Hayata Devam Türkiye – Deprem Risk Transfer Projesi
Aksigorta, deprem risk transferine yönelik yeni bir projeye imza attı. “Hayata Devam Türkiye” adı verilen sosyal sorumluluk projesi ile sigorta bilinci geliştirmenin ötesinde, karşı karşıya olduğumuz risklerin işin uzmanlarından öğrenilebileceğini, depreme karşı alınabilecek önlemler ve olası risklerin neden bir sigorta kurumuna transfer edilmesi gerektiğini anlatıyor. Aksigorta aynı zamanda, İhtiyaç Haritası ile 6 Şubat depreminden etkilenen vatandaşlar için de bir bağış kampanyası başlattı.
Aksigorta, depremin maddi riskini “Hayata Devam Türkiye” ile azaltacak.
Hayata Devam Türkiye projesi kapsamında Aksigorta’dan satın alınacak her bir konut sigortasının gelirinin bir kısmı, 6 Şubat depreminden etkilenen 11 ile aktarılacak. İhtiyaç Haritası desteği ile 20 konteyner ev ile başlatılan yardım fonu, oluşturulan her yeni konut poliçesinden katkılar ile büyüyerek devam edecek.
Depremin yıkıcı etkisinin ‘kader’ olmaktan çıkması gerektiğinin altını çizen Aksigorta Genel Müdürü Uğur Gülen, “Aktif fay hatları üzerinde bulunan bir ülkenin fertleri olarak, depremin bir gerçek, önlem almanın ise kaçınılmaz olduğunu aklımıza kazımamız gerek. Bu bilinçle, Aksigorta olarak Hayata Devam Türkiye projesine başladığımızı duyurmaktan büyük memnuniyet duyuyorum. Karşı karşıya kalacağımız risklerin öncelikle farkında olacağız, sonrasında önlemlerimizi alarak ‘Hayata Devam’ diyeceğiz. Afetlerin yıkıcı etkisini, ‘kader olmaktan çıkaracağız. Sigortacılık, bir risk transferi mekanizmasıdır. Siz bir poliçe satın alırsınız ve üzerinizdeki riskleri bir kurumun güvence altına alması için o riski transfer edersiniz. Bunun en yakın örneğini Maraş depreminde hepimiz gördük. Sektör olarak karşı karşıya olduğumuz bu büyük hasarın önemli bir bölümünü bizi sigortalayan reasürans şirketlerine devrettik. O reasürörler de kendini koruyan kurumlara bu riski sevk etti. Yaşanabilecek büyük afetleri göz önüne alarak hareket etmemiz büyük önem taşıyor. Konutlarımızı sağlam zeminler üzerine inşa ettiğimizden emin olmalıyız. Yıkılmayacak konut yapmalıyız. Riskimizi de sigorta sektörüne bırakmalıyız ki olabilecek en düşük hasarla bu gibi afetleri atlatalım’’ dedi.
Yaşanan depremlerde yıkıcı olan asıl etkinin bilinç ve önlem eksikliği olduğunun altını çizen Gülen, "Depreme yönelik risk bilinci, yaşadığımız acı tecrübeler neticesinde oldukça arttı. Ancak, saha araştırmalarımızda görüyoruz ki; pek çok insan evini nasıl koruma altına alacağını bilmiyor. Sigorta sektörünün kendine has bir dili olduğu hepimizin malumu. Ancak biz istedik ki hepimiz aynı dili konuşalım. Bu sebeple sigortacılığın karmaşık yapısını ortadan kaldırıp, yalın, herkesin anlayabileceği ve kolaylıkla ulaşıp kendi evi için çözüm geliştireceği bir sistem inşa ettik. Bu, riski anlayıp ister ev sahibi ister kiracı olsun her bir bireyin kendi riskini sigorta kurumuna devretmesi için oldukça önemli. Önce farkında olacağız. Biz afetlere yatkın, fay hatları üzerinde bulunan bir ülkenin fertleriyiz. Karşı karşıya olduğumuz riskleri tanıyacağız. Sonrasında kendimiz için, ailemiz için, evimiz için doğru önlemleri alarak üzerimizdeki bu riski bertaraf edeceğiz. Sigorta sektörü bunun için var’’ diye konuştu.
