sağlamasının yanı sıra detaylı hizmetlerin yer aldığı ürünlere dönüştürülebilir.

Asistans Hizmetlerinin Kapsamı Nedir?

Türkiye’de sigorta şirketlerince geliştirilen sigorta ürünlerinde, asistans hizmetler sigorta konusuyla ilgili olarak ayrı ayrı tanımlanır. Bu hizmetlerin özellikleri ve şartları, şirketlere, şirketlerin geliştirdiği sigorta ürünlerine göre farklılık gösterebilir. KASKO ürünlerinde, riskin gerçekleştiği durumlarda sigortalının yaşayacağı mağduriyeti azaltacak önemli hizmetler sunulabilir. Bunlar, kaza veya arıza anında yol yardımı ve çekici hizmeti gibi müşteriyi o anki zor durumdan kurtarabilecek nitelikte hizmetlerdir. Tamir sürecinde sigortalının araç ihtiyacına çözümler sunan ikame araç temini ya da kaza anında ihtiyaç halinde olay yerine ambulans ve uzman sağlık ekibi gönderilmesi, mini onarım ve gezici servis imkanı, yine talep halinde sigortalıya nakit avans sağlanması gibi çeşitli şekillerde sağlanan faydalardır.

Sağlık sigortalarında ise ücretsiz check-up, acil tıbbi yardım hizmeti, diş hekimi, diyetisyen psikolojik danışmanlık gibi standart sağlık sigortalarında yer almayan hizmetler şeklinde alternatif teminatlar olarak poliçelere eklenebilir. Ayrıca konut sigortalarında çilingir hizmeti, mobilya, zemin bakım ve onarımı, cam kırılması gibi mini onarım paketleri olarak müşterilere sunulan hizmetlerdir. Asistans hizmetleri, bazı poliçelerde ilave primlerle ek teminat olarak sunulabilir iken bazı poliçelerde ise mevcut teminatlar içerisinde yer alan ücretsiz hizmetler şeklinde karşınıza çıkabilir.

Asistans hizmetleri hakkında detaylı bilgi sahibi olmak, mevcut veya satın almayı düşündüğünüz poliçerlerinizdeki asistan hizmet teminatları ve hizmetleriyle ilgili olarak sigorta şirketi ya da acentenize danışmalısınız.

Risklere karşı maddi kayıpları minimuma indirmek için satın alınan sigorta poliçeleri, riziko gerçekleştiğinde sigortalıya tazmin talebinde bulunma hakkı verir. Tazminat talebi olarak bilinen tazmin hakkı, sigorta poliçelerinin doğası gereği riziko gerçekleştiğinde ortaya çıkar.

Tazminat Talebi Nedir?

Hangi branş altında düzenlenirse düzenlensin, tüm sigorta poliçelerinin birleştiği ortak özellikleri vardır. Bunlardan en belirgin olanları, her poliçenin bir vadesinin olması ve riziko gerçekleştiğinde tazminat hakkı doğmasıdır. Poliçede belirlenen koşullar çerçevesinde sigortalının sigorta şirketine başvurması ile başlayan tazminat süreci, istenen evrakların tamamlanması ve akabinde sigorta şirketinin incelemelerini tamamlaması ile sonuçlandırılır.

Tazminat Talebi Ne Demektir?

Sigorta şirketlerinin düzenledikleri poliçelerden dolayı yerine getirmek zorunda oldukları yükümlülükleri ifade eden tazminat talebi, sigortalının poliçeden doğan haklarını temsil eder. Her bir sigorta poliçesi, sigorta ettiren ve sigorta şirketi arasındaki ikili anlaşmayı içerir. Riskin transferi anlamına gelen sigorta poliçeleri karşılığında sigorta şirketleri, belirli risklerin gerçekleşmesi halinde karşı tarafın maddi kayıp ve hasarlarını, sözleşmede belirlenen çerçeve dahilinde nakden ve defaten ödeyeceğini taahhüt eder.

Sigortadan doğan alacak hakları sözleşmenin içeriğine göre hesaplanır. Tazminat hakkının sınırları her poliçede önceden belirlenerek çizilir. Kasko, konut, sağlık sigortası ve hayat sigortalarında riskin gerçekleşmesi durumunda ödenecek tutarlar poliçe üzerinde kalem kalem belirtilir. Bazı durumlarda tüm ödemelerin toplamının geçemeyeceği bir üst limit tanımlanması da mümkündür.

Tazminat Talebi Süreci Nasıl İşler?

Sigorta branşlarına göre farklılık gösteren evrak bürokrasisine rağmen işleyişin ortak özellikleri daha fazladır. Bunlar;