Olası İstanbul depremi, milli gelirin yarısına etki edecek.
Türkiye’nin bir ‘fay hattı ülkesi’ olduğunun altını çizen Aksigorta Genel Müdürü Uğur Gülen, beklenen İstanbul depremine ilişkin şunları söyledi: “Uzmanlar, İstanbul'da 2030 yılına kadar 7 büyüklüğündeki bir depremin olma olasılığının yüzde 64 olduğunun altını çiziyor. Türkiye'nin sanayi ve finans merkezi olan İstanbul’da yıkıma neden olacak olası bir depremin çevre iller ile birlikte Türkiye’nin milli gelirinin yarısına etki etmesi bekleniyor. Önlem alınmazsa bunun bedelini tüm Türkiye ödeyecek. Yaşanması oldukça muhtemel olan bu büyük depremin, Türkiye’nin en önemli gündem maddelerinden biri olduğu kesin. Hepimizin bugünden önlem alması gerekiyor. İstanbul depremi için kaybedecek zamanımız yok. Türkiye’de 100 m2 bir ev için, 1 milyon TL inşa bedeli teminatlı bir poliçenin ortalama değeri ayda 200 TL. Diğer deprem ülkeleri afetlerle yaşamayı nasıl öğrendiyse biz de doğaya karşı koymadan, onunla birlikte afetlere dirençli kentler kurabilme gücüne sahibiz.’’
Afetlere hazırlık sigortalı evden başlar.
Afetlere hazırlığın sadece hayatta kalmakla ilgili değil, aynı zamanda maddi ve manevi kayıpların minimize edilmesiyle ilgili olduğunu hatırlatan İTÜ Meteoroloji ve Afet Yönetimi Profesörü Mikdat Kadıoğlu, “Afet türleri ve acil durum planları hakkında araştırmalar yapın, buna göre kişisel planlamanızı hazırlayın ve afet durumunda planınıza uygun olarak hareket edin. Bireysel planlamanızın yanı sıra, evlerinizin ve iş yerlerinizin güvenlik düzeyinin yeterli olduğundan emin olun. Örneğin, evinizi düzenli olarak bakımdan geçirin. Yangın alarmı, karbon monoksit dedektörü ve su sızıntısı dedektörü gibi önemli cihazların çalışıp çalışmadığını kontrol edin. Evde acil durum malzemeleri bulundurun. Bu malzemeler arasında acil durum çantası, sigorta poliçeleri, battaniye, su, yiyecek ve ilaçlar yer alabilir. İş yerinde acil durum planının hazır olması ve tüm çalışanların plandan haberdar olması da önemli. Bu planla, afet durumunda ne yapılacağını ve kimin sorumlu olduğunu belirlenmeli. Bu örneklerdeki gibi afet hazırlıkları konusunda önem alınırsa bireylerin, evlerin, ailelerin ve iş yerlerinin maddi ve manevi kayıpların önüne geçilmesi mümkün. Birçok insan, afetlere hazırlanırken sigortayı unutuyor veya yeterince önemsemiyor. Ancak sigorta, evinizi bir emniyet kemeri gibi korur ve beklenmedik olayların maddi zararlarını azaltır. Sigortanız yoksa, afetler sizi uzun süre yuvasız bırakabilir. Bu nedenle sigorta poliçesi yaptırarak afetlerin etkilerini azaltabilirsiniz. Sigorta poliçesi yaptırmak, afetlere hazırlık planınızın bir parçası olarak hazırlıklı olmanızı sağlar.” dedi.