  • Riziko gerçekleştiği andan itibaren vakit kaybetmeden resmi kanallar aracılığı ile sigorta şirketine ulaşılarak bilgi verilmesi gerekir.
  • Resmi kanallar çoğu zaman; acente, çağrı merkezi ve çevrim içi yardım merkezidir.
  • Sigorta şirketi tarafından bildirimi yapılan yönlendirmeler doğrultusunda hareket etmek sigortalının yükümlülüğüdür.
  • İstenen evrakları zamanında ve eksiksiz bir biçimde temin ederek posta, kurye, online veya elden sigorta şirketine ulaştırmak gene sigortalının yükümlülüğü olarak kabul edilir.
  • Evraklar sigorta şirketine ulaştıktan sonra gerekli incelemeleri başlatarak poliçede beyan edilen süreler dahilinde tazminat talebini neticelendirmek ise sigorta şirketinin yükümlülüğüdür.
  • Uyuşmazlıkların yaşandığı durumlarda tahkim yolu açık olup sigortalı gerekli şartlar oluştuktan sonra Tahkim Komisyonu’na başvurabilir.
  • Tazminat talebinin sigorta şirketi tarafından reddedilmemesi için primlerin zamanında ve eksiksiz ödenmesi gerekir. Aksi durumlarda sigorta poliçesi geçerliliğini yitirmiş olacağından tazminat hakkı da doğmamış kabul edilir.
  • Sahte evrak, üzerinde oynanmış belge ve dokümanlar sigortalının tazminat talebinin reddedilmesine neden olur.

Sigorta şirketlerinin internet sayfalarında sağlık sigortası, kasko sigortası, konut sigortası ve diğer branşların tazminat talep formlarına ulaşabilir, istenen evraklar konusunda bilgi edinerek işlemlerinizi hızlandırabilirsiniz.

Eksper kelimesi dilimize, aslı Fransızca “expert” olan ve bilirkişi anlamına gelen yabancı menşeli isimden türetilerek yerleşmiştir. Herhangi bir konuda uzmanlığına başvurulan, bağımsız ve tarafsız kişilere teknik olarak bilirkişi/eksper unvanı verilmesi ise kanunlara ve yönetmeliklere dayandırılarak gerçekleşir.

Sigorta Eksperi Nedir?

Ülkemizde sigorta şirketlerinin, bilirkişi sıfatı ile uzmanlığına başvurarak çeşitli konularda değerlendirme raporları talep ettiği kişilere verilen unvan “sigorta eksperi” olarak geçer. Sigorta şirketleri, ana faaliyet konuları gereği, ödenen prim karşılığında taşınan riskleri iki taraflı sözleşmelere istinaden üstlenir. Müşteri ile aralarında yaptıkları ve risk transferinin gerçekleştiği sözleşmeler ise sigorta türlerinin aslını oluşturan sigorta poliçeleridir. Sigorta eksperlerine duyulan ihtiyaç, işin doğası gereği poliçe düzenlenmeden önce olabileceği gibi, poliçe düzenlenip riziko gerçekleştikten sonra da olabilir.

Sigorta Eksperi Ne Demektir?

Sigorta eksperleri, taşıdıkları riskler itibarıyla maddi karşılığı korunmak istenen menkul ve gayrimenkul kıymetlerin değerlerini tespit eden, bu değere atıfta bulunarak risk gerçekleştiğinde hasar tespiti yapmakla görevlendirilen kişilerdir. Sigorta eksperlerinin en önemli özellikleri bağımsız ve tarafsız olmalarıdır. Sigorta eksperlerinin değer tespit çalışmaları;

  • Gayrimenkul ekspertizi,
  • Resim ve heykel gibi sanatsal objelerin değer tespiti,
  • Mücevher ve benzeri eşyaların ekspertizi,
  • Antika eşya ve objelerin kıymet tespitini kapsar.

Sigorta eksperi, yukarıda sayılan konularda ön ekspertiz yaparak mutabakatlı kıymet tespit raporları, diğer bir deyişle ekspertiz raporları hazırlar. Ülkemizde ekspertiz raporlarına en sık başvurulan durumlar konut sigortalarını kapsar.

Sigorta eksperlerinin risk oluştuktan sonra yaptıkları risk ve hasar tespit çalışmaları ise;

  • Hasar ve kayıp miktarının tespiti,
  • Nedenlerin değerlendirilmesi,
  • Hasarın niteliklerinin belirlenmesi,
  • Elde edilen bilgilere ve tespitlere göre kıymet kaybının tespitinin yapılması,
  • Hasar gözetimi sonucu değerlendirme raporunun tamamlanmasını kapsar.

Risk gerçekleştikten sonra hasar tespiti yapılması gereken en yaygın durumlar daha çok  kasko ve konut sigortalarında ortaya çıkar.

Sigorta Eksperi Nasıl Olunur?

Ülkemizde sigorta eksperi olabilmek için, Hazine Müsteşarlığının açtığı eksperlik kurslarına katılmak ve kursu başarı ile tamamlamak gerekir. Üç ay süren kursu tamamlayan ve başarılı bulunan kursiyerler, başvurdukları branşta eksperlik sertifikası almaya hak kazanır. Eksperlik kurslarına kabul edilmek için aşağıda sıralanan şartları taşımak zorunludur.

  • İflas etmemiş olmamak,
  • Konkordato ilan etmemiş olmamak,
  • Kara yolları taşıt araçları eksperliği için minimum iki yıllık yükseköğretim kurumu mezunu,
  • Diğer branşlarda eksperlik yapabilmek içinse minimum dört yıllık yükseköğretim kurumu mezunu olma şartı aranır.

Kazalar başta olmak üzere deprem, yangın ve benzeri doğal afetlerden dolayı hasar gören, sigortalattığınız gayrimenkul, menkul ve diğer kıymetlerinizi vakit kaybetmeden sigorta şirketine bildirmeniz gerekir.